iyi olmuş lan rezil bi gruptu. bi ateist olarak utanç verici buluyordum. 17 yaşındaki "allah yok yea müslümanlar çoq qomic moruq" diyen tiplere hitap ediyordu.
salak orospu evlatları islama müslüman gibi saldırıyorlardı. yine açılmış galiba.
hayır benim anlamadığım bi de bunları takip ederek ateizmi seçen adamlar var. onların da beyaz tülbentli analarını götünden sikeyim iyi mi
biz de saldırdık amk burada allahı götünden sikiyoruz ya da siktik. bizim bu kapatılmayı alkışlamamız ilk bakışta saçma ama bu salaklar düşünce özgürlüğü ve ateizm propagandası gibi bi misyonla çıkmışlar. bunu çocuk gibi yaptıkları için iyi olmuş dedim. yoksa kamil peygamber bunlardan daha iyi trollüyordu facebooku.
ikiyüzlüsünüz amk sayfayı falanını bilmem ama bunun adı ikiyüzlülük
sana göre olabilir ben sevmiyorum ikiyüzlü insanları
ama ben ikiyüzlü olmadığımı düşünüyorum. bak bu karikatesitleri darbe öncesi solcuları gibi düşün. istiklal marşına ulusal düttürü diyorlarmış, ya da ezana dinsel düttürü. ben bunu aşırı sağcılardan duyuyorum. adamlar solu bu şekilde tanıyorlar. emeğin yanında, sermayenin karşısında olarak değil. ateizmi de böyle düşün. insanları rasyonaliteye çağıran bir özelliği var. hatta çağırmıyor bile, sadece bir antitez olarak var. ama millet bu antitezi kendine isim seçip de sağa sola küfrederse sence nasıl bir antitez olacak bu. böyle mi tanıtılmalı. tamam böyle yap, ama sonrasında sayfamız kapandı ühüh düşünce özgürlüğü örümcek kafalılar :( yapmamak lazım dimi.
istersen devam edeyim. kamil peygamber nasıl yapıyordu. direkt karşı tarafın tarzı ile dalga geçiyordu. peygamber efendimiz bir gün dolmuşa binmiş gibi şeylerle vuruyordu. gık çıkartamıyordular. anca küfür. siklemiyordu bile.
@triskaidekaphobia: dediğim gibi sayfa sahiplerini tanımıyorum. eğer yanlış bilgilendirme yaptıkları için kapatılmaları gerektiğini düşünüyorsan
1- doğru bilgilendirme yapmalarını sağlamak
2- insanların doğru bilgiye daha kolay ulaşmasını sağlamak
sorumluluğunu da kabul etmiş oluyorsun. interneti kullanmaya yeni başlamış çocuklar gibi konuşma burada doğru yanlış bir sürü bilgi var her konuda. bilinçli kullanıcı doğrusunu bulur. diğerleri zaten başka şekillerde bile bu şekilde görecekti. ayrıca ateizmin kötü anlatıldığını düşünüyorsan bu siteyle zaten türkiyede ateist algısından haberin yok demek diye düşünüyorum yani ateistlerin tek derdi de müslümanlar bizi yanlış anlamasın mı olacaktı? ateizmin bireyselleşme ile bu denli yaygınlaştığını bilen biri zaten ateist komünitesi gibi bir kavramın anlamsız olduğunu görecektir bu bakımdan sen kendini tanıtması anlatması için başka birilerine başka bir topluluğa ihtiyaç duyuyorsan bu zaten en başta modern hatta post modern topluma yeterince adapte olamadığını gösterir. haliyle dini bu denli dışlayıp eleştirilerde bulunmanın babasıyla kavga eden ergen tavrından bir farkı kalmıyor.
kapatılması gerektiğini düşünmüyordum ama kapanması iyi olmuş diyerek aslında saçma bir oluşuma balta vurulmasına pek de üzülmediğimi belirtmiş oldum. şimdi konu çok saçma bir yere geldi bak. ben işi bir süreç olarak değil bir fikir olarak sorguluyorum. süreç olarak düşünürsek kapanması saçma aslında. yine açacaklar ve yine çocuk gibi küfürleşmeye devam edecekler. fikir olarak sorguladığım da ise yine diyorum ki, üslubu bozuk olan yok olmaya mahkumdur. o karşı durduğu yerleşik dini değerler sürüp gidecek yani bu kadar basit.
şimdi devam ettiğin konulara gelirsek, hepsini tek cümleyle cevaplamaya çalışıcam. evet ateist komünitesi diye bir şey olduğunu düşünüyorum ve bu salt benim düşümcemden kaynaklanan bişey değil. aha komünite bunlar işte. kurmuşlar, anlatıyorlar dertlerini, dertlerimi. ben müdahale bile etmeden yapıyorlar bunu. bu nedenle söylediğin diğer şeyler anlamsız. onların eylemleri benim ait olduğum kimliği etkilediğinde elbet tepki gösteririm. tamam toplum "iyi ateist"leri de sevmesin ama beni tanıtmaya kalkan kişi 17 yaşındaki "hate" tişörtü ile dolanan götü boklu ergen olmasın. oluyosa da kapansın gitsin amk. aziz nesin olsun mesela.
sen kendini tanıtması için bir başkasına ihtiyaç duyuyor ya da bir başkasının bizzat seni temsil edebileceğini düşünüyorsan zaten söyleyecek bir şey yok.
ayrıca üslubu bozuk olan yok olmaya mahkumdur düşüncesi de yine katı sansür içeren bir düşünce işine gelince muhafazakar işine gelince liberal kastettiğim ikiyüzlülük de bu işte.
açıkçası günümüz pragmatist islamcıları akpnin anlayışından zerre farkı yok kafa aynı kafa.
anlamıyorsun galiba, bu ihtiyaçtan kaynaklanan bişey değil. toplumsal hareketler toplumu temsil eder bu kadar basit. pkkyı düşün düne kadar devlet tanımıyorum ayağı yapıyordu. bugün herkes, özellikle kürtler diyor ki pkk bizim sözcümüzdür. çıkıp bir kürdün bireysel olarak bunu reddetmesinin ya da yine yeterince TOPLUMSAL taban oluşturmadan alternatif oluşturmaya kalkmasının ne anlamı olabilir?
aptal mısınız lan siz, böyle aptalca bir sayfa için üşenmediniz mi? harcadığınız zamana yazık
arkadaşlar iyi günler. ben alttan ders malttan ders falan derken yıllardır biyoloji okuyan bir biyoloji son sınıf öğrencisiyim. büyüyünce yüksek lisans yapmak istiyorum.
ben daha önce evrim teorisi adlı başlığa biraz bir şeyler yazmıştım. (bkz: evrim teorisi/@sayin onbirebir geri mi donuyor) fakat düşünüyorum ki; eğer evrim üstüne çökertilmiş müthiş ön yargının kırılmasına var olanlar ötesi bir küçük yol açmak istiyor isek; istiyorum; taşaklar gayet haklıca taşaklar olduğu halde, taşak yanına şöyle ciddi ve samimi yazılara da yer vermek elzem cinsten bulunuyor.
üslubumu fazla savurgan ve savruk yapmadan, gayet samimi bir evrim yazısı yazmak istiyorum. ekşi sözlük çok hit alan bir site. bir olaylara yüzeysel bakan abimiz yahut bir aşırı etki altında kalmış kardeşimiz denk gelse de biraz farklı düşünmeye başlasa, evrensel hakkaniyet bakımından oluşacak süperliğin bana katacağı keyfin hesabı yok yemin ediyorum.
türkiye'de bilimsel sahada çalışmayan insanların karşısına çıkan evrim hakkındaki şeylerin ezici bölümü, yazık ki, abd merkezli bazı evrim karşıtı oluşumlardan materyal ve belki kınovhov yahut ötesi destek alan; para, insan gücü ve siyasi destek yönünden böyle epey sıkıntısız oluşumların abuk ötesi masallarıdır. işi bunlardan okuyanlar olayı bazen öyle bir boyuta çekiyor ki; sanki bir beyhude ''evrimcilik'' yahut ''darwincilik'' durumu var ve dünyada bir avuç ''ateist-alevi-yahudi-kominist-putperest'' fabrikasyon kanıtlarla zehirlerini inananların yanaklarına fışkırtma yetersiz çabası içinde. aman aman. ama tahminim odur ki önemli bir kesim evrim kavramını fazla umursamıyor; ''bunlar allahsız bunlar da allahlı'' üst bilgisini kulak ucuyla duyduğu gibi de ''ulan balık nasıl karaya çıkacak'' cinsi bir yaklaşım ile hafızasının derinlerine yapıyor --> gönderimini.
belirtmek zorunda olmamam gerekirdi ama ben inançlı bir insanım. kendimi müslüman olarak tanımlıyorum; islam beni pek müslüman olarak tanımlamıyor. ayrıntılar şurda (bkz: #30828080). inançlı kardeşlerimden şunu anlamalarını istiyorum; garip korkularla karşı çıkılan o sistemli bilgi birikimi öyle bir boyuta vardı ki bu noktada az sonraki cümlemin inkarı absürd: karşı çıkanların bizzat uydurup uydurup söylediği lafların aksine olmak üzere, evrende yürüyen şeyler, tanrı isteğiyle gerçekleşiyor olsalar da, bizim geliş ve gidişlerini araştırıp açıklayabileceğimiz bir şekilde işliyor. bilmediklerimiz çok diyoruz; ama bildiklerimizin toplamı neyin ne olup ne olmadığına dair belirgin bir resmi, hem de rahat rahat böyle; veriyor.
türkiye'de temel bilimlerin durumu malum. son yıllarda binlerce biyoloji bölümü açıldı, öğrenci bulunamadı, puanlar yere çakıldı, iki buçuk öğretim görevlisinin tüm derslere girdiği on beş öğrencili garip oluşumlar açığa çıktı. ''yeaa öğrenci yok'' denip kimisi kapatılmaya başlanmış, biyokimya'lara bilmemnelere çevriliyorlarmış. plansızlık eseri değil mi? yok. tüm emareler planlı güdülen bir politikayı gösteriyor kardeşler. bana faydası olmayan bilime ayıp şeyler yapayım düsturu var. bakın biyoloji alanında da gayet para getiren projeler yapılıyor, veya tıp gibi alanlara -para getirse de getirmese de -ki getirir- - pek çok katkı sağlanıyor; ama bellenmiş bir 'allahsızlığı yayma kürsüsü' misyonu atama refleksi en ''bilim sanayiye patrona hizmet etsin''ci mütedeyyin kapitalist abiyi bile soğutuyor biyologlardan.
ben nispeten şanslı bir yerde okuyorum. güzel şehir, güzel kampüs. pek çok alan gibi biyolojide de başı çeken yüzyıl ilk yarısı almanyası'ndan gide gide fakir ülkemize kaçan yahudi asıllı alman hocaların öğrencilerinin elli altmış sene önce kurduğu, günümüzde de çağdaşımız hocalarının kitapları türkiye'nin pek çok fen yahut ziraat fakültesinde okutulan ülkemiz köklü biyoloji bölümlerinden birindeyim. gerçi bizimkiler böbürlenmeyi sever alman ekolleriyle, sistematikçilikleriyle, türkiye'de herpetolojiyi kurmayla ama bazı işler paraya bakıyor arkadaşlar. alem ne imkanlar kuruyor lan. bizde milyonluk lab aletleri, elektron mikroskobu felan var olmasına vardır; lakin bi tanesi eskimiştir, beriki pahalı alet yerine başkası olsa hocalar kullanacaktır, bilmemnedir derken iş parlaklığını yitiriyor. köklü ünilere zaten kadro - para yok. hele ödeneği veren ile aran kötü ise? aman yarabbi...yeni açılan boş üniye yağan imkan olmuyor bazen. ''imkan olsa uzaya mı çıkacaklar?'' şey, biyoloji uzaya çıkma kısmıyla ilgilenmiyor; uzaydan düşme, panspermia falanı bilemem. ama türk akademisinin genelini kapsayan sorunları bi buraya yüklemeye kalkmayın. ki türkiye'de alanında ilk ve tek hoca da var, gayet bol makaleli yayınlı ama kadro sıkıntısından çeken hoca da var; diğer taraflara bakınca kötü olmasa gerek. geçin alt paragrafa.
her şeye az bir değinerek gidiyorum ki işin rengi duruma uzak arkadaşlarca da anlaşılsın. arkadaşlar, kimi biyoloji bölümlerinde okutulan yüksek lisans dersleri bizde lisansın bir dönemine sıkıştırılmış şekilde. bu yerli ünilerden gayrı olarak, gelen gavur hocalarca da teyit edilmiştir. yoğun bir programımız; çook çok öğrenilecek şey var. biz öğrenciler olarak garip gurip sistem değişiklikleri, abuk haller ile uğraşsak da; şu bologna süreci bokuna gelişen paranormal olaylar yaşasak da; zannediyorum ki -tüm dersler için olmasa da- çoğunluk hoca bazı şeyleri tolere edebiliyor ve deha yahut tıpçı olmadığın halde o dersleri geçebiliyorsun. ilk iki sene dersler ortak; sonraki iki sene opsiyonlara ayrılıyoruz. herkes tercihlerini yapıyor; o nokta ortalaması en yüksek olan birinci tercihine yollanıyor, sonra ortalamada ikincinin tercihine bakılıyor; öyle gidiyor. moleküler biyoloji ve genetik, mikrobiyoloji, zooloji, botanik ve çevre biyolojisi şeklinde 5 opsiyon var.
uzun lafın kısası tapınak şövalyesi değiliz. senin gibi insanlar hep. dünyanın dört bir yanında biriken devasa bilgiden belki bir şey kaparız; günü gelmiş ise o bilgiye bir şey katarız derdindeyiz. bir de askerlik var. darwinist komplo ve çöken evrimcilik? dostum sen çok yanlışsın.........
evrim biyolojinin temelidir.
campbell & reece biyoloji'yi aldırmışlardı bize. orada insan nefes borusunun iç yüzeyini kaplayan hücrelerin sil yapılarının kesiti ile bir bir hücreli olan paramecium'un sillerinin kesitini gösterir elektron mikroskobu görüntüleri vardı. hücreler sem; kesit tem. kesit dedim kesitler demedim.
zira ikisini de oluşturan strüktür aynıydı; olay evrensel idi. [temsili şema]: http://www.cytochemistry.net/…ll-biology/cilia6.jpg
ben olayın muhteşemliği karşısında kendimi duvarlara vurmayı ilk o zaman denedim. henüz dawkins başkanın evrim anlatan kitaplarını okumamıştım o vakitler. ''ulan, bu uçaklar nasıl uçuyor ya'' diye durup durup hayret edenin kesinlikle ötesi olmaklık bir şeyler vardı. zaman geçti, genetik dersi aldım. klug & cummings & spencer genetik kavramlar kitabı geçti elimize. şu ana bölümlerden oluşuyor kitap: '''kısım [1][genler, kromozomlar ve kalıtım]'''...1)genetiğe giriş, 2)mitoz ve mayoz, 3)mendel genetiği, 4)mendel genetiğinin uzantıları, 5)ökaryotlarda kromozom haritalaması, 6)bakterilerde ve bakteriyofajlarda genetik analizler ve haritalama, 7)eşey belirlenmesi ve eşey kromozomları, 8)kromozom mutasyonları: kromozom sayısı ve düzenindeki değişiklikler, 9)çekirdek dışı kalıtım...'''kısım [2][dna: yapısı, replikasyonu ve varyasyonu]'''...10)dna yapısı ve analizi, 11)dna replikasyonu ve rekombinasyonu, 12)kromozomlardaki dna organizasyonu...'''kısım [3][genetik bilginin ifadesi ve düzenlenmesi]'''...13)genetik şifre ve transkripsiyon, 14)translasyon ve proteinler, 15)gen mutasyonu, dna onarımı ve transpozisyon, 16)prokaryotlarda gen ifadesinin düzenlenmesi, 17)ökaryotlarda gen ifadesinin düzenlenmesi, 18)hücre döngüsünün düzenlenmesi ve kanser...'''kısım [4][genomik analiz]'''...19)rekombinant dna teknolojisi, 20)genomik ve proteomik, 21)gen işlevinin incelenmesi: model organizmalarda mutasyon analizi, 22)biyoteknolojinin uygulamaları ve ahlaki yönü (etiği)...'''kısım [5][populasyon ve organizma genetiği]'''...23)model organizmaların gelişimsel genetiği, 24)nicel genetik ve çok faktörlü özellikler, 25)populasyon genetiği, 26)evrimsel genetik, 27)koruma genetiği...ayrıntılarına girmeye gerek yok. özet şu: genom sonsuz yaşamın peşinde bir molekül parçası şimdi tamam mı. onu bundan mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahları oluyor tam olarak. farklılıklarıyla da olsa varlığı sürecekse sürüyor; olmuyorsa da olmuyor; eleniyor.
bu molekül parçası gösteriyor ki hepimiz aynı imişiz. sürecin ayrılıp duran dalları boyunca buna kah bir şeyler eklenmiş; kah bundan bir şeyler çıkmış; kah kere kah bazı şeyler değişikliğe uğramış. bu değişiklikler bazen kendini sonraki nesle kopyalama süreci esnasında, bizzat kendi moleküler yapısı gereği gerçekleşmiş; kimi vakit radyoaktivite yahut yabancı moleküller müdahil olmuş; yeri gelmiş virüsler araya karışmış; yeri gelmiş anneden gelen hücrenin sitoplazma içeriği işi değiştirmiş gelecek nesilde...bazen bir renge neden olan pigmentin proteinlerini ürettiren gen bölgesindeki bozulma o proteğini ürettirmez olmuş; eski hamam eski tas partnerinden olan çocuk ne o ne de partner gibi çıkmış. çünkü aynı genin partnerden gelen alleli az bir miktar o proteini ürettiriyormuş...çocukta üçüncü bir renk var. çocuğun mensup olduğu türün ve bölgenin baskın avcısına karşı daha iyi kamufle olan bu bebenin özelliklerini aktardığı torunları hayat gailesinde daha başarılı oluveriyor. ama vadi dışına çıkamıyorlar işte. bu örneği başka türlü genlerle de düşünün. öyle bir zaman geliyor ki yan vadidekilerle aralarındaki izolasyon, kromozomal yapılarını, çiftleşseler verimli çocuk olamayacak; yahut çiftleşseler çocuk olamayacak; yahut anatomik veya seksi bulmama nedenli direk bunları çiftleştirmeyecek hale bürüyor.
geldi sana çiftleşme izolasyonu.
böyle böyle türleşiyoruz arkadaşlar. birbirimizden çok farklı değiliz öyle. güvenin seks feromonunun moleküler yapısı fil derisinde süzülenden pek de farklı değil. aynı moleküler mekanizmaları tetikliyorlar. inşa ettiren gen bölgeleri neredeyse aynı. bilim insanları bağırsak kanseri oluşturacak sürece engel genlerimizin benzerini taşıyan bağırsak bir hücrelisi bakteri sayesinde kanser deneyleri yapabiliyor. insepşını gördün mü?
bizim zoolojinin meşhur 'omurgalıların karşılaştırmalı anatomisi' dersi vardır. lab'ının sınavları geçilemediğinden ders finaline giren bir elin parmağı kişi olur. sorulacak sorular belli aslında, ama cevapların değerlendirilişi; nasıl diyeyim; hata kaldırmıyor. bileni bilir. -1 puan alabilirsin. milyonlarca alttan dersi olan bir insan olarak, lab telafisinden aldığım notun dersi alanlar arasındaki en yüksek not olması haklı gururuyla, ben bir şeyler demek istiyorum. lab sınavlarına çalışmak için hiçbir derse yapmadığım ayrıcalığı yaparak günler evvelinden kafatası resimleri çizdim; türlü mahluğun ön ve arka üyelerindeki kemiklerin yolculuklarına tanıklık ettim; tesisat şeması çizer gibi cins cins hayvanın kan dolaşımı şemalarını renkli renkli çıkardım. göğüs kemerleri, kalça kemerleri, bilmemneler, kaslar, beyinler, sinir sistemi..
o büyü gene ortaya çıktı arkadaşlar. o duvara vurma güdüsü kendini...o kan dolaşımı şemalarını çıkarırken evrim yanağına şaplatıyor anlıyor musun? çeneden bir şeyler akıyor sanki. köpek balığındakine bakıyorsun, sonra kurbağadakine bakıyorsun, sonra güvercindekine bakıyorsun, sonra tavşandakine bakıyorsun...
evrim burdayım lan diye bağırıyor arkadaşlar; haykırıyor ya haykırıyor. biz saydığım hayvanları labta kesmiş şanslı bir nesiliz. bu sene artık sade kurbağa kesmeye izin varmış.
bazı şeyler sana uzak iken, kümeleyip öğrenici insan aklıyla, canlıları tür tür ayrı bilmek makul geliyor. yine de bazıları birbirine bir öbüründen daha yakın duruyor. dimi? eskinin bilimcileri kısa süre içinde olayın ne denli boka gittiğini farketmişler. bir takım düşünceler ortaya atılmış, bunlardan yola çıkan darwin dönerayak masaya çıkarıp vurmuş o herkesin gevelediği dil altı baklasını...
günümüzde darwin reisin bildiklerinin çok ötesini biliyoruz.
lütfen siz de çıkarıp yavaşça yere koyun o küresel organizasyonlu zırvaları. bilimsel şeyleri tercih edin.
kimse evrimi anlamaya çalışırken allahsız olmak zorunda değil.