Gördün…
Sürprizlerle doludur bu ülke…
Ormanları yok ettin, ses çıkmadı…
Ama bir ağaç dalından gidersin…
*
Genelkurmay Başkanı’nı kapatırsın içeri…
Ordu komutanlarını, kuvvet komutanlarını hapse atarsın…
Kartondan ordu yaparsın…
Tam zafer sarhoşluğundayken sen…
Gezi Parkı’nda, annesi altını değiştirirken bir bebek gözükür, milyonlar bir anda ordu ordu düşer peşine…
Şaşırırsın…
*
Hukuku yıkarsın…
Yargıyı bitirirsin…
Savcı sen olursun…
Yargıcın yerine oturursun…
Ama gözyaşlarını sile sile balkonlarına çıkan o insanların yüreklerinde bir büyük mahkeme kurulur…
Mahkûm olursun…
*
Valin…
Emniyet müdürün…
Tomaların, panzerlerin, gaz bombaların, bölük bölük polisin…
Ama su şişesini yarım kesip mendili ile burnuna bağlamış genç kız yumruğunu salladı mı?..
Çuvallarsın…
*
İstediğin kadar gazetelere el koy…
Televizyonlara yalakaları oturt…
Patronu korkut…
Kendi kafana göre bir medya yarat…
Ama 30 milyon muhabiri, 30 milyon yazarı, 30 milyon kameramanı, 30 milyon editörü, 30 milyon genel yayın müdürü olan sosyal medya yayına geçti mi…
Çuvallarsın…
*
İstediğin kadar böl milleti…
Bir anda sarılır birbirine; Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı…
MHP’li, CHP’li, BDP’li, İP’li…
Ülkücü, solcu, sağcı, milli görüşçü, komünist, muhafazakâr…
Renklerini, farklılıklarını, kimliklerini bir kenara bırakıp el ele verdiler mi…
Afallarsın…
*
Bak…
Cumhuriyetin kurumlarını yıkabilirsin…
İlkelerine tekme atabilirsin…
Önderlerimizi aşağılayabilirsin…
Ama gaz bombaları altındaki o gençlerimizin yüreklerindeki ışığı söküp alamazsın… Yurdun dört bir yanında bir anda başlarını güneşe çevirdiklerinde…
Şaşırırsın…
Bekir Coskun her daim boyle yazardi, olsa olsa yilmaz ozdil paragraf kullanmamayi bekir coskun'dan ogrenmis olabilir.