önceleri insanlar birbiriyle takas yapıp geçinirlermiş. domates yetiştirip de patatese ihtiyacı olan adam ile patates yetiştirip domatese ihtiyacı olan adam birbirlerine domates ve patates verirlermiş. tabi patates domatesten biraz daha değerli olduğu için 3 kilo patatese karşılık 5 kilo domates şeklinde yapılırmış takaslar. bu sembolik durumdan hareketle tüm sebze ya da eşyaların aynı şekilde değerleri ölçüsünde takas edildiğini söyleyebiliriz.
günün birinde pezevenk domatesçinin teki çıkıp bir çakallık etmeye kalkmış. yetiştirdiği domateslerin ihtiyaç fazlası kısmını da depoya atıp gizlemiş. patatesçi adam takas yapmaya gelince domatesçi demiş ki, kardeş depoya hayvanlar dadandı domatesler pert oldu. ama ben senin işi aksatmayayım yine alayım 3 kilo patatesini. onun yerine sana bir tane bakır parçası vereyim. bu bakır parçası benim sana vermem gereken 5 kilo domatesin değerinde bir teminat olsun. daha sonra ben tekrar domatesleri hazır edince gel bu bakır parçasıyla benden o 5 kilo domatesi al, ya da git hemen şu şu domatesçiden al, ona da haber verdim zaten.
iyi madem demiş patatesçi, o domatesçiyi beklemeye vakti olmadığı için söylendiği gibi gitmiş diğer domatesçiye. demiş ki kardeş ben bu bakır parçasını diğer domatesçiden aldım, karşılığında 3 kilo patates verdim, haberin de varmış zaten. yani bu bakır parçası 5 kilo domates değerinde. şimdi ben bunu sana vereyim, sen de bana 5 kilo domates ver. tamam demiş o domatesçi de, bakır parçasına karşılık 5 kilo domatesi vermiş patatesçiye. ertesi gün patatesçi bu olayı yakınındaki hıyarcıya anlatmış. hıyarcı da demiş ki, o zaman sana domatesleri veren domatesçiden de o bakır parçasını alıp karşılığında 7 kilo hıyar vereyim, bana domates lazım değil. daha sonra gider o bakır parçasıyla senden 3 kilo patates alırım. peki demiş patatesçi de.
bu bakır parçasının alış verişi böyle zincirleme şekilde birkaç kişiye kadar devam etmiş. ama o bakır parçasını ilk veren domatesçiye geri dönmediği için bakır parçasının karşılığı olan 5 kilo domates hala o pezevengin deposunda duruyormuş. bakmış ki pezevenk domatesçi, ulan bu gerizekalılar hiç ellerine geçmeyen 5 kilo tane domatese bedel sandıkları bir bakır parçasına karşılık alış veriş ediyorlar. hem de o 5 kilo domates benim depomda durmaya devam ediyor. o zaman ben bu bakır parçalarından başkalarına da kakalamaya devam edeyim. bu parçalar piyasada ne kadar dolanırsa, belirlediğim değerlerine karşılık domatesleri de o kadar cebe atarım. sonra gider hepsini normal takas ederim. vay mallar :S:S
bu pezevenk domatesçi aynı şeyi başka sebzecilere de yapmaya ve fazla domatesleri cebe atmaya devam etmiş. cebe attığı domatesleri de diğer sebzecilerle takas etmeyi sürdürmüş. tabi bakır parçaları da piyasada çoğalmaya devam etmiş. günün birinde artık sebzeciler bu bakır parçalarına karşılık gelen domatesleri elde edemediklerini, piyasada o bakırlara karşılık gelecek kadar domates olmadığını çakmaya başlamışlar. gelmişler pezevenk domatesçinin kapısını çalmışlar. ama o da ne? pezevengimiz cebe attığı domateslerin karşılığındaki bakır parçalarıyla takas ettiği onlarca fazladan sebzeyle beraber göçüp gitmiş, bir daha da bulamamışlar. muhtemelen göçtüğü yerdeki piyasaya da aynı şeyleri yapmıştır pezevenk. böyle böyle farklı yerlerde yayılmaya devam etmiş bu bakır parçaları. pezevenk domatesçi de böyle böyle karnını doyurmaya ve milleti keklemeye devam etmiş.
gördüğünüz gibi beyler, para kavramının ortaya çıkışı aslında bir dolandırıcılıktan yani karşılığı olmayan (cebe atılan) bir borç vesilesiyle olmuştur.
2500 yıldır bu para denen şey var olageldiğine göre bu dolandırıcılık işinin devam ettiği ve karşılığı hiç olmayan ya da daha büyük ihtimalle cebe atılan şeylerin var olduğu anlamına gelir. aslında bu kaçınılmaz bir şey idi, çünkü aslında hiçbir ticari değeri olmayan o bakır parçaları, insanların sebzelerinin ellerinden çıkmasına sebep olmuştur bir kere. dolayısıyla karşılığı olmayan her bakır parçası, yeni bakır parçalarının piyasaya çıkmasına sebep olmuştur ki insanlar ellerinden çıkan sebzelerinin zararını kapatabilsinler diye. görüldüğü üzere başta ortaya çıkan 1 tane borç, piyasadaki bir sürü borcun kaynağı olmuştur. çünkü o 1 borç, el değiştire değiştire neredeyse herkesin herkese borçlanmasını sağlamıştır.
bu ne demek? şu anda cebimizde bulunan her kuruş, 2500 yıl önceki pezevenk lidyalının tekinin bir kişiyi borçlandırmasına ve bu borcun sebzecilere ve zamanla herkese mal olmasına, oradan yüzyıllar içinde dünyadaki herkesin birbirine borçlu hale gelmesi sebebiyle cebimizdedir. yani cebimizdeki her kuruş, aslında dünyadaki herhangi birinin başka birine olan borcudur. ama bu borcun ödenmesi ya da bitmesi imkansızdır, çünkü borçların patatesçiden tüm dünyaya yayılması gibi, borcun karşılığı olduğu sanılan ama aslında olmayan 5 kilo domates de zamanla 10 kilo, 20 kilo, 200 kilo, 2000 kilo... şeklinde katlanmaya devam etmiştir. tabi ki zamanla binlerce ya da sonsuz kiloya ulaşan bu domates borcunu ödeyecek hiç kimse yoktur, o pezevenk domatesçi çoktan siktir olup gitmiştir bu dünyadan.
özetle; eğer cebinizde para varsa, o paranın gerçek manada hiçbir karşılığı yok. o parayla iphone, araba, sigara alabilirsiniz. ama çoğu zaman düşünmezsiniz ki parayla satın aldığınız hiçbir şeye ederi kadar para vermezsiniz, ederinden daha fazlasını kârıyla verirsiniz. neden daha fazlası? çünkü o aldığınız şeyler de para denen borç balonuyla üretilmiştir. domates, patates ya da hıyardan değil. hatırlayın, elindeki bakır parçalarını değere çeviremeyen her bir sebzeci de ihtiyacı olduğu sebzeleri artık takas ile değil, o elindeki bakırları kakalayarak almaya çalışmış, bu da kendilerinin zarar etmediklerini zannetmelerine sebep olmuştu. işte tam da bu yüzden aldığınız o iphone'lar, arabalar, sigaralar; gerçek maliyetinin üstüne kârıyla satılır ki üreticiler paranızı alırken kendi ellerindeki sebzeyi (üretim araçlarını) değil, "borç"larını (parayla ürettikleri ürünleri) verirler, ki zarar etmediklerini zannetsinler. bu alakasız gibi gelebilir ama kâr amacı güden ticaretin arkasındaki mantık budur.
@aciz: kafamda piyasa ekonomi para edim vb. konular hakkında tonla soru var ama ifade edemiyorum.
siktir yarak para çok çok eskiden beri, ama farklı şeyler kullanılıyor, mesela bazıları güzel deniz kabuklarını para gibi kullanmış, bazıları demir çubukları, sikke dediğiniz şey baya sonra bulunmuştur. ayrıca para olmayınca takas tıkanır evet