Eşim ve ben ilk 2 ay birlikte olamadık, bunun sebebi benim canımın çok fazla yanmasıydı. Ancak bu konuda hep iletişim halindeydik, ne yapabiliriz, nasıl olabilir diye konuşuyorduk. Baktım olmayacak, canım her denemede yine çok yanıyor, en son doktora gideceğimi söyledim. Eşim buna gerek olmadığını, acelemiz olmadığını ve bekleyebileceğimizi söyledi. Bu sebeple 2 hafta da onun önerisiyle beklememle durum toplamda 2 ayı buldu. Doktora gittim ve hiçbir sorunum olmadığını, vajinusmus gibi bir problemin de bulunmadığını ancak bunun tamamen psikolojik olduğunu, eşimle durumu konuşup ve sürekli/düzenli denemeyle de hallolabileceğini söyledi. Hakikaten de doktora gittikten sonraki 2.denememizde birlikte olabildik. Derken bu durum haftada bir olmaya başladı, ancak doktorun da önerisiyle haftada 2-3 kere olmadığı sürece (en azından belli bir süre için) canımın ilişki sırasında yanmaya devam edeceğini eşime anlattım. Fakat bu durum değişmedi. Haftada bir iken 20 günde bir olmaya başladı ve ben canımın yanmasından ilişkinin ne olduğunu bile anlamadım. Derken 3-4 haftada bir olmaya başladı. Bu konuda yeniden konuşmaya karar verdiğimde toplamda 5 aylık evli ve 3 aydır ilişkiye girebilmiş durumdaydık. Ancak 3 ayda bir elin parmaklarını ancak geçecek bir sayıdaydı bu durum. Ben ilk olarak kendimden kaynaklandığını düşündüm. 3 ay boyunca konuşmayıp içimde çok şey biriktirmiştim. Biraz da psikolojim bozulmuştu haliyle. Hep bi "acaba" duygusuyla yaşıyordum ki sonunda eşimle konuşacak cesareti topladım. Her an böyle şeyleri konuşamıyorum çünkü ters tepebiliyor. Eşime "Biz ortalama 3-4 haftada bir birlikte oluyoruz, bunun farkında mısın?" diye sorduğumda "Evet farkındayım" dedi. Sebebini sorduğumdaysa bir sebebi yok dedi. Beni istemediğini düşündüğümü söyledim. Hemen girişti yok saçmalama yok ne ilgisi var yok nerden çıkarıyorsun bilmem ne. Aradan böyle 2 ay daha geçti kızlar, biraz zaman vereyim dedim. Çok üstüne gitmek de istemiyordum çünkü inkar ediyor bu durumun bir sebebi olmadığını, varsa da sebebini bilmediğini söylüyordu. Bundan 2 hafta önce, yani bu konuşmamızın üzerinden 2 ay geçtikten sonra tekrar sordum. Aşırı derecede psikolojim bozulmuş, her şeye alınır olmuştum. Çok öfkeliydim, bu muameleyi haketmediğimi sürekli kendime söylüyor öfkemi taze tutmama engel olamıyordum. 2 hafta önce tekrar sordum, eşim bana bu ihtiyacını kendi kendine gördüğünü söyledi. Malum kelimeyi kullanmak istemiyorum zaten anladınız. Neden diye sorduğumda git internetten biraz da sen araştır diye bana çıkıştı. Belli ki sorunun kendisinden kaynaklanıyor olmasının acısını benden bu şekilde çıkarıyordu. Çünkü zaten okuduğum makalelerin haddi hesabı yok, tabii o bunları bilmiyordu. Önce sakin başladım, ne sıklıkla yaptığını sordum 2 günde bir olduğunu söyleyince beynim durmuş gibi hissettim. Sebebini soruyorum ne bileyim git biraz da sen araştır diyor. Daha sonra kelimenin tam anlamıyla bir sinir harbi yaşadım, artık daha fazla içimde tutmak istemedim. Bağırdım, çağırdım, öfkemi gizlemedim. Utanmasan beni suçlayacaksın falan dedim. Tabii o da sinirlendi, bir şeyler söyledi falan. Daha sonra ikimiz de sakinleştik. Bu konuda konuşmadan bir yere gelemeyeceğimizi, zamanında benden kaynaklı bir sorun da yaşamış olduğumuzu, bunun kimden kaynaklanırsa kaynaklansın birlikte halledebileceğimiz bir şey olduğunu söyledim. Bana zamana bırakalım dedi. Ancak ben bu şekilde bir 5 ay daha geçirmek istemiyorum kızlar. Nasıl hissettirdiğini bir tek yaşayan bilir. Tabii ki malum mahrem konular öyle herkese de anlatamam, bir tek en yakın arkadaşıma anlatabildim sadece kız da şok oldu. İlişki danışmanına gitmek istediğimi söyledim. O da tamam gideriz ama biraz daha bekleyelim dedi. 1 ay müddet veriyorum dedim ancak beyefendi 1 veya 3-5 ay diye bir sınırlama getirmemi istemediğini, bunun ona baskı hissettireceğini söyledi. Ne kadar bekleyeceğiz daha diyorum bilmiyorum diyor. Belki beni sallıyordur danışmana gitme konusunda, onu da bilemiyorum. Bu arada, ilk zamanlar olsun, sonraları olsun yatak odasında bazı girişimlerim oldu, giyinmeler hazırlanmalar bilmem ne, ancak reddedildim. Dolayısıyla bunun daha çok psikolojik bir sorun olduğunu düşünüyorum. Fakat sebebini hiç bilemiyorum. Tahmin edemiyorum. Danışmana gider miyiz gitmez miyiz onu da bilmiyorum. Lütfen bana bir öneride bulunun. Zorlamak istemiyorum ama bu şekilde günler geçmiyor, ister istemez takılıyorsunuz bu duruma ve açıkçası bu durumu kabullenmekte güçlük çekiyorum. Sanırım kabullenebileceğim bir şey değil. Sizden önerilerinizi bekliyorum, lütfen yazın..
yine yazmış ama bu duygusal içinde küfür yok. anonim olarak ekşide beğendim :p
Elif Gersen kimdir?
1973 İzmir doğumlu. Ankara’da yaşıyor. İç Mimar. Orta öğretimini yurtdışında yapmış, 3 dil biliyor. 1 kardeşi var. Annesi-babası doktor. Yıllar önce boşanmışlar. Kocası 1975 doğumlu. Yüksek Elektrik Mühendisi. 1 kardeşi var. Annesi-babası emekli öğretmen. Evliler.
* Elif Gersen, kaç yıldır evlisiniz?
- 4 yıl oldu ama 13 yıldır birlikteyiz.
* Eşinizle nerede, nasıl tanıştınız?
- Ortak bir arkadaşımızın evinde. Daha ilk anda bir elektrik oldu. Kaçamak bakışlar, ilgili sohbet... Gecenin ilerleyen saatlerinde hararetli bir konu tartışılmaya başladı. 6 kişi bir tarafı savunuyor, o tek başına diğer tarafı. Ben de hayranlıkla izliyorum. O kadar sakin ve bilgiliydi ki! Ama kesinlikle bilmiş değil! Kimsenin sözünü kesmedi. Kibirden eser yoktu. Sükûneti karşısındakileri delirtti ve bağırıp çağırıp, komik duruma düştüler. Ve sonuçta herkes onun haklı olduğuna kanaat getirdi. Hayatımda kimseden hem fiziksel, hem düşünsel bu kadar etkilenmemiştim. Hâlâ da etkileniyorum.
* Sizinki nasıl bir aşktı?
- İnanılmaz tutkulu. O gece beni eve bıraktı, telefonumu istemedi! Rezalet! Ne yapacağımı şaşırdım. 10 gün delirdim nasıl bir araya geliriz diye. Başarılı bir operasyon sonucu güya tesadüfen yine karşılaştık. O gece tekrar beni eve bıraktı ve öpüştük. Sonra gözüm hiçbir şey görmedi ondan başka. İnanılmaz bir aşktı.
* Ne kadar süre iki aşık olarak yaşadınız?
- 8 yıl!
* Ne kadar tutkuluydunuz?
- Ben onu tanıyana kadar tutku neymiş bilmiyormuşum! Her anım onu düşünerek ve isteyerek geçiyordu. Telefonda konuşurken ayakta duramıyordum, o kadar dizlerim titriyordu.
* Ne kadar şehvetliydiniz?
- Apandisit ameliyatının ertesi günü hastanede sevişecek kadar!
* Ne kadar sıklıkta sevişiyordunuz?
- İşyerinde ve ailemizle olduğumuz zamanlar harici her an sevişiyorduk! Hatta öğle yemeği saatlerinde buluşup alelacele seviştiğimiz dahi oldu. Asosyalleştik, arkadaşlarımızı daralttık ve darılttık!
* Cinsel sorun var mıydı?
- Yok. En büyük sorunumuz, sevişmekten konuşmaya fırsatımız olmayışıydı...
* Ne zaman evlendiniz?
- Tam sekiz yıl sonra. Önce ben istiyordum. Tam ben artık vazgeçmişken o istedi. 6 ay cevap vermedim. Sonra acayip bir düğün organize ettim ve evlendik.
* Hamile kaldığınız oldu mu?
- Evet. 3 kez hamile kaldım. Eğitimsiz, cahil kadınlar gibi. Herhalde “o da ister ve gökten üç elma düşer” diye geri zekâlıca düşündüm. İstemedi. Korkunç tecrübeler. Kürtajlarda yanımda değildi. Çok yalnız bıraktı beni. Çok üzdü.
* “Acaba beni sevmiyor mu?” diye düşündünüz mü hiç?
- Düşünmedim. Sadece nasıl bu kadar acımasız olduğuna inanamıyordum. Kendi başıma doğurmak ve onu kaybetmek istemedim. Tırstım. Zayıf ve geri zekâlı bir kadın yaptı beni. Hâlâ öfkemi yatıştıramıyorum. Hem ona karşı, hem kendime karşı.
* Ne kadar açık ne kadar içine kapanık bir insandır?
- Asosyal denebilecek boyutta. Garip bir adam. Hiç sesini yükseltmez. Hiç sinirlenmez. Çok güçlü. Zayıflıklarını itiraf etmekten de çekinmez. Hiçbir yapmacıklığı yoktur. Çok dürüsttür.
* Evlendikten sonra cinsel sevişme sıklığı arttı mı, azaldı mı?
- Sıklık mı? Bana evlenme teklif ettiği günden bugüne kadar sevişmelerimiz iki elin parmaklarını geçmez.
* Cinselliği siz başlatsanız da olmuyor mu?
- Çoğunlukla olmuyor. Kırk yılın başı olsa da bir şeye benzemiyor. Tatsız tuzsuz ve kısa.
* Üst üste reddedilince bir kadın ne hissediyor?
- Bunları o kadar zamandır düşünmemeye çalışıyorum ki. Ama cevaplamaya çalışayım. İlk zamanlar daha basit düşünüyordum, “Acaba bir yerlerim mi kokuyor, şişmanladım herhalde, başka bir kadın mı var” filan diye. Olayın kronikleştiğini fark ettiğim zaman daha yıkıcı oldu. Böcek gibi hissetmeye başladım kendimi. Çirkin, aptal, itici, kifayetsiz. Korkunç bir özgüven sarsıntısı yaşadım. Sabahlara kadar ağlamalar, insanlarla daha az görüşme. İş tekliflerini geri çevirme. Sonra başka bir dalga geldi. Kızgınlık. Onu incitmeye çalıştım. Zayıf noktalarına oynadım. Beni üzdüğü gibi onu üzmek istedim. Sonra yoruldum ve vazgeçtim. Vazgeçmek de iyi gelmedi. Daha da kötü oldum. “Başaramadım, zaten neyi başarabiliyorum ki. İşe yaramam ben zaten” hisleri içinde kayboldum. Sonra yine kendime kızdım: Hayat bundan mı ibaret? Nasıl izin verebilirim durumun beni böyle yıkmasına diye. Toparlayamıyorum hâlâ düşüncelerimi galiba...
* Çok güzel bir kadınsınız, başka erkekler size ilgi gösterince kıskanır mı?
- Bilmiyorum. Göstermez ki kıskansa bile. Çok zorladım. Gözlerinde öfke şimşekleri, dilinde aşk sözcükleri.
* Sizin aktifliğiniz, bu herkese her şeye yetişen haliniz, onun libidosunu düşürüyor olabilir mi?
- O öyle olduğunu söylüyor. Ne yapacağım ben şimdi yani? Ayrıca ilk 8 sene de öyleydim ben. Neden o zaman düşmüyordu libidosu? Bak sinirleniyorum yine, birazdan da ağlama krizi gelir.
* “Neden sevişmiyorsun benimle?” deyince ne cevap veriyor...
- Önceleri yorgunum, iş stresi, çok yedim, çok içtim gibi basit şeyler söylüyordu. Sonra “Sen bu konuyla ilgili çok dırdır ediyorsun, o yüzden olmuyor” dedi. Şimdi ise “Haklısın ama neden böyle bilmiyorum” diyor. Ama her gün düzenli mastürbasyon yapıyor. Biliyorum. Fark ediyorum.
* Dışarıdan size bakan biri, “Bunlar aseksüel” der mi?
- Hayır, “Bunlar hâlâ her gün tavşan gibiler” der.�
* Televizyon seyrederken sarmaş dolaş mısınız, ya da yatakta sarılarak mı yatarsınız?
- Televizyon izlerken bazen öyle, bazen böyle. Ama yatakta kesinlikle sarılarak yatarız.
* Ne kadar dokunuyorsunuz birbirinize?
- Çok. Yıllardır her sabah ayrılırken öpüşürüz. Hiç sekmez. Akşamları buluşunca da öpüşürüz. Çok sarılırız. Sokakta yürürken hep el ele tutuşuruz. Kucağında oturmaya bayılırım.
* Gerçekten elinizden gelen her şeyi yaptığınıza inanıyor musunuz?
- Hayır. Çünkü elimden başka neler gelir bilmiyorum. Tıkandım. Birilerinin benim yerime bu işi düzeltmesini istiyorum. Yorgunum, sinirliyim, üzgünüm. Odaklanamıyorum artık.
* Birdenbire ona oral seks yapmaya başlasanız belki de sevişir sizinle...
- Evet denedim, bana “Sapık mısın” dedi! Allahım, yarabbim! Delirdim tabii yine! Ne sapıklığı yaaaaaa!!!
* Seksi iç çamaşırları, şarap, erotik numaralar...
- Ve amigo kız kıyafetleri ve aptal sarışın ve doktorculuk ve striptiz. Aklınıza gelen gelmeyen her şey! İsterse tanımadığımız bir kızı bile kabul edeceğimi söyledim.
* Belki de sizin haberiniz yok,
başka biriyle sevişiyor, sizi aldatıyor olabilir mi?
- Yok. Bakındım çok. Yaptım hafiyelik. Garip gelecek ama bir yandan da öyle olmasını istiyorum. Bu kadar kolay bir sebep olmasını istiyorum. Diğeri çözülebilecek gibi gelmiyor.
* Çaresizlikten başka yöntemlere başvurdunuz mu? Başkasıyla sevişmek gibi...
- Ne yazık ki yaptım. Hem cinselliği, beğenilmeyi, istenmeyi özlediğim için, hem de onu incitmek için yaptım. Ama yaptığım şey beni mutlu etmedi. Belki sadece o an isteniyor olmak hoşuma gitti. Ama sonuçta yine sinirlendim. Kendime ve ona. En fenası da hamile kaldım. Tabii kime anlatırsın? Hayattaki en yakınına. O kim? Kocam. Onu çok üzdüm. Bu kadar üzülebileceğini tahmin etmemiştim. Sinirlenir diye düşündüm herhalde. Hiç sinirlenmedi. Çok, çok, çok üzüldü. Ve “Ben hak ettim” dedi! Ya şimdi ne yapayım ben bu adamı sevmeyip!!! Bir kez daha yapamam. Kıyamam onu o kadar üzmeye. Gerçi o bana kıyıyor ama...
* Şimdi durum ne?
- Gökten zembille cevap inmesini bekliyorum.
* Nasıl bir gelecek planlıyorsunuz?
- Hayatın seks olmadığını ve zaten günün birinde biteceğini düşünerek, diğer şeylerden keyif almaya çalışarak geçiyor günlerim. Kocaman bir aile istiyoruz. Çocuklar olsun bir sürü. İVF tedavisi (İn Vitro Fertilizasyon, Klasik Tüp Bebek İşlemi) ile çocuk sahibi olacağız. Sonra yaşlanıp bir Güney kasabasına yerleşelim istiyorum. Mavi panjurlu küçük bir evimiz olsun istiyorum. Birbirimizin ilaçlarını takip edelim istiyorum. Masal, masal olarak devam etsin istiyorum.
* Tüp bebekle çocuk sahibi olmaya çalışmak sizce iyi bir fikir mi? Siz normal yoldan da hamile kalabilirsiniz?
- Bir kötü tecrübeye daha ihtiyacım yok. Ya ben “Uygun gün ve beni istemesi” senkronunu tutturamazsam? Sonra çocuğuma “Ay sen olasın diye babanı yatağa atmaya çok uğraştım, sonra ona zorla sahip oldum ve sen doğdun” diye mi anlatacağım?
* Bu saatten sonra başka birini bul, sev, anlaş... En azından anlaşıyoruz mu diyorsunuz?
- Var öyle bir durum tabii ki ama sadece anlaşmıyoruz. Ben hayatımda en çok onunla vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Ne yaparsam yapayım, iyi ya da kötü ne olursa olsun ilk onunla paylaşmak istiyorum. Benimle gurur duysun istiyorum. Ben onunla gurur duyuyorum. Evimi, sevgimi, hayatımı başka hiç kimseyle paylaşmak istemiyorum. Hiç kimseyi merak etmiyorum. Ben bu adamı istiyorum!
* Kimlere anlattınız bu derdinizi?
- Annem, kardeşim ve en yakın arkadaşlarım biliyorlar.
* Çevrenizde sizin yaşadıklarınızdan şikayetçi başka tanıdıklarınız var mı?
- Tanıdığım evli çiftlerin yarısından fazlasında durum böyle. Garip ama gerçek erkekler artık istemiyor...