soner yalcin.
Tarih: 5-7 Mart 2003.
İstanbul Birinci Ordu Komutanlığı Plan Semineri’nde “Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo”yu tartışıyor. Harp oyununun senaryosu özetle şöyle:
1- Güneydoğu bölgesinde ayrılıkçı bir ayaklanma çıkar.
2- Bundan cesaret alan irtica yanlıları aynı bölgeden başlayarak İç Anadolu ve Karadeniz’e doğru bu ayaklanmayı büyütür.
Peki…
Son 10 gündür yaşadıklarımız nedir?
Bu öngörüleri nedeniyle askerler alkışı hak etmiyor mu?
Oysa, masum bir seminer, kurulan hain tezgahla yüzlerce subayın tasfiye edilmesine sebep oldu. Taraf ve Zaman gibi gazeteler “asker cami bombalayacaktı” yalan manşetiyle kamuoyunu etkiledi. Bugün kumpasın Cemaat tarafından kurulduğu sır değil.
İyi de…
Güzel de…
Cemaat Türk Silahlı Kuvvetleri’ne neden kumpas kurdu?
Bu tezgahın bugün sınırımızda ve ülkemizde yaşananlarla ne derece ilgisi var?
Köy görünüyor ve buna kılavuz gerekmez:
Bölgede bir cephe savaşı yok; gayri nizami harp var yani gerilla savaşı. Peki, TSK’da bu düşük yoğunluklu savaşı kim verebilir; Özel Kuvvetler Komutanlığı!
Geldiğimiz yer burası; bugüne bakarak dünü rahat değerlendirebiliriz.
Bugün çok ihtiyaç duyulan Özel Kuvvetler Komutanlığı mensupları, dün niçin Ergenekon ve Balyoz süreciyle cezaevine tıkıldı?
“Askerler Bülent Arınç’a suikast yapacaktı” palavrasının anlamı neydi?
Askeri mühimmat taşıyan resmi belgeli kamyonların Ankara’da durdurulup, TRT’den canlı yayınla “Genelkurmay yasadışı işler yapılıyor” görüntüsü verilmesinin sebebi neydi?
Genelkurmay’ın Kozmik Odası’na girilip 26 gün boyunca ne arandı?
2007’den itibaren yapılan kara propagandaların bir hedefi de; halkın “bordo bereliler” diye tanımladığı Özel Kuvvetler Komutanlığı değil miydi?
İç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte yetiştirilmiş bu özel askerler neden hedefti?
Türkiye’yi işgal planı
Yıl: 1952…
Başbakanlık Milli Savunma Yüksek Kurulu’nda “Hususi ve Yardımcı Muharip Birlikleri” adıyla Seferberlik Tetkik Kurulu kuruldu. NATO’nun özel harp talimatlarına göre kurulmuştu; ve kuşkusuz gizliydi; ve kuşkusuz arkasında CIA vardı.
Her ne kadar görevi; olası bir savaş durumunda halkı örgütlemek ve yetiştirmek olsa da hedefinde “komünistler” vardı. Sol hareket güçlenince Seferberlik Tetkik Kurulu büyütüldü ve 1970 yılı başında “Özel Harp Dairesi” adını aldı.
Bu gizli askeri-sivil örgütlenme sadece Türkiye’de yoktu; NATO bünyesindeki tüm ordularda vardı ve hepsinin ortak adı, “Gladio” idi! Sola karşı her türlü illegal faaliyete girdiler.
1989’da Soğuk Savaş sona erdi. Kimi NATO ülkesindeki Gladio’lar ortaya çıkarıldı. Ama gizli faaliyetlerinin üzeri kapatıldı.
Soğuk Savaş’ın bitmesi Türkiye için de dönemeç oldu.
Küreselleşme dayatmaları Türk Ordusu’nun yapısal değişim yapmasını şart koştu. TSK’nın Atatürk’ün değil, Ilımlı İslam’ın ipine sarılması istendi.
Körfez Savaşı’na katılması emredildi. Vs.
Ulusal değerlerini koruyan yurtsever askerler bu yeni hegemonyaya karşı çıktı.
Kimi askerler, Rusya, Çin, İran, Hindistan gibi NATO dışındaki ülkelerle yeni ittifaklar kurulmasını dile getirmeye başladı.
Bu arada ABD güdümündeki Özel Harp Dairesi, 1992’de “Özel Kuvvetler Komutanlığı” (ÖKK) adını alarak alay seviyesinden tugay seviyesine çıkarıldı. ÖKK, NATO’nun değil, Türkiye’nin milli tehdit algılamasına göre yapılandı. Ve doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı.
NATO yani, ABD rahatsız oldu. Hele, 1995 Mart’ında ÖKK’nın “Çelik Harekatı”yla Kuzey Irak’a girmesi ilişkileri gerginleştirdi. “Türk Generalleri hizadan çıkmıştı!”
Sonuçta ABD Ordusu 2002’de Nevada Çölü’nde “Binyılın Meydan Okuması” adı altında Türkiye’yi işgal tatbikatı yaptı. Ve bir yıl sonra 2003’te Kuzey Irak’ta ÖKK mensuplarının başına çuval geçirdi!
ABD’ye rağmen Genelkurmay geri adım atmadı; 2006’da ÖKK’yi, kolordu seviyesine getirip büyüttü.
Ve o yıllarda Ergenekon-Balyoz tezgahı kuruldu.
Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları sürerken ÖKK tekrar tümen yapılarak, küçültüldü.
Evet neler oluyordu?..
Sinan Paşa
Tarih: 2 Mayıs 2013.
Ortadoğu dengelerini ve gerilla savaşını çok iyi bilen Murat Karayılan PKK’nın silah bırakma şartlarını şöyle açıkladı:
“Öcalan bırakılsın… PKK terör listesinden çıkarılsın… Koruculuk kaldırılsın… Özel Kuvvetler Komutanlığı lağvedilsin.”
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra…
Önce; ÖKK bünyesinde görev yapan MAK yani Arama Kurtarma Ekipleri lağvedildi.
Sonra; ÖKK bünyesinde görev yapan Türkiye’deki tüm “Kozmik Oda”lar kapatıldı.
Resmi açıklama şuydu: “Yeni tehdit değerlendirmesi kapsamında artık Türkiye’yi işgal ihtimali kalmamıştı!”
10 gün önce… Diyarbakır, Ağrı, Van, Kars, Gaziantep yakılırken buralarda bulunan “Kozmik Oda”lar kısa bir süre önce kapılarına kilit vurmuştu!
Bakınız… PKK ana mesele değildir; tali meseledir.
ÖKK konusunu yazmamın nedeni de başka…
Pazar günü HSYK seçimleri oldu.
Cemaat yenildi.
Herkes hukuk-adalet konusunda görüşünü açıklıyor. Fakat…
Bir konu hep gözden kaçıyor: Cemaat, ÖKK’ye (ve diğerlerine) neden kumpas kurdu? Tezgahın aracısı polisleri, savcıları ve hakimleri salt “hukuk dışı faaliyetlerde bulundular” diyerek, asıl konunun özünden ayırabilir miyiz? Suçları vatana ihanettir.
Tezgah, salt hukuk boyutuyla ele alınamaz, hukuk araç yapılmıştır, asıl amacı görmek gerekir!
Ne yazık ki ülkenin başında bunları anlamaktan uzak Başbakan Erdoğan vardı. Tıpkı para ve makam hırsı yüzünden 1595’te Osmanlı Akıncıları’nın sonunu getiren Sadrazam Sinan Paşa gibi…