bunu da okursan gerizekalısın net söylüyorum.
gücüm yettiği kadarıyla kendi adaletimi oluşturmaya çalışıyorum.bunun için yeri geliyor kolluk kuvvetlerinden destek istiyorum yeri geliyor tacizci bir ibneyi terörist diye emniyete ihbar ediyorum ve bundan gocunmuyorum çünkü bu bir nevi paranın icat edilmediği yerde başka şeyleri değişim aracı olarak kullanmaya benziyor, birazcık fazla zarar veye kar edebiliyorsun ama bir şekilde takası sağlamış oluyorsun, hem para icat edildikten sonra bile kar zarar ilişkisi dengesizken ne önemi var.adalet her şekilde olmayacak hiç olmazsa yüreğimizdeki ateşi söndürelim
spihoniçki, doğada adalet olmadığını kavramanın getirdiği yalnızlık.
kimse haklı doğmaz, ne de haksız...spihoniçki bunu kavramış olmanın getirdiği yalnızlıktır. spihoniçki ile adalaeti kuranın; haklıyı, haksızı belirleyenin yalnız kendisi, türdeşleri olduğunu anlayan kişi, artık üstesinden geldiği şeyler için talihli, başına gelenler içinse talihsiz sayılamayacağını anlamış, bilhassa "seçilmiş" biri olmadığının farkına varmıştır.
spihoniçkinin yolaçtığı yalnızlığın öncesi, doğanın müşfik, kayırıcı, acımasız kollarının var olduğu yanılgısıyla yaşanan dönemdir. bu dönemde insanlar kendilerinin haricindeki herşeyi; başka insanları, başka canlıları, cansız nesneleri doğanın karşılarına çıkardığı değişik biçimler şeklinde görür: iyi bir insan olduğu için herkes ona hak veriyor, adil davranıyor, iyi olmasına rağmen adalet kendisinden esirgeniyor; kötü olduğu için başına gelenler oluyor, kötü olmasına rağmen doğa kendisini gözetiyordur.
spihoniçki ile kişi doğadan koparıldığını, aslında hiçbir zaman da bir parçası olmadığını görmüştür. spihoniçkinin gelmesi ile şükran ve kahır duyguları zorunlu olarak dışarı atılır; insan ne kendinde, ne başkalarında, ne de doğada kendi başına bir iyilik ve kötülük bulunmadığı fikrine yavaş yavaş alışmaya başlar. bu alışkanlık büyüdükçe spihoniçki de artar ve spihoniçki içinde yaşayanlar kendi durumlarındaki kişilerle bir arada bulunmaya başlarlar. yeryüzü bir anda spihoniçkiyi hissedenler ve hissetmeyenler diye ikiye ayrılabilir. spihoniçki, kişinin fail olduğunun da idrakine varması, eylemiin sorumluluğuyla başbaşa kalması, sürekli belirlenen değil, çoğunlukla belirleyen olduğunu anlamasıdır. spihoniçki ile birlikte suç, ceza, yargı, pişmanlık, ödül, vicdan bamabaşka anlamlar kazanır. herhangi bir sözleşme, ancak spihoniçki içindekiler arasında yapılır, sadece spihoniçki ile acıma, yardımseverlik, hayırhahlık gibi duygular kişiyi aşan bir kuvvatin vaazettiği kurallar olmakatan çıkar, bunların doğanın değil, tarihin içinde oluştuğu belli olur. spihoniçkiyi hissetmek, "erdem" kavramının da yeniden düşünülüp yerli yerine oturtulmasını, ahlakın alanından çıkarılıp tarihin alanına yerleştirilmesini sağlar. kişi, spihoniçkiye alıştıkça korkularının, kaygılarının da kökenini keşfeder; bu keşif, aslında zamanın da yeniden bulunması, ard arda dizilen anların yakalanmasıdır. spihoniçki ile insan, gelecekte kendisini bekleyen hiçbirşeyin bulunmadığını, henüz oluşmamaış bir vakti kuracak öznenin de kendisi olduğunu, nasıl bir gelecek hayal ediyorsa geçmişi de öyle hatırladığını bilir. spihoniçki, belleğin özgürleşmesi, insanın içindeki "daimon" u bulmasıdır; spihoniçki, böylece, sanatsal yaratıcılık sürecinin de başlangıç noktası, estetik nesnenin kurucu öğesidir. spihoniçki, diğer insanlardan yalıtılmış olarak değil, başkalarıyla doğru bağlantılar kurarak varolmanın ön koşulu; "adama" yı, "kurban" ı erdem addeden her tür kültürü reddetmenin zeminidir.
aslında, spihoniçkinin ne olduğu tam olarak anlatılamaz; çünkü her tek kişide farklı tezahür eder, herkes kendi spihoniçkisi ile yaşar.
metis 2012 ajandası/olmayan kelimeler/türker armaner