beş tombul efese veririm depozitolarını isterim ama üzerine oturacam
19 yaşımdayken 43 yaşında bir adamla çıkıyordum. her seferinde hesabı ödeyen bendim, o bana maddi değeri 30 liraya geçmeyecek hediyeler alırken ben ona beymen'den hediyeler, uçak biletleri, hatta ihtiyacı var diye beyaz eşya aldığımı bilirim. bir yere gideceği zamanlarda onun otel rezervasyonlarını bile ben yaptırdım. o zamanlar yeni boşanmıştı ve borçları vardı, benden ayrıldıktan sonra bir aile büyüğünü kaybedince ona kalan mirasla kendi yaşıtları meslektaşlarıyla aynı seviyeye gelebildi.
şimdi aşık olduğum adam 65'li, babamla aynı yaşta evet, hatta kızı benden birkaç yaş daha büyük. bir ilişkimiz yok çünkü farklı bir ülkede yaşıyor ve çok farklı bir hayatı var. bir senede üç beş gecemiz oldu diyelim. bu adamın maddi durumu nasıl ? paris, brüksel, liege, ny, saint tropez, avusturalya'da ev. eskiden jaguar'ı vardı, şimdi ne kullanıyor hiç dikkat etmedim ama sanırım kullanmıyor ya da bana şoförüyle denk geldi. maddi durumu hakkında az çok fikir sahibi oldunuz sanırım. peki bana neler aldı ? hiçbir şey çünkü bir şey istemedim. otellerde birlikte olduk. bana yemek ısmarladığında verdiğim en pahalı sipariş deniz mahsüllü makarnadır. ama ısmarlamak bile sayılmaz çünkü işi gereği beş yıldızlı otellerin kral dairelerinde ücretsiz konaklıyor, business class'ta uçuyor, havalimanı transferini limuzinle sağlıyordu. anlayacağınız otel odasını boşaltırken gelen temizlikçi alsın diye 50 euro bahşiş bırakmasına rağmen benim için cebinden beş kuruş para çıkmadı.
aksine ben onu görmek için hep elimde avcumda ne varsa döktüm. bir ay sonra onu yine göreceğim mesela. okulu bitirdiğim için ailem harçlık vermiyor, henüz iş de bulamadım. uçak biletlerini alabilmek için bu ay spora gitmedim. beş sene önce londra'dan aldığım şık bir elbiseyi internette satışa çıkardım, satabilirsem yeni bir elbise alacağım.
peki, bunları neden anlattım ? size göre benden on yaş birinin parasını yemem gerekiyor ya... aksine, sadece tek bir geceyi benden otuz yaş büyük birinin kollarında geçirebilmek elimde ne varsa döktüm şimdiye kadar.
belki önyargılısınız, belki siz de parasıyla genç kızları etkilemeye çalışan ali ağaoğlu ekolünden ya da kendinden büyük zengin erkek arayan gold digger'lardansınız.
ama işin içine duygular girince karşıdan gördüğünüz gibi olmuyor.
mastercard ne güzel söylüyordu reklamlarında, paranın satın alamayacağı şeyler vardır diye. umarım bir gün bunu anlayacak olgunluğa erişirsiniz. belki de o adam tek gecelikti diye beni bir kenara atıp unutmak yerine bu olgunluğa sahip olduğu için tekrar tekrar bana sahip olmak istedi, kim bilir ?
bu kız 52 yaşındaki bir adamda ne bulmuş diyebilirsiniz, önyargılarınıza veririm. birlikte ne konuşabilirler, ne paylaşabilirler diyebilirsiniz. size sadece şunu söylemem yeterli olur sanırım. paris'teki evine gittiğimde çok şaşırmıştım çünkü evin duvarındaki 50'li yılların filmleri benim en sevdiğim hatta eleştirilerini yazıp yayınladığım filmlerdi, resimler ise röprodüksiyonu yaptığım resimlerdi.
bana sorarsanız şanslı olan bendim, size genç ve alımlı olanın ben olduğumu söyledim ama o adamın kim olduğunu söylemedim.