sabah, genel müdür odasına çağırdı, bişeyler anlatıyor ama dinlemiyorum. pazartesi sabahın köründe bik bik karşımda anlatıyo da anlatıyo. bende afyon patlamamış, aklımız yatakta kalmış, çay içmemişim, cigara tellendirmemişim, adam zaman/satış grafiği dalgalanması derken, bi baktım gözlerini göyneğime dikmiş acaip acaip bakıyo. gayri ihtiyari kafamı önüme eğdim, ben de bakıyorum. sonra anladım ki bunun gözü gömleğimin kalp kısmındaki ufak sigara yanığına takılmış, o sigara yanığı 7 yıldan beri orada duruyor. 7 yıl önce memlekete arkadaşın düğününe gittiğimde gömleklerimin yakasının yıprandığını gören annem zorla aldırmıştı, o gece düğünde sigara içerken kalp bölgesi üstüne sigara koru düşüp ufak bir iz bırakmıştı. bunları müdüre anlatmaya üşenip, sadece ufak bir sigara yanığı sanırım müdürüm, ben de hiç fark etmemişim alla alla filan dedim.
bazen yıllar boyu ufak bir yanık lekesini kimse fark etmesin istersin, ama sen bilirsin oradaki o lekeyi. o lekeyle yaşamayı bir tek sen bilirsin, sonra birisi fark edince lekeni anlatmaya üşenirsin, anlamayacaklarını bilirsin, görünenler hiç bir zaman göründüğü gibi değildir o yüzden.
ufak yanık bir lekedir fakirlik, saklamaya çalışsan da kalbinin üstünden kokusu gelir.
biletin ölüdür, gömleğin kirli.
şükürler olsun lekelerime dersin, şükürler olsun ki fakirim; yokluğu bilmeden yolu bulamayacağım için.
o sıra bi baktım kendini önüme atmış.
hızla fermuarımı indirip ağzına aldı cork cork emmeye başladı. bir yandan da götüne yeni yıl hediyesi olarak aldığı kravatı sokuyor.
dedim nasıl bi işyeri burası amk. zam istiyorum.
sabahki içtiğim içkinin zevkini akşam duymam. çünkü ben şef garsonken arkadaşlar gelirler, işaret ederlerdi saat yedi olduğunda. iki tane meyhane vardı. söylerdim, birine giderlerdi. bir şişe ondan bir şişe benden. içer, 11.30 gibi smokini giyer servise başlardım. akşam pek nadir içerdim. patron olduktan sonra da böyle devam ettim. akşam da mesela siz geldiniz, bir duble içerim. çok zevk almam ama. sonra akşam içmemenin iyi bir tarafı var. akşam eve ayık gidersin; hanım der ki ne güzel beyim var, içmeden gelmiş.
meersi sigara yanığı tesadüfleri seviyormuş, müdürün gözü de gönlü de o yanıkta kalmış-mışşşşşşşşşşşş
bekaretini bozdurmuş galiba, bu kadar duygusallık normal değil. az evvel sevişmişiz de yatakta mır mır "aşkm biz nolucaz, küçük bi ev istiyorum" diye konuşan ve uyutmayan aptal karı iticiliğinde.