kadıncağız içine kapanıp hayata küsmüş... yemeden içmeden kesilip süzüm süzüm süzülür olmuş... saray hekimbaşısı ve yakın civardaki tüm hekimler çaresiz kalınca hünkârımız ülkeye tellallar çıkarttırmış...
her yerde, "her kim valide sultanın derdine derman bulur ise, ihsanlara gark edilecektir" diye duyurulmuş. fakat dış memleketler de dahil hiçbir ünlü hekim valide sultanı şifasına kavuşturamadığı gibi artık böyle giderse fazla yaşamayacağı da konuşulur olmuş...
derken umutların iyice söndüğü günlerden birinde, üstü başı pejmürde, saçı sakalı birbirine karışmış derviş kılıklı gençten biri sarayın kapısına dayanmış: Kapıkullarına "Duydum ki valide sultan hasta imiş... Ben taa Fizan'dan gelen gezginci bir hekimim... Validelemizi bir de ben görmek dilerim" demişse de kapıkulları "Hadi oradan, nice yaşını başını almış ünlü hekimler hiçbir çare bulamamışken sen bu halinle ve genç yaşınla ne'decen" diye içeri bile almamışlar...
Allahtan o esnada hünkârımız yakınlardaymış ve adamı duymuş da adamlarına "Bırakın bir de bu hekimi deneyelim... Tez üstünü başını düzeltip validemin huzuruna çıkarıla" diye buyurmuş... Gezgin hekimi hemen yıkayıp paklayıp valide sultanın dairesine götürmüşler. Valide sultan yatağında bitkin vaziyette, gözleri bayat balık gibi bakıyormuş...
Gezginci hekim validenin yanına sokulup fısıltıyla bir şeyler konuştuktan sonra meşhuur daye hatuna dönerek "Tez bana bir kâse yoğurt getirin ve bizi valide sultanımla baş başa bırakın" demiş. Derhal fağfur bir kâse içinde yoğurt gelmiş ve herkes dışarı çıkarak kapılar kapanmış...
Aradan yarım saat kırk beş dakika geçmiş geçmemiş ki, dairenin kapıları güm diye açılarak valide sultan dışarı fırlamış... Şen şakrak koşa koşa hünkârımızın yanına varıp, "Amman oğul senden ve bu hekimden Allah razı olsun, bu hekimi yanımdan ayırmayasın" diye cıvıldamış.
Tabii derhal gezgin hekimi sarayın hekimbaşısı yapmışlar ve diğer tababet görevleri yanı sıra zaman zaman da bir kâse yoğurt ile valide sultanın dairesine kapanır olmuş...
Padişah da dahil herkes bu işin sırrını merak eder dururmuş... Bir gün yine valide sultana yoğurt kâsesi giderken hünkârımız görüp sadrazama "Yürü bre lala... Şu yoğurdun kerameti neymiş bi anlayalım" buyurmuş...
Valide sultanın dairesine vardıklarında kapılar kapalıymış... Hünkârımız eğilip anahtar deliğinden bakınca ne görsün!! Amannınn!! Valide sultan yatağın üzerinde yüzü koyun vaziyette, eteklerini beline kadar sıyırmış... Hekimbaşı da şalvarı çıkartmış durumda arkasında ayakta... Tenasül uzvu elinde... Yoğurda bandırıp bandırıp valide sultana haydahlıyoo.
Padişahımız gözlerine inanamayıp doğrulduunda sadrazam hazretleri eğilip delikten bakmış ki vaziyet fena... Hekimbaşı yoğurda bandırıp bandırıp yüklenmekte... Sadrazam sakallarına kadar kıpkırmızı vaziyette doğrulduğunda hünkârımız "Sen de gördün mü bre lala!" diye gürlemiş. Sadrazam cevap yerine hık mık edebilmişken, hünkârımız söze devam etmiş: "Yahu, arada şu yoğurt dalgası da olmasa, herif resmen anamızı sikiyo diycem amma bereket ki arada yoğurt var."
Demokrasiyi araç olarak kullandıklarını söyleyenler yoğurt mu demek istediler acaba?
Kardeş başlığın sonuna 3 nokta koyma. 2 veya daha fazla sayfalı başlık zannediyorum.
hepsini okudum hekim sikine yoğurt sürüp valideye geçiriyormuş ama uzun uzun anlatılmış
@hadigeyler: evladım sen ve avanelerinin iqsunun ortalama 89 olması benim problemim değil.
@martin haydegel: kes sesini salak orospu cocugu bundan sonra basliklarin sonuna 3 nokta gormicem yoksa allahini kitabini sikerim
@lee loo: iki vasıfsız andaval birbirinizi sikecekseniz benim başlığıma niye damlıyorsunuz evladım? sosyal medyada attaboy'e rim job yapmaktan mı beynin pelteleşip yumurta kartonu kıvamına geldi? yoksa lokman denen sözlük kevaşesinin bullshitlerini fondiplediğin için mi böyle yarrağı yemiş tavuklar gibi dolanıyorsun?
@lokman: ihtiyar ağırlık çalışmaya başladıktan sonra yarrağıma daha çok kan pompaladığımı farkettim. yorrağım irileşti. 15'ti 16.5 oldu. bilmek istersin diye düşündüm.
@vampir irfan: yaşlı başlı adama böyle şeyler yazarken utanmıyor musun?