hergünün biraz daha karbon tadında geçtiği monoton kelimesi benle yeksan olmuş, hayatımın tekdüze günleri.
çalışıyorum.
evet evet bende sistem karşıtıydım. eveet abicim bizde dedik o bokları bizde geçtik o yollardan. neler neler lan dur lan dur sana bir örnekde veriyim(her ne kadar haz etmesemde)körfez dershanelerine gidiyorum. bazı bazı günler dershanede ki potansiyel ölüm yiyen şakirtlerle atışıyorum bazen takışıyorum alevlenmeler var ufak ufak. ergenim atarlayım multivision 2'de gece kuşağı başlayasaya kadar(gece yarısından sonra kalite hd porno dönüyor kanalda) matrix reloaded izliyor atarlı ergen bünye. filmi her ne kadar hatmetmiş olsamda özellikle bir sahneyi (sahne de 15 dk. amına koyım tarantino pezevengi çekiyor sanki filmi) şu neo denen siksonyalının bir düzine ajan smith'in ağzını yüzünü sikerttiği sahneyi günde abartısız 8-9 defa izliyorum. bu sahne nasıl bir alışkanlık yaptıysa ara ara açar izlerim youtube'dan.
izliyorum, izledikçe gazlanıyorum, gazlandıkça evde cilala parlat yapıyorum. (rıp miagi)
bu davarlarla olan engin bitmek bilmez çıkmazlar çıkmazı tartışmalarıma ilerde değinecem.
neyse genco günlerdir bir gün dershane çıkışı beni peder arıyor ve diyor ki gel lan ptt memur alımı yapıyor gir sınava da sokalım seni şuraya deyor.
cevap veriyorum: yaa baba memur mu olcaz ya.(yavşak sırıtışsız olmaz)
aklıma ara sıra gelir bu diyalog güler güler sinirlenirim amına koyım.
şimdiye kadar ki işin akışını anlmışsınızdır. bizde o yıllarda sürdüğümüz hayat şeklininin hiç bitmeyeceğini düşünüyorduk. ne garip lan. onun içindir her boka atarlanabiliyorduk. saygı kelimesi anlama sıralamamda çok altlardaydı. ikiyüzlülük yapanı sikerim samimyetsizlik ziyadesi ile hazetmem. iş hayatına atılana kadar motto edinme demedi kimse
şirketteyim.
öğlen yemeğinde yediğim yemek yine midemi, mideye doğru yol aldığına pişman olmuş olan boruyu sikmiş atmış.
-cibiliyetnizi sikiyim değiştirin şu yemek şirketini
raporlar rapolar analizler işten anlamayan mallara eğitim öğretimler. (lan bi insan kaç defada mail atmayı öğrenebilir, düşünme güzel kardeşim ben o sayıyı biliyorum 42)
bütün hayata çıkan damarlarım sikilmektedir.
yine sikici yorucu olmaktan çok yoğurucu bir günün daha sonuna gelinmiştir.
şirketin hafiften safça(kibarlık yaptım amıan koyım herif bildiğin gerzo wakabayashi)saymanı, oleyazdim paraların dökümünü yapıp bankaya gidicem yardım eder misin?
lan olm salın lan bi artık bi bırakın amına koyım. torpilli yavşak.
-tamam hadi çabuk olalım.(adamın düzenli nefes alabiliyor olması takdir konusu şirkette)
paralar sayılır çantaya doldurulur(lan bu şirkette neciyiz biz amına koyım)bankaya doğru yola çıkılır. bankanın önünde park edilir. arabayı sayman arkadaş kullanmaktadır. şirketten çıkmadan bankacı aranmıştır. bankacı ve bir güvenlik görevliside orda beklemektedir. saymanın her gün yaptığı iş olması icabı ile hareketleri pratiktir. ben evde ki fasulye 3.ye ısıtsam acaba yenir mi sorusuna kafada cevap vermeye çalışadurayım bankanın güvenlik görevlisi kapının açık durmasına yardımcı oladursun sayman arabanın arka koltuğunda ki paraları bankanın içine taşımakla uğraşadursun bankanın ışıkları yanınca bir çift açık kahverengi(sarı gibi bişey hiç anlamam)gözün dikkatlice bana baktığı hissine kapıldım kafamı bakışların bana doğru geldiği yere doğru çevirdim. evet bankacı bir hanım kızdı.(ilerleyen dk. larda bu hanım kelimesinin burda ne kadar gereksiz olduğuna değineceğiz)normalde olayı bilirsiniz biri size bakıyordur siz ona bakınca kafasını acemice (bazıları usta amına koyım sanki hiç oraya bakmıyormuş gibi)başka yöne çevirir. olayın tam terside malumunuzdur. siz birini kestiğinde karşı tarafla birden göz göze gelince kafayı çevirirsiniz.
heyhat , öyle olmadı güzel gözlerini üzerimden hiç ayırmadı. akşamın o saatine kadar her türlü iç organımı iş yerinde sikmelerine rağmen demek ki dış yüzeye boşalmamışlardı.
diğer bir deyişle sıfatım edatlanmamıştı henüz. iyiyiz dedim. bu sıcak bakışma buz gibi havada siksen bir çantaya el atmam diyen bendenizi arabanın dışına çıkarıp arka koltuktan bir çanta alıp bankanın içine doğru çekti. bankanın içinde güvenlik görevlisi ve sayman orda ki sahnenin gün aşırı değişmez oyuncaları oldukları için kaşarlanmışlardı. ben her gün bankaya gitmiyordum. güzel gözlü arkadaş (önce arakadaş hacı) ise bankaya geleli birbuçuk ay olmuştu.
o ve ondan sonra ki 2 gece o bakışları düşünmek o monotonluğu biraz duraksatmış türlü planlar, (fesatlanma) iş ile dolu olan kafayı biraz dağıtmaya yaramıştı.
derken yine midemi sikeceğini bildiğim halde saymana öğle yemeği ısmarlıyım mı sana sorusunu sorarken buldum kendimi. midem acıyacak ama 3 günüdür sağa sola sığamazmış gibi durmasından iyidir dedim. bilmiyorum yoldaş ben vurulunca bir dilbere kalbim falan bi sik olmuyor midem lan midem. (ayının kalbine giden tek şerit yol mideden geçer)
dedim naber
dedi iyidir
-dedi ee
-dedim ne
dedi iyidir
taam la tamam şaapma hemen.
bir şekilde konuyu oraya getirdim. hoş karşıda ki mary and max'de ki max'in türkiye şubesi olduğu için çok ustalıklı laf oyunu yapmam da gerekmedi.
dedi adı (sallıyorum) sibel .
ee dedim var mı sibelin nişanlısı yada başka birisi.(lan dikkat et bütün bankacı hatunlar güzeli çirkini genci yaşlısı nişanlı evli değil ha nişanlı, ön koşul mudur nedir amına koyım.)
yok dedi. çok iyi dedim( adamın işi sürekli bankalarda olduğu için hangi bankada kim çalışıyorsa tanımadığı yok amına koyım)
niye çok iyi dedi. dedim birader böyle böyle. sen dedim şimdi bu kızla çay içmek için dışarı çıkacaksın çay içmeye çıkracaksın ben dedim 3. şahıs olarak buluncam ortamda.
ya yoktu yapamamdı olmazdı gitti kendindi söyleydi.
lan dedim gırtlağını sikerim , bi yaralı parmağa işeyeceksin kargalık yapma.
valla olmaz kardeşim (abi seviyorsan git konuş bence bkz verecek ilk dahiye sürpriz ödül, anlaşılmasın diye 46 numara ranello ayakkabı kutusunda vericem)ben gidip direk ya karı kız yavru geçen biz bakıştıydık , valla tanışak ya. oooff ooff
olur mu amına koyım. karı milleti çok açık sözlü adamdan haz etmez. yolunu yapcan aga tilkilik yapacaksın plan yapacaksın
neyse , biz bir şekilde açık havada bir çay ocağında öğle yemeği adı altında boş vakit bulup 3 kişi bir araya gelmiştik.(daha sonra anlatacağı üzere - ya diyorum salih(saymanın ismi) beni niye çay içmeye çağırıyor, hiç senin işin olacağı aklıma gelmiyor)gelmez tabi amına koyım
benim için gerekli ortam sağlanmıştı. bak şimdi hocam ben hiç birşeyde iddia etmem şu işte iddia ettiğim kadar. oranlar konuşuyor abi. kabaetimizden sallamıyoruz. burdan sonrası benim için artı yönünde geleşecek olaylar silsilesinin ilk aşaması olacaktı. nitekim oldu da
o gün olmasada daha sonra alınan tel. numaraları akşam iş çıkışı buluşmalar hafta sonu kahvaltılarıyla geçen 3 haftalık süreçten sonra hayranlık duyduğum gözlerine baktım beraber olmak istediğimi söyledim. cevap vermedi. küçücük eliyle osmanlı mermercisi gibi olan elimi avuçlarının arasına almaya çalıştı. kanım kaynıyordu. mideme gece yarısı alternatif tıpla kanat takmışlardı ve tam onun ellerini ellerime alıp onu öptüğümde bunu farkediyordum.
her aşk güzeldir. başlangıcı sonu ne olursa olsun.
ama bir de bilmem kaçıncı yüzyıldır süre gelen realizm vardı. realist yapım var olma nedenlerimden biriydi. burda da anlatcağım gibi.
elele tutuşma, boynunda ki o 'eşsiz parfümün kokusunu içine çekerek öpme, bunu yaptığımda gözlerinin kayması insanı mutlu ediyordu. ediyordu da zaman da akıyordu. onu durdurabilsyedik o birbimizi en sevdiğimiz halimize elele tutuşmanın bizi yaktığı halde kalabilirdik. yanmanın aşk hali güzeldi.
bunlar onun için bilemem ama bana sıradan bir olay gibi gelmeye başladı. hala onu öpmemle yanıyordum ama belkide alevin yüksekliği beni tatmin etmiyordu. bilmiyorum.
hafta sonu deniz manzaralı bir yerde carlsberg bardağı ile ice-tea içilebilen bir yere geldik. gözleri lanet olsun yine çok güzeldi. güneş vuruyordu üstelik.
ona artık bunu istemediğimi birlikte olmak istediğimi söyledim. çocuk değildik ve bir çocuk gibi karşılamadı. saçma sapan hareketler yapmadı veya anlam veremeceğim triplere girmedi. bu sana yetmiyor mu dedi. elbetteki yettiğni söyledim ama onu istediğimi de söyledim. ve baskıcı bir yapım vardır. bu olacak dedim. benim fikrim önemli değil yani dedi. tabi ki önemli onun için senle şu an bunları konuşuyoruz. ön sevişme sırasında hayvan gibi içine girmeye çalışmıyorum. dedim. klasik türk filmlerini aratmayan bir sahne orda çekiliyordu. dertli gözleri ile denize üstünde ki batmakta olan güneşe baktı. bal sarısı saçları güneşle birlikte çok güzeldiler. konunun devamını getirmedim(pozisyon zenginliği bu tür aktivitelerde çok önemli balım diyecek halimiz yok)kalktık evine bıraktım. evime gittim.
o hafta hafta içi çarşamba günüydü sanırım onu almaya gittim biraz gezdik eve gitmeye karar verdik. otobüste geçen ki konuşmalarımız hakkında ne düşündüğünü sordum. bugün istemiyorum oleyazdim. dedi. neden dedim. hayır bugün istemiyorum dedi bugün olmayacak. tamam mı dedi. cevap vermedim.
o hafta sonu hiç bir anlaşma olmadan kendi kendine gelişen bir olayla beraber olduk. bu aktivite şüpehesiz tekdüze olmuş ilişkide çok farklı yerlere kapı açacaktı. işten çıkıyorduk eve gidiyorduk akıl sağlığını kaybetmiş hayvanlar gibi sevişiyorduk. uyuyorduk işe gidiyorduk. kısır döngü. 3 ay böyle geçti.
derken bir gün sevişme esnasında garibim ortamı hareketlendireceğini mi sandı nedendir bilinmez(ki zaten türkçesini kullanıyordu) fuck me dedi. bu olayadan sonra benim sanki daha da azmış gibi devinimimin şiddetini arttırmama mı yoksa kızın nasıl bir monotonluğa döndü bizim sikiş hayatımız bir cümleyle şuraları şenlendireyim diyip fuck me demesine mi yanarsın. rezildik. günlük olarak günü kurtarıcı önlemler alıyorduk kurtılacak gün kalmadığı gibi alıanacak önlem de tükenmişti. bizim gibi.
ayrıldık. ömürümün 9 ayını senden başkasını görmeyerek yaşadım sevgili olmasak da senden kopmak istemiyorum dedim. bir kısa mesajda. beni öldür ama umut verme dedi. ne demek istediğini çok iyi anlamıştım. bir kere de olsa bencil olmamam gerekirdi.
aramadım,sormadım
@anon: götüne yarramı taktığımda bir parçan olarak sahiplenir misin ?
Ben Hiç Para Biriktirmedim; insan Biriktirdim. Arada Bozuk olanlar Cıktı; Onları Da Harcadım Gitti