her bulduğumda tekrar sorduğum
"sebep?"
Görüyorsunuz ki bir çıkmaz içerisindeyim ve ya bu çıkmazda olduğumu unutacağım ya da öleceğim. Ahmakça daireler çizmekten yorulacağımı hissediyorum. Her gün aynı şeyler, insanlar ölüyor, insanlar doğuyor, bunun yanı sıra yüzlerce canlı türü aynı yoldan geçiyor. Kayalar eriyip kum olurken başka yerlerde kumlar birleşip kaya oluyor. Konuşuyoruz, hissediyoruz, fiziksel tepkiler takas ediyoruz. Yüzeyselliğin altına pek nadiren insek de, aslında en çok varlığımızı sınadığımız an nefret ettiğimizde veya sevdiğimizde geliyor.
Bir erkek olarak kadınlara bu kadar düşkün olmamızın nedeni, onlardan bazılarını seviyor kalan hepsinden sevemediğimiz için nefret ediyoruz, ta ki sevene kadar.
Bu heyecanı başka bir yerlerde bulamazsak eğer, birbirimize dolanıp dünyanın sonunu getireceğiz ki aslında önemli olan bu mu diye düşünmeden de edemiyorum.
Ne yapıyoruz diye bıkmadan sorduğum anlar gelip geçiyor aklımın köşelerinde. Severek ya da nefret ederek daha ne kadar var olabilirm diye de sorduğum oluyor.
Nitekim bir yere varamıyorum. Sanırım uyuyacağım ve çoktan gelip çatmış yarına uyanacağım.
Vurmayın out.