Adamın biri bir cuma günü, evde un kalmayınca eşeğine yüklemiş buğdayı, değirmene doğru koyulmuş yola… Değirmene vardığında, çuvalı indirirken eşek kaçıyor.
Eşeği aramaya çıksa, Cuma namazı kaçacak. Kendi kendine “Sen nereye gidersen git, ben Rabbimin emrinden çıkmam, doğru Cuma namazına gidiyorum” diyor… Vakit giriyor ve huşû içinde ibadetini yapıyor… Cumadan sonra bakıyor, eşek hâlâ yok… Tarlaya gitse eşek lazımdır. Un için zaten yine eşek lazım.
“Ben şimdilik eve gidip biraz dinleneyim, sonra çaresine bakarız” diye düşünüyor… Eve yaklaşınca, ahırdan eşek sesi geliyor. “Hanım, bu eşeğin burada işi ne?” diyor. O da, “Efendi, bugün ödüm patladı, az kalsın ölüyordum” diyor: “Bir aslan eşeği önüne katmış, bir o tarafa, bir bu tarafa, derken ahıra kadar getirdi. Ben de korkudan odanın bir köşesine saklandım.
Pencereden baktım, aslan geldiği gibi gitti.” Adam; “Hanım, bu bizim eşek değil mi?” diye soruyor. Hanım da “Evet bizim eşek” diye cevap veriyor.
Adam şaşırıp kalıyor… Hanımı bu arada “Bey, senin karnın açtır. Taze un geldi, ekmek yaptım” deyince adam hayretle “Hanım, un nereden geldi?” diyor. “Sorma bey! Komşumuz değirmene gitmiş, kendi unu yerine bizim unu getirmiş, yanlışlığı anlayınca da unu bize bıraktı. Yani unumuz geldi… Sana bir haberim daha var bey! Bizim komşu bahçesini sulamış ancak kanalı açık unutmuş, bizim bahçe de sulanmış!”
Adam, eşinden bunları duyunca ellerini açmış ve ;
“Allah’ım ben senin bir emrini yerine getirdim, sen benim üç ihtiyacımı gördün. Sana ne kadar şükretsem azdır ya Rabbi…”
Eşek her zaman eşekliğini yapsa bile biz şükür içinde rabbimize gidelim. Bire 10 veren rabbimize binlerce şükürler olsun…