sevişemiyordum

Nalet olasıca sevişemiyordum. Evet lan tam 8 senedir sevişemiyordum. Hapisten yeni çıkmış bir Amerikalı zencinin filmlerde söylediği gibi bir kadına dokunmayalı çok zaman oldu yabancı. Tamam belki ensemle sırtımın birleştiği yerde fazlasıyla tüylerim vardı ama olsun aslanların da var orda tüyleri hem de benden daha fazlaydı onlarınki. Ama her daim sevişebiliyordu onlar. Kahretsin lan amontobin. Keza atlar da öyle. Her ikisinin de benimkinden çoktu sırtındaki yeleleri. Hayır ben bir metroseksüel olmamalıydım. Neme lazım tüylerimi aldırmak felan. Hem metroseksüel ibnenin alttan gidenidir. Eheh eheh ne espri yaptım ama patbom daboo sakızı. ve o gün karar verdim işte: sırtımdaki tüylerimi uzatacaktım.
Hemen arkadaşım Recep’i çağırdım yanıma. “Şşt olm al şu derby banyo’yu, bir güzel sırtımı jilete vur” dedim. Recep anlamamıştı ama sırtüstü önüne uzanınca ulan belki fırsat bu fırsat götünü ellerim diyerek hemen yılların tecrübesi Sivaslı hamam tellakı gibi işe koyuldu. Evet götümü elleyecekti Recep. Görmüştüm bunu onun gözünde. Önüne uzandığım anda gözleri parlamıştı piçin. Çok pis bir ev arkadaşım vardı benim. Olsun ama sorun değildi, önümüz kıştı. Zira ben de kış olduğunda Recep’in götünü ellerdim hoyratça. Soğukta kalın battaniye çekerdi üstüne; ben de gece vakti uyanıp onu bir güzel ellerdim. Hissetmezdi çoğu zaman. Hissettiği zamanlarda da götünü sağlama almak için üstüne Batmanlı anasının “al oğul gışın ayazunda ısunusun” diyerek verdiği el dokuma halıyı sererdi. Evet yapardı bunu. Hem neden bunları size anlatıyorum ki. Bu benim özel hayatım.
Neyse Recep bir güzel sırtımı traş etti benim. Sonrasını hatırlamıyorum. (Bilerek hatırlamıyorum dedim, özel hayatım sizi hiç ilgilendirmez.) Günler geçiyor sırt kıllarım uzamaya başlıyordu. Harikaydı, giderek sertleşmeye başlamıştı kıllarım derby banyo’nun Fransız ihtilali giyotininden beter jiletiyle. Recep’e seslendim hemen. “Bak bakalım nasıl olmuş lan” dedim. “Abi süper valla, bir tane bile kıl çıkmamış, birkaç kez daha yaparsak kesin çözüm alırız!” dedi. Orospu çocuğu Recep piç gibi yalan söylüyordu işte. Bana yaranmaya çalışıyordu, zannediyordu ki ben sırtımı kıllarım çıkmasın diye jiletletiyordum ona. Hayıırrrr! Yalaaan! sırtımda kıllar uzamalıydı; bir çalı gibi yeşermeliydi. Sevişmem gerekiyordu keza. Nalet olsun. Recep bu şekilde atarlandığımı görünce hemen dil değiştirerek “aa abi, şuralarda çıkmış mı sanki. Aa evet evet valla çıkmış. Abi gözün aydın, uşak valla. Kılların çıkmış.” Orospunun yumurcağı Recep bir anda nasıl da ağız değiştirivermişti. Hani nerde kalmıştı bir cif yahut kosla oxi action reklamındaki kirlere ve inatçı lekelere kesin çözüm diyen gıcık tiplerin söylemleri. Ha ne olmuştu bir anda bakkal çırağına dönüşmüştü piç. Hadi bir kere daha traş et bakalım dedim. Gözlerindeki şeytani pırıltıyı görmemek için kafamı yastığa gömmüştüm bu sefer. Nalet olsun çaresizlik. İbne Recep, derby banyoyu değiştirmemişti. Bir kullanımdan sonra keskinliği gidip teneke makasına dönüşen derby banyo sırtımın ağzına sıçmıştı. Sanki traş etmiyor, taşlı çakıllı çorak bir tarlayı sürüyordu. Piç recep. Biliyordum bunu neden yaptığını. İstiyordu ki götümü elleyişlerini can acısından hiç hissedemeyeyim. Götveren recep.
Haftalar geçti sırtım iyileşmemişti daha. Hep yara bere içindeydi amınakoyingen solingen. Ey dostlar ne kadar da acınacak haldeydim, vay talihsiz başım. Lanet olsun gene sırtıma bakması için Recep’i çağıracaktım. Çünkü çok saftım ben. İşte ey aziz dostlar insanın arkasında gözlerinin olmaması böyle bir şey. Evde bir tane ayna olmasından kaynaklanıyordu bu. Kim gidecek de bir tane daha ayna alacaktı. Ondan sonra uğraş dur evin içinde yok doğru izdüşüm ayarla, yok aynada sağ görünen yer aslında normalde solun oluyor paradoksları ile. Deli işi lan, bir nevi köpek ile kuyruğu muhabbeti. Ben iki karşılıklı aynada bedenini tanıyacam derken çıldırıp tımarhaneye düşen ne şahbazlar tanıdım. Ama bunun konumuzla hiç alakası yok. Sike sike çağıracaktım Recep’i. Boş verin önümüz kıştı nasıl olsa. Gün gelir devran döner, horoz domalır tavuk sikerdi. Evet iğrençleşmeye başlıyorum giderek, konumuza dönelim.
Recep’i çağırmamla anında yanımda bitivermesi bir olmuştu. Bu ne hızdı amınakoyiyim ya. Ne şerefsiz, ne arkadaşına yardım adı altında onun hakkında kötü niyetleri olan, fırsat bulsam da faydalansam planları kuran biriydin sen. Kömür dağıtan Akp gibiydi piç iyice. Gözleri, tüm zorluklar altında lisede müzik odasında kaçamak sevişmiş heyecanlı bir kız gibi ateşler içinde yanıyordu. “Yapıyomuyuz abi” dedi. Bakın şu piçe, ne zavallıydım ben. Adam resmen götüme tmsf fonuyla sahip olmuştu. İpotek altına almıştı zavallı ve körpe bedenciğimi. Nasıl da ağzı sulanmıştı piçin. Ne kadar emindi sırtımı jiletleyeceğinden. Ne demekti lan “Yapıyomuyuz abi”. Bakın hele piçe. Tavuk yapıyodu sanki. Fakat tavuk!! Evet yukardaki atasözü işte bu durumlar için söylenmiştir. Neyse efendim, hemen ciddileşerek “yok daha var yapmaya da, mutfakta bulaşık birikmiş. İçinde yeşil yeşil mantarlar kök vermiş amınakoyim. Bir el atsan diyorum. İki haftadır ben yıkıyorum lan” dedim. Recep’in yüzünü görmeliydiniz dostlar. Nasıl da hemencecik değişivermişti. Yüzünden kanlar çekilmişti bir anda. “Eee, üüü, ya abi yıkardım da sınava kasıyorum hacım valla, ilk vizeler bunlar, yüksek tutmak lazım. Odama geçiyorum kusura bakma, sonra telafi ederim. kib öpt bay aeol” dedi. Demesiyle odasının kilidinin arkadan çevrilme sesini duydum. Göz açıp kapayıncaya kadar kaybolmuştu piç hemen. Götün evladı. Bir porsuk gibi sinsiceydi. Nasıl yapacaktım ya traş işini, şu Recep’e bir kez daha dişimi sıkmam gerektiği elem ve yasa boğuyordu beni.
Birkaç gün daha geçtikten sonra Recep’e el mahkum, göt gardiyan, saçların parmaklık olmuş razı olmuştum. Neyse son bir kez daha kendimi Recep’e traş ettirdikten (dövdürmek gibi oldu dimi) sonra beklemeye başladım. Sırt tüylerim giderek gürleşiyor, Beykoz bahçe marulu gibi kıvır kıvır kıvrılıyordu, yaşasın yaşasın lan. Oyyes. Neredeyse taranacak kıvama gelmişti sırt kıllarım. Süper lan ahahah olm çok iyi ya, artık sevişebilecektim. Bugün 23 nisan neşe doluyor felan insan. Hazırlıklara başlayabilirdim. Solaryuma da gitmeliydim bronzlaşabilmek için. Daha seksi ve heyecan verici yeni bir görünümüm olacaktı. Haznedar’da bir hamam-solaryum-yüzme havuzu kompleksi vardı. Oraya gittim. Önce havuza gireyim de serinleyeyim dedim. Soyundum bir güzel. Tam atlayacakken üzerinde “hizmette sınır yok” yazan peştemalli bir personel geldi ve “abi süveterini çıkarmadan yüzmek yasak, lütfen süveterinizi çıkarın” dedi. Herkes gülmekten yarılıyordu etrafımda, kimisi oracıkta gülmekten altına pisleyivermişti. “Abi o süveteri değil, sırt kılları sık ve gür sadece” dediler. Ağlayacaktım lan, herkesin nasıl da taşak oğlanı olmuştum. Ne iç parçalayıcısı bir halim vardı benim. Ama zerre aldırmadım bunlara zira amacıma ulaşmıştım. Bu değil miydi sanki istediğim. Demek bir Anadolu’lu dede süveteri kadar gürdü sırt kıllarım. Harika, süperdim lan. Kişisel bakımımı tamamladıktan sonra artık hazırdım. Ortamlara akabilirdim. Akşam bir güzel uyku çekip kendime gelmeliydim yarın büyük gün ve yorucu bir seks hayatı beni bekliyordu.
Evde gene amına kodumun herifi Recep vardı. Paso evde yaşıyordu adam. Hiç sosyal hayatı yoktu piçin. Varsa yoksa porno, osbir, Winston soft, sci-fi film, doom metal, makarna ve köşedeki lizetta pizzacısından oluşuyordu hayatı. Amını yumrukladığımın evladı. Mutfağa şöyle bir göz attım. Bulaşıklar artık level atlamıştı kasketini siktiğim. Mantarlar büyümüş zehir yapmıştı, kafa yapar mı lan acaba; bi diş alsam diye düşündüm ki çatalla şöyle bir dokunmamla çatal elimde bir dede penisi gibi büzüşüp eriyiverdi. Vay amk telekinetik özelliklerim yoktu ki benim. Demek ki mantarlar asit yapmıştı lan, vay saçaktaki serçelerle kümesteki tavuklarını siktiğim. Recep’in odasının kapısını çaldım hemen. Recep bunu fark etmişti ki, hemen birisiyle konuşuyormuş gibi yaptı. Kapıyı çalmada ısrar edince kapıyı açarak elinde tuttuğu telefona “canım bi saniye” dedi ve ağız kısmını eliyle kapatıp sesini de iyice kısarak “ya abi görmüyor musun sevgilimle konuşuyorum ne rahatsız ediyorsun. Biraz anlayış lütfen” dedi ve kapıyı yeniden kilitleyip kolpa konuşmasına döndü. Yalan dünyanı sikeyim orospu çocuğu dedim içimden tabii, ya 9333 ya da başka bir servisi arıyordu göt.
Neyse efendim odama gidip uyumak için hazırlandım. Yatağa yattığımda güçlükle karşılaşıyordum. Sırtımdaki kıl yumağı rahatsız ediyor ve beni kamburlaştırıyordu. Sırtımın açık kalmasına da aldırmayabilecektim öte taraftan zira doğal bir postum olmuştu en ekonomiğinden. O gece çok kötü rüyalar gördüm. Bir hulk yahut volverine ile boğuştum durdum. Nihayet sabah olduğunda aşırı susamış olduğumu fark edip mutfağa yöneldim ve nerden baksan bir galon su içtim. Bir tuhaflık vardı bende ama ne olduğunu tam kestiremiyordum. Gözüm bulaşıklara takıldı. Hala kirliydiler. Mantarlar ise tüm cezp ediciliğiyle karşımdaydı. Fakat o da nesi? durduramıyordum kendimi. Yemeliydim o asitli mantarları. İştahım açılmıştı çünkü. Yaşasın yımah yimek diyerek bir yandan da lays reklamındaki başörtülü yığma tuğla kütlesindeki kadının ee hadi yiyin gari ihihihi demesini düşünerek mantarları bir lokmada yuttum. Hiçbir şey olmamıştı lan evet. Ama başka bir şeye dönüşüyordum ben.
Recep’i çağırdım. “büyür abi” diyerek geldi. “Olm şu sırtımdaki tüyleri bi jölele de, dışarı çıkma vaktim geldi benim” dedim. Arkama geçip güzelce sırt kıllarımı jölelerken elinin götüme doğru gittiğini fark ettim. Fark etmemle birlikte insiyaki olarak “grouuuwzz, grouuuwzz” diyerek Recep’in göğsüne doğru döner parende attım. Evet değerli dostlar anladınız değil mi, street fighter’daki Blanca’ya dönüşüyordum. Sırt tüylerim onun ensesindeki gibi saçak buzu kıvamına gelmişti. Kalitesiz, “e,g,o,s isimleri büyük yazılmış çakma egoist marka” kiloluk jölenin etkisiyle sertleşmiş sırt kıllarım bir zırh oluvermişti. Tişörtümü yırtıp parçalamıştı. Bu şekilde bana kimse bakmazdı lan. Recep korkudan donuna doldurmuş mutfağa yönelmişti. Beybi marka eldivenleri giyerek bulaşıkları yıkamaya çoktan başlamıştı bile. Ama ben böyle olsun istememiştim ki. Blanca ne lan ansiklopedi ismi gibi. Kılığından kıyafetinden geçtim, isminde bile karizma yok. Hadi bir ryu ya da bir ken olsa gene iyidi, guile’a bile razıydım lan. Fakat Blanca, işte buna katlanamazdım. Sokağa çıktığımda nerede “aha işte bununla sevişilebilir” diyerek gözüme kestirdiğim hatunların yanına gitmek için davrandığımda “grouuuwzz, grouuuwzz” diyerek bir top kütlesine dönüşüyor havada döne döne kadınların yanına varıyordum. Tabi herkes çığlık çığlığa. Oturup bir çift laf edebildiğimiz mi var sanki amınakoyim de sevişebilicez. Kahrolsun lan. Hele hele kimi zaman 6 hit combo yapıp memelerini kendimi kontrol edemeyerek sıkıyordum ki, Allah düşman başına vermesin dostlar. Evet dostlar tam 8 sene 3 ay 13 gün olmuş ve bana hala sevişememiştim. Sike sike eve dönecektik. Yazık bana. Nalet olsun sırt kıllarına da aslanlara da atlara da. Ulan şu kış da bi gelmek bilmedi ha, kış gelseydi iyiydi gene bi nebze.

? vurmayın 25.10.2019 00:16 1

ben de erken bosaliyorum moruk, bosver dert etme.

? 17 25.10.2019 00:41 0