mesela domates sadece amerika kıtasında varmış düşünsenize yerlisiniz ormanda dolaşıyorsunuz
tombik tombik kırmızı şeyler görüyorsunuz yiyorsunuz daha tarımcılık falan yok şans eseri nerede yetiştiyse o sebzeyi arıyorsunuz daha sonra
birgün çekirdeklerini toprağa gömmek aklınıza geliyor ve yeni domatesleri kendi kontrolünüzde yetiştiriyorsunuz
mesela fatih sultan mehmed domates patates hiç yememiş avrupada yememiş tabi
ÇOK GARİP acaba çekirdeklerini toprağa gömmeyi akıl edene kadar kaç tane meyve sebzeyi yiyerek kuruttular şuan yok
İsrahil genetigiyle oynuyor diye fatih, domatesin anadoluya girmesini yasaklamistir.
işte o amerika kıtasındaki yerlilerin doğal yollarla yetiştirdiği domates kadar lezzetlisi yok. dışı kırmızı ve içi sulu sulu olurdu.
fatih hiç patates yememişmiş gören de hoşaf içti ömrünün sonuna kadar zanneder. zaten domates patates falan fakir yiyeceğidir. zengin olsam insan etini mutlaka tatmak isterdim ben. ama zengin olsam çünkü şuan savaş veya kaos olmadığı sürece insan eti yersem kesinlikle tutuklanırım. mükemmel bir tadı olduğuna eminim.
@keytperi: 20 santim bonfile, az yağlı, çok damarlı etimden yemek ister misin?
@sentor: aslında tam olarak dediğin şekilde bir senaryo mümkün değil. yerlinin ormanda dolaşırken günümüzdeki haliyle bir domates ile karşılaşma ihtimali yok. şu anda tükettiğimiz tüm sebze/meyve grupları doğada, yabani halde bulunuyordu. formları günümüzdekinden çok daha farklıydı. yenilebilir halde değildi çok çok büyük bir kısmı. avcı-toplayıcı hayattan, yerleşik düzene geçilmesiyle beraber, ki bu yüzyıllar süren bir süreç, doğadaki yabani ekinler de evcilleştirilmeye başlandı. zehirli olanları tanımaya başladılar ilk önce. akabinde ayıklayıp elemine ettikleri bu gıdaları ekmeye başladılar. çıkan mahsülün de en iyisini ekmeleri gerektiğini öğrendiler. uzun yıllar süren bu sürecin neticesinde tarım başladı diyebiliriz.
bir domates yahut elma da aslında varlığını sürdürebilmek için dallarından bu meyveleri çıkarıyorlar. bir nevi soyunu devam ettirmek için. evrimin doğal bir döngüsü olarak. bu meyveleri oluşturuyorlar ki bir başka canlı bun meyveleri yeyip dışkılasın, ve çekirdekleri tekrar toprak ile buluşsun ve soyunu devam ettirebilsin. domates meyve vererek soyunu devam ettirme telaşında, insanoğlu karşı cinsi düdükleme planları yaparak bu telaşı sürdürüyor. hayat sizce de yeterince enteresan değil mi varlığıyla sadece.
@esmer alman: otuzbir çekip onlarca spermi ziyan ediyoruz, yani toplum baskısı insanlığın sonunu getiriyor diyebilir miyiz bu durumda?
@keytperi: hayır diyemeyiz. insanlık zaten soyunu devam ettirebilme kabiliyeti olan canlılar sayesinde varlığını sürdürüyor. birlikte doğduğu 4 kardeşi ile aynı yuvayı paylaşıp, annelerinin getirdiği solucanları yiyemeyen, kardeşleri tarafından sürekli dövülüp yuvanın en dışına atılan kaya kartalı soyunu devam ettirememesi evrim adına doğru ve olağan bir sonuçtur. dolayısıyla 31 çekip onlarca spermi ziyan eden sünepelerin de nesillerini devam ettirememeleri son derece makul bir sonuç. insanlığın sonu bizden bağımsız bir uzay kasası ile mümkün olur sadece diye düşünüyorum.
@esmer alman: anladım kardeşim o zaman sevgilini getir de bir tur sikeyim her şey insanlığın geleceği için.
@keytperi: üzgünüm ama bu da mümkün değil. sizin gibi 31 müptelası sünepelerin soyunu devam ettirmemesi, insanlık için çok daha hayırlı emin olabilirsiniz.
@esmer alman: istediğin kadar üre sonunda bu küre paramparça olacak, bu evren yok olacak. ne kadar acı değil mi? sonsuza kadar büyük bir hiçlik. yaşadığımız hiçbir zaman bilinmeyecek, aşık olduğumuz bilinmeyecek. söylediğimiz tüm şarkılar ve çektiğimiz tüm filmler, yaptığımız tüm savaşlar sonsuza dek bütün bilgi birikimimiz yok olacak. sen hala maçoluk peşindesin, yazık gerçekten.