peygamberler tüm insanlığa gönderilir; çeşit çeşit dinin, inancın, insanın ortasına atılıverir sanki. o da farkedemez neler olduğunu başta, nerede olduğunu idrak edemez, ne için orada olduğunu anlayamaz. korkar, ürker ilk emirler düştüğü vakit. karşı çıkar belki, istemez yerine getirmeyi. ilk atılan adımlardan sonra gücünün farkına vardıkça, insanların içine girdikçe, kendine inanırdıkça, onları etkiledikçe, çeker ona inanları da yavaş yavaş kendine. farkına varmaya başlar kendinin, kelimelerinin, dünyaya ve bulunduğu yere geliş amacının. farkına vardıkça da dönüşüm başlar;
birkaç kelime bile konuşamayan biriyken, çevresindekileri birkaç kelime ile etkileyebilen birine dönüşür.
korkudan titreyen biriyken, en zor şartların içine korkusuzca dalan birine dönüşür.
güçsüz biriyken, güçlü birine dönüşür.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın beşeriyeti, o çekirdeğe, o yumurtaya benzer. Ve vazife-i risaletle parlayan mahiyeti ise, şecere-i tûbâ gibi ve Cennetin tayr-ı hümayunu gibidir. Hem daima tekemmüldedir. Onun için, çarşı içinde bir bedevî ile nizâ eden o zâtı düşündüğü vakit, Refref’e binip, Cebrâil’i arkada bırakıp, Kab-ı Kavseyne koşup giden zât-ı nuranîsine hayal gözünü kaldırıp bakmak lâzım gelir. Yoksa ya hürmetsizlik edecek veya nefs-i emmâresi inanmayacak.
@kesersapigibi: kardeş böyle paylaşımlarda bulunmaya devam edersen seri eksilemeye başlayacam baştan uyarıyorum.
o değilde elemanın uyuşturucu kullanması, şizofren olması, okuma yazmayı sonradan öğrenmesi ve ölen arkadaşının karısına kayması çok ironik olmuş
Vote-block list has been updated.
İnsanoğlu, fıtraten, şu kâinatın Hâlıkına karşı sınırsız bir muhabbet üzerine yaratılmıştır. Çünkü insanın fıtratında cemâle karşı bir muhabbet ve kemâle taparcasına bir sevgi ve ihsana karşı sevmek vardır. Cemal ve kemal ve ihsan derecelerine göre o muhabbet çoğalır, en son derecesine kadar gider.