Melekler "irade" sıfatından gelen, "tekvini şeriat" olarak bilinen ve kâinatta işleyen Cenab-ı Hakk'ın icraatlarının hamelesi ve mümessilleridir. Hakiki irade ve tesir sahibi Kudret-i İlâhiyenin emirlerine tâbi olarak çalışır, iş görürler.
Kur'ân-ı Kerim'in bazı âyetlerinde bu meleklerin bu kısmından bahsedilir. Meselâ Ra'd Sûresinin 11. âyetinde meâlen;
"Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçi bekçiler vardır."
buyurulur ki, bu âyetin tefsirinde şöyle denilmektedir:
İnsanın yanından hiç ayrılmayan sekiz tane vazifeli melek vardır. Bunların dördü gündüz, dördü de gece vazife görürler. Bu dört melekten ikisi hafaza meleği, diğer ikisi de kirâmen kâtibindir. Hafaza melekleri insanı korumakla görevlidir, diğer ikisi de insanın sevap ve günahlarını yazar.
Hafaza melekleri hakkında meşhur Müfessir İmam Mücahid şöyle der:
"Allah'ın insanı korumakla vazifeli melekleri vardır. Bunlar insanı uykuda ve uyanıkken, cin, insan ve diğer mahlukların şerrinden korurlar."
Bu melekler her zaman insanla beraberdirler. Ancak bazı anlarda ayrılırlar, geride dururlar. Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) bu hususu şöyle ifade ederler:
"Sizinle beraber bulunan ve hiç ayrılmayan melekler vardır. Bunlar ancak helaya giderken ve cinsî yakınlık esnasında ayrılırlar. Öyle ise onlara karşı hayalı davranın ve hürmette bulunun." (Muhtasar İbni Kesîr, 2: 273.)
İnfitar Sûresinde ise "kirâmen kâtibin" meleklerinden şu şekilde bahsedilir:
"Üzerinizde işlediklerinizi hıfzedip kaydeden melekler vardır. Onlar mükerrem yazıcılardır. Az çok ne yaparsanız bilirler."(İnfitar, 82/10-12).
Bunların nasıl çalıştıklarını bir hadis-i şeriften öğreniyoruz. Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyururlar:
"İşlediklerinizi kaydeden melekler her gün Allah'ın huzuruna çıkarlar. Yazdıktan, sayfanın ön yüzündedir. Arka tarafında da kulun ettiği istiğfarlar vardır. Cenab-ı Hak meleklerine bu sayfada bulunan günahların hepsini affettim, buyurur." (Rûhü’l-Meânî, 30: 65.)
Bunun için işlenen bir günah ve hatanın peşine istiğfarı yetiştirmek çok büyük ehemmiyet arz etmektedir. Bu âyetlerin tefsirinde ise Âlûsî şu izahları yapar:
"Yazıcı meleklerin sevapları kaydedeni insanın sağ omuzu üzerinde, günahları yazan da sol omuzunda yer alır. Sağdaki soldakinden emindir."
Yani kul günah işleyip aradan altı saat geçtiği halde tövbe istiğfar etmezse günahları yazmasına müsaade eder. Bunlar ancak insandan helaya giderken ve cinsî yakınlık esnasında ayrılırlar. Ancak bu meleklerin insandan ayrı kalmaları o anda insanın işlediklerini bilip kaydetmesine mâni olmaz. Cenab-ı Hak kulun içinden geçenleri bilip hissedecek bir işareti melekler için yaratır. Onlar ölünceye kadar kuldan ayrılmazlar. Öldükten sonra da kabrinin başında dururlar. Onun için kıyamete kadar tesbih, tehlil, tekbir getirirler ve sevaplarını yazarlar. Demek ki, meleklerin belli zamanlarda insandan ayrı kalmaları onların günah ve sevaplarını yazmaya mâni olmamaktadır.