otu sararak icip ziyan etmeyin arkadaslar kova yapın, onu bulamayanlarında olduğunu unutmayın. o ayiklarken doktuklerimizi obur tarafta kirpiklerimizle topluyacaz
@smurf: lan bugün bi apoya gidemiydik yoksa ya üşendim.
çevirirdik ne kussel
@vurmayın: la onun msjını attım da bu ben icmiyom sen icersen alayım dedi de, bende tek takılmak istemedim amk, rakı aldık simdi ben nasıl icilir bilmiyom bunun adabını bi anlatsaniza lan
@smurf: bektaşi der ki :
"rakı ağızdan değil, kulaktan içilir .
biz ona içki değil, dem deriz!"
rakının kitabını yazan deniz gürsoy, rakının nasıl içileceğini değil
"rakının nasıl içilmeyeceğini" yazmıştır. (oğlak yayıncılık)
oturursun masaya, garson bir şişe rakı getirir, mezeleri sıralar, kadehini
doldurur, içersin !
hayir, rakı öyle içilmez...
rakının nasıl içileceğini, ya da nasıl içilmeyeceğini bilelim ..
rakı güneş batmadan içilmez.
rakı yalnız başına içilmez,
duvara bakılarak içilmez,
rakı keyif için içilir,
dertlenmek için içilmez,
rakı sohbet için içilir.
rakı, şakadan, nükteden, işletmeden anlamayan bayır turplarıyla içilmez .
rakı gürültüyle içilmez.
rakı çabuk içilmez, içip masadan kalkılmaz .
rakı sofrasında fazla yemek yenmez, mezelerle yetinilir .
rakı sofrasında sigara küllüğüne zeytin çekirdeği, sıkılmış limon kabuğu
konmaz ,
rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da buz konur; bu sırayı
bozarsanız, anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hem keyfi kaçar .
rakı'nın ana mezeleri dışında, ekstra mezeleri de vardır, bir de "göz
mezesi" vardır ki....tahmin ettiğiniz değil, bakın o nedir?
yahya kemal, her akşam sofrasını "kuş sütü eksik" kurdurur, ama çoğuna el
bile sürmezmiş ...
lakin sürsün, sürmesin hepsi hesaba yazıldığı için şef garson, "kıyak
yapmış", sofraya kırmızı turp koymamış..
yahya kemal gelmiş, oturmuş masaya söyle bakmış garsonu çağırmış :
"nerede kırmızı turp?"
"efendim dikkat ettim yemiyorsunuz da.. ."
"ben sofraya konan her şeyi yemek zorunda değilim, onların bazıları benim
göz mezemdir!" demiş ..
raki için çok şey söylenir, yazılır, ama necip mirkelamoğlu' nun
"rakınamesi" de unutulur gibi değildir ;
"nükte, cinas anlayan, aheng-i bezme uyan, içip zırvalamayan; işte onadır
rakı "