Yine yaptı yapacağını, giderayak bir öttü pir öttü. Neyi nasıl söylediğinden çok neden söylediği ile ilgiliyiz cümleten. Türbandan boşalan gündemi "Muhafazakar demokrat" garabetiyle doldurmayı amaçladı belki. Nedir bu Muhafazakar demokrat Allah aşkına? Muhafazakar, onun kastettiği anlamda olmasa da, kendisine cuk oturuyor hiç şüpke yok. Dinin arkasına saklanıp, yorgan altından dikizlediği hayatı, tüm kullarına empoze etmeye çalışması olarak açıklanabilir onun muhafazakarlık anlayışı. Evrensel anlamda bir muhafazakarlığın yani tutuculuğun da ötesine geçiyor zaman zaman. Zira tutmakla kalmıyor, dibe çekiyor hayatı. Yıllarca içine hapsettiği duygularının dışa vurumu ile kustukça kusuyor. Pisliğini temizlemek te yanına ilişmiş zeka fukaralarına kalıyor. Ama bu sefer gerçekten şaşırttılar biz garibanları. İlk sözün üzerine takla atmaya çalışan ağlak baba bile pes etti bu kadarına. Her daim yalamaktan ağızlarında tükürük kalmayan köşeciler bile isyanda. Biz dememiş miydik diyeceğiz de, kime diyeceğiz? Bugün eleştirenlerin yarın tekrar kapısında sabahlamayacaklarının garantisi var mı? Yok. Barlas'ı, Ilıcak'ı bir arada çuvala tık, sonra salla salla vur duvara, gör bak ne ses çıkıyor. Önce cık cık, sonra ayy ay, en sonunda ben ettim sen etmeeee. Bunlara güvenip yola çıkanın vay haline.
Muhafazakarmış. Yalan üsütüne yalan söyleyen, bugün dediğini yarın inkar eden, kul hakkını sefahat uğruna çarçur eden, çocukların tecavüzüne göz yuman, kadın hakkını yok sayan, faizi dibine kadar kullanıp faiz lobisine küfreden bir muhafazakar olur mu? Olursa işte tam böyle olur.
Gelelim "demokrat"a. Hey Allahım sen aklımızı koru. Gelmiş geçmiş en istibdat yanlısı adam "Ben demokratım." diyor. En ufak bir eleştiriye tahammül edemeyen, demokrasiyi sadece sandıktan ibaret gören, dediğini kayıtsız şartsız kabul etmeyeni defterinden silen, karşı çıkanı ise ölmekten beter eden adam "Ben demokratım." diyor. Sen olsan olsan "koyvermiş despot" olursun o kadar. Ayrıca, ne olursan ol bana ne. Kendini nasıl tanımlarsan tanımla ama bana karışma arkadaş. Benim çoluk çocuğumun namusu ne zaman senin iki dudağın arasına sıkışıp kaldı? Sen kimsin birader? Allah mısın, Peygamber mi? Yoksa pabuçlarımın uçkur bekçisi mi? Hangi demokraside, hangi çağdaş hukuk devletinde, insanların en doğal hakkı olan barınma hakkı böylesine gasp etmeye kalkılır? Ondan geçtim, hangi aklı başında ülkede halkın bir kısmı diğer kısmını ispiyonlamaya zorlanır? Ve hangi ülkenin devlet görevlileri başbakanın ağzından çıkan ne idüğü belirsiz cümleyi emir telakki edip hemen uygulamaya girişir? Demokratmış, senin demokrasi anlayışını, demokrat kişiliğini yesinler.
Bir tarafından bakınca, böyle düşünmek, düşündüğünü böyle dillendirmek adamın hakkı. Allahı var, bu konu da zerre sapmadı. Dün neyse o. Arada balkona çıkıp seçim ertesi bol maval okusa da, hep aynıydı. Baktı ki, o tükürdükçe, varlığından nemalananlar "Yarabbi şükür" diyor, gittikçe cesaretlendi. Sözde ağızlara çalınan balla kendinden geçen "Yetmez ama evet"çileri, istasyona girene kadar peşine taktığı katarın son vagonunda taşımayı da göze aldı. Eh daha ne isterdi ki? Şimdi o aymazlar sürüsü "Yetmez ama evet"çilere seslenmek istiyorum. Aldınız mı üçün birini? Evet dediklerinizin bir hayal olduğunu gördükçe kendinizden geçtiniz mi? Kendinizden geçtikçe, beyninizin en ücra köşelerine afyonu çektiniz mi? Bu millet bu adamı her daim sitayişle(!?) hatırlayacak ona şüphe yok ama sizi nefretle anacak göreceksiniz. Palazlandırdığınız iktidarın "İlk fırsatta feda edilecekler" listesinde olmak ne demekmiş anlayacaksınız. Siz sessizce bir kenarda olan biteni seyrederken biz size lanet okumayı sürdüreceğiz, hiç merak buyurmayınız.
Marmaray n'oldu yahu? 15 günlük test sürüşleri bitti mi? Bundan sonra soytarılık nasıl devam edecek bileniniz var mı? Hala aranızda bir fırsatını bulsam da şuna binsem diyeniniz varsa şu linkteki videoyu mutlaka izlesin. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz'la yapılan söyleşi akıllara ziyan bir durumla karşı karşıya olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Hala binerim diyorsanız da, Allah yardımcınız olsun.
***
Pazar günü Ulu Önder attaboy'ün ölüm yıldönümü. Ona attaboy demeyi bile zul gören adam halen yurt dışında. Büyük olasılıkla programında gene bir değişiklik yapacak ve 10 Kasım'da sap gibi durmaktan yırtacak. Nankörlükten uzak, saygıda kusur etmeden Ata'mızı ananları, varlığıyla rahatsız etmesin zaten. Bizler, en yüce takdir duygularımızla Ata'mızı, attaboy'ü bir kez daha hasretle analım, o bize yeter. Kalın sağlıcakla.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar bulunduğunuz yerden bir adım öne çıkın. Sevgiyle...