şöyle bi entyleri okuyunca özellikle metal/rock müzik dinleyen arkadaşların bu konuda daha tepkili olduğunu gördüm.
ben 10 yaşımdan beri klasik müzik dünyası içindeyim, şimdi avusturya'da master öğrencisiyim. besteciyim, bu bölümde okuyorum. sizinle deneyimlerimi paylaşmak isterim (kusura bakmayın, öfkelendiğim tipler var ve maddeler gittikçe sertleşecek sevgili bazı sığırlar):
1. öncelikle şunu kafamıza sokalım. klasik müzik diye tabir edilen müzik türü şu an dinlediğimiz müzik türlerinin %90'ının ortaya çıkmasının sebebidir. bu elbette sizi klasik müziğe bağlaması gereken bir veri değildir ama şunu unutmayın ki bir müziğin doyurganlığını davulda ne kadar attack, gitarda ne kadar pedal kullanıldığı belirlemez.
15 yıldır bu işin içindeyim ve bu süre içerisinde tabiki avrupa ve türkiye'deki bir çok konservatuar öğrencisinin yaptığı sığırlığı yapmayıp, dünyadan bihaber yaşamadım ve 12 yaşımda pearl jam-black albümünü dinlemeye başladım. sonrasında led zeppelinler, pink floydlar, arada trash metaller, saykodelik rock derken bu güne kadar geldi. ama benim için dünyanın en sert müziklerinden biri hala bach- passacaglia&fugue c moll bwv582'dir.
2.evet hepiniz ritim seviyorsunuz, bunu önemsiyorsunuz çünkü bu algımızın duyduğumuz seslere "müzik" diyebilmemiz için yegane ihtiyacıdır. yani pulse. şuna dikkatinizi çekmek isterim. örneğin benim de gayet dinleyip iyi vakit geçirdiğim zamanlar olsa da tekno müzik çoğunlukla ritim bazlı bir müzik türüdür. yani müzikteki onlarca parametreden (armoni, enstürmantasyon, melodi, timbre) en önemlisi bu denilebilir. fakat farkında mısınız ki mağaradaki insanlar da müziğe böyle başlamışlardı? ritim önemlidir, epey önemli bir parametredir.ama ritmi mesela bir mozart 25. senfoni gibi armoninin veya melodinin içinde eritmek yerine, örneğin günümüzün artık sıçmış, boka batmış salak metal gruplarının kulaklık takıp dinlediğinde sadece davulu duyabildiğin ve sadece atalarından kalan bir içgüdüyle coştuğunu sandığın o sığ anları tercih etmek senin müzik zevkindir ve aynı zamanda senin müziksel gelişkinliğinin resmidir.
3. dünyada neden teknoloji ile birlikte en çok kullandığımız hatta sadece onu kullanarak diğerlerini ötelediğimiz (dokunma, koklama gibi) duyu organı gözdür ve neden bunu geliştirmek için epey teknoloji var hala? ve de insanlar neden bunu çoook önemsiyor? peki sizce youtube'dan dinlediğiniz parçaların formatları biraz olsun sizi ilgilendiriyor mu? kulağınızı biraz geliştirmeyi denediniz mi bu konuda? oysa ki klasik müzik bunu 18. yüzyıldan itibaren sadece sahneyi kullanarak yapmaya çalışmıştır, örneğin iki trompetin besteci belirtirse sahne arkasından çalması veya daha genel bir örnek olarak orkestrada vurmalı ve bakır üflemelilerin arkada durması, günümüzde bestecilerin baya kendilerinin kuşbakışı plan çizerek çalgıların yerleşim planını ayarlaması vb.
4. çok sevdiğiniz ve "aaaabiiiii şurdaki efektlere bak yaaa" diyerek arkadaşlarınıza anlattığınız her şey yani elektronik müziğin 1952 yılında tamamen "sıkıcı" olarak nitelendirdiğiniz o kültürden gelen karlheinz stockhausen adlı besteci tarafından geliştirildiğinden, adamın elleriyle bantları kesip kesip yapıştırıp (arada noise olmasın diye çok iyi ayarlaması gerekmiştir aralıklarını) ilk değil ama en önemli elektronik müzik denemelerini gerçekleştirip sonra da bunun öldüğü 2003 yılına kadar öncüsü olduğundan haberiniz var mıydı? sizin için belki daha önemlisi stockhausen'ın beatles'ın ünlü sgt.peppers lonely hearts club band lp kapağında yer alan onlarca ünlü kişi fotografından biri olduğunu biliyor muydunuz? bunun nedeninin popüler müzik tarihindeki ilk elektronik altyapı kullanılan şarkılardan biri olan beatles-revolver albümünden tomorrow never knows adlı şarkının altyapılarının stockhausen'dan satın alınması olduğu konusunda bir fikriniz var mıydı?
5. günümüzde sizin "klasik müzik" sandığınız şey bir anlamda bitmiş, bir anlamda da devam etmektedir. artık contemporary (çağdaş) music genel adıyla devam eder ve şimdi dinlediğiniz ve 20 yıl da sonra çocuğunuzun hoşuna gidecek popüler şeylerin ilerde materyal araklayacağı, elbette bunu doğal olarak yıllardır yaptığı gibi etkileneceği bu işin öncülerini yetiştiren okullar müziği bu şekilde ele almaya çalışır. avrupa'da artık çoğu besteci kendilerini klasik müzik bestecisi olarak tanımlamazlar. elbette hepimizin beethoven'dan öğrendiği çok şey var ama geleneğin devamı değişen kültürel yapıyla yerini sanatın yüceltilmesi, güzellik vs gibi amaçlar yerine müziğin bir bilim olarak gelişimi, bestecinin bir ses işçisi olması gibi daha sağlam amaçlara bırakmıştır. bu nedenle entel-dantel falan bir şey de değildir. baya fonsksiyonlar, argumanlar, retrograteler, matrixler kurarak parçaları analiz ettiğimiz, elektronik müzik studyolarında çalışıp, kod yazarak müzik yaptığımız, bunlardan sınavlarımızın falan olduğu bir hayat yaşıyoruz.
6.klasik müzik önemlidir ama bu konuyu çok büyütmeyin. çünkü klasik müzik yani aslında bach değil ama 1700lerin ortaları (gluck'le başlayarak) ve 20.yüzyıl başına kadar süren müziği ifade eden bu müzik türü, müzede gezmek gibidir. istediğini seçip bakarsın, hayran kalırsın ve istersen bırakırsın, istersen üzerine gidersin. benim üniversite hayatım bir o kadar rock konseri/folk müzik çalışmaları ve çağdaş bestecilikle geçse de, dertlenince, sevgilimden ayrılınca, hava kötüyse/güzelse çoook fazla bach, purcell, mahler dinlemişliğim de olmuştur. klasik müzik önemlidir çünkü sizin o süper sandığınız "ohaaa şurdaki bas soloya bak"dediğiniz şeyler bu müzik türünde zaten "sürekli" olur. bunlar olmadan kimse 18.yüzyıldan beri besteci falan olamıyor, adamı besteci yapmazlar.
7. neden klasik müziğin bir çok türün temeli olması bazı insanları delirtiyor bunu anlamıyorum. evet bu bir gerçektir. tampere sistem olmasaydı, bach bu sistemi manifest etmek için 24 prelud ve fügü yazmasaydı, mozart piano koncertosu denen formu ingiltere'de bach'ın oğlundan öğrenip muthiş bi hale getirmeseydi, beethoven tarihte ilk kez timpani'ye solo yazmış olmasa, solo piano'yu bu kadar ifadeli kullanmasa, mahler müziğin karakteri ile hamur gibi oynamasa, piyano başında değil, göl kıyısında ufak bir klübede 100 e yakın kişilik kalabalıklıktaki orkestralara kafasından geçenleri kağıda dökmese şu an ne o çok sevdiğiniz armoniniz, akor geçişleriniz, o süper sololarınız, popüler müzikte hala örneği aptalca bi şekilde çook çoook az olan poliritmik öğeleriniz ne de tını değişimiyle sağlanan ve sizi oradan oraya fırlatan atmosferik geçişler falan vardı. ama iki üç kıza artistik yaptığınız, sid&nancy takıldığınız, sallana sallana 1-3-5 akor geçişleri çaldığınız sikko stüdyo provalarınızın size daha ifadeli bir müzik gelmesi elbette tercih meselesidir.
8. ve lütfen adını bile duymadığım gerzek, iki yıl sonra esamesi okunmayacak metal gruplarıyla bach ve çaykovski'yi karşılaştırmayın bile. bunu yapmayın çünkü bu iki müzik türünün alakası bile yok?? bunun ahmet kaya bach'tan daha iyi besteciydi demekten bir farkı yok ve alakası olsa bile klasik müzik zaten yann tiersen de değildir, çağdaş müzik de fazıl say değildir, biraz öğrenin öyle gelin. çağımızın klasik müziği bence pink floyd'tur, yok bence kayahandır gibi önermeler saçmalıktır, çünkü bu müzik hala akımlarıyla (bkz: spektralizm) (bkz: new complexity) (bkz: neo-romanticism) (bkz: post-minimalism) çağdaş müzik olarak devam etmektedir. evet çok daha izoledir, çünkü sizin anti-kapitalist bulduğunuz metal gruplarının yarısı kadar pazarlanmazlar, insanlar konserlere gelmezler ve sadece ritim ve bir kaç akor veya efekt üzerinden yürümedikleri için dinleyen bünyelerde epey karmaşa yarattıkları için "sıkıcı" veya "korkunç" yorumlarına tabi tutulurlar. evet, klasik müzikten sıkılın ama buraya gelip "yeaaa valla şu dinlediğim bilmemne bile bach'ın bütün bestelerinden iyidir" demek gibi ahmakça hareketler yapmayın, bunu yapmayın çünkü bu müzik türü şu an genç insanların kafalarını gece-gündüz patlattığı, sabahlara kadar çalıştığı, entellikle, zenginlikle sıfır alakası olan ve sizin büyük ihtimalle 30 yıl sonra sevmeye başlayacağınız, popüler müzikte kendini bulmaya başlayacak bir çok gelişimin öncülüğünü yapmış olan ve buna devam eden bir türdür.
@zeratul: artık ne yazıp ne yazamayacağımıza da karışmaya başladı admin görün işte baskıyı zülmü görün