ölürsem mezarımın taşını kalırsam yarrağımın başını alırsın. mezar soyguncularına lafım budur.
nebbaş mezar soyguncusu demektir. osmanlı zamanında istanbul'da yaşandığı rivayet edilen bir nebbaşlık hikayesini paylaşayım;
vakti zamanında istanbul'da bir nebbaş türer. mezarları açar yeni gömülmüş cesetlerin altın dişlerini sökermiş. hatta mezarların tahtalarını bile çalarmış.
kolluk kuvvetleri halkla işbirliği yaparlar ve nebbaşı tam da iş üstünde bir mezarı açarken yakalarlar. nebbaş hemen orada asılır.
halk çok şükür kurtulduk derken başka bir nebbaş türer ve bu eskisine rahmet okutacak kadar fenadır. mezarları açıp soymakla kalmaz, cesetlere tecavüz eder ardından kazığa oturturmuş. halk hemen her gün yeni kazılmış mezarların yanıbaşında kazığa oturtulmuş bir cesede rastlar.
suçüstü yakalanıp asılan eski nebbaştan artık nebbaş-ı evvel (ilk nebbaş), yeni nebbaştan ise nebbaş-ı sani (ikinci nebbaş) diye sözedilmektedir.
istanbullular "yahu nebbaş-ı evvel meğerse ne iyi adammış , kıymetini bilemedik diye feryat ederken, kazığa oturtulan cesetlerin sayısı öyle artar ki, nebbaş-ı evvel in adı dualarda bile hayırla anılır hale gelir. hoca efendiler minberde "allah'ın rahmeti nebbaş-ı evvel in üzerine olsun" dediğinde, cemaat canı gönülden ve hep bir ağızdan amin diye karşılık verirmiş.
(iche iche oldu nietzsche, 05.11.2011 23:37)
@7888465