bürokrasi

Giriş: Bürokrasi Kavramı

"Bürokrat" ve "Bürokrasi" aslında içiçe girmiş iki kavramdır. Biri
söylenince diğeri hemen akla gelir. Toplumumuzun hemen hemen her kesiminde
duyulduğunda antipati oluşturan bu kavramlar; acaba gerçekten düşünüldüğü
gibi insanlara modern işkence vasıtaları mıdır? Yönetim bilimleri
terminolojisinde klasik yönetim teorileri arasında yeralan "Bürokrasi
Modeli" acaba günümüz insanının anladığı bürokrasi kavramıyla aynı
özellikleri mi taşımaktadır?

Sözlük anlamı ile bürokrasi "Devlet işlerinin yürütülmesinde yazışmalara
gereğinden çok önem verme, kırtasiyecilik" olarak tanımlanmaktadır. Bazı
yazarlar bu tanıma yazışmalarda yavaşlatmayı ve bekletmeyi de dahil
etmektedirler.

Bürokrasi kavramı ansiklopedik olarak ele alındığında biraz daha kapsamlı
ifade edilmektedir. Bu açıdan bürokrasi "İşlerin yürütülmesinde idarenin
gücü yada etkisi,memurlar bürokratlar topluluğu ve devlet örgütüne ya da
siyasi parti, sendika, işletme, v.b. bağlı üyelerin gücü" olarak tarif
edilmektedir.

Bürokrasi sözcüğü bureau ve cratie sözcüklerinden oluşur. Büro sözcüğü
devlet işlerinin yapıldığı daireler için kullanılmaktaydı. Cratie ise eski
Yunancada hakimiyet anlamına gelmektedir.

Toplum açısından ise bürokrasi; memur egemenliği, devlet işlerinde bir işin
yapılması için gerekli izinler,onaylar, imzalar, uyulması gereken kurallar
ve genelliklede işlerin yokuşa sürülmesi ve zaman kaybı olarak
anlaşılmaktadır.

20. Yüzyılın başlarında ünlü Alman sosyolog ve bilim adamı Max Weber
tarafından ortaya konan ve klasik yönetim kuramının bir ayağını oluşturan
"Bürokrasi Modeli" ise bahsedilen bürokrasi kavramından farklıdır. Weber'in
ortaya koyduğu bir örgüt yapısı olarak bürokratik modelde görevler
hiyerarşik bir sistem oluşturacak şekilde düzenlenmiştir. " Hiyerarşinin her
kademesinde yetki ve görevler önceden belirlenmiş kanun,kaide ve idari
kurallarla biçimsel olarak belirlenmiştir. İşler bölümlere ayrılarak,
uzmanlaşmış kişiler tarafından, belirli kural ve standartlara uygun olarak;
kişisel olmayan , formel bir şekilde yürütülür. İşlemler ve iletişim yazılı
olarak yapılmakta, işgörenler emirlere yasal yetkiye dayandığı için
uymaktadırlar." Yine Weber'e göre "Çağdaş devletin hukuk düzeni kanunlara
dayandığı sürece kişilerin gözünde meşrudur. Bu meşruluk, hukuki meşruluğu
aşıp toplumsal meşruluğu da kapsar. Çağdaş devletten söz edebilmek için bir
siyasal toplulukta idari ve hukuki kuralların, idari örgütün zorlama gücünün
ve meşru iktidar uygulamasının gözlemlenmesi gerekir."

Görüldüğü üzere Weber bürokrasiyi bir örgüt modeli olarak ortaya koymuş ve
aslında günümüzde bürokrasi nedeniyle ortaya çıktığına inandığımız bazı
problemleri ortadan kaldırabilmek ve ideal organizasyon yapısını kurarak
verimliliği artırmak istemiştir. Günümüzde bir ülkede bu kavram ne kadar
güçlü ise , o ülke o kadar az gelişmiş bir ülke olarak karşımıza
çıkmaktadır. Weber ise bürokrasi kuralları olmadığı müddetçe çağdaş
devletten söz edilemeyeceğinden bahsetmektedir. Bu farklılık nereden
kaynaklanmaktadır? Acaba günümüz insanıyla Weber'in paradigmaları mı
farklıdır? Eğer bu paradigmalar farklı ise Weber'in ve onun kurduğu model
üzerinde çalışmalar yapan klasik yönetim bilimcilerin paradigmasından
bürokrasi anlayışı nasıldır? Ya da aynı kavrama biz ve onlar farklı anlamlar
mı yüklemekteyiz?

Bu ödevin hazırlayıcıları işte bu sorulara bir nebze olsun cevap
bulabilirlerse kendilerini bahtiyar sayacaklardır.

1.1) Weber Kimdir?

Karl Emil Maximillian Weber, 1864 yılında Almanya'nın "Erfurt"
kasabasında doğmuştur. Politika alanında tanınmış bir aileye mensuptur. İlk
ve orta öğrenimini Berlin’ de tamamlayan Weber, Göttingen Üniversitesi Hukuk
Fakültesini bitirdi; Berlin Üniversitesinde doktora yaptı; 1892 yılında
Berlin Üniversitesinde Doçentlik ünvanını kazandı; Freiburg ve Heidelbarg
Üniversitelerinde ekonomi dersleri verdi. 1919 yılında Viyana Üniversitesine
davet edildi; yine aynı yıl Münih Üniversitesinde dersler verdi.1920 yılında
öldü.

Max Weber XX. Asrın başlarının ünlü düşünürlerinden biri olup, modern
sosyolojinin de kurucularındandır. Hukuk, iktisat, sosyoloji alanındaki
fikirleri, birçok düşünürü etkilemiştir. Dinsel doktrinlerin tefsirinde de
bir otorite olarak kendisini kabul ettirmiştir. Eski Roma 'arazi survey
metodları', orta çağ ticari kurumları konularında geniş bilgi sahibidir.
Doğu Almanya çiftliklerinin tarımsal işçi sorunlarını etraflı bir şekilde
incelemiş, Batı Almanya'nın dokuma fabrikalarından birinde verimliliğin
sosyal ve psikolojik şartlarıyla ilgili geniş bir araştırma yapmıştır.
Akdeniz medeniyeti ve Batı Avrupa'nın politik gelişmeleri konularında
sistematik bir çatı geliştirmiştir. Hayatının sonlarına doğru, bütün fikir
ve görüşlerini içine alan, 'Ekonomi ve Toplum' (Wirschaft und Geselcshaft)
adlı eserini yazmaya başlamış, fakat bu eseri tamamlayamadan ölmüştür.

Bu eserin ilk bölümü Henderson ve Parsons tarafından 'Ekonomik ve Sosyal
Örgüt Teorisi' adı ile İngilizceye çevrilmiştir(The Theory of Economic and
Social Organization). Aynı eserin çeşitli bölümleri ve Weber'in yazılarından
bir kısmını alan bir eser, Gerth ve Mills tarafından 'From Max Weber:Essays
in Sociology' adı altında İngilizceye çevrilmiştir. Max Weber 'Genel İktisat
Tarihi' (General Economic History) adı altında yazmaya başladığı eserini de
tamamlayamamıştır. Bu eserin birinci cildi 'Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin
Ruhu' (Protestan Ethic and the Sprit of Capitalism' adı altında İngilizceye
çevrilmiştir. "

Başlayıp ta bitiremediği bu eserlerin ardından Max Weber ; 56 yaşındayken
1920 yılında vefat etmiştir.

1.2)Bürokrasinin Tarihsel Gelişimi

a)Geleneksel Bürokrasi

İlk çağlarda ortaya çıkmış olan Mısır ve Çin medeniyetlerinin devlet
sistemi içerisinde yeralan bürokrasi anlayışı, patrimonial (atadan kalma)
bürokrasinin ilk ve en sade örnekleridir.

"Çin’de bürokrasi, Çin'in büyük ve yaygın bir devlet olması, kuzeyden gelen
akınlara karşı büyük bir ordu beslemesi, Çin Seddi gibi büyük bir
bayındırlık işine girişmesi, kültürün saf olması gibi faktörlerin etkisiyle
ortaya çıkmıştır. Öte yandan Çin hükümdarları derebeyliklerin genişlemesine
engel olmak için kısa süreli hizmet, memurların doğup büyüdüğü bölgede görev
yapmasının yasaklanması ve devlet memurluğuna giriş sınavları v.b. önlemler
almışlardır. Bu önlemlerde Çin'de bürokrasinin gelişmesine neden olmuştur.
Çin bürokrasisi genel esasları bakımından demokratik esaslara
dayanmıştır.(Memurların sınavla işe alınmaları demokrasiye bir örnek teşkil
eder.

Eski Mısır'ın çok gelişmiş idari yapısının ortaya çıkışında, hükümdarın
ilahların yeryüzündeki temsilcisi sayılması, planlı ekonomi sisteminin
uygulanması gibi faktörler rol oynamıştır. Nil nehrinin Mısır'ın
ekonomisinde oynadığı büyük rol nedeniyle nehir taşmalarının sulama
tesisleriyle önlenmesi gerekmiş; bu iş, çok büyük bir memurlar sınıfının
ortaya çıkmasına yol açmıştır." Ayrıca Çin Seddi’nde olduğu gibi Kıptilerin
de piramitler gibi zamanın şartlarına göre yapılması çok zor olan, yıllar
süren ve yoğun bir iş gücü ve planlamayı gerektiren yönetsel projelere
girmiş olmaları da Mısır bürokrasisinin gelişmesinde rol oynamıştır.

Orta çağdan günümüze kadar hiyerarşik yapısını koruyan Katolik kilisesi de
bürokrasiye örnek teşkil eder. Bürokrasinin başta gelen özelliğinin
'büyüklük' olması, belli bir yönetim ve örgütlenme şeklini ifade etmesi
nedeniyle, tarih boyunca ordular da bürokratik örgüt tipini temsil
etmişlerdir.

b) Modern Bürokrasiler

XVIII.Yüzyılın sonlarına doğru buhar makinesinin keşfi ve akabinde
gerçekleşen 'Sanayi Devrimi' nin etkisi beklenmedik şekilde olmuş ve hemen
hemen bütün insanlığın, binlerce yıldır devam ettiregeldiği yaşam tarzı
büyük değişime uğramıştır.

Sanayi devrimiyle birlikte o güne kadar sürdürülen kol gücüne dayalı
üretim tarzından makinelerin büyük önem kazandığı üretim tarzına
geçilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak geleneksel üretimden fabrikasyon
üretim tarzına geçilmiş, yeni yeni işletmeler ortaya çıkmış ve kırsal
kesimden kentlere büyük kitlesel göçler meydana gelmiş ve bir çok problemle
beraber metropoller oluşmaya başlamıştır. Yaşanan teknolojik gelişmeler ile
birlikte meydana gelen üretim patlaması insanlarda klasik yaşam
koşullarından daha fazlasını isteme ve hayat standartlarını yükseltme
isteğini doğurmuştur. "Sanayi devriminin teknolojisi büyük kuruluşları
gerekli hale getirmiş, ayrıca endüstri merkezlerinde yığınlaşan kütlelerin
ihtiyaçlarının karşılanması da kuruluşların büyümesine yol açmıştır.
Kurumların büyüklüğü, bürokrasinin en belirgin yönünü teşkil eder. Bu
nedenle sanayi devriminden sonra, ekonomik amaçlı kuruluşlarda da
bürokrasileşme eğilimi ortaya çıkmıştır. Bunun gibi, sendika, siyasi
partiler vb. gibi ikincil gruplar da giderek bürokrasileşme süreci içine
girmişlerdir. Bürokrasi literatüründe bu tür bürokrasilere 'modern
bürokrasiler' denmektedir."

İlk çağ medeniyetlerinden itibaren ortaya çıkmasına karşı bir yönetim ve
örgüt düzeni olarak bürokrasinin asıl gelişmesini sanayi devriminden sonra
göstermesinin çeşitli sebepleri vardır. Bu nedenleri maddeler halinde
sıralayacak olursak ;

1-"Bürokrasinin gelişmesinde para ekonomisi zorunlu olmamakla birlikte
gerekli koşullardan biridir." Adam Simith'in iktisata yaptığı katkılarla
Avrupa'da merkantilist felsefenin ortadan kalkarak ekonomik hayatın
canlanması ve değiş-tokuş usulüne dayanan ticaretin yerini para ekonomisine
bırakması ve ilk merkez bankalarının kurulması XVIII.yüzyıl sonlarından
itibaren bürokrasinin hızla gelişmesine katkıda bulunmuştur.

2-Teknolojik gelişmeler sonucu insanların artan ihtiyaçlarına karşılık
verebilmek için sosyal ve siyasal sistemlerin artan fonksiyonları
beraberinde bürokrasileşmeyi gerekli kılmıştır.

3-Değişen dünyada klasik üretim ve yönetim metodlarının ihtiyaçları
karşılayamaz hale gelmesi, verimliliğin önem kazanmasının örgütleri
rasyonelleşmeye sevketmesi.

4- İnsanların artan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ömürlerini gelişen
sosyal kurumların kural ve kaideleri içinde geçirmelerine neden olan
psikolojik faktörler.(Atilla Baransel'e göre bu faktörler;emniyet duygusu,
prestij düşkünlüğü, iktidar ve nüfuz kazanma gibi etmenlerdir.)

5- Bütün bu gelişmelerin sonucu olarak çok büyüyen işletme ve yapılarıda
önemli bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kapitalist sistem de
bürokrasinin gelişmesi için uygun bir ortam oluşturur.

c) Weber ve Bürokrasi Modeli

Klasik yönetim modelinin üçüncü ve son yaklaşımı olarak kabul edilen
"Bürokrasi Modeli" Max Weber tarafından 1900'lü yılların başlarında
geliştirilmiştir. Weber'den sonra gelen Alvin Gouldner, Peter Blau, Robert
Merton, Philip Selznick gibi yazar ve bilim adamları tarafından ayrıntılı
olarak incelenerek daha da geliştirilmiştir.

Weber tarafından kural ve kavramları ortaya konarak geliştirilen bürokrasi;
günlük dilde kullanılan ve önceki bölümlerde de nispeten bahsedilen bugün
git yarın gel anlamının aksine, bir organizasyon yapısını ifade etmektedir.
"Max Weber'e göre bürokratik bir yapı etkinlik açısından ideal bir
organizasyon yapısıdır."

Weber ortaya koyduğu ilkelerin izlenmesi ile ideal örgütün
kurulabileceğini, etkin , ideal, şahsa göre değişmeyen ve rasyonel bir
organizasyon yapısının oluşacağını savunmuştur.

Weber yaşadığı dönem itibariyle, Almanya'nın hızla sanayileşerek
geliştiğini ancak 'Junkers' lerin (gelenekçilerin) politik rejiminin
endüstrileşmeyi engellediğini düşünmüştür. Öte yandan Weber "patrimonial
aile yönetimine dayanan yönetim sisteminin de büyük çaplı örgütler için
yeterli olmadığını sezmiş; geleneksel toplum niteliklerinin üstesinden
gelmek için örgütlerin rasyonelleştirilmesi ve kapitalist devlet yönetimine
etkinlik kazandırılması gerektiği tezini savunmuştur. Adam Simith,
İngiltere'de merkantilist politikanın terkedilmesine yol açıp kapitalizmin
gelişmesini sağladığı gibi, Weber de geleneklerin ve ekonominin politik
kontrolünün terkedilmesine, bilgi ve teknik maharete dayanan yönetimin önem
kazanmasına yol açmakla kapitalizmin gelişmesinde rol oynamıştır."

Weber'in bürokrasi modeli geliştirdiği sosyal teorinin bir bölümünü teşkil
eder. Aslen bir sosyolog olan Weber ; toplumun ekonomik ve politik yapısını
incelerken biçimsel örgütlerle dolaylı olarak ilgilenmiştir. Weber:
"1-Bürokrasi adını verdiği bir bütünün özelliklerini belirlemeye
2-Örgütlerin büyümesini ve büyümenin nedenlerini tasvir etmeye
3-Bürokrasiyle birlikte oluşan diğer toplumsal değişmeleri ayırmaya
4-Bürokratik örgütün rol ve etkilerini ortaya çıkarmaya çalışmıştır."

Rasyonel bir araç olarak örgüt veya diğer bir deyişle bürokratik model
örgütsel açıdan işletme kavramı; klasik yönetim kuramcılarının ilkelerinden
ve Max Weber'in bürokratik ideal örgüt tipinden çıkarılmış kurallardan ilham
alan açıklayıcı bir modeldir. Bu ortaklaşa yaratılmış model, örgütlerin
teknik düzeyinde odaklanır, belirlilik koşulları varsayılır ve yöneticilerin
bütün ilgili değişkenleri kontrol ettikleri düşünülür. Esasında bu model ne
yeni koşullara uyma ve ne de yenilik yapmakla ilgilidir. Fakat, verilen
amaçlara ulaşmak için kaynakların etkili kullanılması söz konusu olmaktadır.
Bu mantıksal mekanik örgüt tipinin temel yapısal ve işlevsel özellikleri bir
amaçlar takımının varlığını gerektirir ve onlara dayanır. Bu amaçlardan
uygun yönetsel ve tekniksel görevler meydana getirilir. Koordinasyon ve
planlar için yönetsel kural ve süreçler katı bir otorite yapısıyla birlikte
hizmet ederler ve çeşitli görevleri amaçlar doğrultusunda birleştirirler.
Haberleşmeler, bireysel rollerin önemli ve rutin olarak inceden inceye
saptandığı hiyerarşik kanalları izler. Bireysel davranışlar hemen hiç
yoktur, kişisel olmayan kural ve normlar ise örgütün hizmetindeki kaynakları
en iyi biçimde kullanmaya yöneltilmişlerdir. Kontrol ve revizyon sistemleri
arzulanan davranışı güçlendirmek için dizayn edilmişlerdir. Çatışmalar kadar
amaçlar ve araçlar üzerindeki tartışmalarda yasaklanmıştır. Bu örgüt biçimi
rasyonelliğe, açıklığa ve düzenliliğe dayanma ve bağlanma olarak
nitelendirilmiştir.

2.1) Weber’in Yetki Tanımlaması

Weber ideal bürokrasi tipinde üç egemenliği meşru saymıştır. Bu egemenlik
çeşitlerinin kaynaklarını yetkiye dayandırarak yetkiyi üçe ayırmıştır. Ona
göre yetki "belli bir grubun belli bir kaynaktan çıkan emirlere itaat etme
olasılığı" şeklinde tanımlanmıştır.

a- Geleneksel Yetki : Geleneksel yetki kişisel olup doğuştan kazanılan
statüye bağlıdır. Yetki ve emirler geleneklere aykırı olmadığı takdirde
meşrudur. Geleneklerin kutsallığına ve bu gelenekler altında yetkilerini
kullananların meşruiyetine dayanır. Geleneksel yetki devamlı idari yapıların
temelini oluşturacak kadar istikrarlıdır.

b- Karizmatik Yetki: Karizmatik yetkide kişiseldir. Ancak geleneksel yetki
gibi doğuştan ve geleneklerden kaynaklanmaz, sonradan kazanılır. Karizmatik
yetki bu yetkiyi kullanan kişilerin kutsallık, kahramanlık vb. gibi üstün
nitelikleri sonucu ortaya çıkar. Weber’e göre karizmatik şekiller
istikrarsızlık ve kriz dönemlerinde olağanüstü önlemler gerektiğinde bu
önlemleri sağlamayı vaat eden birileri çıktığında ortaya çıkar. Lenin,
Hitler, Gandi ve Mao karizmatik liderlerin günümüzdeki birkaç örneğidir.

c-Ussal-Yasal Yetki: Diğer iki yetki çeşidinin aksine bu yetki çeşidi
kişisel değildir. Bu yetki mantıki kaideler ışığında yapılan seçimler sonucu
elde edilir ve yine aynı şekilde devredilir. Emirler herkesi bağlayıcı
niteliktedir. Bu yetki daha spesifik ve daha evrensel bürokratik yapılar
için temel sağlar.

Weber'in bürokrasi modeli bu yetki çeşitlerinden yasal yetkiye
dayanmaktadır. Bu nedenle bu yetkiye 'Bürokratik Yetki' de denmektedir.
Bürokrasi modeli için en uygun yetki çeşidinin yasal yetki olmasının
sebeplerini yine Weber açıklamıştır. Weber'e göre yasal yetki

I- Yönetimde devamlılık sağlar.
II- Yönetsel pozisyonları işgal edenler, yeteneklerine göre ve ussal
seçilirler.
III- Üstlere yetkilerini kullanmaları için yasal olanak ve araçlar
sağlanmıştır.
IV- Yetkinin mahiyet ve sınırları açık ve seçik olarak belirlenmiştir.

Aşağıdaki tablo üç çeşit yetkiyi örnekleriyle göstermektedir.

Yetki Tipi Tanım Örnekler
Geleneksel
Geleneğe dayalı itaat Hint kabile reisleri,krallar
Karizmatik Özel kişisel niteliklere bağlı itaat Martin Luther king,Mahatma
Gandhi, Bill Gates
Ussal-Yasal Organizasyonda bulunan üstlerin pozisyonlarına itaat Polis
memurları, örgüt liderleri

2.2) Bürokrasi Modelinin Genel Nitelikleri

İdeal bürokrasi modelinin genel niteliklerini maddeler halinde sıralayacak
olursak:

1- İdeal bürokrasi yapısında açık ve seçik bir şekilde belirlenmiş görev ve
yetkileri tanımlanmış bir hiyerarşik yapı mevcuttur. Bu şekilde her üst
kademenin bir alt kademeyi denetlemesi ile kontrol fonksiyonu icra edilmiş
olacaktır. Fakat bu üstlerin astlarını istedikleri gibi görevden alma
yetkisine sahip olduklarını göstermez. Astların üstlerini şikayet etme hakkı
ve daha üst mercilere başvurma hakkı vardır.
2- Fonksiyonel uzmanlaşmaya dayanan iş bölümü ile hız ve etkinlik
sağlanacaktır.
3- Her kademedeki işlerin nasıl yapılacağına ilişkin ayrıntılı soyut ilke ve
yöntemler geliştirilecektir. Bu kural ve yöntemlerin takip edilmesiyle
organizasyonda koordinasyon ve ahenk sağlanacaktır. Bu ilkeler sayesinde üst
kademelerin alt kademeleri kontrol ve koordine etmeleri kolaylaşacaktır. Bu
ilkeler kişisel değildir ve pozisyonlara bağlıdır. Organizasyondaki
mevkileri kim işgal ederse bu ilkelere göre çalışacağından örgüt yaşamında
devamlılık sağlanacaktır.
4- Çalışanlar gayrişahsi (impersonal) ilişkiler içinde olmalıdırlar. Örgütün
yararı açısından bir personelin davranışlarında kızgınlık veya aşırı arzu
gibi hissi herhangi bir bağ geliştirmeden davranması gerekir. Bu da
personelin bulunduğu kademelerin ilkeleri doğrultusunda rasyonel olarak
davranması ile sağlanır.
5- Personel seçimi ve terfi sistemi teknik yetenek esasına dayanan ve işin
gerektirdiği bilgi ve yeteneği ölçen sınav sonuçlarına göre şekillenecektir.
Personel yine aynı koşullara haiz olduğu müddetçe o mevkide kalacaktır. Bu
seçim ve terfi sisteminde herhangi bir dış faktörün etkisi kesinlikle
gözönüne alınmayacaktır.
6- Organizasyonun hiyerarşik olarak düzenlenmiş birimleri birbirlerine yasal
yetki ile bağlanacaklardır. Organizasyon mensuplarının kullandığı yetkinin
kaynağı bulundukları organizasyon kademesi ve pozisyondur. Organizasyona
dahil olan bir kişi bu anlamda yasal yetkiyi kabul eder.
7- Yönetim işlevleri, kararlar ve kurallar yazılı olarak yapılır ve
saklanır. Örgüt içi iletişimin yazılı olarak yapılması esastır. Bu ilke
sözlü tartışmalar sırasında da geçerlidir.
8- Örgüt bağımsızlığının korunması için örgütsel kaynaklar dış denetimden
uzak tutulur. Görevlerin bir kimsenin tekeline geçmemesi için gayret
sarfedilir ve hiçbir görevlinin görevini kendi amaçlarına hizmet için
kullanmasına izin verilmez.

"İdeal bürokrasi modelinde memurlar bütün gücünü, işgal ettikleri
pozisyonların gerektirdiği iş ve görevlerin yerine getirilmesine
hasrederler. Memuriyet bir meslektir. Memur, bu mesleğin gerektirdiği
uzmanlık bilgilerini, eğitim ve tecrübe ile kazanmış ve uzmanlaşmıştır."
Memur resmi çalışmaları dışında otoriteye bağlı değildir, hürdür. Serbest
iradeye dayanan bir anlaşma ile örgüte dahil olmuştur. Örgüte rasyonel
ölçülerde sadık olması beklenir. İdeal bürokraside memur örgütte ömür boyu
çalışmayı ve terfi etmeyi bekler. Çalışmaları kontrole tabidir. Bu nedenle
disiplin altında çalışmak zorundadırlar.

“Bürokrasinin avantajlarına ve dezavantajlarına geçmeden önce belirtilmesi
gereken bazı noktalar vardır. Bürokrasiyi anlamanın ön şartlarından biri
onun ne kötü ne de iyi olduğunun benimsenmesi gerçeğidir. Bürokrasi belli
bir organizasyon tipini herhangi bir değer yargısı taşımadan tanımlayan
nötr bir terimdir. Ahlaki normları organizasyonlara uygulayan birisi iyi ve
kötü organizasyonların varolduğunu varsayabilir. İyi bir organizasyonu övmek
ve kötü organizasyonu kötülemek bürokratik yapının doğasından kaynaklanmaz.
Bürokrasi sadece etkili bir araç-amaç ilişkisine ulaşmak için kullanılan
idari bir aparattır.”

2.3) Bürokrasinin Üstünlükleri

Bürokrasinin olumlu özellikleri ele alındığında kompleks görevleri
basitleştirmesi özelliği en önce gelir. “Örgütler devamlı olarak karmaşık
çözümler gerektiren karmaşık problemlerle karşılaşırlar. Çözümlerin
bulunması ancak sorunların birbirleriyle bağlantılı, basit sorunlara
bölünmeleriyle sağlanır. Bürokratik organizasyon bu şartı bütün
organizasyonu uzmanlaşmış altbirimler dizisine bölerek sağlar. Bu birimler
toplam operasyonun yalnızca bir safhasındaki sorumluluğu alırlar.

İkinci avantaj ise birinci avantaja bağlı olarak onu takip eder. Küçük
parçalara ayrılan karmaşık problemler daha sonra bir grup eğitimli uzman
tarafından incelenir,analiz edilir ve çözüme kavuşturulur. Bu uzmanlar
problemlere maksimum etkinlik, hız ve doğrulukla karşılık verirler. Uzman
bilgisinin kullanılması etkinliği ve amaca ulaşmayı artırır.”

Belirli bir faaliyet alanına iyi bir stratejiyle bağlanan hem kararlı bir
çevre ve hem de mantıksal bir düzenleme içinde bürokratik kurallar
çerçevesinde işlev yapan işletmeler, yüksek bir başarı ve etkinliğe
ulaşabileceklerdir. Bu işletmelerin başarıları tepe yönetiminin çevre
hakkında kusursuzca karar verme ve açık seçik bir strateji saptama
yeteneğine bağlıdır. Mevcut biçimlendirme ile getirilen iyileştirmeler ve
çağdaş yönetim teknikleri bürokratik örgüt modeline prestij ve uzun
ömürlülük sağlarlar.

"Weber'e göre, bürokratikleşmiş bir yönetimde doğruluk, hırs, kesinlik,
dosya bilgisi, süreklilik, gizlilik, birlik, tam bağımsızlık, sürtüşmenin
maddi ve kişisel maliyetlerinin azaltılması optimum noktasına getirilir. Tüm
öteki yönetim biçimleriyle karşılaştırıldığında uzmanlaşmış bürokrasinin, bu
noktaların hepsinde daha üstün olduğu görülür."

Weber saf bürokrasinin diğer örgüt şekillerine nazaran dakiklik,
devamlılık, disiplin, ve güvenilirlik bakımlarından üstün olduğunu ileri
sürmüştür. Weber'e göre saf bürokrasinin üstünlük sebeplerinden birisi de
ileri ölçüde rasyonel olmasından kaynaklanmaktadır. Rasyonellik ve
sonuçların önceden tahmin edilebilmesi, örgütün yaşaması ve gelişmesi
bakımından önem taşır. Weber, bütün bu nedenlerle bürokrasinin kütle
yönetimi için vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu belirtmiştir.

2.4) Bürokrasinin Olumsuz Yönleri ve Bürokrasiye Yapılan Eleştiriler

Bürokrasi modelinin savunucuları tarafından bürokrasi modelinin olumsuz
yönlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için olumlu yönlerini özet olarak
toplamak ve maddeler halinde sıralamak gerekirse:

1- Uzmanlaşma: Memurlar bilgi ve yetenek sınavlarına göre görevlerine
yerleştirildikleri ve bu özelliklerine göre terfi ve tayin edilmeleri
nedeniyle uzmanlaşma sağlanır. Son derece karmaşık olan büyük örgüt
yapılarında bürokrasi modeli sayesinde gerçekleştirilen iş bölümü ve iş
basitleştirme de uzmanlaşmayı sağlar.

2- Örgüt Yapısı: Bürokrasi örgüt yapısını şekillendirmesi, görev ve yetki
tanımlarını yapması ve belirli bir hiyerarşik düzen sağlamasıyla örgüt
yapısını sağlamlaştırır.

3- Tahmin Edilebilirlik: Bürokrasi getirdiği kural ve kaidelerle sonuçların
tahmin edilebilmesini sağlar ve belirsizliğin ortadan kalkmasını sağlar.

4- Rasyonellik: Bürokraside karar ve hükümlerin objektif kriterlere göre
verilmesi zorunluluğu beraberinde rasyonelleşmeyi sağlar. Ayrıca örgütün alt
amaçlarının üst amaçlarına uygunluğu ve katkısını gerektirmek suretiyle
amaçlar hiyerarşisinin rasyonelleşmesini sağlar.

5- Demokrasi: İdeal bürokrasi tipinde kuralların objektif olması ve herkese
aynı şekilde uygulanması demokratik özellikler taşıdığını gösterir.

Bütün bu olumlu fonksiyonlarına rağmen bürokrasi modeline yapılan en ağır
eleştirilerde aslında bu temel özellikleri açısından yapılmıştır. Kimi
yazarlar bürokrasinin olumsuz yönlerini büropataloji olarak adlandırmış ve
bunun nedenlerini de büropatik davranışlardan kaynaklandığını savunmuştur.
Kimileri de aynı olguya bürokratizm adını vermişlerdir.

Warren Bennis bürokratik yapının modern topluma uymadığını ve bu tür
yapıların sonunun geldiğini iddia etmiştir. Bürokrasiyi eleştirenler
tarafından ortaya atılan iki kanun bürokratik modellerin uygunsuz sonuçlar
doğuracağı savı üzerinde birleşmektedirler. Bunlar:

a) Parkinson Kanunu : Bürokratik personelin sayısı ile yapılacak iş sayısı
ters orantılıdır.
b) Peter ilkesi (Peter principle) : Bürokratik yapılarda kişiler gerekli
yeteneklere sahip olmadıkları kademelere kadar yükselirler.

Ekonomik, sosyal ve teknolojik çevreler örgütler için değişimlerin ve
belirsizliklerin faal kaynakları haline gelmişlerdir. İşletmelerin hepsi
pazar ve teknik değişmelerle veya belirsizliklerle aynı oranda
karşılaşmazlar. Bununla beraber bütün endüstrilerde değişim temposunun
artmış olduğu düşünülebilir. Emery ve Trist, örgütsel değişimin
incelenmesinde ana sorunun, örgütün çalıştığı çevresel kısımlarda teknolojik
değişimin etkisi altında artan oranda bir değişmenin olduğunu
vurgulamaktadırlar. Terrebery de birçok biçimsel örgütlerin çevrelerinde
artarak meydana gelen karışıklıklara değinmiş ve bunun nedenini bürokratik
örgüt dizaynına sıkı sıkıya bağlanmakta görmüştür. Değişim süratindeki artış
örgütler arasındaki karşılıklı bağlılığı arttıran ve örgütler için büyük bir
uyabilirlik yeteneği gerektiren etkiler yapmaktadır.

Birçok düşünür yenilik ya da çevreye uyabilirlikle bürokratikleştirme
derecesi arasında ters bir ilişki bulunduğu savını ileri sürmektedirler.
Bennis ise, bürokratik model hakkındaki görüşlerini şu şekilde
vurgulamaktadır. "Bürokrasi, bireysel ve yönetsel amaçlar arasındaki
gerilimi giderme yeteneğinden yoksundur. Bununla birlikte, bu çatışma, bazı
hallerde bireysel gelişme ve doyumu kapsayan bir verimlilik artışına da
vasıta olmaktadır. Bürokrasiye ikinci ve daha büyük bir darbe bilimsel ve
tekniksel devrim nedeniyle indirilmiştir. Bürokrasinin ölümüne ve bürokratik
yönetimin çöküşüne neden olan hususların başında çevreye uyum sorunu
gelmektedir."

Genel olarak bahsedilen bu olumsuzlukların daha anlaşılır ve hatırlanabilir
hale getirmek için maddeler halinde sıralayacak olursak:

1- Katılık ve Değişmezlik: Bürokratik örgütlerin katı, esneksiz ve değişmez
özelliklere sahip olması nedeniyle bürokrasi değişen ortam koşullarına uyum
sağlayamaz. Bürokratik modellerde formalite egemendir. Bürokratik model
bürokratik sabotaja uygundur (Astların bilerek yanlış emirleri yerine
getirmesi vb.) Bürokratik model yeniliklere karşı direnç gösterir. Katı ve
değişmez örgütlerin yaşama şansı azdır, yaşasa bile kısa sürede modası
geçmiş hale gelir.

2- Gayri Şahsilik: Bürokratik örgütler kişisel etkilerden uzak bir makine
modeline benzetilir. Oysa insanın psikolojik ve sosyal bir varlık olması
sebebiyle bu mümkün değildir. Bu özellikler modelde göz ardı edildiği için
örgüt içindeki insan davranışları insanın kişiliğini değiştirecek kadar
ileri dereceye götürülür.

3- Amaçlar Hiyerarşisinin Bozulması: Bürokratik modelde memurlar asıl amacın
örgütün tüm olarak amacına hizmet etmek olduğunu unutma eğilimindedirler ve
birim amaçlarını daha fazla önemser duruma gelmektedirler. Bu da amaçlar
hiyerarşisinin bozulmasına yol açar.

4- Bağımsızlık Eğilimi: Bir önceki madde ile de ilişkili olan bu madde iş
bölümü ve uzmanlaşmayı sağlamak için azami derecede işlerin
kategorileştirilmesi ve departmanlaşmadan bahsetmektedir. Bürokratik
örgütlerde tam gün çalışma zorunluluğu olmasa bile ortak personel kullanma
imkanı yoktur.

5- Kırtasiyecilik ve Kontrolün Zorluğu: Düzeni korumak için konulan çok
sayıda kural nedeniyle kontrolün sağlanamaması ve her şeyin yazılı yapılması
zorunluluğu nedeniyle artan yoğun kırtasiyecilik ve kırtasiye trafiği de
olumsuz yönlerden birisidir.

6- Düzeni Koruma Eğilimi: Görevi sona erse ve yararı ortadan kalsa bile
bürokratik örgütteki bir ünitenin ortadan kaldırılması çok zordur. Mikro
planda üniteler için gerekli olan bu kural makro planda örgütler içinde
geçerlidir. Ayrıca çalışanlar da bu yönde davranma eğilimindedirler. Aynı
zamanda bürokratik kurallar; işgörenler tarafından yanlış algılanarak bir
hükmetme ve üstünlük aracı olarak kullanılıp, nihai amacın
gerçekleştirilmesi için bir araç olmaktan çıkarılıp amaç haline
getirilebilirler.

2.5) Weber’den Sonra Bürokratik Modele Yapılan Katkılar

Bürokratik modele yapılan bu eleştiriler ve bürokratik modelin eksiklikleri
nedeniyle çeşitli bilim adamları tarafından çalışmalar yapılmış ve modele
katkılarda bulunulmuştur.Bu bilim adamlarından en önemli katkıları
gerçekleştiren ve kendi bürokratik modellerini kuran üç tanesi R.K.Merton,
P.Selznick, ve A.W.Gouldner'dir.Bu araştırmacılar bürokratik örgütlenme
tipini reddetmemekle birlikte Weber'in savunduğu gibi ideal örgüt yapısının
kurulmasıyla birlikte daima verimliliğin artacağı ve çalışanların aynı
tepkiyi gösterecekleri fikrine karşı çıkmışlar ve çalışmalarını örgüt
üyelerinin beklenmeyen tepkilerine ve bürokrasinin beklenmeyen sonuçlarına
yoğunlaştırmışlardır.

"Üç düşünürün bu hususta geliştirdikleri modeller birbirine benzemektedir.
Bu üç düşünürün, üçü de, modellerinde, belli bir örgütlenme biçimini ya da
örgüt üyelerinin faaliyetlerini denetlemek için belirlenmiş örgütsel
süreçleri, bağımsız değişken olarak kullanmışlardır. Adı geçen düşünürler,
klasik yönetim düşüncesinin felsefesine dayanan bu usullerin, beklenen ve
beklenmeyen bir takım sonuçlar doğurduğunu, kurdukları modellerle
göstermişlerdir."

2.5.1) Merton Modeli

Merton bürokratik sistemlerde örgüt üyelerinin beklenmeyen olumsuz
davranışlarını ve bürokrasinin beklenmeyen sonuçlarını bir önermeler sistemi
geliştirerek açıklamaya çalışmıştır. Mertonun önermeler sistemi hiyeraşinin
üst kademesinden gelen kontrol gereği ile başlar.

Merton'un Önermeler Sistemi(*)

Davranışların standartlaştırılması ve rasyonelleştirilmesi

Bürokratik Modelde Kontrol Gereği

Bireysel ilişkilerde azalma
Örgüt üyeleri tarafından örgüt kurallarının giderek daha fazla benimsenmesi
Alternatifler arama çabasının yok olması davranışlarda genellikler oluşması

Daha fazla standartlaşma ve rasyonellik

Davranışlarda katılığın artması
Üyeler arasında rekabetin azalması
Takım ruhu ve dayanışmanın artması
Örgüt üyelerinin birbirlerini koruma eğilimi artar

Bireysel hareketlerin savunulabilirlik derecesinin artması
Müşterilerle olan ilişkilerde güçlükler meydana gelmesi

Astların otorite sembollerini kullanma alanını genişletmeleri

Müşterilerin tatminsizliği
Üst yönetime yapılan şikayetler

(*) Bu şablonun oluşturulmasında "Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi"
kitabından yararlanılmıştır.

2.5.2) Selznick Modeli

Selznick de Merton gibi kontrol tekniğinin kullanılmasının ne gibi
beklenmeyen sonuçlar oluşturacağı üzerinde çalışmış ancak bağımsız değişken
olarak yetki devrini kullanmıştır.

Selznick Modeli(*)

Kontrol Gereği

Yetki devri

Uzmanlık gerektiren alanlarda eğitim ihtiyacının artması

Alt bölümlere ayırmanın artması
Bölümler arası çıkar farklılığının artması
Uzmanlaşma sonucu personel transferinin zorlaşması

Bölümler arası çatışmaların artması

Örgüt amaçlarıyla başarılanlar arasındaki farkın artması

(*) Bu şablonun oluşturulmasında "Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi"
kitabından yararlanılmıştır.

2.5.3) Gouldner Modeli

Gouldnerin sisteminde de bir alt sistemin dengesini sağlamak amacıyla
kullanılan tekniklerin bir üst sistemi bozduğunu ve bunun tekrar alt sistem
üzerindeki etkisini incelemiştir.

Gouldner'e göre modelde uygulanan genel ve gayri şahsi kurallar nedeniyle
ve eşitlik ilkesi gereğince kontrol ve gözetim fonksiyonu daha fazla
meşruluk kazanır. Bu meşruluk hiyerarşik yapılanma nedeniyle ortaya çıkan
iktidar belirginliğini azaltır ve bireyler arası gerginlik düzeyi düşer.

Ancak konulan kural ve kaideler kabul edilmemiş davranışları da
belirleyerek asgari davranış standartlarının belirlenmesine yol açar. Üyeler
kapasiteleri oranında değil de bu belirlenen standartlara göre davranmaya
başlarlar ve hedeflenen örgüt amaçlarıyla gerçekleşen arasındaki fark
giderek artar. Bunun üzerine daha fazla gözetim ve kontrol için kurallar
uygulanmaya başlar. Kontrol ve gözetim sıklığının artması başlangıçta azalan
gerilimi artırıcı yönde etki ederek sistemin dengesini bozar.

Taylor'un 'Bilimsel Yöntem'i , Fayol'ün 'Yönetsel Teori'si ve Weber'in
'Bürokratik Model'i neden klasik yönetim teorisi adı altında
genelleştirilerek kabul edilmektedir. Oysa bu üç yöntemin kurucuları
arasında zaman zaman zıtlaşmaya varan görüş farklılıkları oluşmuştur. Taylor
fonksiyonel uzmanlaşmayı savunurken Fayol buna karşı çıkmış, Fayol yazılı
iletişimin örgüt üyeleri arasında ki ilişkileri zedeleyeceğinden ve yanlış
anlaşılmalara sebebiyet vereceğinden yola çıkarak azaltılabileceğini hatta
bazen tamamen kaldırılması gerektiğini savunurken Weber bunun tam aksini
iddia etmiş hatta sözlü tartışmaların dahi kağıda geçirilmesi gerektiğini
söyleyecek kadar ileri gitmiştir. Bilimsel yönetimin kurucuları işçi kökenli
mühendisler olurken yönetsel teori üst kademe yöneticiler, bürokrasi modeli
ise bilim adamları tarafından kurularak geliştirilmişlerdir.

Bu sorunun cevabını ararken aslında bütün klasikçilerin etkilendikleri Adam
Simith'in Klasik Firma Teorisi'nden bahsetmek gerekir. Kısaca klasik firma
teorisi:

1- Firma girdi ve çıktı miktarları ile fiyatlardaki değişikliklerle
ilgilenir.
2- Firma amaca ussal biçimde ulaşır.
3- Firmanın fonksiyonu ekonomik girdileri ekonomik çıktılara dönüştürmektir.
4- Firmanın içinde faaliyette bulunduğu koşulları değişmez.

Klasik firma düşüncesinin klasik yönetim düşüncesi üzerindeki etkilerini
kısaca özetlemek gerekirse:

1- Klasik yönetim düşüncesinin dayandığı 'ekonomik insan' modeli klasik
firma teorisinden alınmıştır.
2- İş bölümü ile uzmanlaşma sonucu üretimde verimliliğin artması klasik
firma teorisinden gelir.
3- Klasik firma teorisinde girişimcinin karar veren kişi olarak vurgulanması
klasik yönetim düşüncesinde yöneticinin rolünün karar verme olduğu temel
öncülünün kabul edilmesine yol açmıştır.
4- Çevre şartlarının sabit kabul edilmesi veya dikkate alınmaması klasik
yönetim düşüncesindede geçerliliğini sürdürmüştür.

Bu üç model ya da teoride; klasik firma teorisinin yukarıdaki etkileri
olmakla beraber felsefe, varsayım ve içerik bakımından bulunan benzerlikler
nedeniyle aynı kategoriye alınmışlardır. Bu nedenleri maddeler halinde
sıralayacak olursak

1- Her üç model de aynı dönemin ürünüdür. Dolayısıyla olaylara bakış ve
değer yargılarında aynı paradigmanın izleri görülür.
2- Her üç model de geleneksel yönetim uygulamalarına bir tepki olarak
doğmuşlardır.
3- Her üç model içinde nihai hedef ve başarı ölçüsü ekonomik ve teknik
verimliliktir.
4- Her üç model de örgütü kavramsal olarak kapalı sistem kabul etmişlerdir.
5- Her üç model de temel olarak mekanik örgüt yapısını kabul etmişlerdir.
6- Her üç model de biçimsel örgüt üzerinde yoğunlaşmıştır.
7- Her üç model de ussallık ve rasyonellik esasları üzerinde durmuşlardır.
8- Her üç modelde de yukarıda bahsedilen verimliliğin sağlanması için en
ideal örgüt tipinin ve yönetim şeklinin nasıl olması gerektiği konusu
incelenerek evrensel kanunlar geliştirilmeye çalışılmıştır.
9- Her üç modelde de insanın psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçları göz ardı
edilerek insanlar makine sistemlerinin bir parçası gibi düşünülmüşlerdir.

? smurf 19.11.2014 07:35 0

anayın amı. dairedeki çaycıyla ahbaplık kur ondan sonrası kolay gardaş.

? haydi abbas vakit tamam 19.11.2014 07:38 0

ben elit bir insan olarak hep müdürleri tanırım

? ibrahim 19.11.2014 07:39 0

buraya kadar indiyseniz bi artı verin artık

? smurf 19.11.2014 07:50 0

sırf millet merak edip okumak için uğraşsın diye yazıyorum.

? haydi abbas vakit tamam 19.11.2014 09:41 0