O sabah uyandığımda yorganı gene yerde buldum yer ile aralarında nasıl bir ilişki var acaba. Kahvalti yaptıktan sonra annemlere «ben çıkıyorum» dedim.
«Nereye»diye sordu annem.
«Allah katına» diyince arapça bişeyler dedi ama anlamadim. Dışarı çıktığımda caddeden sesler geliyordu. Hemen oraya koşup ne olduğuna baktım. Eylem yürüyüşü vardı gözlerim parladı ancak bu güzelliğe katılıp onların huzurunu bozamazdim konvoy gidene kadar izledim. Parka giderken karşıya geçmek için bekleyen teyzeyi görünce koluna girip tam karşıya geçireyim mi teyze diyecekken kafama yediğim baston ile düştüm. O an komünist arkadaşlarımın bana öğrettiği tekniği kullanmaya başladım. Teyze sapık var diyerek vuruyor bense yerde baskılar bizi durduramaz terörist devlet katil polis diye bağırıp cenin pozisyonunda yatıyordum. Şekeri yükselen teyze vurmayı kesince rahat bir nefes aldım. Ayağa kalkarken bizi izlemekte olan kalabalıktan birinin telefonu mehter marşı ile çaldı. Bir anda damarlarım kapardi ayağa allahuekber nidalarıyla kalkıp rehber kuran hedef turan diyerek teyzeye kafayı gömdüm. Duyarlı esnaf ve vatandaşlar üzerime doğru gelirken sara krizine girmiş gibi yapıp yerde debelenmeye başladım. Dayaktan kurtuldum sanarken güldüğümü farkeden bir ergen, duyarlı vatandaş dayağı yememe sebep oldu.
Bağrı açık tişört giyen entel pünönünklerin tekmeleri ve menapoza girmiş kezbanlarin olay hakkında tweetleri bittikten sonra dağıldılar. Ayağa kalktığımda üzerimde bir rahatlama vardı. Vatanima hizmet etmiş insanların sinirlerini boşaltmasına yardımcı olmuştum. Kahvenin önünden geçerken içeride babamı gördüm. Canım oralet çektiği için içeri girecektim. Kahve kapısını açar açmaz yüzüme sıcak sigara dumanı çarptı. Babamın masasına kadar masalara tutuna tutuna geldim. Beni görünce «kaç yaşına geldi hala oralet içmeye geliyor anasını gibtigim» diye mırıldanip çaycıya oralet söyledi. Yüzümü gördüğünde ne olduğunu sordu.
«Düştüm» dedim.
«Keşke geberseydin» dedi.
Okey sırasında babamın yancisi olup yanlış taktikler vererek kaybetmesine sebep olmuştum.
«gibtir git başımdan» diyerek beni kovdu. Bende siyaset konuşan 3 amcanın olduğu masaya doğru gelip «akp çok bozdu ya» diyerek oturdum. Uzun süren tartışma sonucunda amerikanin ortadoğuya petrol için girdiğini ve akpnin israilin maşası olduğu konusunda hemfikir olduk.
Kahveden ayrılıp parka geldiğimde punklari gördüm. Yanlarına gidip «Sizin saçlar niye apaci gibi» dedim.
«Kültür bu bilmezsin» dedi.
«Sizin için gotlerini horozlara gibtiriyorlar diye duydum» dedim.
Boş şarap şişesini almak için kalkarken yanlarından kaçtım. Caminin önüne gidip namazdan çıkan cemaate «allahı seven 999.999.999.999 kişi arıyorum gördünüz mü» diyip beddualardan koşarak kaçtım.
Bu eğlenceli gezinti beni yormuştu. Eve giderken bakkala girip çikolata aldım. Bakkal veresiye defterinin kabardıgini bi şekilde bunu ödemem gerektiğini söyleyip gülümsedi. Bende «kız kardeşime söylerim o halleder» diyerek çikolatayı alıp çıktım.
Bankada çalışan kız kardeşimin yanına gittim. Güvenlikteki şişman hala soyguncu olduğumu düşünüyordu. Kız kardeşime borcu anlatip ödemesi gerektiğini söyledim.
Bana 100 lira verip benim ödememi söyledi. Kalkarken kız kardeşimin masasına gelmekte olan güzel kizlari görüp işadamı imajı çizmek için kız kardeşimin elini sıkıp «bankanızdan ve sizden çok memnunum milyon dolarlarım sayenizde güvende» dedim. Kız kardeşim elini çekip «ne sacmaliyorsun yürü git hadi» dediği sırada cebimden 100 lirayı çıkarıp «müşterilerinize böyle mi davranıyorsunuz hiç hoş değil alın bu parayı ve biraz terbiye öğrenin» diyerek yüzüne çarpıp kaçtım. Apartmana girip yukarı çıkarken kapıların önünde gördüğüm her terlik ve ayakkabiyi merdiven boşluğundan bodruma atıyor böylelikle komşuluk ilişkilerinin bitmemesini sağlıyordum. Bizim evin kapısını kapıya çivi ile kazınmış yarak yazısından tanidim.
Kapıya alacaklı gibi vurup aynı zamanda« aç kapıyı ahlak polisi. Aç diyorum gavat bey utanmıyor musunuz karinizi pazarlamaya» diye bağırıp annemin kapı açma süresini kısaltıyordum. Odamda biraz oturduktan sonra kendimi balkona kilitleyip anahtarı bahçeye attım. Kürdüz ölene kadar türküsünü söyledikten sonra kürt diye bişey yok diyerek kendime tokat attım. Ocakta cav bella söylediğim için dayak yiyip kovulmuştum en kısa sürede dhkp-cye katılıp sokaklarda kantir oynamaliydim. Balkonda oturmaktan sıkılmıştım. içeri girecekken kapının kilitli olduğunu farkettim. Çığlık atıp kapıyı tekmelemeye başladım. Annem kapı önüne gelince onu çok özlediğimi ve buradan kurtulmak için plan yaptığımı bana latin amerikalı kadın kalcasinda yapılmış puro ve kuranı kerim getirmesini söyledim. Arapça bişeyler söyleyip bahçeden anahtarı alıp beni özgürlüğe kavuşturdu. Salonda otururken duvar saatinin sallanan demirine bakıp hipnoz olmaya çalışıyordum. Tam nirvana seviyesine çıkacakken zil çaldı kalkıp baktım. pünönünk kundurasi sesinden babam olduğunu anladım bizim kata ciktiginda allah versin diyerek kapıyı yüzüne kapatıp odama kaçtım. Kapının uzun süre çalması sonrası annem kapıyı açtı. Babam godoş gibi bişeydi ne yaparsam yapayim sinir olmuyordu. Buda beni tahrik ediyor onu sinirlendirmeye çalışmamı sağlıyordu. Odamda isid marşı eşliğinde pazardan aldığım oyuncak askerlerin kafasını kesip allahuekber diye bağırıyordum. Banyoya gidip sakal bıraksam nasıl olur acaba diye biraz yüzüme baktım. Aynaya bakınca bi tuhaf oldum önce dilimi çıkarıp gülümsedim ve yavaşça yaklasip aynadaki benden bir alt dudak aldım. O akşam herşey aynıydı. Babamla annem medcezir izlerken kız kardeşim mervelere ders çalışmaya gitmişti. Odamda oturup dusunurken bir anda sherlock holmes olasim geldi ve düşünmeye başladım. Kız kardeşim bankada çalışırken bu neyin dersiydi ayrıca mervelerden her geldiğinde duş alıyor ve vucudunda morluklar oluyordu. Kız kardeşim geldiğinde onun kolundan tutup odama çektim. Gene boynunda morluklar vardı.
«Dövüş kulübünde misin» diye sordum.
«Ne dövüş kulübü ne sacmaliyorsun gene» dedi. O an aklıma dövüş kulübünün ilk kuralı geldi. Gülümsedim
«hey hey sakin ol bende dövüş kulübündenim baksana» diyip geçen gün emdiğim kolumu gösterdim.
«Ya of ne diyorsun gene çok yorgunum hiç ugrasamicam» diyip odamdan çıktı. Kulübüne sadık bir kızdı kuralları cignememis tuzağımı yutmamisti. Belkide tyler durden kız kardeşimdi, bilemeyiz. Fight clubtaki son sahneyi tekrar izledikten sonra uyuyakalmistim. Öğlen uyandığımda annem güne gitmişti. Yalnız yaşıyan bir playboy tavırlarında üstsüz bir biçimde evde dolanıp mutfakta kahve yapıp balkonda üstsüz bir biçimde içmeye başlamıştım. O an nick bateman gibi göründüğümü hayal ediyor ve mutlu oluyordum. Fincanin dibindeki kahveyi bahçeye döküp içeri girdim. Aylar önce aldığım dumbellari elime alıp 2-3 indir kaldır yaptıktan sonra ayna karşısında vucudumu izleyip mastürbasyon yapmaya başladım.
ç olduğum için annemin yanına güne gittim. Bu sefer orada donuma sicmamak için içimi boşaltıp gitmiştim. Kek yiyip çay içerken dedikodu dinliyor istihbarat topluyor arada dikkat bozucu şeyler söylüyordum. Nevin teyzenin oğlunun facebooktaki fotoğrafına baktıktan sonra sıkıntıdan bunalmış arka odadaki çocukların yanına gitmiştim. Bilgisayarda oyun oynayan çocuklara çizgi film acicam diyerek two girl one cup videosu açıp mutfaktaki kısır tenceresinden avuç avuç kısırı cebime doldurup evden ayrıldım.Koşarken kısırları dökmemeye dikkat ediyordum. Otoyol kenarına oturup gelip geçen arabaları izlerken kısır yiyordum. 2 saat boyunca araba izlemenin ardından kalkarken araba kazasına şahit oldum. Kaza yerine koşarken ambulans sesi çıkartıyordum. Yaralıları arabadan çıkarmışlardı yaralıların yanına gidip «açılın ben doktorum» dedim.
Doktor olmadığımı anlayana kadar yaralinin kalbine düzenli şekilde kafa atıp bağırmasını sağlıyordum. Neyseki yaralılarla ilgilenirken beni dövmeyi unutmuşlardı. Enkaz haline gelmiş arabanın içine yatıp yaralı taklidi yapıyordum. Sağlık ekipleri gelip beni arabadan sarsmadan cikarirken gidiklandigim için gülüyordum. Sedyeyle ambulansa taşınırken allah allah allah allah bu nasıl sevmek türküsünü söyleyip kendimi aşağıya attım. Yaralilar için 1453 dakikalık saygı duruşu diye bağırdığım sırada ışıklar söndü.
Uyandığımda hastanedeydim annem babam ve kız kardeşim yanımdaydı. Yaralilara arabadaki kişileri sorduklari sırada benim konuyla alakamin olmadığını öğrendikleri için bizi hastaneden kovdular. Yolda ailemin mutsuz olduğunu farkettim ve bu durumu evin erkeği olarak düzeltmem gerektiğini düşündüm. Annemi dürtüp «seni ece sordu»dedim.
«Hangi ece» dediginde «Dhkp-c» diyip kahkaha attım. Kız kardeşim tebessum etti, babam sırıttı, annemse siyasetten uzak bir biçimde mal mal suratıma bakiyordu. Arabanın penceresini açıp özendiğim apaciler gibi yoldaki kızlara laf atiyordum. Eve geldiğimizde annem bidaha güne gelmemi istemediklerini söyledi bende duyduğum dedikoduları başkalarına yaymakla tehdit edip günlere tekrar kendimi kabul ettirdim. Akşam kız kardeşim gene mervelere gidiyorum diye evden çıkmıştı. Siyah güneş gözlüğümü ve paltomu alip arkasından çıktım, asansöre birlikte bindik. Bana bakıp «bu hal ne»dedi.
insiyatifimi bozmadan«pardon tanıyamadım» dedim.
«gene ne yapmaya çalışıyorsun gerizekali» dedi.
Elimi kulağıma zütürüp avcumun içine «beni tanıdı beni tanıdı» diye bağırıp asansörün stop düğmesine basıp 2.katta asansörden indim. Yukarı çıkıp babamın fantezi kıyafetleri arasında bekçi kostümü buldum ve kız kardeşimi kaybetmeden peşine düştüm. Kız kardeşim evin aşağısındaki caddede bekleyen bir arabaya binip uzaklaştı. Gtadan kalma tecrübelerimle arabasına binmek üzere olan bir adamin yanına gidip «hey man nice car» diye bağırıp adamın kafasını direksiyona vurup dışarı attım. Arabada anahtar yoktu kafamı aşağıya eğip gördüğüm tüm kabloları koparıp birbirine degdirmeye başladım. O sırada adam ayağa kalkmıştı kapıyı açıp bana saygımaya başladı. Aslında levyeyi alana kadar herşey güzeldi. Eve topallayarak döndüm kapıyı babam açtı. Halimi görünce güldü «çok yakısmış bekçi kostümü» dedi. Ne kadar rahat bir adam lan bu hiç yüzüne noldu diye sorma gereksinimi duymuyor. inatla önüne don atlet oturdum vucudumdaki morluklari görmemesi imkansızdı.
«baba bende bi farklılık görüyor musun»
«saçını mı boyattin»
Adam bu soruyu her duyduğunda saçını mı boyattin dediği için cevabı klagibti, cevap vermeden odama geçip morluklarimi emmeye başladım. Kız kardeşim o gece gelmedi bu olaylar için daha çok şüphe uyandırdı bende babamsa hala godoştu. Öğlene doğru bankaya gidip soruşturmaya farklı bir boyut katacaktim. Kapıdaki şişman güvenlik gene kendini mossad ajanı sanıyordu. Direk soruyu sorarsam istediğim ipucunu alırım diye düşündüm ve sordum kız kardeşime.
«dün gece nerede kaldın ve mervelere diye nereye gidiyorsun»
«erkek arkadaşıma»
Cevap şok etkisi yaratmıştı hiçbir tepki vermeden 5 dakika klimanın çıkardığı sesi dinledim. Kız kardeşime evde şeriat kurallarının geçerli olduğunu ve recm edileceğini belirtmem gerekirdi.
Ona iranin yönetim şekli için ne düşündüğünü sordum «ya of git başımdan senle uğraşamam şimdi» cevabını aldım. Babamı dolduruşa getirip recm işini garantiye alacak videolarda izlediğim olaya birinci ağızdan şahit olacaktım. Bunun mutluluğu ile gülümseyerek bankayı terkedip evde akşama kadar isid infaz videoları izledim. Akşam babam geldiğinde kapıyı açıp onu aşağıda karşıladım. Keyfi yerindeydi galiba bugün okeyde karşı tarafı darmaduman etmislerdi. Yukarı çıkana kadar biraz yağcılık yapmalıydım.
«ooo baba baya kaslanmissin bizden habersiz vucut mu yapıyorsun»
«ahahah ne vücudu ya normal halim işte ama bi değişme var hissediyorum»
«baya var ya kiskandim seni eve çıkalımda bi bilek güreşi yapalım»
Onu odama zütürüp bilek guresinde yenildikten sonra ona recmden bahsedip birkaç video izlettim. Bunların çok yobazca olduğunu ve kadınların değerli olduğunu söyledi. Bu isimi zora sokmuştu onu ikna etmek için isid marşı eşliğinde düğünde teyzelerden ogrendigim dans figürlerini denedim. Bir etkisi olmadı ki kalkıp salona gitti. Biraz oyuncak asker kafası kesip allahuekber diye böğürdükten sonra kız kardeşimin geldiğini farkettim. Hemen kapıyı kilitleyip anahtarı balkondan aşağıya attım. Mervelere gidiyorum baba dedikten sonra kapıyı açmaya çalışan kız kardeşimin uğraşları sonuçsuz kalmıştı. Sovyet askerlerden öğrendiğim ölü taklidini yaparken aklıma recep ivedik sahneleri geldi ve istemsizce güldüm neyseki odamda kimse yoktu, yakalanmamistim. Babam odama gelip anahtarı sorduğunda ölü taklidim başarılı olmuştu. Görev başarıyla tamamlanmıştı o gece ablam mervelere diye erkek arkadasina gidememisti. Bunun mutluluğuyla uyuyakaldim. Sabah kahvaltidan sonra kendimi tekrar balkona kilitleyerek evde hapis kalan ailemden daha çok özgürlüğümü feda etmiştim. Birkaç saat sonra tekrar ağlayarak balkon kapısını tekmeliyor amerikan filmlerinden duyduğum sözleri tekrarlıyordum.
«hey dostum buradan çıkmam lazım help me please help me bro help me»
Bu sefer babam geldi kapının önüne. Ona idamdan önce tek isteğimin kız kardeşimin recm edilmesi olduğunu söyledim. Şaşkın bakışlarla bana bakıp «bahçede komşu görürsen anahtarları sana ativersin» dedi.
«Bir şartla özgür bırakılıp mekgiba sınırına bırakılmak ve bir buçuk milyon dolar istiyorum» dedim.
«10 lira veririm» dedi.
Biraz düşündükten sonra 10 liranin büyük para olduğuna ikna olup kabul ettim.Özgürlüğe kavuşunca salonda içeride kalan arkadaşlarım için tekrar geri döneceğim şeklinde basın açıklaması yapıp soru alamayacağımı belirtip koşar adımla odama geldim. Bir tank ve 5 askerle fury filmini canlandırırken babam odaya gelip denize gideceğimizi söyledi. Kız kardeşimin bakire olup olmadığını anlama fırsatı veriyordu bu bana. Sevinçle karşılayıp hazırlanmaya başladım. Yolda annemin ağzıma deptigi börek düşünmeme engel oluyordu. Bir pazar gününe göre fazla kalabalık değildi plaj. Arabadan inip garip sesler çıkararak suya koştum. Denize karşı içimde bir sevgi vardı ancak az kalsın amacımı unutuyordum. Timsah gibi gözlerim dışarıda kalacak şekilde suyun içinden kız kardeşimi izlemeye başladım tişört ve şortunu çıkarıp denize gelirken yavaşça yaklaşıp ayağa kalktım ve kafasından tutup suya bastırdım. Biraz hava baloncugu çıkıyordu emin olmak için az daha baktım delik agizdaydi. Bu içimi rahatlattı kafasını bırakıp o öksürürken örnek aldığım apaciler gibi gülmeye başladım. Akşama kadar denizden hiç çıkmayıp turistlerle tanzanya diliyle iletişim kurmaya çalışıyor onları cihada davet ediyordum. Yahudi olduğunu ve Türkleri sevdiğini söyleyen bir kıza «führer hitler heil hitler» diye bağırıp ağlayarak kaçmasını sağladım. Hitler beni dusundurmustu. Kafamı suya sokup çıkarıp saçlarımı hitlerin saçı gibi yapıp etrafa onun selamini veriyordum. Birkaç rus görünce hemen saçları bozup onlarla iletişim kurmaya çalıştım.
«Ay lav stalin ay lav red armi fuck ss fuck hitler» diyerek begenileri uzerime çekmeye çalıştım ancak pek başarılı olamadım. Annemin yoğun ısrarlarına rağmen güneş kremi sürmememenin acısını akşam çekerken bir yandan yahudi olduğunu farkettiğim askeri, nazi almanyası marşı eşliğinde yakıyordum. Annem odaya gelip ne yaktığımı sordu. Hemen müslüm baba açıp «benim acim bana yeter yalnız bırakın beni» diyip koşarak evden ayrıldım.
Babamın verdiği 10 lirayla 15 paket makarna alıp öğrenci evi olduğuna emin olduğum bir evin ziline bastım. Onlara dost olduğumu dostluğumun simgesi olarakta makarna getirdiğimi soyleyince birkaç dakikaligina bana peygamber muamelesi yaptılar. Salcali makarna yedikten sonra 1 bira içip sarhoş taklidi yapmaya başladım. Hareketlerimi gülerek karşılıyorlardi buda beni çok mutlu ediyordu. işin takunu çıkarıp opucem abicim diyerek onlara sulandigimda homofobik olduklarını ve böyle davranışları sevmediklerini söylediler.
Onlara vurdurmanin çok güzel bişey olduğunu anlatıp eşcinselliğe davet etmem sonucu beni evden kovdular. «Devletin başına devlet geçecek» diye bağırıp biraz kapılarını tekmeledikten sonra parka gidip uyumakta olan köpeklere şarkı söyledim. Sabah ezanında babamın öpmesi ile uyandım. «Tüm gece beni mi aradınız» diye sorduğumda «hayır sabah namazına giderken farkettim» cevabını alıp hem üzülüp hemde şaşırmıştım. «bende gelmek istiyorum namaza» diyerek babama katıldım.
Artık uzatmaları oynayan amcaların namaz kılışını izlerken içimden kilise müziği söylüyor içten içe gülüyordum. Namaz sonrası babama işimin olduğunu onun eve yalnız gitmesi gerektiğini söyleyip, cami önünde ayakkabılarını giymekte olan cemaati beklemeye başladım. Cemaat önümden geçerken sakat taklidi yapıp dileniyordum. Verdikleri 3 lirayla 2 döner alıp eve geldim. Dönerin birini babama verip namaz kılmanın ödülü diyerek evdeki erkek rolümü pekistirdim. Parktaki punklarin yanına gidip ibrahim tatlisesin beynimden vuruldum espriyle kendimi kabul ettirmeye çalıştım. Beni kabul ederseniz kendimi horoza gibtirebilecegimi ve belkide bundan hoşnut olacağımı söyledim. Bunu soyleyince gene şarap şişesi firlattilar bana. Robot dansı yaparken parktaki salincakta sallanmaya başladım. Bazen hızlanıyor hizlaninca kalbimde hizlandigi için korkup ayaklarımı kuma sürtüp yavaşlıyordum. Salincaga binmek için önümde bekleyen çocuğa sakat taklidi yapmam işe yaramadı ve mecburen kalkmak zorunda kaldım. Mahalledeki çocuklara evrim teorisinden bahsedip anne babalarına allah yok din yalan demelerini ve iside katılmalarını söyledim. Mahalledeki bu yorucu saatler beni sıkmıştı.
Alışveriş merkezine gidip yürüyen merdivenlerden aşağıya koşmaya çalışırken kaderime teslim olup üst kata çıktım. Starbucksa girip kasiyere yaklaşıp bağıra bağıra«oha inanmiyorum kahvelerinizde tuvalet suyu mu kullanıyorsunuz» diyip tüm dikkatleri üzerime çektim. içtiği kahveyi kusanları görünce «berkecan pelini aldatıyor» diye bağırıp koşarak dışarı çıktım. Arkamdan bir kızın ağlayarak dışarı çıktığını görünce kapitalizme vurduğum yumrukların mutluluğuyla bişey alacak gibi dolanıp hiçbir şey almadan alışveriş merkezini terkettim.
Eve geldiğimde annem yarın okula gideceğimi artık raporumun doldugunu söyledi. Arkadaşlarımı özlemiştim. Ses çıkarmadan odama gidip son tatil günümü facebookta virüs taklidi yapıp herkese isemeli sicmali ferre atarak bitirdim.Sabah hava güneşliydi. Okula giderken anneme beslenme çantası isteğimi tekrar dile getirdim. Okula gittiğimde ortamımın hala değişmediğini farkettim. Komünist Cem ve şakirt Günay ben yokken gene kavga etmişti. Onları komün-islam sentezine davet edip sorunu çözdükten sonra beni gören her hocanın ooo hosgeldin demesinden rahatsız olmuştum. Ben atlamayayim diye pencereye parmaklik takmışlardı. Teneffuste parmaklıklardan elimi uzatıp «özgürlük engellenemez bir gün buradan çıkacağım ve size hesap soracağım ben suçsuzum» diye bağırıyordum. Günayın seslenmesi ile döndüm kalemlerden cemaat yapıp namaz kildiriyordu. Ceme sarılıp «oğlumuz dininde imaninda» diyerek ağlamaya başladım.
Dersin matematik olduğunu söylediklerinde gene hocayi kafamda binbir şekilde öldürüp kapıdan içeri gelmemesi için 3 farklı dinde dua edip tabiat anaya ve evrene ayrıca mesaj yolladım. Ancak o kapı gene açıldı ve göbeğinden sonra kel kafası göründü. O an gene ıçimden allah yok din yalan diyerek ateizme geri dönmüştüm. Ders boyunca hocayı bir ferredaki pasif gay olarak hayal edip gülerek hocaya bakiyordum. Durumdan rahatsız olan şişman gavat beni tahtaya kaldırdı. Tahtadaki soruya bakarken gözlerimi kapatıp cevabın gözümün önüne geleceğini umdum ama olmadı. Elimdeki kalemle tahtaya bişeyler çizip siliyor «hocam buluyorum az kaldı» diyip umutlandiriyordum. Sonunda ayağa kalkıp elimden kalemi alıp bana sözlü hakarette bulundu. Kafamı tahtaya vurup yerde allahuekber nidalarıyla debelenirken kendime yumruk atiyordum aklıma tyler ile ilk dövüşmemiz gelmişti. Ayağa kalkıp hocaya beni bidaha görmesi gerekmediğini sözlüme 100 verirse derslere bile gelmeyeceğimi söylerken sınıfta yalnız olmadığımızı hesaba katmamistim.
«Çık dışarı gerizekali» diye bağırınca ağzımla samanyolu dizi müziği sesi çıkarıp sekerek sınıfı terkettim. Kantindeki fiyatları protesto etme şansım vardı. Tuvalete gidip, soyunup hocadan çaldığım tahta kalemiyle vücuduma direne direne kazanacağız femen kantin fiyatları düşsün patron kalleş işçi kardeş fuck the system yazıp giyinerek kantine gittim. Kantinciyi güzelce uyardıktan sonra «gibtir git başımdan» demesiyle çıldırıp uzerimdekileri çıkardım ve cirilciplak kantin önüne oturdum. O sırada teneffus zili çaldı kantinciye şimdi yaragi yedin bakışı atıp slogan atmaya devam ettim. Günay ve cem yanıma gelmişti. Günay arapça bişeyler derken cem komünist arkadaslarini çağırmaya gitti. Geldiğinde 5 kız 3 erkek getirmişti. Kızlar soyunmaya başlayınca protestoyu unutup onları izlemeye başladım tahta kalemiyle vücutlarına slogan yazıp kolkola girip yanıma oturmuşlardı. Memelerin ve kalçaların devrimden önemli olmadığını hatirlatip slogan atmaya devam ettim. Bir süre sonra herşeyi unutup memelerin slogan attıkça sallanmasi ve yerin şeklini almış kalçalara bakmaktan kendimi alamıyordum. Müdürün yangın tüpü gibmasiyla kendime geldim. Kızlar çığlık atarak birbirlerine sarılırken etrafın bembeyaz olmasını fırsat bilip memelerini elliyor yaşasın devrim diye bağırıyordum.
Hademenin kalorifer dairesindeki dayagi sonrası komünist kızların memeleri ve devrimle bağlantılarımı kestim. Tekrar uzaklaştırma almanın verdiği mutlulukla eve gelip annemin gün için hazırladığı yemekleri yemeye başladım. Öğlene kadar youtubeda ateizm ve din videoları altındaki yorum savaşlarını okudum. Öğlen komünist kızlardan biri beni ziyarete geldi. Onlarda uzaklaştırma almışlardı. Bana yaptigimin çok güzel bir davranış olduğunu ve istersem onlarla takilabilecegimi söyledi. Gözlerimi kapatıp birkaç dakika hayal kurmaya başladım. Karı kız che devrim sovyetler rus moskova savaş barış terimleri kafamda dönüyordu ve devrimin baş kahramanı olduğumu düşünüyordum. Sonra birden aklıma sokaklarda sol gazetesi satan solcular geldi, isid daha cazip gelmişti. Teklifini reddedip ne zaman sevisecegimizi sordum. «Bizle takilip komünist olsaydın belki olurdu» dedi.
Sinirlenmiştim, içimde hem isid marşı hem onuncu yıl marşı hemde nazi almanyasi marşı çalıyordu.
«Gomunis huur» diyerek kafayı gömüp kapı dışarı ettim. Ağlayarak infaz felan bişeyler dedi allahuekber diye karşılık verip biraz dini sayfalarda gezmeye basladim. Aksamustu biraz dışarı çıkıp punklarin yanına gittim. Onlara «punk öldüyse sız napıyorsunuz» dedim. Tam kaçmak için hazirlanirken bana bişeyler anlatmaya başladı. Uzun uzun anlattığı şeyi dinledikten sonra «bu yüzden mi kendinizi horozlara gibtiriyorsunuz» diyip kaçtım.
Babam gene kahvede okey oynuyordu. Yanına gidip yaşlı amcalara 11 eylül saygıısını aslında amerikanin yaptığını ve petrol için irak'a girdiğini anlatip 2 tane oraleti amcalara kitleyip stadyuma doğru yola çıktım.
Amatör takım maçları izlerken ayağa kalkıp yalnız başıma mekgiba dalgası yapmam hakemin bile dikkatini çekmişti. Maçtan sonra aşağı kafede garson olan forvetin yanına koşup hayrani olduğumu söyleyip boş kağıt imzalattım. Stada futbol oynamak için gelen baba ve oğluyla biraz futbol oynadiktan sonra çocuğun babasıyla biraz futbol artık bitmiş muhabbeti yapıp eve geldim. Babamı odamda bilgisayardan okey oynarken gördüm. iyi favorilere girip gay ferrelarini görmemiş. Ona neden evde olduğunu sordum. Kahvedekilerle kavga etmiş evde antrenman yapiyormus tuttum kolumdan yürü gidiyoruz diye zütürdüm kahveye. Vurdum masaya elimi herkes bize baktı.«yaşınız olmuş 50-60 neyin kavgasindasiniz siz uzatmaları oynuyorsunuz kardeş kardeş oynasaniz olmuyor mu? Yakisiyor mu sizin gibi adamlara» diyip babamla kavga ettiği adamın sarılıp öpüşmesine vesile oldum. Caycinin verdiği oraleti içerken benden önce başkasının bıyık çizdiği bulmaca ekindeki yüzlere sakal çiziyordum.
Haberleri izleyip toplu halde iktidara sövdükten sonra babamı alıp eve geldim. Babam apartman ritüelimi izlerken gülüyordu. Onun mutluluğundan mutluluk duymaya başlamıştım. Babama çelme takıp pgibopat komsumuz haydar abinin zilini çalıp üst kata kaçtım. Haydar abi babama bağırıyordu babamsa yavru kedi gibi sessizce özürler dileyip altta kalıyordu. Hemen telefonumdan kurtlar vadisi diz müziğini açıp aşağıya indim.
«Efendi efendi siz bu adamı sahipsiz mi sandiniz? Siz kim oluyorsunuzda benim gariban babama bağırıyorsunuz. Apartmanda çok olmaya başladınız attiricam sizi buradan» diyip babama göz kırptım. Haydar abi kahkaha atıp ikimizi birden tuttuğu gibi içeri çekti. iki kişi rahat alırız dediğim adam bizi yarımşar saat dövdü. Aslında bu dayak özeldi çünkü ilk kez babamla birlikte dayak yiyordum. Haydar abi yorulunca «çıkabilir miyiz haydar abi» diyip evinden ayrıldık.
Merdivenlerden yukarı çıkacak gücü kendimizde bulamadığımız için aşağıya inmeye başladık. Apartman kapısı önüne oturduk. Babama baktığımda ağlıyordu. Onu gidiklayip «bunu bidaha tekrarlamaliyiz koca adam» diyip gönlünü aldım. Sürüne sürüne eve çıktığımızda annemin soru yağmuruna tutulduk.
Anneme 10 kişiye daldığımızı karşı tarafta ağır yaralının olduğunu anlatıp kahramanlık tasliyorduk. Hatta babam buna uyup «en son nasıl kafayı gömdüm ama» diyerek olayı güzelleştiriyordu. Annem gidince birbirimize bakıp güldük. Kız kardeşim bankadan gelmişti. Babamın keyfi yerindeyken ona işgal evinden bahsedip «evimizi kamuya açalım mı» dedim.
Biraz düşünüp «olur açarız» dedi. Hemen ceme haber verdim akşdıbına ev insan doluydu ablam mervelere giderse odasının dolacağını bildiği için evden ayrılmıyordu. Annem evde çok insan olduğu için mutluydu. Tuvalet hiç boş olmuyordu. Genelde 2 kişi veya şırıngayla giriyorlardi. Odamın hala özel mülk olduğunu iddia edip kimseyi içeri almıyordum. Nazi almanyası savaş sancagi üç hilal bayrağı yazıcıdan çıkardığım isid bayrağı ve akp mitinginde çaldığım akp bayrakları odamın duvarlarını süslerken bu kadar fazla sol ve anarşi görüşlü insana odamı açamazdım.Evde farklı bir ambiyans vardı. Fanzin çıkarmak için bilgisayara ihtiyaç duyduklarını söyleyip odamı kullanmak istediler. O sırada kızıl saçlı kızın duvara çizdiği graffitiye bakıyordum boş bulunup «kullanın» dedim. Odanın kapısı açıldığı anda çığlıklar başladı. Herkes odama toplandı duvardaki bayrakları bilgisayarimin arkaplanindaki beyaz torosu görünce hepsi birden bana dönüp saygıdı. Devrimci dayağını da tadarak arşivi geliştirdim. Aileme faşist bir çocuğunuz var diyerek benim aile içindeki itibarımı düşürmeye çalışıyorlardı. «Yeşil, beyaz torosuyla geliyor» dememle hemen evi terkettiler. Babama sarılıp onuncu yıl marşını mırıldanırken evde unuttuklari şarabın geri kalanını içtim. Sabah uyandığımda evde kimse yoktu yatalak gibi sürünerek salona gelmeye çalıştım. Bu tecrübe yilanlara saygı duymami sağladı. Buzdolabında bir not vardı. Annem fenalasmis hastaneye kaldırmışlar. Kahvaltiyi yapıp sabah haberlerini izlerken fatih portakala küfürlü tweet atıp okumasini heyecanla bekliyordum. Hastaneye gitmek için evden çıktım. Yolda hastaneye gidecek olduğumu unutup iddaa bayine girip kağıtları rastgele doldurup masa üzerinde bırakıyordum. Kimbilir belkide bir kişiye kupon tutmasını sağlamıştımdır. Dolum yaptığım kalemi cebe atıp oradan ayrıldım. Yolda giderken gördüğüm ambulans annemi hatırlamamı sağladı.
Hastaneye girip danışma bölümündeki güzel kıza «annem iyileşecek mi doktor bey» dedim.
«ya of işim başımdan aşkın sen ne diyorsun ne doktoru danışmanım ben danışman of kro» demesiyle ıçimden vur vur dağcı komando marşının çalmaya başladı.
«sağlık çalışanına şiddete hayır diyorlar böyle saglik çalışanına döveceksin ki aklı başına gelsin »diye bağırıp masadaki bilgisayara tekme attım. Güvenlik zoruyla hastaneden dışarı atıldım. Babama mesaj atıp aşağıda olduğumu belirttim. Hastane bahçesinde gezerken beyaz tenli saçsız bir kız gördüm. Saçsız kızın yanına oturup sohbet etmeye başladım. Yeşil gözlü beyaz tenli sempatik bir kızdı. Tedavi yüzünden saçlarının döküldüğünü anlattı. Ona saçlarımı verirsem iyileşip iyilesmeyecegini sordum. Gülerek hayır aptal diyip bana sarıldı. Bi titreme girdi içime uzakta annemle babamı gördüm. Ayağa kalkıp «annem çıktıben gidiyorum keloglan »diyip koşarak uzaklaştım. Arkama baktığımda ağlıyordu ne garip insanlar var. Annemin koluna girip babamın arabayı getirmesini bekledik. Arabada ne olduğunu sordum. Dün gece evdekiler yatak odasının masası üzerinde koboun unutmuş annemde sabah onu temizlerken ister istemez içine çekmiş. Etkilerinden korkup hastaneye gitmişler. Anneme iyi bir çocuk olursa eve gittiğimizde bir çizik daha alabileceğini söyledim.
Yolda annemlerden ayrılıp eylem için toplanan kalabalığın yanına koştum. Katil polis terörist devlet diye bağırıp slogan atiyorlardı. Onlara takılıp slogana eşlik ettim. ileride polis etten duvar örmüştü. Bir anda tazyikli suyla dağılmıştık. içim içime sığmıyordu tomaya koşup kafa attım. Kimse farketmedi. Yerde kanlar içinde yatarken etrafim eylemci doldu bazıları fotoğrafımı çekip polis şiddeti devam ediyor diyordu. Ayağa kalkıp koşmaya başladım. Bacak kaslarım yanmaya başlayana kadar koşup köprü altında yere çöktüm. Uyuyakalmisim uyandığımda hala aynı yerdeydim kafamdaki kan durmuştu. Ayağa kalkarken takılıp düştüm. Uzaklardan bir adam koşarak geldi. Koluma girip beni köprü altının gizli bir tarafina oturttu yanıma oturup cebinden çıkardığı mendile posetteki içkiden biraz döküp kafama tuttu. Ona canimin acidigini söyledim. Ve konuşmaya başladı.
«Bu fiziksel acıdır. Geçer elbet en fazla birkaç gün sürer peki ya ruhsal acı?? O geçiyor mu baksana bana yıllarca bekledim geçmiş mi sence? Geçmiyor oğlum geçmiyor» dedi.
Ona bir isid militanı olduğumu ve mermiye kafa attığımı söyledim. Ayrıca derdini gibeyim diyerek ayağa kalkıp yanından uzaklaştım. Elim kafamda yururken telefon isid marşıyla çaldı. Kürt mahallesinde olduğum için koşarak uzaklaştım ve telefona baktım arayan günaydı.«Kardeşim bugün pilavlı yapicaz gel feyizli abiler gelecek dinlersin»
«Alo kimsin huur doğurdugu»
«Günay ben gel hadi pilavlıya bedava yemek var hem» böyle deyince hemen adresi alip koşarak gittim. Yolda içimden sure okuyup imanimi güçlendiriyordum. Bir apartman dairesinin 3.katıydı. Kapı önünde birsürü ayakkabi görünce dayanamayıp birazini merdiven boşluğundan aşağıya attım. Zile bastığımda kapıyı badem bıyıklı gözlüklü bir genç açtı.
«ooo hoşgeldin mübarek gel içeri»
Ev örgüt evi gibiydi tek fark burada sigara değil ayak kokusu hakimdi. Büyük bir salona girip «tengri sizinle olsun» dedim. Tövbe estağfurullah sesleri odada yankılandı. Günayın yanına oturup iri badem bıyıklı abiyi dinlemeye başladım. Kafamdaki bezi yolda atmıştım ancak alkol kokusu geçmemişti. Abi konuşurken arada alkole dem vurup bana bakış atiyordu. Konuşması bitince sorusu olan var mı diye sorup soruları bekledi.
Birkaç saçma sorudan sonra söz hakkı bana geldi. «abi neden hepiniz badem bıyıklısınız» dedim. Odada sessizlik oldu ve tüm gözler üzerime dikildi.A bi biraz öksürüp «başka sorusu olan yoksa yemeğe geçelim gençler acıkmıştır» dedi.
Yemekler gelirken günayı yanına çağırıp«bidaha bu imansizi getirme» diye fisildadigini duydum.
Maklube yerken birden kapı çalmaya başladı. Kapıyı açan genç önde arkasında terörle mücadele polisleri odayi doldurdu. Yasadışı terör örgütü kurmaktan tutuklusunuz diyerek hepsini paketlediler. Hemen mağdur rolüne yatıp polisin ayaklarına kapandım. Kafamdaki yarayı gösterip burada tutulduğumu sıkıldıklarında beni dövdüklerini söyledim. Onlar aşağıya inerken gizlice yukarı çıktım. Çatıya saklanıp yerdeki karıncaların kafasını koparıp allahuekber diye fısıldıyordum. Birkaç saat sonra aşağıya indim bodrumdaki ayakkabıları kontrol edip kahkaha atarak apartmandan çıktım. Çünkü hala oradaydılar.
Eve gelip anneme kafamı gösterdim. Noldu oğlum kafana dediği anda aklıma levent kirca geldi hafif tebessum edip olayı anlatmaya başladım. «3-5 ateist yolumu kesti allahın olmadığını kabul et yoksa canını yakarız dediler bende gidin buradan pis kafirler diyerek onlara karşı geldim onlarda beni dövdü anne»
Annem tüm ateistlere bela okuduktan sonra kafamı temizleyip önüme yemek koydu.
Babam geldiğinde annem beni hastaneye zütürmek için babamı ikna etmeye calisiyordu. Babam « ya ne olacak küçücük delikten ıslak bez koy geçer» diyerek tıp dünyasına nokta koydu. Birkaç gün mal gibi uyuduktan sonra uzaklaştırma cezasinin bitimiyle okula geri döndüm. Günay gunlerdir okula gelmemiş ceme örgütlerden uzak durmasını yoksa onunda gelemeyecegini söyledim. Ders boyunca tavandan sarkip donan cikolatalı tükürüge bakıp zilin çalmasını bekledim. Zil çalınca sınıftan uçan adam sabri taklidi eşliğinde çıktım. Çığlık atarak koridorda koşup merdivenlerden aşağıya indim. Hemen kantin sırasını kapmam gerekirdi. Kantin önüne geldiğimde 2 kız vardı arkalarina geçtiğimde birinin kalçalarının güzel olduğunu farkettim. Elimi yavaşça uzatıp dokunmamak için kendimi zor tutuyordum. O sırada aklıma sınıfın abazalarinin yaptığı taktik geldi kıza aniden yüklenip «beyler ittirmeyin kızlar var» diyip kalçalarını kasigima bastırdım. Tek sorun arkamda kimsenin olmamasıydı. Kızlardan biri of sapık ya pff tavrıyla durumdan şikayet ederken diğeri ses çıkarmamış hatta gülmüştü. Yüzünü net bir biçimde gördüğümde ilk başta aklıma sil baştan filmindeki elveda sahnesi sonrada stalingrad filminde alman askerin sevdiği rus kadının kafasından vurulma sahnesi geldi. Gözümden yaş akarken kızın yüzüne hapsurup gözyaşımı kamufle etmiştim.Kızın yüzünü tişörtümle sildikten sonra kantini protesto ettiğim için kantinci bana hiçbir şey vermedi kantinde oturup ayaklarımı masanın üzerine koyup gelen geçene bakıyordum. Kantinci kafasını pencereden uzatıp anama küfür edince el işaretleri yapıp duymadığımı belirttim. «Yalan söyleme şerefsiz» demesiyle ayağa kalkıp masayı yere dusurup koşarak bahçeye çıktım. Kantin sırasındaki kızın kalçalarını uzaktan izliyor belleğime şeklini kaydediyordum. Kız voleybol oynayan kızların yanına doğru yürürken hayvansı sezgilerimle ona zarar geleceğini düşünüp çita gibi koşmaya çalıştım. Ancak gotum dengemi bozduğu için takla atıp efendi gibi koşmaya devam ettim. Kıza yaklaştıkça etrafı süzüp gelebilecek herhangi topu düşünüyordum ancak hiçbir top kızın bulunduğu yone doğru gelmiyordu. Kızın yanından hizlica koşarak geçip okul bahçesinde 2 tur attiktan sonra neden koştuğumu düşünüp durdum. 6 teneffus daha kızı uzaktan izleyip ismini cemden öğrendikten sonra eve giderken koluma adının baş harfini yazdım. Sonra üzerine tükürüp onu sildim. Sildiğim yeri emip mosmor olmasını sağlayıp eve geldim. Evde kimse yoktu salonu karıştırırken masanın üzerinde bir paket içinde seffaf küçük kağıtlar gördüm. Aylarca breaking bad izlemek ve los zetasla ilgilenmek işe yaramıştı onların lsd olduğunu düşünmeye başladım.
Bu sırada ezan okundu ve camiye gidip biraz sevap kazanayım diyip evden çıktım. Yol boyunca lsdyi ne yapacağımı dusundum. Camiye geldiğimde oturmakta olan cemaatin yanına geçip genç bir mümin olmanın gururunu yaşıyordum.
Yanımıza bir adam gelip paket içinde hurmaları gösterip «hacdan geldi» diyerek dağıtmaya başladı. Hurmalari yedikten sonra herkesin adama dua ettiğini görünce cebimden lsdleri çıkarıp «bunlar zemzemle yıkanmış mekke imamı tarafından dualar okunmuş nane aromalı şifalı kağıtlar buyrun alın» diyerek cemaate lsd dağıttım. Dişini çıkarıp dilinin üstüne koyanları nasıl yapicaz yav diyerek birbirine yardım eden ihtiyaçları görünce biraz duygulandım. Cemaatin toplu duasıyla abdest almaya başladık. Abdest sırasında yavaştan cemaatten birkaç kişinin kayış kopmaya başlamıştı. Abdest sonunda herkes birbirine su atıp eğleniyordu çöpten su şişeleri bulup şadırvanda doldurup birbirimizi islatiyor çılgınlar gibi eğleniyorduk. Öpüşen dedeler cami minaresinde allahın olduğunu görenler huzura koşanlar derken bir ihtiyar islak zemine basıp düştü. Hareket etmiyordu ayağa kaldırmaya çalıştık kafasından kan geliyordu hemen kucaklayıp caminin içinde ruku pozisyonunda bırakıp çıkıp su savaşına devam ettik. Tesbih sallayıp ağır abicilik oynayan dedelerin yanına gidip racon kesemezsiniz diyerek sirayla nurlu yüzlerine tokat attım. imamın gelmesiyle koşarak camiden kaçtık. Yolda giderken şansımıza lgbt onur yuruyusu denk geldi. Daldık içlerine herkesin kafasi kıyak birkaç dede aynı anda vurdurmayan gibtirsin gitsin diye tezahurat tutunca tepki toplayıp yürüyüş alanından dışlandık. Dedeler terlemisti üstündeki kıyafetleri cikartmaya başladılar. 15 yelek 20 ceket 18 kazak 22 atletimiz olmuştu. Hepsini yere atıp koşmaya başladık. Yolda amcaların daha fazla soyunduğunu görünce rotayı bizim eve çektim. Evin önüne geldiğimizde cirilciplak olup tasaklari sallandira sallandira koşan dedeleri görünce biraz hoşuma gitmişti. Apartmana girdiğimizde hepsi aynada kendilerine bakıp birbirlerine dil atiyordu. Birbirlerinin sakallarindan çekip kollarını sıkıyorlar. Beni takip edin yukarıda parti var diyince çığlık ata ata yukarı çıktılar. Evin kapısını alacaklı gibi çalıp içeri 15 ihtiyar ile girdiğim için annem biraz korkmuştu.
«Kim bunlar»
«Camiden birkaç arkadaş maç yaptık terledik ondan banyoda temizlenicez diye geldik» diyerek başımdan sağdım. 15 ihtiyari beşer beşer banyoya sokup hem tokatlıyor hemde yüzüne su çarpıyordum ayilip kendine gelenler beddua ederek evimizi terkediyordu. Son beşliden sonra evimize bir badem bıyıklı geldi ve 2 yıl camilerden uzak durma cezası aldığımı söyledi. Zaten iside katılacağım için bunun dert olmadığını belirtip salonda annemin koyduğu karpuzu yiyip çekirdeklerini yere attım. Aksamustu parka gidip punklara «sizin gotunuz buraya mı yapışık neden hep buradasınız gibtirin gidin lütfen» diyerek hem kovmus hemde kibar olmuştum. Nedense cevap verme gereksinimi hissetmediler çalan müzik eşliğinde diyarbakır kürt çekip yanlarından uzaklaştım. Az önce çektiğim kürt halayı için karnima yumruk atıp kürt diye bişey yok diyip vallahi apoyu özledik diye fısıldıyor sonra tokadı çakıp ülkücü yönümün ağır basmasını sağlıyordum. Mahallede maç yapan çocukları görünce aralarina katılıp topu inatla inşaata atıyor yeni eşcinsellerin oluşmasını sağlıyordum. 3.atışımdan sonra topu alıp gelen çocuk gelirken topalliyordu. Görevi başarıyla tamamladığım için kendi kaleme 2 gol atıp maçı terkettim. Kahveye gidip sanki dolar milyarderi gibi «doların artması iyi oldu» diyerek tartışma çıkarıyor iktidarı savunup nefret topluyordum. Tartistigim adamlardan birinin tansiyonu çıkması üzerine kahveyi terkedip eve geldim. Artık kapı önüne ayakkabi koymadiklarini görüp adını dahi bilmediğim komşularıma biraz kırılmıştım. Nedense bize sadece gibayete geliyorlardi ondada ismini sormaya firsatim olmuyordu. Balkona çıkıp yoldan geçenleri izlerken sigara içsem nasıl olur diye düşünüp elimde sigara var gibi ağzıma zütürüp içime çekip yavaşça ufluyordum. Akşam babama arabayı kullanmak istediğimi öğretirse memnun olacagimi belirttim. Olur dediği anda odama gidip simülasyon oyunları ile antrenman yapmaya başladım. Hatta realist olsun diye bazen önümden geçen arabaya küfür ediyor kafayı camdan uzatıp sülalesine sovuyordum. Artık bende şoför olabilecektim. Sabah uyandığımda okula gitmem gerektiğini farkettim. Zaten baban çoktan arabasını alıp kaçmıştı. Beslenme çantası isteğimi tekrar dile getirip koşarak okula geldim. Müdürün yaptığı klagib pazartesi sabahı konuşmasında okulda yapılan pislikleri anlatıyordu. Bense yapmadığım pislikleri not ediyor muhakkak yapmam gerektiğini belirtiyordum. Okulda pislikler yapılmışsa benimde onlardan yapmam gerek. Sınıfa geldiğimizde ağır bir koku vardı. Tahta kalemini kalın çıkmayan cd kalemi ile değiştirip dersi sabote etmem gerekiyordu. Önce tahtaya cd kalemiyle şişman kel pasif gay ferrecisu yazıp sonra üzerini tahta kalemiyle yazı belli olmayacak şekilde karalayip ilk kez hocanın gelmesini bekledim.
Umudum bosunaydi o gün obez pünönünk gelmedi. Boş derste bilek güreşi yapıp siniftaki liderliğimi pekiştirdikten sonra teneffuste tekrar kızı izlemeye başladım. Ha kızın adı serendi. Birkaç teneffus sonra ilk kez yalnız bankta otururken gördüm. Yanına oturup içimden slogan atıyor ayaklarımı yere vurup ritim tutuyordum. Bana doğru bakıp gülümsedi. ilk sordugum soru çok alakasız olmuştu. «Çamaşırlarını hangi deterjan ile yıkıyorsun»
«Neden soruyorsun»
«Güzel kokuyor»
«Sen beni mi kokluyorsun»
«Evet» ben böyle diyince güldü. Tam seren bişey söyleyecekken «acil toplantım var görüşürüz» diyip koşarak uzaklaştım.
Bir entelektüel gibi lavaboya sicip tuvaletten çıktım. Hademeye attığı dayak yüzünden saygı duyuyordum. Adam hiç yorulmadan 3 saat dövdü beni. Onun lavaboyu temizlemeye çalışmasına gönlüm razı olmadı. Onu biraz mutlu etmek için arkasından yaklasip sarıldım kafamı boynundan uzatıp «yorgun musun canım» dememle dönüp kafamı duvara vurması bir oldu.
Kendime geldiğimde artık kafamın böyle şeylere alıştığını farkettim. Revirde hemsire ile fantezi hayal ederken aklıma saddam huseyinin idamı geldi biraz ağlayıp rahatladım. 4.derste ceme «buradan kacmaliyiz dostum buraya ait değiliz ozgurluge koşmalıyız» diyerek onu kaçmak için dolduruyordum. Michael scofield gibi yavaş ve güzel hareketlerle ön kapıdaki 9.sınıf velede gammazlamamasi için defter yirtma işkencesi yapıp okulu terk ettik.
internet kafeye gidip gta oynayan çocuklara güzel araba şifresi diye kaos şifresi yazıp ağlayarak oynamasını sağlıyor bilgisayarlara flaşımdan viruslu gay ferresi atıyordum. Paramız olmadığı için yanci şekilde dolaşıyor oyun oynayanları izleyip biz küçükken atari vardı muhabbeti ile ilkokullularin kafasını gibiyorduk. Okulun çıkış saatine denk geldiğinde internet kafeden çıkıp güneş gözlüğümü takip ceme« özgürsün git hadi uç güzel kuş» diye tekme atıp eve geldim. Odamda birkaç asker kafasi kesip bunu videoya aldım. Videoyu tekrar tekrar izleyip izledikce gülüyordum. Aksamustu uyuyakalmisim.
Rüyamda 3 küçük yarasa beni döverek kanımı alıyorlardı. Çığlık atarak uyandım. Annem gelince ona organ mafyasının şehir efsanesi olduğunu anlatip böbreklerim güvende diyerek sarıldım. Anneme sarılırken tekrar uyuyakalmisim. Uyandığımda gece yarısıydı. Salondan garip sesler geliyordu. Beyzbol sopami alip amerikan aile babası gibi hissederek allahuekber nidalarıyla salona gidip ışığı açmadan iki kişiye birkaç kez vurup odama kaçtım. Sabah uyandığımda annemle babamın vucudunda morluklar vardı. Ailede fight clubta olmayan tek kişi bendim. Bankaya gidip kız kardeşime hesap sordum.«ilk kuralı unutmuşsun hani konusmayacaktin»
«Ne konusmamasi be sacmaliyorsun sen»
«Sus nefret ediyorum senden senin yerine geçip dostlarimi satmayacagim» diyerek defterlerini yere döküp çıkarken «sömürgeci pislikler» diye bağırıp şişman güvenliğe keskin bakışlar attım.Bankanın önündeki atmdeki tuşlara çamur sürüp okula gitmeye karar verdim. Okul forması ve kitap olmayinca ve 3 ders geç kalınca müdürün odasında onun azarlasini dinliyor cinsel hayatı hakkında değerlendirmeler yapıyordum. Sözü bittigi anda «göbeğin cinsel yaşamda kötü yönde etkileri var diyorlar doğru mu sizce» dedim.
«Ben ne diyorum sen ne diyorsun elimde kalacaksın git başımdan bidaha geç gelirsen almam okula» dedi.
O an anarşist yönüm ağır bastı ve« yetersiz cinsel yaşdıbını bana bağırarak duzeltemezsiniz hocam» diyip odadan kaçtım. Zil çalmasına 20 dakika vardı. Kapıların penceresinden sınıflara bakıyor ders güzel işliyorsa kapıya tekme atıp alt kata kaçıyordum.
Zil çaldığında serenin sınıfı önündeydim. Sınıftan ağlayarak çıkıp arka bahçeye doğru gidiyordu. Sinsi bir biçimde onu takip edip bir köşede ağlarken gördüm. Yanına sokulup «Sil gozyasini ayağa kalk güçlü ol devrim daha bitmedi» diyerek onu üstü kapalı bir biçimde iside davet ediyordum. Söylediklerimden bişey anlamadığını belirttiğinde neden ağladığını sordum. Hoca sınıf önünde azarlamış bunuda gururuna yediremedigini anlattı. Sarılıp islami devrim veya sol devrim olduğu sırada isterse onu azarlayan hocayı infaz edebileceğimi söyledim. Gülüp bana sarıldı. O sarilinca gene titremeye başladım. Aklıma gay ferrelari geliyor kararsiz kalıyordum.Gay ferrelarinin daha ağır basmasına rağmen kızın saçlarını koklayip olayı kızın yönüne çevirip dudaklarına yapıştım. Birkaç saniyelik profesyonel öpüşmemden sonra kız kendini geri çekti. Daha önce bir kızın elini tutmamış birine göre iyi opusen biriydim. Kolumdaki morluklar bunun göstergesiydi. Kızın tokadı ile yıkılıp filmlerde böyle olduğunu söyledim. Gülüp sorun olmadığını söyledi. Vurduğu tokadın acısını çıkartmam gerekirdi. Ona yarinki sınav için ders çalışmaya bize gelip gelemeyecegini sordum. Biraz düşündü, ikna etmek için asker kafasi koleksiyonumdan bahsettim. ikna olup «çıkışta buluşalım» dedi.
Bir an kafam çıkıştaki kavgalara gitti ve «arka bahcede buluşalım tek gel biri dokunursa olay büyür» dedim. Gene anlamadığını söylediğinde önemli değil diyip koşarak uzaklaştım.
Çıkışta yanına gittiğimde üst sınıflardan bir apacinin ona sarktigini gördüm. Hemen bir köşeye geçip kendimi tokatliyor kurtlar vadisi dizi müziğini hatırlamaya çalışıyordum. «ben mematiyim ben mematiyim» diye fisildayip serenin yanına gittim. Serenin koluna girip james bond tonunda «sorun ne gençler» diyerek ağırlığımı koymayı düşünüyordum ancak sesim erdoğanın kısık sesi gibi çıkınca istediğim etkiyi yaratamadim. «seni ilgilendirmez kızla bizim aramızda» demesiyle serene keskin bir bakış atıp «konuş»dedim.
«Buluşalım diyo istemiyorum dememe rağmen bırakmıyor sorun bu» diyerek tüm yükü omuzlarıma verdi. Kızı rahat bırakmalarını söylediğimde bana gülerek cevap verdiler. Biraz durup dikkat dağıtmak için «soğuk savaşın sovyetler için son olması ne üzücü dimi beyler» diyip kafa karıştırdım. Ne diye cevap vermesiyle alihan'ın ajdara attığı tokatin aynısından attım. Yanağı kızaran çocuk kızgın boğa gibi uzerime atlamisti. Yerde toz toprak içinde 3 kişinin tekmelerini yerken «baskılar bizi yıldıramaz terörist devlet kahrolsun pkk ne mutlu türküm diyene rehber kuran hedef turan» diye bağırıp yardım bekliyordum. Cem ve komünist arkadaşları koşarak geldiğinde etrafımız insan doluydu. Cemler çocukları üstümden ustlerini yırtarak aldı, kemalistler ne mutlu türküm diyen çocuğu tekmelemeye utanmıyor musunuz diye tokat manyağı yaptılar, ülkücülerse rehber turan hedef kuran diyen çocuğa tekme atıyorsunuz ha diyerek 3 çocuğu ülkü ocağına zütürdü. Karşıt görüşler en son gezi parkında birlik olmuşlardı. Olaydan dolayı biraz duygulanip serenle eve doğru yola çıktık. Eve gelirken 2 kere üstüne su sicratip yanlış yollara soktuktan sonra nihayet eve vardık. Merdivenlerden çıkarken çelme takip takmamayi düşündüm. Haydar abinin sereni dövmesi hoş olmazdi. Efendi bir biçimde eve çıktık. Annemin günü olduğu için kapıyı uzun süre tekmelemem sonuçsuz kalmıştı cebimdeki anahtarla açıp içeriye girdik. Koridor duvarlarindaki anarşi konulu yazıları görünce «nesin sen» diye sordu.
Biraz düşünüp sorusunu cevapsiz biraktim. Odamın duvarlarini görünce soruyu tekrarladı. «Burada soruları ben sorarım» diyerek olaya nokta koydum. Ablamin odasini gösterip isterse ablamin sütyenlerinden alabilecegini söyledim. Biraz isid infaz videosu izleyip birlikte asker kafasi kestikten sonra bilgisayarın yanındaki cdleri gorunce film izleyelim diye tutturdu. Ona onların film olmadığını söyledim. Yavaşça cdleri bırakıp kahkaha attı. Ona miamideki ultra music festivale gidip şişman kız omuzladigimi bu yüzden bel fıtığı ameliyat olduğumu söyleyip ortamdaki gerginliği aldım. «daha fazla dayanamicam» diyerek dudaklarıma yapıştı. Bu sefer gay ferresi seçimleri açık ara farkla kaybetmişti evet gay olmadığım konusunda emin olmuştum. Öpüşme farklı boyut kazanmisti. Bense opusurken önümüzdeki seçimlerde kime oy vereceğimi düşünüyordum. Babamın eve geldiğini bile farketmemiştim. Odanın kapısını açmasıyla kendime geldim. Kız altimdaydi ve sevisiyorduk.
Keskin zekam ve film kültürüm sayesinde durumdan kurtulacaktım. istifimi bozmadan «yaz kızım 200 kamyon çimento» dediğimde babamın bunu yemeyecegini biliyordum. Hemen toparlamam gerekirdi. «Evet seren üreme konusunda son kısımda budur bu işlem sonucu insanlar ürer» diyip babama ders çalıştığımızi gösterdim. Babam öksürüp pardon diyerek odayi terketti. Kız saçından tutup kendine çekti. Sevişmeye devam ediyorduk bense hala seçimlerde kime oy vereceğimi düşünüyordum.
Sevişme sonrası artık biz neyiz demesine karşı tedbir olarak elime sert cisimler arıyordum. Ancak beni öpüp gitmesi gerektiğini söyledi. Kapıya kadar geçirip o giderken arkasından«kapıdan satış yalan hep bizi kandırıyorsunuz geçen yıl masaj aleti siparişi verdik dildo yolladılar çok afedersiniz ama gotumuze mı sokucaz dildoyu» diyip kapıyı çarptım. Babamın yanına gittiğimde «heyt aslanım» diyerek bana sarıldı. Ona«aynı şekilde ablamla erkek arkadasini görsen ablamada heyt kızım benim diyebilecek misin» diyerek kadın erkek eşitsizliğine dem vurdum. Erotik shopa siparişlerinin geldiğini ve onu almam gerektiğini söyledi. Daha önce hiç gitmemiştim farklı bir deneyim olabilirdi. Kabul edip verdigi adrese gittim. Bir apartmanın 2.katıydı. içeri girmeden önce kendime tokat atıp boxerimi düzelttim. içeri girip babamın siparişi söyledim. Adam getiriyorum diyip arka tarafa gidince etrafı suzmeye başladım. Masa üzerindeki dildolar dikkatimi cekmisti. Dokunup dokunmamak konusundaki kararsızlığımı yenip elime aldım sert plastikten yapılmıştı sanırım. Biraz elledikten sonra masaya vurup sağlamlık testi yaptım. Adamın ayak seslerini duyunca heyecan yapıp dildoyu cekedimin iç cebine attım.Babamın siparişlerini alıp dukkandan ayrıldım. Yolda cebime bakıp sevimli dildoya gülümseyip otobüs durağına geldim. Otobüse her binisimde olduğu gibi basamaklari yaşlı teyze gibi allah allah diyerek çıkıyor akbil basarken bismillah diyordum.
Yol boyunca önümde ayakta bekleyip bana bakıp of pof erkekler çok odun oldu diye söylenip benden yer isteyen genç kıza cins cins bakiyordum. Eve yaklaşınca kalkmak için düğmeye bastım. Önümdeki kızın sonunda be diye mirildandigini görünce ayağa kalkarken sakat taklidi yapıp kapı önünde kıza dönüp «senin amina koyayim» diyerek dildoyu kafasına fırlatıp otobüsten koşarak kaçtım.
Alışveriş merkezi önündeki kalabalık ilgimi cekmisti. Alışveriş merkezine girip starbucksa nefretle bakarken üst kata çıkıp bir magazaya girdim. Uzun süre bişey alacak gibi çalışanları meşgul edip dürülmüş kıyafetleri açıp bakıp kenara attiktan sonra saat bölümüne gelip birkaç saate baktım. Bir tanesi çok hoşuma gitmişti. Hirsiz arkadaşımdan ogrendigim numarayı denemek için güzel firsatti birkaç tişört alıp soyunma kabininde denerken saati boş kalan cekedimin iç cebime koydum. Tişörtleri deneyip koltuk altıma iyice sürdükten sonra kabinde bırakıp çıktım. Biraz daha dolanıp mağazadan çıkarken öten alarm herşeyi berbat etmişti. Tüm gözler üzerimdeydi. Cebimden saati çıkarıp« hangi huur çocuğu bunu cebime koydu lan yaptiginiz komik mi? Benim gibi bir insana yapilir mı bu» diyip topallayarak saati kasaya bırakmam pek işe yaramamıştı. 2 mağaza görevlisi koluma girip beni depoya zütürdü. Depoda üstümü iyice kontrol edip posetteki kostümü görünce müdür «bu ne lan» diye sordu. «Babamın fantezi kostümü» diyince hepsi birden gülmeye başladı. Ortam ısınınca belki beni dövmezler diye dusunurken yediğim tokat buz etkisi yaratmıştı.
«Sen bizle dalga mı geçiyorsun lan» diyip bir tokat daha attı. «Niye çaldın» sorusuna «avukatimi istiyorum» cevabı verip bir tokat daha yedim. Birkaç kağıt imzalatip bidaha mağazaya gelirsem çok fena doveceklerin söyleyip alışveriş merkezinin arka tarafından beni saldilar.
Yanagimdaki sıcaklığı hissedip eve doğru yururken iyiki dildoyu kıza atmisim ya cebimde bulsalardi ne diyebilirdim ki diye düşünüp olayın acısını biraz telafi ederek eve geldim. Babam poşeti görünce gözleri parladı. Ona neden bunları aldığını sorduğumda evlenince anlarsin cevabını aldım. Swinger takılıp karımı başkalarına gibtirecegimi ona şimdi söylememem gerekirdi odama geçip dildo acaba şimdi nerdedir diye düşünmeye başladım. Akşam yemeğinde anneme eğer evimizde zengin yemekleri yenirse ona koboun alabilecegimi söyledim. Kadın tövbe estağfurullah diyerek sadece tek seferlik bir deneyim olduğunu belirtti. Genelde tek seferlik kullanicam diyenler bagimli olurdu, anneme saygı duyup yemekten sonra facebookta dini sayfalardaki tüm annesini sevenler begenebilir mi paylaşımlarını beğenip annemin hakettigi değeri veriyordum. Gece uyumadan önce sabah dün bindiğim otobusun şoförüne dildo buldunuz mu desem nasıl olur diye düşünürken vereceği cevabı tahmin edip dildoyla aramızdaki bağları istemeyerek kopardım.
Öğlen uyandığımda ev gene boştu. Bu sefer gözlerim kapalı mutfağa gitmeye çalışıp körlere saygı duymuştum. Buzdolabini açıp salça ve peynirle kendime tost yapıp balkonda yemeye başladım. Yemekten sonra kahveye gidip babamın yancisi oldum. Bazen tuvalete diye kalkıp gelirken babamın sağındaki adamın taşlarına bakip babama neyi atıp neyi atmaması gerektiğini soyluyordum. Sürekli tuvalete kalkmam dikkat çektiği için yakalanmıştık. Tartışma sonrası babamla kahveden atildik. Ona sabahtan akşama kadar okey oynayan bir bunak olmaması için bir fırsat dogdugunu söyleyip parka punklarin yanına zütürdüm. Bu sefer punklar orada yoktu. Parkta biraz oturup etrafı izledikten sonra teker teker gelmeye başladılar. Onları merak ettiğimi söyleyip babamla tanıştırdım. Yanlış bir hareket yapamazdım babamın kaçma şansı yoktu. Biraz onlarla oturduktan sonra eve gitmek için kalktığımda babam hala oturuyordu. Bana «sen eve git ben gelirim» diyip başından sağdı. Apartmanda artık tek tük terlik bile bulamıyordum. Kapıya uçan tekme atıp «annaaaeeeaa» diye bağırdım. Annem bela okuyarak gelip kapıyı açtı. Bilgisayarın içini açıp kabloları elliyor bi tak biliyormuş gibi davranıyordum. Yatagimin altını açıp sakladığım içi dolu peçetelere bakıp bir gelişme olup olmadığını gözlemledikten sonra annemin bagirmasiyla yemek için salona geçtim. Yemek sırasında soğan ve domates arasında patates ararken dünyadan koptuğum için annemle ablamin konuştuklarını duymamıştım. Yemekten sonra kapı çaldığında babamın yokluğunda evin erkeği rolünü ustlenip ablama tekme atıp kapıyı açmasını söyledim. Ablamın çığlığı ile kapı önüne dolustuk. Babamı punklarla tanıştırmakla büyük hata yaptigimi o an anladım. O an evin erkeği rolüne kendimi kandırıp babamın mohawk saçlarını 0a vurup küpesini çöpe atıp 2 tokat attiktan sonra «yarın kahveye okey oynamaya gideceksin amina kodumun köylüsü bu ne hal» diyip baba rolünü iyi işlediğimi farkettim. işin tiyatro kısmı geçince babama öyle davranmak istemedigimi isterse punklarla takilabilecegini ama takunu cikartmamasi gerektiğini söyledim. Evde garip rüzgarlar esiyordu ablam mervelere diye vermelere annemse sürekli altın alıp güne gidiyordu. Bir sabah uyandığımda evde kavga vardı. Elime düdük alıp otture otture salona gelip anneme ve babama kırmızı kart gösterdikten sorunun ne olduğunu sordum. Artık punk kültürüne iyice bağlanan babam anneme altın parası vermiyordu ve evi terkedip punklarla yaşayacağını söylüyordu. Annemi oturtup babamı bitli pünönünklerin yanına kovduktan sonra düşünmeye başladım. Babam akşam eve gelmemişti. Anneme babamın pek geleceğini sanmadığımı ablamin maaşı ve mezun olmamdan sonra benim çalışmam ile rahat geçinip sol devrim olana kadar güne gitmek yerine sabah poset giyip koşan teyzelere katilmasini söyledim. Biraz mirin kırın ettikten sonra güne gitmeme kararını aldı.
Nasıl olsa buraya kimse inmez. Ben buradan Isviçre'deki kuzenlerime selam göndermek istiyorum. Sizleri çok seviyorum canim kuzinlerim