Hayatın bıkkınlığı sahte sıkkınlığıma üstün gelmiş ve beni bugün dışarıya çıkmaya ikna etmişti. İnanın kendime ihanet etmemek için çok uğraştım ama direnemedim. Kendimi bir hışımla sokağa attım. Amaçsızdım. Balta Limanı sahiline doğru yollandım. Önce öyle bir dolandım sonra sahil boyunca yürümeye başladım. Hava soğuktu , içime işliyordu. Olsundu , ufak bir genç termosta çay satıyordu. bir bardak aldım. Sonra bir bardak daha aldım. Tam sıska nefesim çay bardağı üzerinde belli belirsiz buharlar çıkarırken onu gördüm. Karşıdan geliyordu. Güzeldi , narindi. Yürüdükçe aramızdaki mesafe kısaldı. O yürüdükçe benim ufkum dahada açıldı. Adımladı.. adımladı.. Ben onun güzelliği karşısında sadece donakalmıştım. Öylece geçti gitti sandım , sonradan sonraya kulağımda sıcak bir nefesin varlığını hissettim. Kim olduğunu görmüyordum ama o olduğunu tahmin edebiliyordum , hatta tahmin değildi bu hissedebiliyordum. O enstantane de bir şey oldu ve kulağıma iyice eğilip şöyle fısıldadı : Molpediniz var mı ? Yoktu.. Keşke olsaydı..