internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Son Cenabet---
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------p.s. I love you
internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun...
@The Last of the Cunubs: kardeş silemiyorum entrimi ver istersen senin için yayınlayım entryde
@smurf: sağol kardeş günü kurtardın benim için neredeyse sözlüğü bırakamıyordum.
heyyyyyy bre karacahmet kara mezarlık sana gelmiyorum işte var mı bi diceen .... yorgo'nun meyhanesine gidiyorum daha çook beklersin çok beklersin...
internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.internet ortamının en fantastik oluşumlarından birinden ayrılmak isteyen birinin sözü...
bu sözü şu an itibariyle ben söylüyorum.
ben kim miyim? bana ne mi olmuş? alelade sıradan bir insanım ve öyle çok büyük bir şey olduğu da yok bana.
çok dar zamanlarımda kendimce ilgilendiğim hususlarda bazı ufak tefek yazıları kaleme aldım. hepsi bundan ibaret...
sadece bu platformda bazı şeylerin yolunda gitmediğini, en çok dikkat edilmesi gereken adalet mekanizmasının iyi işlemediğini gözlemliyorum.
bunun en sonuncu ve büyük olayını ise webrazzi'den gelen hayali bir mail sonrası sözlüğün avukatı ve hukuk işleri sorumlusu kanzuk'un, noktam rumuzlu yazarın yazısını silmesi ve sonrasında gelişen olaylar zinciridir.
elbette olanları uzun uzadıya tekrar anlatmayacağım ama benim penceremden nasıl göründüğünü söylemem gerekiyor.
bütün olay, bu entry silme hareketinden sonra başta otisabi'nin ve diğer yazarların eleştirisiyle, bir moderatörün görevini bırakmasıyla ve ssg'nin hukuki açıdan sakıncali entrylerin silinmesi konusunda yazdığı uzun bir açıklama yazısı içinde saklıdır. bu durum yaşandığında o yazıyı kaleme alan ssg'nin ruh halini anlamaya çalıştım. yazısının en kısa özeti şöye bence; "aslında durumun farkındayım, patron da benim. fakat benden büyük şeyler var. iki arada bir derede kaldım ve üzgünüm leoparın kuyruğunu kaptırdım kanzuk'a..."
evet, ssg böyle diyor işte yazısında. bazı yasal yaptırımlardan bahsediyor ve hiç olmamış bir şikayeti öne sürerek ve daha önceden olmuş bazı şikayetleri dillendirerek, entry silinme hadisesinin haklılığını belirtiyor ve zımmen bu durumun daha fazla büyütülmemesini rica ediyor herkesten.
kitleler için sadece bir yazının silinmesi gerçekten çok önemsiz görünebilir. kimlerin ne yazıları silinmedi ki değil mi? hal böyle olunca önemsiz gibi görünebilir. hatta benim şu an bunları dile getiriyor olmam da kimsenin sikinde olmayabilir. fakat ahbap çavuş ilişkilerine dayanarak, hemşericilik oynayarak, cinsiyet ayrımcılığı yaparak, ticari ilişkileri ve bazı enseye şaplak göte parmak muhabbetlerini anımsayarak hareket etmek burayı yönetiyorum diyen hiç kimseye yakışmaz.
izlediğim bir kaç olayı hatırlatayım. bilkentlikizaraniyor isimli yazar yaklaşık 1 ay önce bir kadın yazara bir söz söylemiş yazısında ve kanzuk şikayet üzerine derhal o yazıyı silmiş. bilkentli bu silme işinden sonra defalarca kanzuk'tan bilgi istediğini ve herhangi bir yanıt verilmediğini haykırdı durdu kanzuk'un nick altı bölümünde. kanzuk cevap verme gereği bile hissetmeyerek bilkentlinin direncini daha da körükledi. sonuçta bilkentliyi de uçurdular bir şekilde...
aslında kanzuk haklı. herkese yanıt verecek olsa sıçacak vakit bile bulamazdı değil mi? fakat burada, bu oluşumda bazı sorumlulukları üzerine almışsan, herkese yanıt vereceksin paşam. gerekirse sıçmaya gitmeyecek ve herkese yanıt vereceksin. haaa veremiyorum diyorsan öyle bir mekanizmayı harekete geçirecek yine de yanıt vereceksin ağam. yok, yapamıyorsan diyorsan eğer edebinle çekilip gideceksin...
fakat niye çekilesin ki! burada binlerce insan bir şeyler yazıyor, sen de keyfine göre ayıklama yapıyorsun pirincin içindeki taşı ayıklar gibi. bir yandan da oluşum zirve yapmış para oluk gibi akıyor ve sen bunun sefasını sürüyorsun...
ssg'nin yerinde olmayı gerçekten istemem. iki ucu boklu değnek denen kavram ile uğraşıyor belki ama idareyi çoktan kaybetmiş. belli ki her zaman olduğu gibi bir avukat çenesiyle ve bazı hukuki yorumlarıyla sindirmiş ssg'yi...
her neyse işte. olan olmuş ve bu söylediklerimin hiçbir önemi yok bir çok kişi için. ne de olsa show must go on değil mi ssg ve kanzuk?
birileri bir şeyler yazmalı ve siz de yolunuzu bulmalısınız. peki, ya o birileri bir şeyler yazmazsa? ya yazmayı bırakırlara?
ssg'nin yanıtını biliyorum; "sikimde bile olmaz, sizden çok var ve alttan alttan geliyorlar." evet, başka şeyler söyleysen bile düşüncelerinin ardında hep bu gerçek olduğunu düşündüğün yığına bel bağlayacaksın...
son sözüm ise ekşi sözlük'te yazan yazarlara ve buraya gelmek isteyen okurlara.
unutmayın, ne yazarsanız yazın, kalitesi ve içeriği ne olursa olsun sizler birer altın yumurtlayan tavuksunuz. siz yazdıkça burası var olacak, yazmadığınızda yok olacak. yazdığınız sürece ssg ve ortağı kanzuk para saymaya devam edecekler...
evet, ben yani ogleye dogru oten horoz; ekşi sözlük'ü bırakıyorum. yazılarımı silmeyeceğim ve yazarlığımı sonlandırmayacağım. maksimum süreyle kafa izni denen şeyi alacağım. o izin bitince bir kafa izni daha...
artık ssg ve kanzuk, yer darlığı diye bir gerekçe gösterip silene kadar böyle yapacağım.
bu düşüncelerle yanlışlıklara karşı bir ateş yakmak istedim. belki bu sözlerim hedefini bulur ve ssg şapkasını önüne koyup yeniden düşünür.
bu çöplüğün bir horozu olarak son yazımdır...
selam olsun.
smurf kardeş sağolsun yazımı olduğu gibi kopyalamış