insanın insanla anlaşmasının önüne bölücü bir duvar örer. Tek dil insanı insanı yaklaştırır. Tek dil ezilen sınıfların dünya çapındaki örgütlenmesinde önemli araçtır. Ana dil sadece ve sadece mevcut olanı kabul etmektir, halbuki insanlık mevcut olanı değil gelişmeye uygun olanı kabul ettiği ölçüde gelişir, başarılı olur, mutluluğu elde eder. Tek dil kavmiyetçiliği, milliyetçiliği, ırkçılığı önlemede özel bir öneme sahiptir. Bu özel önem dünyayı farklı anlamlandırmanın önüne geçen imge, simge, algıları ortak algılamaya yol açar. Ve tek dil, tek yaşamın önemli bir dayanağıdır. İnsanlığın sınıflara bölünmesi, onların acı çekmesi, adaletsiz bir hayat sürmeleri, eşitsiz bir yaşam içinde mutsuz olarak bir ömür sürmeleri demektir. Bu insanın varoluşuna dahi aykırıdır. İnsan dünyayı değiştirme yeteneğine sahip bir varlık, bir canlı olarak kendini mutsuzluğa, hüzne, acıya boğan bu yaşam tarzına neden tahammül etsin; insan değiştirme ve dönüştürme yeteneğini kullanarak olumsuzlıkları olumluya dönüştürebilir. Mutsuzluğuna son verebilir, acılarına bizzat kendisi panzehir olabilir. Ve bu şekilde bir yaşam ise insanlara yakışan TEK YAŞAM biçimidir. Bu yaşam biçimi KOMÜNAL YAŞAM biçiminden başkası değildir. Bu yaşam biçiminde insanın insanı sömürmesi, ezmesi, üstünlüğü, baskısı, aşağılaması, kendi hizmetinde kullanması yoktur. Ve bu komünal yaşamın esası üretilen malların PAZAR için üretiliyor olmaması ve insanların ihtiyaçlarına yönelik olarak üretilmesidir. Bu üretimden sonraki süreçte üretilen mal ne olursa olsun pazara satış amacıyla, bir fiyat etiketiyle sunulmaz. İnsanlar bu şekilde ürettiğine de yabancılaşmamış olur. İnsanın ürettiği insanın karşısına ulaşamayacağı bir nesne olarak çıkmaz. Tam tersine insanın ihtiyacını karşılayan bir maldır ve bu mal ücret ödenmeden elde edilen bir maldır. Mala ücret ödenmediği gibi hiçbir hizmete de ücret ödenmez. Yaşam artık paranın bulunmadığı, herşeyin bedava olduğu bir yaşamdır.