ilkokuldayken babanızı neden sevdiğinizi yazın diyerek kompozisyon ödevi vermişti öğretmen

yan yana otururduk okulda. uzanıp kâğıdına baktığımda, iki kelime vardı yalnızca: "sesi güzel."
başka bir şey yazamamıştı. fırça yemesin diye "eve ekmek getirir" gibisinden bir şeyler eklemiştim defterini alıp. ikimiz de karnenin sol tarafı baştan aşağı pekiyi, sağ tarafı da orta olan öğrencilerdendik. aynı anda bitlenir, berbere birlikte giderdik saçları kazıtmaya. sonra da gazyağını basarlardı kafamıza.
aynı kemalettin tuğcu romanlarıyla büyürdük işte. elimize geçen her şeyi okurduk. ben marmeladov'u severdim, o raskolnikof'u ama ikimiz de sonja'ya hastaydık. en çok da mavi damarlı beyaz bileklerine o asil ruhlu orospunun.
kalkıp sobanın küllerini eşeledi biraz; sonra kaseti değiştirdi, bir türkü kaseti koydu. tekilaları çakıp "ölürüm sevdiğim zehirim sensin / evvelim sen oldun ahirim sensin" kısmını birlikte söyledik. olmuyordu böyle tekilayla. alışmamış kıçta don durmuyordu.
- "rakı alalım mı?"
- "alalım!"
bendeki para yetmiyordu. o da çıkarttı cebindekileri. onun istanbul'a dönüş parasını ayırdık. bir büyük alırdık işte. tekila, likör karıştırdık mı, keşkül gibi olurduk sabaha doğru.
giyindik.
bayat ekmekleri büyükçe bir yoğurt kabına koyup, biraz patates yemeğinin suyundan, biraz da süt döktüm üstüne. "cimrilik yapma lan!" deyip, dolaptaki peyniri de koydu.
- "kahvaltıya zeytin yersin o zaman", dedim.
- "yemediğimiz şey sanki. bizi hovardalık batırdı oğlum!"
çıktık, bir ayaz! iliğim dondu hemen. köpeklerin mamasını verene kadar parmaklarımı oynatamayacak hâle gelivermiştim. gene de, köpeklerle boğuştuk bir süre. ben daha çok başlarını okşadım da o alt alta - üst üste yuvarlandı yerde. bütün sürü havlamaya başladı. bu da onlarla birlikte… kucağındaki itin kulağını da ısırdı.
- "bırak lan hayvanı, deve!" dedim.
sırıtarak kalktı ayağa.
- "avrupa bozmuş seni be! yapmadığın şey sanki."
- "bozdu anasını satayım! kimi bozmuyor ki? buradakileri bile bozuyor."
- "vay, sosyal içerik ha!"
- "asktirr lan!"
midye çıkarırdık eskiden. öyle, teneke üstünde pişeni en lezzetlisi olur. iyi yüzerdi bu hergele. dünyanın her yerinde, mahalle çocuklarını yüzmelerinden tanır insan. sudan sağ el yukarda, bir havalı çıkışı vardır kenar mahalle çocuklarının. belki, her yazı deniz kenarında geçiren zengin çocuklarına ve onların "mektepli" yüzüşüne karşı uyarlanmış bir gösteriş şeklidir bu...

? anan 27.12.2012 04:17 -2

mal mal konuşma anan kardeş

? neka 27.12.2012 04:20 0