kimse beni sevmiyor ben pokemon izlicem

bir yandan da dünden kalma pizzalarıma mayonez sürüp yiyicem uff

? dinle oç anlatıyorum 29.12.2012 15:29 0

vazgeçtim tsuba izlicem

? dinle oç anlatıyorum 29.12.2012 15:32 0

bende başladım la pokemona 53. bölümdeyim. baya baya unutmuşum 3-5 bölümü anca hatırlayabildim amk.

? leblebi 29.12.2012 15:37 0

dizimag a kucak dolusu sevgiler

? dinle oç anlatıyorum 29.12.2012 15:38 0

uzaylının sevişmeyi istediği her halinden belliydi. merdivenleri çıkarken kolundan tutarak durdurdum: "henüz tanışalı 10 dakika oldu ve evime gidiyoruz. üzerinde yanlış bir intiba uyandırmayı istemem. ben aslında böyle biri değilim. seçici bir insanım. önüme gelen herkesle beraber olamam. bir şeyler yaşayacaksak da iki soru sormak durumundayım"

iri gözlerini yüzüme çevirdikten sonra "pek seçici birine benzemiyorsun ama yine de sor" dedi. boğazımı temizledikten sonra sordum: "karbon bazlı mısın?"

yanağımdan makas alırken kafasıyla onayladı. vakit kaybetmeden ikinci sorumu yönelttim: "solunum yapıyor musun?"

"oksijen alıp monoksit veriyorum" dedi. "tamam" dedim. "ayrıntıya gerek yok. öğrenmek istediğim nefes alıp almadığındı. şimdi yukarı çıkabiliriz. ama sen bi' iki dakka sonra gel, tamam mı? komşular görür. söz gelir şimdi."

onayı aldıktan sonra merdivenleri koşturarak çıktım. derhal mutfağa girerek dolaptan şarabı çıkardım. akabinde de odaya geçerek müzik setine akustik müzik koydum ve iki mum yaktım. kırk yılda bir sevişme fırsatı yakalamıştım. onu da "bu uzaylı" diyerek geri çeviremezdim. uzaylının gideri vardı. yenirdi.

koridordan "yanlış gelmedim değil mi" diye bir ses duyduğumda odada olduğumu söyledim. ürkek adımlarla yanıma yaklaşan uzaylı lavabonun nerede olduğunu sordu. "sağdan ikinci kapı" dedim. kapıyı ardından kapattığında eski bilim teknik dergilerimi karıştırarak bilgi edinmeye çalıştım. "kuasar diye bir şey varmış. muhabbet açılmazsa bunu sorarım" diye kendi kendime mırıldandım. sayfayı bitirdiğimde uzaylının döndüğünü gördüm. gülümseyerek yanıma oturmasını söyledim. "karşıya geçsem daha iyi olmaz mı" diye sorduğunda da "müzik açık sesimiz duyulmaz, gel rahat rahat konuşalım" dedim.

yanıma oturdu. elini omzunun üzerinde gezdirirken "yolculuğun rahat mıydı" diye sordum. dünya ölçülerine göre iki buçuk yıl sürmesinin haricinde rahat olduğunu söyledi. "uranüs üzerinden mi geldin yoksa güneş tarafından mı" diyerek ikinci sualimi yönelttim. "uranüs tarafından geldim. güneş sisteminin yolları güzel ama andromeda tarafı çok bozuktu" dedi. kafamla onayladım. "evet; andromedanın kara deliği , kuasarı bitmez" dedim. "kuasar çok fena, yıldız gezegen demeden yutuyor. kutuplarından ışın saçıyor. "

"böyle bir yerde medeni bir canlıyla karşılaşacağım aklıma gelmezdi" diyerek gülümsedi. bu sözü duyduktan sonra salondan laptopumu getirdim. "bak" dedim "bu cihaz vasıtasıyla birbirimizle bağlantı kurabiliyoruz. aslında daha medeniyiz ama sen merkezi yere gelmedin. new york, tokyo; oralar daha bir merkezde kalıyor. ışıl ışıl. "

laptopu ilgiyle izledi. iletişim prosedürünün nasıl olduğunu sordu. "ben daha çok bilimsel maksatlı kullanıyorum ama şu şekilde iletişim kurabiliyoruz" dedikten sonra msn açtım. ekranın sağ alt köşesinden "naber yarrağım" ve "lan totoş" diyen adam vesikalarının fırladığını gördüğümde programı kapattım. "bu şekilde iletişim oluyor işte. dur sana video açayım" dedim. youtube'a girmeye çalıştım ama bağlandığım dns sunucusu aşırı yoğun olduğundan başaramadım. uzaylı, diskimde veri olup olmadığını sordu. "olacaktı" deyip harddiski karıştırmaya başladım ama yanlışlıkla porno açarım düşüncesiyle bu eylemimden vazgeçtim.

"gördüğün gibi köklü bir medeniyetiz " diyerek geçiştirdim. sonra da "şarabını yenilememi ister misin" diye sordum. başını iki yana sallayarak "seni istiyorum" dedi. bu kadar direkt bir yanıt beklemiyordum. birden bire coşkunluğa kapıldığımı hissettim. boynundan öptüm. sonra da aceleyle şortumu çıkardım . heyecanımı yatıştıramamış olmalıyım ki cinsel organımla suratına iki kez vurmuş bulundum. uzaylı çığlık attı. sonra da kanepenin köşesine çekilip ağlamaya başladı.

"özür dilerim" dedim. "bir an uygarlıktan uzaklaştım"

"medeniyet önemli değil ama erkekmişsin" diyerek sızlandı. "yoksa sen de mi erkeksin" diye sordum. "evet" dedi. başımı ellerimin arasına alarak gergin bir şekilde odada dolaşmaya başladım. sonra da kendime bir kadeh şarap daha koyarak düşüncelere daldım. başımı kaldırdığımda uzaylının hala ağladığını gördüm. "lan" dedim. "kazara oldu. sen de uzatma artık. niyetim kötü değildi. hadi ben beli ince görünce dişi zannettim ama sen nasıl anlamazsın" diyerek sakallarımı gösterdim. "sizin cins böyle oluyor demek ki diye düşünerek üzerinde durmadım. iki buçuk yıldır tek bir yaşam birimi bile görmemiştim" dedi.

"sizin gezegenin erkekleri hep böyle kibar mı oluyor" diye sordum.
-nasıl kibar?
-hep nazik konuştun ya onu soruyorum.
-sen de nazik konuştun abi.
-kız sandım ondan nazik konuştum...koyuyorum şarap.
-koyma abi. sen direkt şişeyi ver. moralimi ancak düzeltir.
-al...neyse lan artık suratını asma. yarın bir şeyler ayarlamaya çalışırız. kız arkadaşlarım var. seninle tanıştırırım.
-şimdi arasak?
-gecenin bu saatinde olmaz. yarın kahvaltımızı yaptıktan sonra ararız. hem duş alıp hazırlanmış olursun.
-kabul ederler mi dersin?
-olur mu olmaz mı orası sana kalıyor. ben tanıştırıp geri çekilirim. kalanı senin maharetine bakar.

hemcins olduğumuzu anladıktan sonra medeniyeti bir köşeye bıraktık ve lanlı lunlu konuşmaya başladık. bir süre sonra "ben oğlanı bi' işettireyim" diyerek tuvalete gittim. banyonun kapısını açtığımda ise sendeledim. hemen odaya koştum ve uzaylının ensesine vurdum. "lan , bir de üstün yaşam birimiyiz dersin. o tuvaletin hali ne öyle?"

"o kadar yolu gitmeyen bilemez" dedi. "yerçekimsiz ortam bir yandan kapsül bir yandan vücudu mahvediyor. devamlı kapsül yiyorum abi. sulu yemek olsa bu hale gelmem."

-tamam lan, yeter.
-geminin tuvaleti arızalı. kim bilir kaç ışık yılı oldu.
-konuyu kapatabiliriz.
-en son mars'ın yakınındayken ineyim de işimi halledeyim dedim. mars'ı da bilirsin. kum fırtınası hiç dinmez. neyse zar zor ekipman uydurup zemine indim. tam soyundum işimi halledeceğim ki üstte bir uydu. gitmedi de öyle kaldı. rahatsız oldum yapamadım.
-uydunun ismi sprit miydi?
-sen nereden biliyorsun?
-oğlum senin götü tüm dünya gördü lan ahaha.
-nasıl ?

laptopa tekrar uzandım ve çıplak uzaylı yazıp arattım.

-olsun ya. yüzüm görünmemiş.
-götünün olduğu fotoğraflar ajanslara bomba haber olarak düştü sen hala yüzüm görünmemiş diye seviniyorsun. bilim adamları götü piksel piksel incelemişlerdir. dev ekranlarda izlemişlerdir.
-o mesafeden yüz seçilmez abi.
-neyse bunu bırak da satürn'ü gördün mü onu anlat.
-görmek için yolumu uzattım ama aradığımı bulamadım. o halkanın etrafında hep taş toprak dönüyormuş.
-nasıl taş toprak?
-bildiğin kaya abi. manyetizma oluşmuş kayalar etrafında dönüyor. yakından güzel değil yani. tavsiye etmem.

bir süre sonra iyice sarhoş olmaya başladım. her zamanki gibi ısrarcı ,pis bir adam olmuştum yine. gecenin kalan saatleri lüzumsuz taleplerimle doldu.

-yarın bahçeye bir piramit yapsak diyorum. güzel olmaz mı?
-ne piramidi?
-mısır'daki gibi bir iki tane atalım diyorum. maksat uygarlık olsun.
-...
-federasyon kuralım lan. tarlaya şekil de çizelim. akşam üstü de hiper uzaya sıçrarız.
-abi iş güç?
-sonra halledersin güzelim. inhibitörün var mı yanında?
-olacaktı ama veremem. üstüme zimmetli.
-başka teknolojik cihaz falan yok mu? ver de kurcalayım biraz.
-hepsi gemide kaldı.
-gemiye gidelim.
-sabah gideriz abi. çok uzakta şimdi.
-akşamüstü de taş toplayıp taş inceleyelim.
-yakıt azaldı yalnız.

kurtlar vadisinin tekrarını izledikten sonra da uyuduk. sabah kalktığımda uzaylının gitmiş olduğunu gördüm. yatağımın kenarına "acil işim çıktı" yazılı bir not bırakmıştı.

? smurf 29.12.2012 15:46 0

prepare for trouble!

? leblebi 29.12.2012 15:46 0