islam birleşik devletleri anayasası taslağı

I. GENEL ESASLAR

MADDE 1: İslâm Birleşik Devletleri’nin devlet şekli ve ruhu, Başyücelik Devleti esaslarına dayanır.

MADDE 2: İslâm Birleşik Devletleri, Türkiye’de ve dünyada İslâm birliğini temel alır ve var oluş gayesini “İslâm birliği” teşkil eder.

MADDE 3: İslâm Birleşik Devletleri, yeryüzündeki yegâne meşrû İslâm devletidir. Bu meşrûiyetini de, Büyük Doğu – İBDA ideolojik çerçevesine uygunluğundan ve bu uygunluğa bağlı tarihî ve manevî veraset hakkından alır.

MADDE 4: İslâm, Sünnet ve Cemaat Ehli’nin bildirdiği ve Sünnet ve Cemaat Ehli, Büyük Doğu – İBDA’nın gösterdiğidir. Bu hakikat dışında hiçbir İslâm anlayışı, görüşü ve arayışı kabul edilemez.

MADDE 5: İslâm Birleşik Devletleri, İslâm dışı kuvvetlerin yeryüzü ve insanlık ve bilhassa İslâm âlemi üzerindeki haksız ve zâlimane hegemonyasına son vermeyi hedefler ve bu hedefine engel olarak gördüğü hiçbir topluluğu, kuruluşu ve antlaşmayı benimsemez.

MADDE 6: İslâm Birleşik Devletleri; fikirde, sanatta, ilimde, medeniyette, hâsılı ne kadar dindışı insanî verim şûbesi varsa her birinde, tüm beşerî eser tablosunun mirasçısı, iştirakçisi, muhasebeci ve tamamlayıcısı olarak, yeryüzündeki en ileri anlayışı temsil etmek ve bütün yolların hakikatinin İslâm’da olduğunu göstermek misyonunun sahibidir.

MADDE 7: İslâm Birleşik Devletleri’nin esasî dili Türkçe’dir. Bunun yanında, Türkçe olan her şey, İslâm Birleşik Devletleri Anayasası’nda tarif edilen ne kadar kavim ve zümre hakkı varsa, o kadar kavim ve zümrenin kendi ana dilince teksir edilir ve yankılandırılır.

MADDE 8: İslâm Birleşik Devletleri’nin bayrağı, ölçüleri kanunla tâyin edilmek üzere, gök mavi zemin üzerine beyaz üç hilâl ve tek yıldızdan oluşan İBDA Bayrağı’dır. Başkenti, İstanbul’dur.

MADDE 9: İslâm Birleşik Devletleri’nin resmî ideolojisi Büyük Doğu – İBDA, temel kanun kitabı Büyük Doğu İdeolocyası ve insan ve topluma bakışta temel prensibleri şunlardır:

- Ruhçuluk, Keyfiyetçilik, Şahsiyetçilik, Ahlâkçılık, Milliyetçilik, Sermaye ve Mülkiyette Tedbircilik, Cemiyetçilik, Nizamcılık, Müdahalecilik… (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

II. YÖNETİM ŞEKLİ

MADDE 10: İslâm Birleşik Devletleri’nin yönetim şekli, Aydınlar Aristokrasisi’dir. İslâm Birleşik Devletleri, dünya İslâm inkılâbını, ancak ve ancak aydınlar sınıfının taşıyabileceği, bunun dışında hiçbir sınıf, zümre, kişi ve soy ayrıcalığına yer verilmeyeceği fikrine dayanır.

MADDE 11: İslâm Birleşik Devletleri meclisinin duvarında “Hâkimiyet Hakkındır” düsturu yer alır. Hakk’tan başka hiçbir hâkimiyet kaynağı ve ölçüsü kabul edilemez ve Hakk, halkın en zayıf, en korunaksız ferdine kadar ulaştırılmadan, Hakkın Hâkimiyeti sağlanamaz.

MADDE 12: İslâm Birleşik Devletleri’nin yasama organı, Yüceler Kurultayı’dır. Her sahada, milleti en ileri düşünenlerin ve en iyi yapanların kadrosunda özleştirmek mânâsını taşıyan Yüceler Kurultayı, 101 üyeden oluşur. Kurultay üyeleri halk tarafından seçilmez ve kanunla belirtilecek şartlar dışında yasama yetkisini kaybetmez. Yüceler, bölgeleri değil, herbiri bütün yurdu temsil eder. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

MADDE 13: İslâm Birleşik Devletleri’nin devlet reisi, Başyüce’dir. Başyüce, Yüceler Kurultayı üyeleri arasından 5 yıllığına seçilir. Yüceler Kurultayı tarafından, gerekli şartlar oluşursa, düşürülebilir veya 5 yıl sonunda tekrar seçilebilir. Başyüce ise, Yüceler Kurultayı’nı doğrudan feshedemez; ancak, gerekli hâllerde, Kurultay üyelerinin yüzde 40 desteğini almak kaydıyla, halkı hakem tâyin edebilir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

MADDE 14: İslâm Birleşik Devletleri’nin icrâ organı, Başyücelik Hükümeti’dir. Başyücelik Hükümeti, doğrudan doğruya Başyüce tarafından ve Yüceler Kurultayı kadrosu dışından seçilir ve göreve getirilir. Başyücelik Hükümeti, bir başvekâlet (başbakanlık), 10 vekâlet (bakanlık) ve 30 müsteşarlıktan oluşur. Bu vekâlet ve müsteşarlıklar şunlardır:

1. Maarif Vekâleti: İlim ve Güzel Sanatlar, Halk Terbiyesi ve Evleri, Umumî Öğretim müsteşarlıkları…

2. Savaş Vekâleti: Kara, Deniz, Hava müsteşarlıkları…

3. İktisad Vekâleti: Sanayi, Ticaret, Ziraat müsteşarlıkları…

4. Mâliye Vekâleti: Bütçe ve Umumî Muvazene, Vergiler ve Resimler, Bankalar ve İnhisarlar müsteşarlıkları…

5. Sağlık ve Bakım Vekâleti: İyileştirme, Güzelleştirme, Çoğaltma müsteşarlıkları…

6. Adliye Vekâleti: Mahkemeler, Islahhaneler, Kanunlar müsteşarlıkları…

7. Matbuat ve Propaganda Vekâleti: Matbuat, Propaganda, Turizm müsteşarlıkları…

8. Dahiliye Vekâleti: Mülki Teşkilat, Belediyeler, Umumî İnzibat müsteşarlıkları…

9. Nâfia Vekâleti: Tesisler, Yollar, Münâkale (Ulaşım) vasıtaları müsteşarlıkları…

10. Düzenleme Vekâleti: Teşkilat Düzeni, İş Düzeni, Sigorta ve Tekaüd Sandığı müsteşarlıkları… (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

MADDE 15: İslâm Birleşik Devletleri’nin en yüksek kazâ makamı, Yüce Din Dairesi’dir. Yüce Din Dairesi, Başyücelik Hükümeti ile eşit seviyede ama ondan bağımsızdır. Yüce Din Dairesi reisini Başyüce tâyin eder ve o, Başyüce’ye karşı, gerektiğinde Yüceler Kurultayı’nı hakem tutabilir. Devlet adına yapılan işlerin dine uygunluğu ve dinî uzmanlık, bu uzmanlık sahasını dolduracak kadrolar yetiştirme işine Yüce Din Dairesi bakar. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

MADDE 16: İslâm Birleşik Devletleri’nin dış devletlerle ilişkileri, bu ilişkilerin düzenlenmesine ve dış temsilciliklerle ilgili işlere, bir dış işleri bakanlığı değil, hükümetten bağımsız bir seviyede, doğrudan doğruya Başyüce’ye bağlı olarak Hariciye Dairesi bakar. Gereği kadar alt bölüm hâlinde teşkilatlanacak olan Hariciye Dairesi’ne, Haber Alma Müsteşarlığı da bağlıdır ve çalışma şekilleri kanunla belirlenir.

MADDE 17: İslâm Birleşik Devletleri’nde devlet mekanizması, Başyüce’den en düşük rütbeli memuruna kadar, tüm yaptıkları ve ettikleriyle, Hakk’a karşı olduğu gibi, halka karşı da sorumludur. Halk Divanı, halkın devletten hesab sorma organıdır. Halk divanı senenin muayyen günlerinde toplanır; ona isteyen her vatandaş katılabilir ve tüm dâvâlarını serbestçe dile getirebilir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

İhtiyaç hâlinde, Hazret-i Ömer dönemindeki “vefd” uygulaması örnek alınarak, ülke topraklarına âid her şehirde Halk Divanı kurulur ve halkın hakları muhafaza altına alınır. (Bkz. Hukuk Edebiyatı)

MADDE 18: İslâm Birleşik Devletleri’nin en önemli resmî organlarından biri Aydınlar Akademyası’dır. Aydınlar Akademyası, belli bir sayıyla kayıdlı olmayarak, memleket aydınları arasından, siyasî iradeden bağımsız bir şekilde kurulur. Üç şûbe hâlinde çalışır:

- İlim ve tefekkür kolu

- Fen ve keşifler kolu

- Edebiyat ve güzel sanatlar kolu

Başyücelik Akademyası’nın bu üç şûbesinde faaliyet gösterecek aydınlar, devletin tam bir himâyesi altında ve en rahat yaşama şartları içinde, sadece ve sadece eser vermek ve fikir üretmek mükellefiyeti altındadır. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

III. SİYASÎ YAPI

MADDE 19: İslâm Birleşik Devletleri, öncelikle Anadolu Kıt’asında sözkonusu olmak üzere, herbiri bir eyalet düzenine sahib, birer meclisi, kanunları, bayrağı ve mülkî teşkilatı olan “birleşmiş devletler” esasına dayanır. Bu eyaletler, bugünkü coğrafî bölgeler dikkate alınarak oluşturulmuşlardır:

- İstanbul Eyaleti: Marmara bölgesinin tamamı

- Ankara Eyaleti: İç Anadolu bölgesinin tamamı

- İzmir Eyaleti: Ege bölgesinin tamamı

- Adana Eyaleti: Akdeniz bölgesi

- Diyarbakır Eyaleti: Güneydoğu Anadolu bölgesi, Malatya ve Hakkâri dahil

- Erzurum Eyaleti: Doğu Anadolu bölgesi, Malatya ve Hakkâri hariç

- Samsun Eyaleti: Karadeniz bölgesinin tamamı

Bu eyaletlerin oluşumu kanunla düzenlenecek, gerekli hâllerde idarî ve siyasî değişiklikler yapılabilecektir.

MADDE 20: İslâm Birleşik Devletleri’nin merkezî hâkimiyet sahası olan Anadolu Kıt’ası, Türkiye ve Kürdiye sancaklarından oluşur. Bu sancaklar, kesin hududları tâyin edilmeksizin, mevcut eyalet yapıları içinde nüfusça Türkler’in ve Kürdler’in çoğunluğunu teşkil ettiği sahalardır. Kürdiye sancağına giren eyaletlerde, bütün resmî ve gayrıresmî dairelerde her iki dil kullanılır, Türkiye sancağına giren eyaletlerde yaşayan Kürd nüfusuna da gereken kolaylıkların gösterilmesi sağlanır. (Bkz. 59. Madde)

Geçici Fıkra: Geçmişte literatürde yer alan Lazistan sancağının bugün hâlen var olup olmadığı, eski Lazistan sınırları içinde yapılacak serbest halk oylamasıyla belirlenecek, bu belirlendiği takdirde Kürdiye sancağında Kürdler’in yararlandığı bütün haklardan, Laz sancağında Lazlar da yararlanabilecektir.

MADDE 21: Anadolu Kıt’ası hududları dahilinde yer alan Türk ve Kürd’ten başka, Laz, Zaza, Çerkes, Boşnak, Arnavut, Pomak, Makedon, Abaza, Gürcü, Arab, Tatar, Çingene vs tüm kavmî unsurların kendi dil, kültür ve kimliklerini koruma ve yaşatma ile İslâm hurufuna bağlı kendi alfabe ve edebiyatını geliştirme hakkı vardır. Bu özelliklerini belirtmeleri ve kaydettirmeleri hâlinde bu haklarından yararlanmaları sağlanır. (Bkz. 59. Madde)

MADDE 22: Yüceler Kurultayı, Başyücelik Hükümeti ve diğer merkezî yönetim organlarında, ne eyalet, ne de kavmî zümreler yönünden nüfus nisbetlerine göre temsil esası yoktur. Merkezî yönetim organlarında sadece liyakat ölçüsüne göre temsil esası vardır ki, bu ölçü karşısında da tüm eyaletler, kavimler ve vatandaşlar eşit haklara sahibtir. Buna karşılık eyalet yönetimlerinde ise, nüfus yapısı ve ihtiyaçlar dikkate alınır.

MADDE 23: İslâm Birleşik Devletleri’nde, Ehl-i Sünnet dışı her mezheb ve inanç çevresi, dilediği takdirde, kendi kimliğini korumak ve yaşatmak hakkına sahibtir. Alevîler, Şiîler vs, kendi kimliğini, mabedlerini ve törelerini, siyasî veya adlî suç oluşturmayan diledikleri her şekil altında muhafaza edebilecekleri gibi, dilerlerse bu kimliği terketme haklarına da sahibtirler.

MADDE 24: İslâm Birleşik Devletleri hududları dahilinde yaşayan gayrımüslim unsurlar ve Dönme (Sabetayist) olduğu kesinlikle bilinenler, tüm maddî ve manevî varlıkları teminat altında olarak, diledikleri ülkeye gitme haklarını ellerinde bulundururlar; buna rağmen Hıristiyanlardan gitmek istemeyen, Dönmeler’den ise Dönme (Sabetayist) olduğu hakkında şübhe bulunan veya karışık evlilikler yoluyla bu özelliğini kaybetmiş olanlar, geçmişteki azınlık hakları ve imtiyazlarına sahib olmayarak, tüm vatandaşlarla eşit bir biçimde ülkede kalabileceklerdir.

Geçmişte Mason, Roteryen, Lions gibi bilumum emperyalist ve siyonist teşekküller içinde kurucu ve yönetici seviyede hizmeti tesbit edilenler ve aileleri de bu kapsamdadır.

MADDE 25: İslâm Birleşik Devletleri’nin idarî birimleri, mülkî teşkilâtı kanunla tâyin edilmek üzere, şunlardır:

- Eyaletler

- Şehirler

- Kasabalar

- Beldeler

- Köyler

- Mahalleler

Ülke ekonomisinin gerektirdiği sınaî, ziraî ve ticarî kalkınma programlarına göre, bu idarî birimlerde gerekli görülen değişiklikler, ekleme ve çıkarmalar yapılabilir.

MADDE 26: : Köy ve mahallelerde muhtarlık seçimlerine, şehir, kasaba ve beldelerde belediye seçimlerine, kanunda belirtilecek şartları hâiz olan tüm vatandaşlar katılabilir ve seçilecek kimse ile görev süresi ve yetkileri kezâ kanunla belirlenir.

Eyalet başkanlığı ve eyalet meclisi seçimleri, kanunda belirtilecek şartları hâiz olan adaylar arasında ve serbest halk oylamasıyla yapılır. Eyalet başkanlığının görev ve yetkileriyle bütçe ve harcamaları kanunla belirlenir.

MADDE 27: İslâm Birleşik Devletleri’nde siyasî partiler ve onların yol açtığı malûm yozlaşmalarla, topluma yükledikleri maddî ve manevî külfetlere yer yoktur. Bunun yerine, Aydınlar Akademyası’nın toplum içinde resmî kültür ocağı olarak ve “merkezî fikrin cebhesi” hüviyetiyle İBDA Hareketi vardır. Tüm eyalet, şehir, kasaba ve beldelerde, vatandaşlık haklarına sahib ve kanunla belirtilecek nitelikleri hâiz herkes, hiçbir zor veya engele maruz kalmaksızın, İBDA Hareketi’ne üye olmak ve onun temsil ettiği siyasî, içtimaî ve ilmî çalışmalara katılmak hakkını taşır. İBDA Hareketi’nin kuruluş ve işleyişi anayasa iradesine tâbidir. (Bkz. Madde 99)

IV. İÇTİMAÎ DÜZEN

MADDE 28: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan herkesin, maddî ve manevî varlığını koruma, ücretsiz olarak temel eğitim ve sağlık hizmetlerinden, sosyal güvenlik ve emeklilik imkânlarından yararlanma hakkı vardır.

MADDE 29: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan hiç kimse, isbatı mümkün olmadıkça, ne imâ ile, ne de alenen, ne kişiler, ne de resmî merciler ve mahkemeler tarafından suçlanamaz, toplum önünde küçük düşürülemez, masumiyeti ve mahremiyeti lekelenecek şekilde teşhir edilemez.

MADDE 30: Kişi mahremiyeti, aile hayatı ve mesken dokunulmazdır. Bunlara yönelik her türlü saldırı ve tahkir anlamına gelebilecek fiil ile tecessüs ve izleme yasaktır.

MADDE 31: Hiç kimseye ne resmî kurumlar, ne de gayrıresmî kişi ve oluşumlar tarafından işkence yapılamaz, insan haysiyetiyle bağdaşmaz davranışlarda bulunulamaz; yetişkin hiç kimse –başka herhangi bir meşrû işle meşgul olması kaydıyla- rızası dışında çalıştırılamaz, zor ve tehdit yoluyla bir hâl ve davranış içine sokulamaz, bir imzâ ve yetki devrine zorlanamaz.

Bu hüküm aile içinde ve eşler arasında da geçerlidir.

MADDE 32: Hiç kimse, İslâm ahlâkının izin vermediği bir yoldan geçim ve kazanç temin edemez, temin edilmesine yardım edemez.

Bu hüküm, geçim ve kazancın maddî veya manevî olmasına bakılmaksızın, din istismarı ve inanç sömürüsü sayılabilecek hâller ve fiiller için de geçerlidir.

MADDE 33: Sokaklar, meydanlar, parklar, toplu taşıma araçları ve bilumum kamu alanlarında, ister tükürmek, çöp atmak vs yollarla, ister gürültü ve şamata yoluyla, ister öte beri satıcılığı ve işgal yoluyla, isterse bir başkasına rahatsızlık vermek ve serkeşlik yoluyla olsun, her türlü kirletme ve çirkinleştirme teşebbüsü, kamu adına takib edilir ve kanunda tarif edilecek terbiye cezalarına çarptırılır.

MADDE 34: Kamu alanlarında ve topluma açık yerlerde, ister İslâm kıyafeti ister başka bir geleneğe âid kıyafet içinde olsun, hiç kimse umumî âdâba aykırı bir kılıkta dolaşamaz, bulunamaz; toplumun cinsî duygularını tahrik veya estetik duygularını rencide edici bir hâl ve davranış içine giremez.

Bu hüküm, ülkede bulunan yabancılar ve turistler için de geçerlidir.

MADDE 35: Hiç kimse, ilgili kanunlar ve yetkili merciler nezdinde geçerli bir gerekçesi olmaksızın, bir beldeden başka bir beldeye taşınamaz, orada resmî mercilerin izni dışında imar ve iskân faaliyetinde bulunamaz.

MADDE 36: Evlenme, boşanma vesair hususlardaki tüm hak ve yükümlülükler, Büyük Doğu Mimarı Necib Fazıl’ın İman ve İslâm Atlası eseri çerçevesinde yapılacak yeni medenî kanuna tâbidir.

V. ADALET ÖLÇÜSÜ

MADDE 37: İslâm Birleşik Devletleri’nde kazâ organı, bağımsız mahkemelerdir. Bu mahkemelerin hâkimleri, sadece Başyüce adına hüküm verdikleri hâlde, gerektiğinde Başyüce’yi bile en zayıf ferd gibi karşılarına alıp yargılamak yetkisindedirler. Büyük Doğu hâkimlerine, vicdanî ve ilmî ehliyetleri haricinde hiçbir güç müdahale ve tesirde bulunamaz. Devlet, hâkimlere belli miktarda bir maaş tâyin etmek yerine, devlet kasasından dilediği miktarda ve hiç kimseye hesab vermeksizin istedikleri kadar para çekme hakkını verir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

Büyük Doğu savcıları ise, eski usûl hâkimlerin yanında değil, hâkimlere savunma avukatlarıyla eşit uzaklıkta ve karşısında görev ifa ederler.

MADDE 38: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes, kanun önünde eşittir. Hangi makam ve mevkîde bulunursa bulunsun, suçlanma şartları meydana geldiğinde suçlanabilir, dâvâ edilebilir; ve yine hangi imkân ve şartlar içinde olursa olsun, kendini serbestçe savunma hakkına sahibtir. Buna bağlı olarak;

Hiç kimseye gözaltında kötü muamele yapılamaz ve rızâsı dışında ifade imzalatılamaz. Şübheli, aleyhindeki delillerle birlikte mahkemeye sevkedildiğinde, avukatı olmadan ve savunması alınmadan sorgulanamaz ve tutuklanamaz.

MADDE 39: “Büyük Doğu Mahkemesinde hiçbir dâvâ sürüncemede kalamaz, bir mevsimden öbürüne geçemez, en hızlı prosedür içinde ve her delili tamam olarak hak ve adalete kavuşturulur.”

“Beraatle neticelenen haksız takibten manevî zarar ve ziyanı devlet öder ve sebeb olanları cezalandırır.”

MADDE 40: İslâm Birleşik Devletleri’nde, aslolan hasbelkader suça düşmüş birini içeri tıkmak olmayıp, suç fiilini kökünden kazımak olduğu için, ceza kanununda ve onun tatbikinde, af ve merhamet esastır. Hapishane, hem az sayıda hem de hapishane değil “ıslahhane” keyfiyetindedir. Bir insana tüm ömründe toplam 10 yılı geçemeyecek hapis cezasından başka, topluma teşhir etme, kamu yararına çalıştırma ve kanunla belirtilecek muhtelif terbiye cezaları vardır.

Bununla beraber, halkın büyük ölçüde öfkesini kabartmış ve infialine sebebiyet vermiş idamı gerektiren suçlarda, halk, belli bir sayıda olmak üzere mahkemeye katılabilir ve hâkimden suçluyu “linç” talebinde bulunabilir.

MADDE 41: İslâm Birleşik Devletleri’nde idam hükmünü gerektiren cezalar şunlardır:

- Devletin hükümranlığına karşı terör, sabotaj, kundakçılık, ayaklanma ve bu kapsamda bir fiile tam teşebbüs, tam teşebbüs için emir verme ve zorlama, bu teşebbüsün oluşması için gereken miktarda kasden yardımda bulunma ve örgütlü hâlde eksik teşebbüs… (Niyet ve fikirden dolayı bu ceza uygulanmaz.)

- Silahlı soygun, gasb, haraç, şantaj ve baskı fiilinde bulunma, bu fiillerin icrâsı için şebeke oluşturma, icrâ edilmesi için emir verme ve icrâ edilmesi için gereken miktarda kasden yardımda bulunma…

- Büyük çaplı fuhuş, uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık ve halkın maddî ve manevî zararına yol açacak bilumum suçlar için şebeke oluşturma ve bu şebekeyi yönetme fiilinde sübut…

- Kasden adam öldürme veya öldürülmesi için emir verme, şantaj yapma ve zorlama fiilinde sübut…

- Tecavüz, çocuk istismarı ve ileri derecede cinsî sapkınlık fiilerinde sübut…

- Vatana ihanet kapsamına giren suçlar ve yabancı bir devlet adına casusluk fiilinde sübut…

- Allah’a, Resulü’ne, İslâm dini ve hükümlerine veya İslâm büyüklerine, hangi vasıtayla olursa olsun, kasden ve alenen küfür fiilinde sübut…

MADDE 42: İslâm Birleşik Devletleri’nde, hırsıza kol kesme ve kolunun hırsızlıktan dolayı kesildiğini belirtici bir alâmeti bir ömür üstünde taşıma cezası verilir. Hırsızlık fiiline uyan her türlü suistimal, zimmet, irtikab ve rüşvet fiiline de aynı ceza tatbik edilir.

Açlık, muhtaçlık gibi mecburiyet belirttiği kesinlik kazanan durumlarda, bu hüküm tatbik edilemez.

MADDE 43: İslâm Birleşik Devletleri’nde fahişeler, homoseksüeller, tedavisi mümkün olmayan alkol ve uyuşturucu mübtelâları, berduşlar ve topluma zarar verecek dercede aklî ve ruhî melekelerini yitirmiş olanlar ile nesebi gayr-ı sahih olarak dünyaya gelen çocuklar, toplum içinden ayıklanır.

MADDE 44: Askerî nitelikte suçlar, ister asker, ister sivil kimse tarafından işlensin, askerî mahkemelerde; askerî nitelikte olmayan suçlar da ister asker, ister sivil kimse tarafından işlensin, sivil mahkemelerde yargılanabilir. Askerî hapishaneler ve sivil hapishaneler için de aynı kural geçerlidir.

Bütün temyiz ve istinaf mahkemeleri sivil niteliktedir.

MADDE 45: İşbu anayasa yürürlüğe girdiği günden itibaren, ilk ve son defa olmak üzere genel af ilan edilir, hapishanelerdeki bütün mahkûmlar tahliye edilir ve bir daha bu anayasa yürürlükten kaldırılmadan, böyle bir husus gündeme gelemez.

VI. İKTİSADÎ DÜSTUR

MADDE 46: İslâm Birleşik Devletleri’nin ekonomi modeli, “sermaye ve mülkiyette tedbircilik” temel prensibine bağlı olarak İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu tarafından İktisat ve Ahlâk isimli eserde özleştirilmiş olan İslâm ekonomi modelidir.

Bu model ve onun ruhuna aykırı olarak, resmî veya gayrıresmî, ihtiyaren veya kendiliğinden, hukuk çiğnenerek veya hukuk kılıfına uydurularak hiçbir iktisadî oluşuma müsaade edilemez.

MADDE 47: Başyücelik hükümeti, tek tek bütün ferdlerinin yeme, içme, barınma, çalışma ve kazanma, mülkiyet edinme, iş teşebbüsünde bulunma ve ticaret yapma haklarını kefâlet altına alır. İslâm Birleşik Devletleri hududları dahilinde bir tek aç, açıkta, işsiz ve barınaksız kimse bulunamaz.

MADDE 48: Başyücelik Hükümeti, yeni iş sahaları açmak, sermaye hareketlerini yönlendirmek ve zorunlu hâllerde istimlâk ve istirdad politikası uygulamakta en yüksek yetkili organdır. Bilhassa geçmişte kurulmuş olan din ve ahlâk dışı iş sahalarının kapatılması ve onlara paralel olarak yeni iş sahalarının açılması, sermaye ve iş sahiblerinin bu alanlara yönlendirilmesi, hükümetin görevleri arasındadır. Buna bağlı olarak;

Anayasanın yürürlüğe girmesinden önce açılmış din ve ahlâk dışı iş kollarını, Başyücelik Hükümeti, alternatif yatırım ve çalışma sahaları göstererek kapatabilir. Büsbütün haksız kazanç olduğu mahkeme kanalıyla tesbit edilen veya anayasanın yürürlüğe girmesinden sonra din ve ahlâk dışı olarak bulunulan teşebbüsler ise, anayasa ölçüsüne sığmayan tüm menkul ve gayrımenkuller için sözkonusu olmak üzere, bakanlar kurulu kararıyla istimlâk ve istirdad edilebilir.

MADDE 49: Sermayenin birkaç elde birikmesi suretiyle bir sınıf tahakkümü ve ardı sıra sınıf mücadelesi oluşmasına müsaade edilemez. “Mülkiyet hakkına bağlı cemiyet sermayedarlığı” formülüne göre, sermaye ve emek, birbirine ortak olucu ve birbirini bütünleyici yönde sevk ve idare edilir. Buna bağlı olarak;

Ne resmî ne de gayrıresmî surette, faiz uygulanamaz. Faizle eş anlama gelen emeksiz ve üretimsiz, sermayenin kendi kendini şişkinleştirmesinden ibaret kazanç şekilleri bulunamaz. Faiz ve haksız kazanç yolları kanunla tarif edilir.

MADDE 50: Vergi sistemi, zekât şartına bağlı olarak yeni bir düzenlemeye tâbi tutulur. Zekât kapsamına giren ve girmeyen mallar, İslâmî esaslara uygun modern bir anlayışa bağlanarak kanunla tarif edilir. Zekâtta hile yollarına müsaade edilmez. Buna bağlı olarak;

Her işverenin zekâtı, sermaye ve gelirinden ayrı ayrı hesablanıp toplanarak, o işyerinin çalışanları arasında eşit ölçülerde ve senede bir defa “ikramiye” olarak dağıtılır.

MADDE 51: Yabancı sermaye, yabancı yatırımcı, yabancı ortak ve borç verici şirket ve kurumların varlığına izin verilemez. Var olanlar, tüm mevcudiyetlerini alarak, yerlerini millî sermayeye terkederler. Buna bağlı olarak;

İthalat, ihracat ve dış yatırım devlet güdümünde ve ilgili kanunlara tâbidir.

MADDE 52: “İşçinin hakkını alnının teri kurumadan ödeyiniz” ölçüsü esastır. Buna bağlı olarak;

Her kişi ve kuruluş, çalıştırdığı işçinin, gündelikçinin, anlaşmalı olduğu kişinin alacağı ücreti ve hakedişi öngörülen tarihte ödemekle mükelleftir. Ödenmeyen hak edişi, bildirilmesi hâlinde, bir gün gecikmeyle devlet öder ve ödemesi gerekeni cezalandırır.

MADDE 53: İşçi, memur ve diğer ücretli kesimin mesai müddeti, haftada 40 saati (5 tam gün) aşamaz. Bunun dışında, ücretlinin isteği hâlinde, ek 8 saat (1 tam gün) ücretli mesai yapılabilir. Perşembe ve Cuma günleri ile, Ramazan, Kurban ve Kurtuluş bayramları resmî tatildir. Ayrıca tüm köy, kasaba ve şehirlerdeki ücretli işçiler için, senede 10 tam mesai günü (iki hafta) senelik izin kullandırılması zorunludur.

Köyler ve şehirlerdeki bütün iş yerlerinin namaz izni vermesi gerektiğinden, her mesai müddetinde 1 saat yemek ve yarım saat de istirahat molası verilmesi zorunludur; bu 1.5 saatlik müddet mesaiye dahil değildir.

Kadınlar, erkek işleri denecek ağır işlerde çalıştırılamaz. Kadın işyerlerinde erkek görevli ve hizmetli bulunamaz. Doğum iznini, kadının taleb ettiği süre kadar vermek işyeri için zorunludur. Bu izin müddetinde maaş kesilir ve sosyal sigorta ile ek devlet desteği uygulanır.

Çıraklık yaşı, ilk öğretimi bitirme yaşı olan 12 ile askerlik yaşı olan 18 arasındadır. Bu sürede çıraklar, bünyelerinin kaldıramayacağı işlere koşulmamak kaydıyla, yarım maaş alır ve çalışanların yararlandığı diğer tüm haklardan aynı ölçüde yararlanır. Askere giden bir çırak, maaş yerine, askerliğe ilişkin haklarından yararlanır.

MADDE 54: Vakıf başta olmak üzere, miras, hibe, borç alma ve verme, alışveriş gibi tüm bahislerde, İslâm hukukunun tâyin ettiği temel şekillerin hâkim kılınması, sahte ve uydurma usullerin ayıklanması, yeni ticaret kanununun ana görevidir.

VII. EĞİTİM SİSTEMİ

MADDE 55: İlk öğretim, bütün İslâm Birleşik Devletleri vatandaşları için mecburidir. 7 yaşında başlayacak olan ilk öğretim devresi 5 yıl sürer, bu devrede kız ve erkek öğrenciler karışık okur.

MADDE 56: Orta öğretim, yine 5 yıl sürer, bu öğretim mecburi olmamakla birlikte, mümkün mertebe bütün gençlerin ondan yararlanması sağlanır. Orta öğretimde, kız ve erkek öğrenciler ayrı ayrı okullarda okutulur. Bununla birlikte, ilk öğretimden farklı şekilde, orta öğretimde, çeşitli meslek ve istidad farklılıkları dikkate alınarak, birbirinden farklı konseptlerde okullar açılabilir.

MADDE 57: Yüksek öğretim, erkek öğrenciler için, 1 yılı geçmeyecek olan temel askerlik eğitiminden sonra, “külliye” adı verilecek olan Büyük Doğu üniversitelerinde yapılır. Kız öğrenciler için ayrı külliyeler kurulur. Külliye sayısı ve öğrenci adedi, yurt içi ve gerektiğinde yurtdışı ihtiyacı karşılayacak miktarı geçmeyip, böylece yüksek öğretimini tamamlayan her gencin, tahsilini gördüğü sahada, iş ve meslek sahibi olması sağlanır. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

MADDE 58: Öğretim sisteminin hiçbir kademesinde, eğitim ücretli olamaz. Eğitim, tamamiyle Maarif cihazının kefaleti altındadır. Özel okul, kolej, kreş, yabancı okul ve dershane nâmı altında, öğrenim gören gençlerden ücret taleb eden hiçbir teşekkül oluşturulamaz. Bilakis, öğretim hayatına ve öğrencilere destek için vakıflar oluşturulabilir; öğrencilere karşılıklı ve karşılıksız burs temin edebilir. Ekonomik imkânsızlıktan dolayı tahsil hayatına devam edememek gibi bir husus düşünülemez; bu gibi durumda olan öğrencilerin masrafını devlet veya devletin göstereceği özel kurumlar üstlenir.

MADDE 59: Kürdiye sancağında, ilk öğretim Kürdçe yapılır, bunun yanında ana dili Kürdçe olan her çocuğa Türkçe de öğretilir. Ana dili Kürdçe olan çocuk, orta öğrenimini dilerse Kürdçe, dilerse Türkçe yapabilir. Yüksek öğrenim de kezâ Kürdçe ve Türkçe yapılabilir.

Türkiye sancağında ise, eğitim dili Türkçe olup, bunun yanında, Kürd kimliğine sahib çocuklar, Kürdçe eğitim veren orta öğretim kurumlarına gidebilir.

Kürd dışındaki diğer kavmî unsurlara (21. Madde’de örnek verilen unsurlar) mensub olan ailelerin çocukları, ister Türkiye, ister Kürdiye sancağında yaşasınlar, ana dili Türkçe olan çocuklarla aynı eğitimden geçerler. Yüksek öğretimde ise, ihtiyaç hâlinde, bu dillere âid bölümler ve enstitülerden yararlanabilirler.

İhtiyaç ve şartlara göre, bu haklarda değişiklik yapılabilir.

MADDE 60: İslâm Birleşik Devletleri’nde din eğitimi ilk öğretim seviyesinden başlayacak ve yüksek öğretimin son safhasına kadar devam eder. Ehl-i Sünnet dışındaki mezheblere mensub ailelerin çocukları, ailelerinin istemesi hâlinde, bu eğitimden bütünüyle muaf tutulurlar. Bunun yanında, orta öğretim seviyesinden başlayarak, yurt içi ve yurt dışı ihtiyaç nisbetinde, dinî eğitimin daha yoğun olduğu okullar açılabilir.

MADDE 61: İslâm Birleşik Devletleri’nin tüm bölgelerinde ve orta öğretimin her biriminde Arabça başta olmak üzere, Maarif cihazının teklifi nisbetinde Doğu ve Batı yabancı dilleri öğretimi verilir.

MADDE 62: İslâm Birleşik Devletleri’nde, orta öğretim seviyesinde, kütübhanesi, laboratuarı, mescidi, spor salonu ve hocası olmayan tek bir okul bile olmayıp, öğrenciler istikbalin yüceleri, aydınları ve memurları olacak şekilde eğitimden geçirilir; mükerrer haylazlık ve serkeşlik hâllerinde öğrencinin bütün öğretim hakkı elinden alınmaya dek varacak tedbirlere başvurulur ve illâ eğitim kalitesi en üst seviyeye çıkarılıp, okumak istemeyen hiçbir genç zorla veya müsamaha ile okutulmaz.

MADDE 63: İslâm Birleşik Devletleri’nin tüm bölgelerinde eğitim İslâm harflerine bağlı “Yeni Millî Alfabe” ile verilir.

VIII. KÜLTÜREL DOKU

MADDE 64: İslâm Birleşik Devletleri’nde varsa tek imtiyazlı sınıf aydınlar sınıfı olacağından, eser veren ve fikir üreten aydın kadrolar, bilhassa Başyücelik Akademyası mensubları, devletin maddî ve manevî himâyesi altındadır. Başyücelik Akademyası başkentte kurulur, Akademya mensubları hangi coğrafyadan olurlarsa olsunlar başkentte yaşar, bununla beraber çalışmak, araştırmak, konferans vermek vs her fırsatta tüm yurdu dolaşmaları ve gerekli imkânlara mâlik olmaları sağlanır.

Aydınlar tarafından işlenecek fikrî kabahatler, Başyücelik Akademyası tarafından muhakeme edilip, 65. maddede tarif edilen ölçüleri zedeleleyici özellikte görülmedikleri takdirde, hukukî takibata uğrayamaz. Aydınların işleyeceği fikrî olmayan suçlar ise, herhangi bir vatandaşın işleyeceği suçlar gibi, bağımsız mahkemelerde işlem görür.

MADDE 65: Olanca sanat ve edebiyat hayatı, saf sanatı gaye edinmiş çilekeş sanatkârlar eliyle tesis edilir. Şiir, resim, müzik, sinema, tiyatro, mimarî gibi modern sanat dalları yanında, hat, minyatür, ebru, süslemecilik, oymacılık gibi eski sanatlarımız da teşvik ve himâye altındadır. Bununla beraber bütün sanatçılarımızdan verecekleri eserlerde üç sınırı aşmamaları beklenir:

- Alenen veya imâ yoluyla, İslâm’a ve İslâm büyüklerine hakaret ve küfür,

- Umumî ahlâkı ve bediî zevki incitici kabalık yanında bilhassa alenî müstehcenlik,

- Halkın bütününün veya bir kısmının haysiyetini kırıcı ve infiâline sebeb olucu, yahud bilinen meşhur veya meşhur olmayan kişilerin, muhalefet ve eleştiri sınırını aşacak şekilde küçük düşmesine yol açıcı, ifade ve üslûb.

Karikatüristler, mizahçılar ve komedyenler de, fiillerinde bu esasları dikkate almak kaydıyla, sanat erbabı arasındadır.

MADDE 66: 65. Maddede zikredilen ölçüler dışında, basın hürdür. Gazeteler, dergiler ve kitablar, fikir, haber, yorum, eleştiri özellikleri içinde serbestçe yayınlanabilir; isterse yayınlayacakları haber skandal niteliğinde ve devlet kurumlarına dair olsun. Ancak kişilerin mahremiyetine dair yorum ve görüntü yayınlayamaz, bilhassa iftirâ atamaz ve mesnedsiz suçlamalarda bulunamazlar. Dileyen herkes, ilgili idarî ve mâli başvurularını yapmak ve 65. maddede zikredilen ölçüleri aşmamak şartıyla, gazete, kitab ve dergi çıkarabilir.

MADDE 67: Ülke hududları dahilinde, miskinlik, sefahet ve çirkef ihtivâ eden gazino, pavyon, disko, bar, kulüb, kumarhane, umumhane, randevuevi, birahane türünden tüm müesseseler yasak kapsamındadır. Bunların eskiden açılmış olanları kapatılır, sahiblerine, işletmecilerine, türkücülerine, dansözlerine, kabadayılarına ve diğer çalışanlarına tanınan tüm maddî ve manevî imtiyazlar ellerinden alınır. Bir emekçinin yıllarca çalışarak kazandığı parayı birkaç gecede elde eden, üstelik toplumun şöhretleri arasına girerek saygı gören hiçbir eğlendirici ve uyuşturucu meslek erbabı bulunamaz.

MADDE 68: Modacılarımızın millî bir kılık kıyafet ölçüsü ve zevki tâyin etmeleri, ürünlerinin tanıtımında canlı manken kullanmamaları, “defile” türünden azınlıklara hitab eden Avrupaî tertibler yerine, ürünlerini umumun beğenisine sunucu şekiller altında görünmeleri gerekir. Manken, fotomodel, reklâm yıldızı türünden tüm meslekler kanun dışı ve bilvesile reklâm sektöründe ürün markası, kalitesi ve fiyatının tanıtımından başka tüm abartı ve gösterişler yasaktır.

MADDE 69: Spor, nesillerin sağlık, dinçlik ve güzelliği yararına, ilk öğretim hayatından başlayarak tüm eğitim hayatında devlet teşvik ve himâyesindedir. Eğitim hayatı dışındaki halkın da spor imkânlarından yararlanması için büyük işyerlerine ve halkın ulaşabileceği yerlere, kadın ve erkek için ayrı ayrı olmak üzere spor salonları ve tesisleri açmak, gerekli görülen işletmelerde haftalık spor programları uygulatmak, devletin görevleri arasındadır.

Meslekî olabilecek ve olamayacak spor dalları kanunla tarif edilir. Millî bünyeye uymayan ve zarar veren spor dallarında meslekî eğitim ve oluşuma izin verilemez, geçmişte kurulan bu türden kulübler, federasyonlar, tesisler, bunların düzenledikleri müsabakalar ve bunlar üzerinde tertiblenen bahisler tümden tatil ve iptal edilir; bu alanda büyük kazançlar sağlamaya veya taraftarlık adı altında büyük sosyal hastalıklara yol açmaya göz yumulamaz.

MADDE 70: Millî müzik ve kültürün geliştirilmesi, onun yozlaşmış ve yozlaştırıcı türlerinin toplum plânından silinmesi hedeftir. Bu kapsamda olmak üzere; dans ve bale türünden kültür emperyalizminin topluma kazandırmaya çalıştığı hastalıklar bütünüyle kaldırılır. Yine bu kapsamda olmak üzere; müzikte “star” düzeni, bu düzene bağlı haksız kazanç ve şöhret şekilleri ile bu düzenin ürünü olucu nitelikte organizasyonlara izin verilemez. Kemanından davuluna senfonik orkestra teşekkülü ise danstan ayrı telâkki edilip bilakis ve öncelikle himâye görür.

MADDE 71: Bilinen ve bilinmeyen kişilerin, hattâ hayvanların kaba suretini çıkarmaya dayanan türde heykelcilik yasaktır; geçmişte yapılmış tüm eserler, antik ve arkeolojik değeri olmamak kaydıyla, tahrib edilir ve bu sahada sadece mücerrede kıvrılan saf sanat çalışmaları ve kitâbelere izin verilir.

MADDE 72: Radyo ve televizyon bir devlet kurumu hâlinde eğitici ve eğlendirici yönde faaliyet yapar, özel kişilerin bu türden yayınlar yapmalarına izin verilemez.

IX. ASKERÎ DİSİPLİN

MADDE 73: İslâm Birleşik Devletleri’nin ordusunun ismi, “Yeni Altun Ordu”dur. Bu ordu, dünyanın en bilgili, asil ve kahraman subaylarıyla, dünyanın en itaatli erlerinin ve gerektiğinde dünyanın en itaatli milletinin harmanı olup, dünyanın en muhteşem ordusu olmak mükellefiyeti altındadır. (İdeolocya Örgüsü)

MADDE 74: Yeni Altun Ordu’nun, geçmişte, hattâ geçmiş yüzyıllarda olduğu cinsten, halkına, hükümetine veya meclisine karşı, kısacası içe doğru bir görevi ve hareketi yoktur. Sadece Başyüce’nin resmî emri ve Yüceler Kurultayı’nın alenî kararıyla, emir ve kararda öngörülen süre içinde, kendisine âid olmayan bir görevi üstüne alabilir.

MADDE 75: İslâm Birleşik Devletleri vatandaşı tüm erkekler, kanunda belirtilen ruhî ve fizikî arazları taşımamak kaydıyla, temel askerlik görevlerini yapmakla mükelleftir. Bunun için tahsil görmek, yurt dışında olmak, maddî şartları iyi olmak, sporla uğraşmak, kolluk kuvveti olmak türünden tüm eski ayrıcalıklar kaldırılmıştır. Liseyi bitiren (18 yaşını dolduran) her erkek, askere alınır ve 1 seneyi geçmeyecek temel askerlik eğitimine tâbi tutulur. Üniversite tahsiline askerlik görevini yaptıktan sonra devam eder.

MADDE 76: Yeni Altun Ordu kurmay kadrosu, İslâm Birleşik Devletleri’ne bağlı bütün eyaletler ve sancakların halkını temsil liyakatinde ve herbirinin iştirak ve destekleriyle oluşmuş, “profesyonel ordu” özelliğine sahib subayların kadrosudur.

Temel askerlik eğitimi almak üzere Yeni Altun Ordu’ya teslim edilmiş ve temel askerlik hizmetinden sonra askerlik mesleğini seçmiş tüm eyalet ve sancaklardaki vatandaşlar da, kezâ “profesyonel ordu” erat kadrosudur.

MADDE 77: Yeni Altun Ordu Başkurmay’ı, seferberlik hâlinde Başbuğ ünvanını alır ve harekâtın tam yetkilisi olarak başına geçer. Seferberlik hâlinde İBDA Hareketi, halk ve gençlik arasından oluşturacağı milis kuvvetleriyle onun emrine girer. Bundan başka, sıkıyönetim ve olağanüstü hâl ihtiyaçlarında, ancak Yüceler Kurultayı kararıyla, gerektiği kadar Yeni Altun Ordu subay ve eri uygulamalara katılabilir.

MADDE 78: Yeni Altun Ordu’nun, yurt içinde bir âsâyiş görevi olmadığı için, müstakil bir “jandarma” sınıfına da ihtiyacı yoktur. Köylerde, şehirlerde, yollarda ve açık arazide âsâyiş görevi, Umumî İnzibat Müsteşarlığı ve polis teşkilâtına âidtir. Buna göre Yeni Altun Ordu, Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri sınıfından oluşur.

MADDE 79: Yeni Altun Ordu, Haber Alma Teşkilâtı içinde kanunla gerekli görüldüğü kadar personel bulundurma yetkisine sahibtir. Bunun dışında bir istihbarat birimi oluşturmak, bilgi toplamak, izleme yapmak ve değerlendirmek görevi yoktur. Ancak kendi içinde ve kendi disiplini için yapacağı çalışmalar, bu hükmün dışındadır.

MADDE 80: Yeni Altun Ordu subay ve kurmayları, hükümet yetkilileri ve Başyüce ile kapalı kapılar ardında yapacağı fikir alışverişi müstesnâ, iç ve dış siyasete dair görüş beyan edemez, kişi ve kurumlar nezdinde yönlendirme yapamaz, kendi emir komuta zinciri dışında bir mercie veya vatandaşa emir veremez ve bilhassa dış ülkelerde resmen görevlendirilmediği siyasî temaslarda bulunamaz.

MADDE 81: Yeni Altun Ordu subay ve kurmayları, ordu yararına veya şahsî olarak şirket kuramaz, ticaretle uğraşamaz, bu türlü uğraşlara ortak veya danışman olamaz, askerlik mesleği haricinde bir işde çalışamaz ve Harbiye Nezareti’nin izni dışında ordu ihtiyaçları adına ihale düzenleyemez.

Bu hüküm, emekli subay ve kurmaylar için de geçerli olup, emeklilik süresi dolmadan askerlik mesleğinden şu veya bu sebeble ayrılmış olanlar için geçerli değildir.

X. HARİCÎ SİYASET

MADDE 82: İslâm Birleşik Devletleri milletlerarası hukuka, bu hukuktan doğan tabiî haklara, yeryüzündeki tüm ülkelerin birbiriyle karşılıklı iyi ilişkiler geliştirmesine ve barış içinde yaşama isteğine saygılıdır. Diğer ülkelerle işbu saygı çerçevesinde iyi ilişkiler kurulması, karşılıklılık ilkesine bağlı antlaşmalar ve ortak teşebbüsler yapılması tabiîdir. Fakat insanın insana kulluğu, bir milletin diğerini sömürmesi, insan sağlığına ve tabiat hayatına tehdid anlamına gelebilecek siyasî, kültürel, sınai ve teknolojik çalışmalar ve antlaşmalar içinde yer alınamaz.

MADDE 83: İslâm Birleşik Devletleri toprakları üzerinde, geçmişte NATO ve ABD markasıyla yerleştirilmiş hiçbir askerî üs ve bu anlama gelecek silah ve mühimmat ile onların sivil destekleri var olamaz.

İster siyasî ve askerî olsun, ister ekonomik ve kültürel, NATO VE AB başta olmak üzere, emperyalizme hizmet anlamına gelecek bütün milletlerarası antlaşma ve birliklerden çıkılması esastır.

Birleşmiş Milletler Teşkilâtı’nın İslâm âlemini dışlayan ve zayıf milletlere hak tanımayan yapısının değiştirilmesi için çalışılır.

MADDE 84: Ülkede bulunan tüm yabancı okullar, misyoner faaliyetleri, yabancılara âid veya yabancı ortaklı şirketler ve bilumum yabancı kuruluşların faaliyetleri durdurulur, yabancılara verilen ihaleler iptal edilir, yabancılara satılan, ister toprak olsun, ister daire olsun tüm gayrımenkûl bedeli ödenerek geri alınır; ülke varlıkları üzerinde hiçbir yabancı sermaye, güç ve eser bulunmasına izin verilmemesi esastır. Buna bağlı olarak;

Bilhassa Masonluk, Lionsluk, Roteryenlik türünden dış merkezli bütün kulüblerin kapatılması ve bu gibi kulüblerle ilişki içinde veya onların misyonlarını üstlenmiş yerli bir oluşuma izin verilmemesi başa alınır.

MADDE 85: İsrail, Ortadoğu’da hükümran ve meşrû bir devlet olarak tanınmayacak, İsrail’le yapılan tüm antlaşmalar iptal edilecek, İsrail’le kök alâkası içinde ilişkili olduğu anlaşılan tüm kişi ve kurumlarla olan ilişkiler kesilecektir.

MADDE 87: İslâm Birleşik Devletleri dışında, yeryüzünde bir İslâm devleti yok, ancak bir çok İslâm ülkesi vardır. Bu İslâm ülkelerinin tümüyle iyi ilişkiler geliştirmek, onları emperyalist boyunduruk ve sömürüden kurtulmaları ve kendi içinde İslâm inkılâbını başarmaları yolunda teşvik etmek ve nihayet Büyük İslâm Birliği’nin siyasî ve dinî gölgesinde toplanmalarına yol açmak esastır. Buna bağlı olarak;

Büyük İslâm Birliği (Başyücelik Devleti), kendi içinde İslâm inkılâbını başarmış tüm Müslüman ülkeleri, her biriyle imzalanacak federasyon veya konfederasyon antlaşmaları gereğince çatısı altında toplar.

Kendi içinde İslâm inkılâbını başarmamış veya Müslüman olmayan ülkelerin İslâm Birleşik Devletleri’nin dostluğundan faydalanması ise, himâye ve ittifak antlaşmaları yoluyla olur.

MADDE 88: Yeryüzünün tüm mazlumlarına, Müslüman olsunlar veya olmasınlar, ister tabiî bir felâketle karşı karşıya olsunlar ister beşerî ve siyasî bir zulümle karşı karşıya bulunsunlar, başta İslâm Birleşik Devletleri’nden yardım isteyenler ve onun himâyesine sığınanlar olmak üzere, imkânları elverdiğince, gücünün yettiğince el uzatmak, İslâm Birleşik Devletleri ve onun necib milletinin en temel görevleri arasındadır.

MADDE 89: Dış ülkelerde çalışmakta ve yaşamakta olan gurbetçilerimize, İslâm Birleşik Devletleri topraklarında ikamet etmedikleri için, İslâm Birleşik Devletleri vatandaşlığı verilemez. Bununla beraber, eski vatandaşlık hakları saklı tutucu bir “gurbetçilik” pâyesi verilir ve ülkeye girişte ve çıkışta eski haklarından aynı şekilde yararlanmaları sağlanır, onların dahilde ve hariçte hukuklarını korumak da İslâm Birleşik Devletleri’nin görevleri arasında yer alır.

MADDE 90: İslâm Birleşik Devletleri’nin olanca dış politikasından Hariciye Dairesi sorumludur. Bunun dışında hiçbir resmî ve gayrıresmî irade, eyalet idaresi veya federal ve konfederal idare ile himâye edilen devlet, yabancı bir devletin resmî veya gayrıresmî yetkilileriyle gizli ve açık temas yürütemez, ikili antlaşma yapamaz veya harb ilân edemez.

XI. DİĞER HÜKÜMLER

MADDE 91: İstanbul’un, yeni ve ileri Büyük Doğu mimarî anlayışı ve estetiğinin prototipi hâlinde, gerekirse 1923’ten bu yana yapılan bütün müdahalelerine varıncaya kadar yıkılarak yeniden yapılması esastır. 70 milyona varan Anadolu nüfusunun neredeyse 4’te 1’inin İstanbul’da üst üste, alt alta yaşamaya mahkûm edilmesi gibi bir anlayışı, İslâm inkılâbı benimseyemez. İster gecekondu ve fakirhane, ister yalı ve malikâne olsun, istisnâsız bütün semtlerin böylesi yapıları, İslâm inkılâbının ruhuna aykırıdır. Bütün şehri kademeli olarak elden geçirmek, nüfusunu kademeli olarak azaltmak ve bunu yaparken tek bir vatandaşımızın bile en küçük hakkının zâyi olmamasına ve istikbâl kaygusunun oluşmamasına dikkat etmek, İslâm Birleşik Devletleri’nin görevidir. İstanbul, baştanbaşa yenilenecek, yeşillendirilecek, her karışından, yapısı ve köşesinden İslâm inkılâbının ruhu tüter bir vaziyete getirilecektir.

Ayasofya Camii kıyamete dek Müslümanlarındır ve orada Müslümanların ibadetine engel olacak hiçbir maddî ve manevî güç tasavvur olunamaz. Bu kanun hükmü yerine getirilmediği takdirde, Ayasofya Camii’nin topyekün berhavası, zillet içinde süs eşyası hâlinde ayakta kalmasından yeğdir.

MADDE 92: İstanbul’un yenilenmesi dâvâsına paralel ve onunla eşzamanlı, uyum ve âhenk içinde, diğer Anadolu şehirlerinin yenilenmesi, geliştirilmesi ve kendi şahsiyetlerine kavuşturulması da İslâm Birleşik Devletleri’nin başta gelen görevleri arasındadır. Buna bağlı olarak;

Anadolu’nun bütün eyalet ve sancaklarında, yatırım ve kalkınma hamlesinin eşgüdüm içinde olması, gelir seviyesi ve hayat standartları arasında dengesizlikler bulunmaması, millî refahtan tüm bölgelerin en âdil şekilde yararlanması ve birbiriyle rekabet edebilir hâle getirilmesi, devletin öncelikli görevleri arasındadır.

MADDE 93: İslâm Birleşik Devletleri’nin köylerinin, beldelerinin ve kasabalarının, insanların işsizlik ve miskinlikten çürüdüğü, kaçıp kurtulmak için can attığı, solgun ve renksiz bir hayatın hüküm sürdüğü yerler olmaktan çıkarılması esastır.

İslâm Birleşik Devletleri’nin kalkınma hamlesi içinde, köyün ve köylünün korunması dâvâsı başta gelir. Toprak üzerindeki mülkiyet hakları korunmakla beraber, toprak işçiliği, başıboşluk ve ırgatlıktan çıkarılıp, şehir işçiliği seviyesinde canlandırılmalıdır. Hayvancılık, ormancılık, arıcılık, balıkçılık ve diğer köy kaynakları, kezâ emek hakkının başa alınacağı düzenlemeler eşliğinde yükseltilmelidir. (Bkz. İdeolocya Örgüsü)

Geçmişte yaşanan ataleti ve şehirlerde insan istifi olmayı önlemek için, geçmişte sadece adı geçen “köy kent” gibi projelerin hayata geçirilmesi ve mutlaka köylünün ekonomik, sosyal ve kültürel donanım bakımından şehirlinin özeneceği bir seviyeye gelmesi sağlanmalıdır.

MADDE 94: Geçmişte daha çok yabancı turistlerin ve yerli varlıklı bir zümrenin yararlandığı sahil, tabiat ve tarihî güzelliklerimiz içinde tatil yapma hakkı, fabrikalar ve tarlalarda çalışan işçilerimize kadar bütün vatandaşlarımıza şâmil olmalıdır. Bununla beraber, yabancı turistlerin bilhassa sahil beldelerimize verdiği kültürel zararların önü alınması kaydıyla yararlanabilecekleri haklar, yeni turizm mevzuatında tarif edilecektir.

MADDE 95: Havayı, suyu, toprağı, ormanı, tarlayı ve bahçeyi kirletmeye ve tahrib etmeye yol açacak, bu surette insan ve hayvan sağlığını veya tabiî güzellikler ve zenginlikleri tehlikeye atacak, gerektiğinde bir ağacın dalını kırmaya ve bir hayvanın yuvasını bozmaya varacak her türlü resmî veya gayrıresmî tasarruf, teşebbüs ve düzenleme yasaktır. Bu hususta hükümetin ve özel kişilerin projeleri, yeni çevre kanununda belirtilecek mercîlerin izni alınmadan yürürlüğe konulamaz.

MADDE 96: Ağır sanayi ve teknoloji hamlesinin, millî sermaye ve emek merkezinde yeni baştan şekillendirilmesi, Başyücelik hükümetinin ana dâvâlarındandır. Buna göre;

Ağır sanayi ve teknolojinin zararlı etkilerinden bilhassa çocukların ve nesillerin korunması, çocuklar ve gençlerin tabiî gelişimi ve eğitimine zarar verebilecek özellikteki teknolojik araçların ülkeye sokulmaması, bu alanda sadece millî yararın gözetilmesi gereklidir.

Bilhassa otomotiv sektöründeki fuhşun, dışa bağımlılıkla beraber gelen kontrolsüz imalat ve arzın önüne geçilmesi, bu hususta gerekli düzenlemelerin millî sermaye ve plânlamaya bağlı olarak yürütülmesi, toplu taşıma araçları ve özel araçlar arasındaki muvazenenin yeni baştan yapılması önemlidir.

MADDE 97: İslâm Birleşik Devletleri’ne vatandaşlık hukukuyla bağlı olan herkes, fikir ve vicdan hürriyetine sahibtir. Kanun denetimine açık olmak ve İslâm ahlâkı ve hükümlerini alenen ihlâl ve tahkir etmemek şartıyla; fikir ve kanaatlerini açıklaması, yayması, basın yayın faaliyetinde bulunması, kendi gibi düşünenlerle bir araya gelmesi, örgütlenmesi, toplantılar düzenlemesi, gerektiğinde, tatbik edilen herhangi bir politikaya muhalefet etmesi, kalabalık mitingler tertiblemesi ve tertiblenen mitinglere katılması, hiçbir vatandaşa yasaklanamaz. Ancak, kavim, mezheb, bölge ve sınıf asabiyetini esas alan oluşumlar ile sokaklara taşmaya mahsus gösteri ve yürüyüşler bu hükmün dışındadır.

MADDE 98: Gerekçeleri oluştuğunda işbu anayasa maddelerinin bir kısmını veya tamamını değiştirmek, olağanüstü hâl ve seferberlik gibi durumlarda bazı hükümlerini askıya almak, Yüceler Kurultayı’nın tasarrufu altındadır.

MADDE 99: “Merkezî fikrin cebhesi” misyonu çerçevesinde İBDA Hareketi’nin görev ve yetkileri şunlardır:

- İBDA Hareketi’nin, askerî ve sivil hiçbir resmî makama ve memura emir verme ve fikir dayatma yetkisi yoktur.

- İBDA Hareketi’nin hiçbir askerî, polisiye ve istihbarî görev ve yetkisi yoktur,

- İBDA Hareketi; gençlik ve halk arasında ideolojik aydınlanmayı sağlayıcı kitab, gazete ve dergiler çıkarır, toplantılar düzenler, kendisi dışında çıkarılan kitab, gazete ve dergilerdeki ideolojik yanlışlarla fikir yoluyla mücadele eder,

- İBDA Hareketi, halkın sıkıntı ve ihtiyaçlarını giderici vakıflar ve yardım dernekleri kurar veya kurulmasını sağlar, âfetlerde resmî yetkililere gönüllü yardım görevi yürütür,

- İBDA Hareketi, öğrencilerin ihtiyaçlarını takib eder, giderir, öğrenci birlikleri kurar, seminerler ve kongreler düzenler,

- İBDA Hareketi, dış ülkelerde benzer ideolojik ve insanî faaliyeler yürütür, öğrenci ve gençlik birlikleri kurar, seminerler ve kongreler düzenler,

- İBDA Hareketi, eyalet, şehir ve kasabalarda resmî bir adres ve tabela altında faaliyet gösterir,

- İBDA Hareketi, eyalet seçimleri için aday belirler ve şehir, kasaba ve beldelerde aydın yetiştirme faaliyeti yürütür,

- İBDA Hareketi, seferberlik hâlinde milis kuvveti oluşturarak Yeni Altun Ordu’nun emrine girer.

? cavci 13.02.2013 23:00 0

ahah anayasaya ayasofya koymak nedir ak

? ucube 13.02.2013 23:03 0

ctrl + f
diyip ayasofyayı arattım gerçekten varmış
okudun mu ?

? sentor 13.02.2013 23:15 0