bir zamanlar manitam vardı. türlü türlü hatunlar yazılırdı hepsine yol verirdim. şimdi sapım ilk başta erkek erkeğe muabbet özgürlük falan ne güzel diyordum da artık daha fazla yutturamıyorum kendime. sağa sola sarıyorum hala tık yok. hiç bir kadın benimle ilgilenmiyor. kağıt üzerinde ortalama bir kadının beklentilerini karşılıyorum. açıkcası mükemmel biri değilim ama aylardır kimse ile flört edemeyecek kadar da pis bi adam değilim. yanlış nerede? illa elliot olup milleti mi tarayalım? bunu mu istiyorsunuz?
sap kalınca ilginç bir şey oldu. şöyle ki normalde manitaya harcadığım paralar bu sefer cepte kaldı. ilk haftalar farkettim baya çok para harcıyormuşum, aslında baya bi param varmış falan. bu paralar ile şimdi büyük ekran tv al, telefon al bilmemne. salak salak şeyler. verimsiz. lüzumsuz. halbuki manitam varken performans/fiyat oranı çok yüksek bir hayat yaşıyormuşum. 20 lira verdiğim bir hesap sonrası güzel bir akşam geçiriyordum. şimdi sap halde 200 lira harcasam yine beni tatmin edecek bir şey yaşamıyorum ki bir insan neden manitası olmadan para harcar ki; kendine şık çatal seti mi alacak?
insan sosyal varlık nihayetinde. illa ki diğer insanlar ile kıyaslıyoruz kendimizi. ben bunu pek yapmam ama bu sefer yaptım. çevredeki insanlara baktım; LCW'den aldığı kazağı giyen, ilişkilerini en ince ayrıntısına kadar internet mecrasında paylaşan, sevgilisinin ismini dövme yaptıran, piksel piksel bmp'leri facebook'ta özlü söz diye paylaşan, hayırlı cumalar mesajı yollayan gerizekalıların ne kadar mutlu olduklarına baktım. cidden mutlulardı. ve hayatları baya bir dinamikti. şimdi bunları görüp sonra onca yıldan sonra geldiğim şu noktadan pek memnun olduğum söylenemez.
@ted bundy: denedim. seyahat etmek uyuşturucu kullanmak gibi. anlamsız. 3 hafta güzel arkadaşlıkların oluyor tam diyorsun ben bu topluluğa aitim ve bu insanlar beni anlıyor binalar şehirler ne güzel falan sonra kendini attaboy Havalimanı'nda buluyorsun. ve her şey bitiyor. temelli taşınamadıktan sonra bir anlamı yok. oturup ayna programını izlemek daha mantıklı.
@gagfanin babasi: bir de hobi edin kendine. ben mesela müzik aleti mi yapsam diyorum evde boş bir oda var birisinin yanında bir sene filan beleşe çalışsam öğrerim gibi hem vernik kokusu çok güzel
@Son Cenabet: yazı yazmak sizi de rahatlatmıyor mu? ben çok rahatlıyorum şahsen. değeri ölünce anlaşılan herifler gibi hissettiriyor. sanki şu an ölsem arkamdan bakıp vay be adam ne güzel yazmış, hiç değerini bilememişiz diyecekler.
buradan ercik kral'a saygılar. onu bir tek ben anladım.
benim çoğu casual giysim lcw'dendir çok da memnunum ama diğer mallıkları hiç yapmışlığım yoktur. fiyat/performans'tan bahsedip de lcw'ye bok atan bir mal orospu çocuğunu ilk defa görüyorum.
@ted bundy: hobi konusunda haklısın. ama bu konuda çok üşengecim. yıllardır edinebildiğim tek hobim cumartesi gecesi tuttuğum dandik dairede yalnız başıma esrar içmek. tabi birileri olsun istedim, nihayetinde esrar çoğunluk psikolojisine çok uygun. ama açıkcası o çevreden insanlarla tanışmadım. mevcut çevremdeki kimseyi bozmak istemedim, adım esrarkeşe çıkar diye korktum biraz, o yüzden yalnız takılmayı alışkanlık haline getirdim. kendi kendime triplere giriyorum. bu şekilde olmak pek faydalı bir hobi sayılmaz yani. zaten sigaram bitti, yetiştiriciliği bıraktığım ve spastik torbacılardan bok sigaralar alacağıma nargile kafede liselilerle oturmayı tercih ettiğim için o defter kapandı diyorum. evdeki eşyaları toplamaya kafama koyduğum bir an ev muhabbetini de kapatacağım. o ev asosyalliğimin kalesi gibi oldu. belki de kapatmamalıyım. uzun namlulu silahlar alıp orada saklamalıyım. elliot olsa öyle yapardı.
@aciz: lcw'den fakirler alıyor pis fakirler mantığında değilim. fakirleri severim. ama lcw gibi kalitesiz bir mağazayı, cidden dünyanın en dandik tekstil ürünlerini derleyip toplayan böylesi bir mağazayı bir prestij yeri gibi algılayıp türkiye'nin her yerinde şubeleri olan dev bir giyim mağazasına çeviren senin gibi insanları anlayamıyorum. LCW'den yapacağın alışverişi adı sanı bilinmemiş markalarla sektörde bir şeyler yapmaya çalışan tekstil fabrikalarının outlet mağazalarından yapsan daha ucuza malolur, daha kaliteli ürünler giyersin. ülke ekonomisine katkın daha fazla olur. tabi bu benim fikrim. belki de gerçekten LCW'de gayet güzel kazaklar vardır. Bilemiyorum.
There are other special forms of this disease without number, but it has but one effect, that of making people dissatisfied with themselves. This arises from a distemperature of mind and from desires which one is afraid to express or unable to fulfill, when men either dare not attempt as much as they wish to do, or fail in their efforts and depend entirely upon hope: such people are always fickle and changeable, which is a necessary consequence of living in a state of suspense: they take any way to arrive at their ends, and teach and force themselves to use both dishonourable and difficult means to do so, so that when their toil has been in vain they are made wretched by the disgrace of failure, and do not regret having longed for what was wrong, but having longed for it in vain. They then begin to feel sorry for what they have done, and afraid to begin again, and their mind falls by degrees into a state of endless vacillation, because they can neither command nor obey their passions, of hesitation, because their life cannot properly develop itself, and of decay, as the mind becomes stupefied by disappointments. All these symptoms become aggravated when their dislike of a laborious misery has driven them to idleness and to secret studies, which are unendurable to a mind eager to take part in public affairs, desirous of action and naturally restless, because, of course, it finds too few resources within itself: when therefore it loses the amusement which business itself affords to busy men, it cannot endure home, loneliness, or the walls of a room, and regards itself with dislike when left to itself. Hence arises that weariness and dissatisfaction with oneself, that tossing to and fro of a mind which can nowhere find rest, that unhappy and unwilling endurance of enforced leisure. In all cases where one feels ashamed to confess the real cause of one's suffering, and where modesty leads one to drive one's sufferings inward, the desires pent up in a little space without any vent choke one another. Hence comes melancholy and drooping of spirit, and a thousand waverings of the unsteadfast mind, which is held in suspense by unfulfilled hopes, and saddened by disappointed ones: hence comes the state of mind of those who loathe their idleness, complain that they have nothing to do, and view the progress of others with the bitterest jealousy: for an unhappy sloth favours the growth of envy, and men who cannot succeed themselves wish everyone else to be ruined. This dislike of other men's progress and despair of one's own produces a mind angered against fortune, addicted to complaining of the age in which it lives to retiring into corners and brooding over its misery, until it becomes sick and weary of itself: for the human mind is naturally nimble and apt at movement: it delights in every opportunity of excitement and forgetfulness of itself, and the worse a man's disposition the more he delights in this, because he likes to wear himself out with busy action, just as some sores long for the hands that injure them and delight in being touched, and the foul itch enjoys anything that scratches it. Similarly I assure you that these minds over which desires have spread like evil ulcers, take pleasure in toils and troubles, for there are some things which please our body while at the same time they give it a certain amount of pain, such as turning oneself over and changing one's side before it is wearied, or cooling oneself in one position after another. It is like Homer's Achilles lying first upon its face, then upon its back, placing itself in various attitudes, and, as sick people are wont, enduring none of them for long, and using changes as though they were remedies. Hence men undertake aimless wanderings, travel along distant shores, and at one time at sea, at another by land, try to soothe that fickleness of disposition which always is dissatisfied with the present. "Now let us make for Campania: now I am sick of rich cultivation: let us see wild regions, let us thread the passes of Bruttii and Lucania: yet amid this wilderness one wants some thing of beauty to relieve our pampered eyes after so long dwelling on savage wastes: let us seek Tarentum with its famous harbour, its mild winter climate, and its district, rich enough to support even the great hordes of ancient times. Let us now return to town: our ears have too long missed its shouts and noise: it would be pleasant also to enjoy the sight of human bloodshed." Thus one journey succeeds another, and one sight is changed for another. As Lucretius says:—
"Thus every mortal from himself doth flee ;"
but what does he gain by so doing if he does not escape from himself? he follows himself and weighs himself down by his own most burdensome companionship. We must understand, therefore, that what we suffer from is not the fault of the places but of ourselves: we are weak when there is anything to be endured, and cannot support either labour or pleasure, either one's own business or anyone else's for long. This has driven some men to death, because by frequently altering their purpose they were always brought back to the same point, and had left themselves no room for anything new. They had become sick of life and of the world itself, and as all indulgences palled upon them they began to ask themselves the question, "How long are we to go on doing the same thing?"