1994 yılında dev-sol önderi dursun karataş'ı yakalayıp, vurma görevini üstlenmiş mafyadır.
dursun karataş'a yapılan nice denemeden sadece birisidir. illegal bir örgütün nasıl işleyeceğini tahmin bile edemeyecek, mafya tarzı örgütlenmeye sahip kişilerin bu görevi alması ahmaklıktır.
alaattin çakıcı'nın bu görevi üstlenmesinin esas nedeni, 80 öncesinde gültepe'de halka kan kusturan, arazi mafyacılığı yapan babasının ve amcasının dev-sol tarafından cezalandırılmasıdır. o günden sonra gültepe'de ülkücüler boy gösterememekte ve halk, barınma hakkını devrimcilerle almaktaydı.
dev-sol, alaattin ile alay etmiş, sümüklü faşistin en fazla pusu kurup eski eşini öldürebileceğini açıklamıştı.
öncelikle bilinmesi gereken, mafya biter ama örgüt bitmez.
nedim şener'in kod adı atilla kitabından da okunabilecek olayın gelişimi:
alaattin çakıcı, 1994 sonlarında “dhkp-c önderi dursun karataş’ın yerini tesbit etmek... mümkünse öldürmek” görevini alarak hollanda’ya gitti. çakıcı hiç kuşkusuz bu “milli görev” için mit’ten yüzbinlerce dolar, uyuşturucu sevkiyatında koruma koparmıştı. çakıcı, hollanda’da bu dolarlarla tam mafyacılara yakışır şekilde yaşadı. barlarda içip-sızıp eğlenerek dursun karataş’ın peşinde koşuyordu. çakıcı kim? faşist bir mafyacı! çakıcı’nın kimlerle ilişkisi olur? tabii ki mafyacılarla, barcı, pavyoncu ayyaşlarla... önüne gelene “dursun karataş’ın yerini söylemesi” karşılığında bol keseden guldenler, dolarlar vaat ediyordu. o dönemde çakıcı’nın dursun karataş’ın “yerini tesbit etmek için” haber salmadığı hemen hiç bir mafyacı yoktur. hüseyin baybaşin artı-haber dergisine yaptığı açıklamalarda şunları anlatmıştı örneğin: “yanlış hatırlamıyorsam 1994 yılı sonlarıydı. daha önce türkiye’den tanıdığım bir eski emniyet istihbaratçısı ile amsterdam’da kendi isteği üzerine görüştük. bana karataş olayına ilişkin gelişmeleri anlattı. karataş’a bir türlü ulaşılamadığını belirterek böyle bir bağlantı kurabilir miyim diye bağlama çektiler. o zaman bunun bu kişinin fikri değil de devlet içinde yer alan çetenin fikri olduğunu anladım ve açık açık sordum ‘bana görev mi veriyorsunuz’ diye. ‘neden olmasın’ dedi. cantürk için de böyle bir öneri getirmişlerdi onu da reddetmiştim. teklif götürülen, bunu kabul eden insanları biliyorum.” teklifi kabul edenlerin başında çakıcı geliyordu. çakıcı da “taşeron” bir mafyacı olarak başka mafyacılara havale etmişti işi: “çakıcı... almanya’da bulunduğumuz sürede bize devrimci halk kurtuluş partisi lideri dursun karataş’ın fotoğrafını gönderdi. ‘bunu mutlaka öldürmemiz lazım’ dedi. biz köln ve frankfurt’ta karataş’ı aradık, ancak bulamadık.” (tevfik ağansoy, 11 nisan 1996, milliyet) mit’ci tarık ümit o zamanlar, “en büyük hayalim dursun karataş’ı yok etmekti” diyerek dolaşıyordu ortalıkta. çakıcılar, ağansoylar, tarık ümitler, nurettin güvenler, yaşar özler, dursun karataş’ı vurmak için mit’in organizasyonuyla seferber haldeydiler. mit hepsine bol keseden paralar dağıtmış, vaatlerde bulunmuştu. kısacası, alaattin çakıcı’nın şu ünlü “yurtdışı görevi” işte budur. o bar senin, bu bar benim içip sızmış, başka da hiç bir şey yapmadan ve yapamadan milyonları yiyip, kös kös dönmüştür. çakıcı, hollanda’da dolaştığı süre içinde ortadaydı, aleni dolaşıyordu, ne için dolaştığını sağır sultan bile duymuştu. türkiyeli işçilerin, demokrat insanların çevresinde de dolaşarak küçücük beyniyle sözde istihbarat yapmaya çalışan çakıcı’dan tabii bizim de haberimiz vardı. nerelerde gezip dolaştığı, ne yapmaya çalıştığı, çevresinde yaptığı vaatler, bilgimiz dahilindeydi. çakıcı’nın bunun dışında hiçbir icraatı yoktur. çakıcı’da bundan daha fazlasını yapacak bir akıl ve kapasite de yoktur zaten. sümüklü faşist çakıcı, sırtını mit’e dayayıp kendini “baba” olarak pazarlamıştır. o hiçbir ideolojinin adamı değildir; o mafyacı, eroincidir. mafyacılığına göz yuman herkesle işbirliği yapar. eroin ticareti yaptığı ticaret ortaklarını bile gözü kapalı satar. işte, mit’in, susurluk devleti’nin ünlü “vatanseverleri” bunlardır. “vatanseverlik” adına mafyacılık, “vatanseverlik” adına avantacılık! bunların dünyasında başka bir şey yoktur.