Amına koyayım dedim içimden. Yeni yıkanmış pantolonu siktiğime mi yanayım, millete (özellikle de O’na) rezil olduğuma mı yanayım? Diye sordum kendime. İkisine de yanmalıydım. Zira hem en iyi kotumu giydiğimin ilk gününde sikmiş hem de yemekhanenin ortasında milletin fellik fellik kaçtığı, sakar, rezil, ardından kıs kıs gülünen bir kepazeye dönüşmüştüm.
Boş tabldotu bulaşık yıkanan toplama bölümüne doğru götürdüğüm esnada, içmediğim, içemediğim amını siktiğimin mercimek çorbasının bir anlık gafletimden dolayı dökülmesi suretiyle maruz kaldığım manzara tam olarak buydu. Mercimek taneleri birer birer taptaze bulut yumuşatıcı kokan kotumdan aşşağı düşerken, hafifçe başımı kaldırıp, tam da kaldırmadan, çevreyi bakışlarımla kolaçan ettim. Sadece piçin biriyle göz göze geldim. Olan biteni görmüş yanındaki diğer piçe gösteriyordu beni parmağıyla. Allahtan ikisi de siktirip gidiyorlardı da yemekhaneden başka da görgü tanığım kalmamış oluyordu böylece yemekhanede.
Eğer O görmüşse biterim diye geçirdim aklımdan. Fakat bunu kontrol etmeye vaktim yoktu. Zira yeterince uzun beklersem başkalarının dikkatini de çekebilir, bu karşılaştığım sikindirik duruma yeni görgü yanıkları ekleyebilirdim. Bunun için dökülen mercimek çorbasına aldırmadan, hiç olmamış gibi bıraktım tabldotumu bulaşıkçı ablaya.
Arkadaşlarımın yanına hemen dönmedim. Çünkü muhabbet kesilmişti. Bu rezilliğim hemencecik farkedilebilirdi. Bu yüzden ilk olarak elimi yıkamaya, aynı zamanda da bir hasar tespiti yapmaya karar verdim. Durum ne iyi ne de kötü denebilecek bir seviyedeydi. Yapışkanlığı azalan mercimekler birer birer kotumdan intihar ediyordu. Fakat ümitsiz değildim. Ellerimi yıkarken hafifçe çevreye bakıyormuş gibi yaparak O’ nu kontrol ettim. Bana bakmıyordu. Eğer olaya şahit olmuş olsaydı mutlaka bana bakıyor olurdu diye düşündüm. Oysaki o karşısındakiyle vizeden, finalden her ne sikimdense boş muhabbetler içindeydi. Masaya geri döndüğümde ise ibinetorlar çok değişik değişik muhabbetlere girişmişler, hepsi heyecanlı heyecanlı birşeyler tartışıyorlardı. Hiç istifimi bozmadan daldım yavaşça muhabbete. Bunu yapıyordum çünkü böylelikle bir şey söyleyip cevap bekleyerek onları benim yüzüme bakmaya zorluyor, bir yandan da bana dönenlerin gözlerinden biraz önceki rezilliğime şahit olup olmadıklarını kontrol ediyordum. Kimsenin bir sikten haberinin olmadığını farkedince yavaşça elimi aşşağı indirdim. Baldırımdaki mercimek tanelerini, baş parmağımla işaret parmağımı gerdirip sertçe bırakarak mercimekleri masa altından karşıya fırlatmaya başladım. Herkes muhabbete devam ediyor, kimse benim ne dolaplar çevirdiğimi, ne sinsice uğraşlar içine girdiğimi farketmiyordu. Bu bana ilginç bir şekilde özgüven verdi. Ansızın kalkan götümle daha ne dağlar devirebileceğimi düşünerek kendimle gururlandım. Ve uğraşıma geri döndüm. Tek tek tüm mercimekleri fırlattığıma emin oldum. Hatta 2 tanesi karşımda oturan Deryanın kotuna gelmişti. Farkederse sevgilisine söyleyebilir, sevgilisi Mehmet de beni dövebilirdi. Ne mutlu bana ki Derya olan biteni farketmedi. Zafer sarhoşluğu tüm bedenimi sarıyor, içimden söylediğim zafer şarkılarını ise bir ben duyuyordum. Fakat yapmam gereken son bir şey daha kalmıştı.
Hafifçe peçeteliğe uzandım ve bir peçete çektim aldım. Önce burnumu siler gibi yaptım ve peçeteyi sümüksüz burnuma deydirip çektim. Herkes yutmuştu. Sonra gürültülü, herkesin heyecanlı olduğu bir anda elimdeki peçeteyi masanın altına indirip kotumun çorba dökülen yerine serdim. Ve masa örtüsünü de iyice dizimi kamufle edecek şekilde önüme çektim. Muhabbet gittikçe harlanıyor, şakalar espriler birbirini izliyordu. Benimse kimse umrumda değildi ve götüm ise gittikçe kalkıyordu. Bir süre sonra herkese tepeden bakmaya başladım. Hatta yapılan bir kaç espriye gayet komik olmasına rağmen gülmedim. Kendimi ruhen okşuyor, bedenimin gerisinde, cismen istediğimde ulaşamayacağım, çok özel zamanlarda ve durumlarda ortaya çıkan, ensemin arkasından akıp giden zevk damlalarını yudumluyordum.Hayatımda hiç böyle değişik bir atkraksiyona girmemiş, hiçbir büyük derdimi bu kadar kısa süre içinde bu kadar tereyağından kıl çeker gibi halletmemiştim. Hem grupta büyük bir taşakoğlanlığından kurtulmuş, hem de O’ na karşı yerin dibine girmemiştim. Ocean’s Eleven’dan Danny Ocean görse şu operasyonumu, şu işbilirliğimi, şu iş bitiriciliğimi bırak takıma 12. Olarak almayı, diğerlerine direk siktiri çeker bir beni yoldaşı bellerdi.
Sohbet bitti herkes kalktı masadan. Ben ise kalkmadan peçeteyi elimle buruşturdum. Yemekhanenin çıkışına doğru arkadaşlarımın arkasından seğirtmeye başladım. Tam binanın kapısından çıkarken O’ nu gördüm. Benim çıktığımı farketmedi, çünkü arkası dönük bir şekilde bir yandan arkadaşına hararetli hararetli gülerek birşeyler anlatıyor, bir yandan da yemek sonrası sigarasını içiyordu. Bizimkilere göre hızımı biraz düşürdüm, sonrada çantamdan sigaramı almak ve de O’nun o esnada ne anlattığını biraz olsun duyabilmek için kulak kesildim. Sadece şu birkaç kelimeyi duyabildim. ‘’gerizekalı beni kesicem diye üzerine çorba döktü’’
aq ders çalışmaya oturunca açtım başlığı ders çalışmayı ertelemek için okudum. Başta mercimek çorbasıni içmeyip yemek bittikten sonra teslim ederken döktün zannettim. Neyse onun dışında hikaye senin yaşanmışliğinsa çantandan sigara almak ney aq. O kadar mi ibnesin çantayla mi geziyorsun.