İçlerinden bebekler gibi ağlayarak öldüler hepsi de.
Uğruna öldükleri, uğruna savaştıkları şeyi unuttular.
İnsanın anlayabileceği şeyleri düşündüler. Bir
arkadaş yüzünün hasretiyle öldüler. Bir ana, bir baba,
bir kadın ve bir çocuk sesini duymak için inleyerek
öldüler. Doğdukları yeri son bir kere daha görmek,
son bir kere daha görebilmek için yürekleri acıyarak
öldüler. Yaşamak için derin iç çekişlerle, sızlanarak
öldüler. Neyin önemli olduğunu biliyorlardı. Hayatın
her şey demek olduğunu biliyorlardı. Hıçkırıklar
içinde haykırarak öldüler bunun için. Ölüm anlarında
kafalarından geçen tek cümle; 'yaşamak istiyorum,
yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum' olmuştu…
Bunun için başı bacaklarından daha alçaktaymış gibi
gelmişti ona. Sebep bacaklarının olmamasıydı. Hafif
gelmişti vücudu. Hava da hafifti. Havayla
kıyaslanınca bir tırnak bile daha ağır sayılırdı.