kendisi ağzını büze büze, kaşlarını oynata oynata fransızca konuşan, 1,75 falan, incecik esmer bir sülün. yüzü de bi tatlı görsen, hemen oracıkta sikiver yani o derece. neyse ben akşam 5'e kadar camış gibi uyumuşum. hışır hışır poşet seslerine uyandım, baktım fakbadim çanta hazırlıyor, bilmem nereye gidecekmiş. sen takıl dedi. fransız da çıkmış. ben de iyi dedim aq bi kahve mahve içer kaçarım. neyse yaptım kahveyi oturdum kapı açıldı. salına salına girdi içeri bitanem. fransız aksanıyla hello dedi. ya dedim senin o ağzına sokmak için neler vermezdim. içimden dedim. elindeki poşetleri bırakıp yanıma geldi hemen konuşmaya başladık. daha önce de uzun uzun muhabbet etmişliğimiz vardı. hoşlanıyoruz birbirimizden bariz. bunun bi banka işi varmış da kimse ingilizce bilmiyomuş da ordan oraya göndermişler de falan anlatıyo ben de he yavrum he diye dinliyorum. ah diyorum hazır fakbadim de yokken seni şu masaya yatırıp ayak bileklerini ısıra ısıra siksem fena mı olur diyorum. içimden diyorum. neyse dedim kendime bu işkenceyi yapmaktansa çıkıp gideyim aq. hadi dedim ben kaçtım, görüşürüz. görüşürüz, bu akşam mesela? dedi. ben bi duraksadım. konuşmadan bakışmaya başladık ayaküstü. ulan diyorum benimki akşam dönmeyecek ki geri, çantayla falan çıktı gitti. zarf mı atıyo napıyo diyorum. saf da bi kız yani öyle femme fatale değil. en son cevap vermem gerekti çünkü 3 saniyedir falan mal gibi kıza bakıyordum. yok ya bu akşam olmaz herhalde dedim. iyi peki sonra görüşürüz falan dedi baybaylaştık çıktım. sizin başınıza böyle şeyler geliyo mu yoksa sürekli evde 31 mi çekiyosunuz?
kendisi ağzını büze büze, kaşlarını oynata oynata fransızca konuşan, 1,75 falan, incecik esmer bir sülün. yüzü de bi tatlı görsen, hemen oracıkta sikiver yani o derece. neyse ben akşam 5'e kadar camış gibi uyumuşum. hışır hışır poşet seslerine uyandım, baktım fakbadim çanta hazırlıyor, bilmem nereye gidecekmiş. sen takıl dedi. fransız da çıkmış. ben de iyi dedim aq bi kahve mahve içer kaçarım. neyse yaptım kahveyi oturdum kapı açıldı. salına salına girdi içeri bitanem. fransız aksanıyla hello dedi. ya dedim senin o ağzına sokmak için neler vermezdim. içimden dedim. elindeki poşetleri bırakıp yanıma geldi hemen konuşmaya başladık. daha önce de uzun uzun muhabbet etmişliğimiz vardı. hoşlanıyoruz birbirimizden bariz. bunun bi banka işi varmış da kimse ingilizce bilmiyomuş da ordan oraya göndermişler de falan anlatıyo ben de he yavrum he diye dinliyorum. ah diyorum hazır fakbadim de yokken seni şu masaya yatırıp ayak bileklerini ısıra ısıra siksem fena mı olur diyorum. içimden diyorum. neyse dedim kendime bu işkenceyi yapmaktansa çıkıp gideyim aq. hadi dedim ben kaçtım, görüşürüz. görüşürüz, bu akşam mesela? dedi. ben bi duraksadım. konuşmadan bakışmaya başladık ayaküstü. ulan diyorum benimki akşam dönmeyecek ki geri, çantayla falan çıktı gitti. zarf mı atıyo napıyo diyorum. saf da bi kız yani öyle femme fatale değil. en son cevap vermem gerekti çünkü 3 saniyedir falan mal gibi kıza bakıyordum. yok ya bu akşam olmaz herhalde dedim. iyi peki sonra görüşürüz falan dedi baybaylaştık çıktım. sizin başınıza böyle şeyler geliyo mu yoksa sürekli evde 31 mi çekiyosunuz?