tabi hemen hayvanlar gibi cima etmedik.
rüyamı kronolojik olarak sıralarsak eğer, her şey atam'ın yanında yardımcı olarak işe alınmamla başladı. sanırım hemşire gibi bir şeydim. atam'ın son zamanları, hasta. ama karizmasından hiçbir şey eksilmemiş. hasta haliyle devlet meseleleri ile uğraşmaya çalışıyor, ben de ona kişisel bakımında yardımcı oluyorum. odasını topluyorum vs.
mustafa'm kemal'im bana '' küçük kız '' diye hitap etmekte. bense ona gönlümü çoktaan kaptırmışım.. atam'ın dev kudretli yarrağı için yanıp tutuşuyorum.
attaboy ona olan ilgimi fark etmiş olacak ki öncelikle aramıza mesafe koydu, bana sert ve soğuk davranıyordu.
onun hastalığının ağırlaştığı bir gece ağlamaktan bitap düşmüş haldeyken atam'ın kurtuluş savaşında cephede öldürmek zorunda kaldığı düşman askerleri için vicdan azabı duyup üzüldüğünü fark ettim.
yüksek sesle bana -sen ne bilirsin, hiç insan canı aldın mı? dedi. ben de ona bu durumun zorunlu olduğunu, vatanını ve canımızı korumak için yaptığını, bir kahraman olduğunu falan anlattım. baktım hala bi vicdan triplerinde bu, üzülüyor,
'' sen benim her şeyimsin, tapıyorum sana'' deyip dudaklarına yapışıverdim.
şaşkınlıktan tepki bile veremedi adamcağız, bilemiyorum itmedi yani. belki de hoşuna gitmiştir. sonuçta o da insan. ihtiyaçları falan var.
sonra kısık bir sesle '' dışarı çık '' dedi. koşarak çıktım.
ertesi sabah ismet'i kahvaltıya çağırmış. anlamadığım konular hakkında hararetli bir şekilde tartışırlarken çaylarını tazelemeye geldim. atam birden susuverdi. gözlerini kahvaltı masasına dikmiş yüzüme bile bakmıyordu. ismet'le birlikte çıkıp gitti. tüm gün köşk'e gelmesini bekledim. odasında kıyafetlerine baktım, kokladım. ne zevk sahibi adam...
odasında uyuyakalmıştım ki, gece lambasının ışığıyla irkildim. gelen oydu, üzerinde içki kokusu vardı. içmenin yakıştığı nadir insanlardan..
bana şefkatli bir sesle - ''bölme uykunu, hadi odana git'' dedi.
bir şey demeden tam odadan çıkacakken bileğimden kavradı, beni kendine doğru çekti. ağlamaklı olduğunu gördüm.
ne kadar reddetsem de, sana kötü davransam da bundan kaçamıyorum dedi. göz yaşlarını sildim. birden dudaklarımız birleşti, yatağa geçtik. göğüslerimi okşuyordu. bense çıldırmış gibi kıyafetlerini çıkarmaya çalışıyordum. ikimiz de çırılçıplak kaldık. meme uçlarım soğuktan iyice sertleşmişti, onları emdikçe kendimden geçiyordum. hiç konuşmuyorduk, gözlerimiz kapalıydı. sonra birden içime girdi, gidip gelmeye başladı. zevkten ve acıdan çığlıklar atıyordum. orgazm olmuştum. oysa kendinden geçmiş bir şekilde inleyerek yatağa yığıldı.
sonra telefonun alarm'ı çaldı, uyanıp okula gitmek için hazırlanacakken kilodumun ıslak olduğunu fark edip rüyamı hatırladım. töbeestağfurullah attaboy'e de mi hallendik ulan diye diye okul için hazırlandım.