küçücüğüm her şeyim,
ne olur çok uzaklara gitme.
yalın
biriside çıkıp: savaşmayın, sevişin dememiş. eskiden olsa kaliteli yazar arkadaşlarımızdan birisi çıkıp bu espriyi yapar ve günlerce, belki de haftalarca gülerdik. sonra pikniğe giderdik. neden pikniğe gidiyoz bilmiyorum ama giderdik işte. piknikte çırılçıplak soyunup mangal yaparken birbirimizin orasını burasını çomakla dürterdik. yemek yedikten sonra ormanda çıplak şekilde çılgınca koşardık. saklambaç oynardık. çatçat vardı, pipisi küçük olduğu için genelde önüne yaprak tutup oynardı bizimle. hiç unutmam bir keresinde ormanda yine çıplak vaziyette koşuştururken pastadan yapılmış bir eve dek geldik. içinde yaşlı bi teyze vardı. ev ona ait olduğu için izin almadan pasta evi yemek haram olur diye onun yerine yaşlı teyzeye hunharca tecavüz etmiştik. teyze hamile kalmıştıda, emniyette bizi yakaladıklarında "topdüş denen özürlü yaptı, o hamile bıraktı" demiştik. sonra teyzeyle topdüşü evlendirmişlerdi. halbuki topdüş malı biz çırılçıplak ormanda koşarken, kendini yaban domuzlarına siktiriyordu. özürlü kötürüm olduğu için yerinden kımıldayamıyordu ve yaban domuzları gelip bunu hunharca sikiyorlardı. neyse konumuza dönelim. lütfen güzel espriler yapın. bakın, zamanında bir güzel espri sayesinde ormanda mutlu bir şekilde çırılçıplak koşabiliyormuşuz. şimdi neden olmasın?