Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak..
Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bize arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok.
Bir ahbap topluluğunda neşat ertaş'ın eline iş olsun diye, bir saz tutturmuşlar :
-Hadi bize güzel bir şeyler çal da dinleyelim! demişler.
neşat usta, sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmaya başlamış :
-Ama neşat ağbi demişler, saz dediğin böyle mi çalınır?Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek...
neşat ertaş aka bozkır tenekesi, elindeki sazı dımbırdatmayı sürdürürken :
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar.Ben buldum işte.Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş
@cavci: nasrettin hoca değilmi lan bu. neşet ertaş nasrettin hocamıymış. wayy amk