sabahtan akşama çu bir ş ' de çalışıyorum. her gün istinasız siktiriyorum ruhumu. şuraya geliyorum iki 3 soru sordum mu cevap verin sikerim ölüzünü. yatmadan kafa dağıtmaya geliyoruz. abiniz gelmiş iki kelam etmek istiyor amcık ağızlılar osbir peşinde . ölünüzü sikiyim
çuş : çok uluslu şirket . malın biri gelip yazım hatasında yaptın demeden kurtarıyım onu
''zayn'' diye fısıldadım usulca. içimde ki sıcaklık git gide hızlandıkça ince parmaklarını kalçalarımda gezdiriyor ve ufak inlemeler çıkartıyordu. kalçalarımı sıktığı ellerinin üstüne ellerimi koydum ve onları sıkıca tuttum. zevkten bir köşe olurken beni altına aldı.dudaklarımız birbirine sürttüğünde gülümsediğini hissedebiliyordum. ellerimi kirlenmiş sakalarının üstünde gezdirdiğimde kafasını göğüslerime gömmüş iştahla emiyordu. vücuduma batan sakalları bile ayrı bir zevk veriyordu. halsizce yanıma yattığında dinlenmek için 1 kaç dakikam olduğunu anlamıştım. yoksa 1 ay öncesi olsaydı işimiz bitince hemen gitmem için ortadan kaybolurdu. bana öğüt veren düşüncelerimden kurtularak yataktan kalktım. 2 gün önce morartığı boynum gözler önündeydi. hızlı bir şekilde salaş blüzümü üstüme geçirdim. ardından zorluk jean kot şortumu giymiştim. etrafta topuklu ayakkabılarımı bulmak için gezinrken zayn elini havaya kaldırdı. elinde tuttuğu ayakkabıdan gözlerini alarak,'' bunu mu arıyorsun?'' diye mırıldandı. dudaklarından bu sözcükler çıkarken bile seksi olamyı başarabiliyordu. dudaklarına bakmayı kesip kahverengi parıldayan gözlerine baktım. ''ver onları bana, piç kurusu!'' klişe zayn malik gülüşünü takılarak ayakkabıları yatağı üstüne attı. onun hala çıplak olduğunu gördüğümde ne yapmaya çalıştığını düşünüyordum. onun yüzünden almanca dersime geç kalacaktım. ve geç kalmaya niyetim hiçte yook.
yatağa doğrulup ayakkabılarımı alacakken kolumdan tuttu. ''ne yapıyorsun be sen?'' kolumu ondan zorla çekiştirmeye çalışırken o 'istediğimi yaparım'bakışlarını sergiliyordu. sakallarını morarmış boynuma batırarak,ıslattı. ''perrie'yi görürsen gene geçen sefer ki gibi salaklıklar yapma,effie. beni anladın mı?'' kafamı aşağı yukarıya sallayarak kolumu ondan çekiştirdim. topuklu ayakkabılarımı alarak ayağıma zar zor geçirdim. kendimden emin bir şekilde kapıdan çıkıp gittim.
evden ayrıldığımda okula doğru yürüyordum. çantamdan fondetenimi çıkartarak malik'in morartığı yere sürdüm. eğer en yakın arkadaşım perrie bunu görürse gün boyu kiminle seviştin? diye soracaktı. sonuçta ona ''sevgilin zayn malik ile seviştim'' diyemezdim. en yaın arkadaşımın sevgilisi ile yattığımın verdiği pişmanlık ona ettiğim ihanet bir türlü beni rahat bırakmıyordu. zayn ile yaklaşıp 1 aydır ilişkimiz vardı. nasıl başladı bilmek ister misiniz? o halde size anlatayım;
-1 ay öncesi-
''zayn, hayatım hadi etler hazır.'' perrie zayn'e bağırırken zayn mutfağın camından beni süzüyordu. onunla ilk tanışmamızdı. ama tabii ki ben onu tanıyordum. şu one direction grubunun yakışıklısı zayn malik. daha doğrusu kendini beğenmiş ukalanın teki. en yakın arkadaşım ile uzun süredir çıktıklarını biliyordum. perrie, beni onunla tanıştırmak için evinde barbekü partisi veriyordu. grubun diğer üyeleri burada yoktu. dolayısıyla sadece 3'ümüz vardık. bunada parti denilirse. zayn, ünlü olmasına rağmen hala okula geliyordu. aynı sınıftaydık. okula gelip pek yaptığı bir şey yoktu. o geriye kalan arkadaşları ve perrie ile geçiriyordu teneffüslerini. ders zili çalınca sınıfa giriyor o seksi gülüşünü atıp tüm kızları orgazm ediyordu. bana göre hiçte seksi olmayan o gülüşü ile bir kaç sürtüğü azdırabiliyordu. derin düşüncelerimden perrie ile zayn'nin içki içip birbirine bağırması ile kurtulmuştum. ne yapıyordu bunlar? ''lanet olsun perrie, bu lanet evden başka bir yerdede eğlenebilirdik. burayı sevmediğini biliyorum.'' klasik bir kavga olduğunu anladığımda yerimden kalkıp içeriye gittim. perrie'nin evine defalarca gelmiştim. onu seviyordum, iyi bir kızdı. ikinci kata çıktığımda tuvalete girip aynadan kendime baktım. dağılmış saçlarımı geriye atarak çıkmak için arkamı döndüğümde içeriye zayn girmişti. ''izin verirsen çıkacağım?'' onu itmek için girişime bulunduğumda güçlü kolları ile beni sarmıştı. ılık nefesini boynuma üflüyor ve saçlarıma öpücük konduruyordu. ''ne yapıyorsun sen?'' kızgınlıkla ona söylenirken bir yandan kollarından kurtulmuştum. ''sadece eğleniyorum bebeğim.'' o bana geldikçe ben duvara doğru yanaşıyordum. en sonunda soğuk duvara yaslanan belim, biran titrememe sebep olmuştu. iki ellerimi duvara yaslayarak sıkıca tuttu. sertleşmiş erkekliğini bana doğru bastırdıkça onu itmek için çabalıyordum. ''perrie, görecek zayn lütfen yapma. sonra yanlış anlayacak.'' zaten yaptığımız şey yanlıştı. daha doğrusu onun bana zorla yaptırdığı şey. ''seni istiyorum ve buna kimse karışamaz. anladın mı?'' elbisemi yavaşca kaldırarak kilotumu sıyırdı. pantolonunun düğmelerini açtığında gözlerimi iyice sıkıyordum. birden içime tıktığı sıcaklık ile çığlık atacakken ellerini ağzıma kapattı. gözlerimi açıp ona baktığımda ela gözleri benimki ile buluşmuştu.
beni bıraktığında yorgunca yere düşecekken koları ile beni tuttu. bacağımdan süzülen kanı gördüğünde şaşkınca bana döndü. ''bu senin ilkin mi?'' zorlukla kafamı sallayabildim. kıkırdamaya başladığında bunun onu mutlu ettiğini anlamıştım. ''bundan kimsenin haberi olmayacak! özellikle perrie'nin. yoksa sonuçlarına fena katlanırsın. ben zayn malik'im, neler yapacağımı tahmin bile edemezsin. şimdi temizlen ve perrie'ye bir şeyler uydurup buradan çık. kollarının arasından beni sertçe bıraktığında kaygan fayansa yapışmıştım. kapıdan çıkıp gittiğinde dışardan sesler geliyordu.
''effie nerede?'' diye soruyordu perrie. ''tuvallete. tam kapının önünden geçerken sesini duyup içeriye bakmıştım. biraz üşütmüş sanırım kusuyor.''
''o halde yanına gitmeliyim, zayn.'' yalan uydurmakta bir numara olan zayn şimdi ne diyecekti gerçekten merak ediyorum. ''hayatım biraz yalnız bırakalım olur mu? hem dudaklarının tadını özledim. 1 haftadır onlara dokunamıyorum.'' ikiside gülüşerek uzaklaştıklarında zorla ayağa kalktım. elime gelen tüm peçeteler ile bacağımdan süzülen kanı silerken bir yandan ağlıyordum. akmış makyajıma bakıp bir sürtük gibi gözüktüğümü düşündüm. bileğime taktığım toka ile saçımı toplayıp yüzümü yıkadığımda havluyla kurulanarak dışarıya çıktım. yürümekte zorluk çekiyordum. zar zor merdivenden inerken, zayn ve perrie öpüşmeyi bırakıp bana baktılar. perrie, endişe içinde bana döndüğünde,''tatlım neyin var senin? rengin atmış.'' dedi.sinsice gülen zayn'e bakmayarak,''biraz üşütmüşüm. eve gitsem iyi olacak.'' diyebildim çaressizce. perrie kolumdan tutacakken ondan kaçıldım. bu tavırlarıma anlam veremezsen kapıdan çıkıp, sevgili arabama attım kendimi."
...