üstaddan hatıralar

Nazım Hikmet ve necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek necip Fazıl’a demiş ki:
-’Şunun haline bak,oruç tutmaktan ne hale gelmiş’ demiş.
Tabi necip üstad altta kalırmı hemen cevabı yapıştırmış:
-’Aaa Nazım sen bilmiyormusun hayvanlar oruç tutmaz...’

? cavci 14.02.2013 13:52 0

Üstad hastanede yatiyormus.tabi sac sakal karisik kesememis.biri gelmis dalga gecmek icin üstat maymuna dönmüssün demis.üstat kafasini pencereye cevirmis:iyi artik baska yana döndüm demis

? cavci 14.02.2013 13:53 0

Bir gün bir komünist güya düşünme istidadında biri, bana dedi ki:

"-İslam’ı takdir ediyorum,her şeyiyle harika..."

"-Eeee!...."

"-Ama iktisadi doktrini yok!..."

O komüniste dedim ki:

"-Sana birşey söyleyeceğim şimdi,herşeyi anlayacaksın.Tıpkı bir elmadaki erimiş lezzet gibi...İslamda bütün iktisadi dava(ama onu çözebilmek, lifini bulabilmek lazım...)maden suyunda demir gibi;bünyede erimiş olarak mevcuttur.Ne mutlu onu görebilene!...

"Beninki benim,seninki de senin!..." Bu ŞERİATTIR.

İkincisi "Seninki senin,benimki de senin!..." Bu TARİKATTIR.

Üçüncüsü:"Ne seninki senin ne benimki benim...Herşey Allah’ın.."Bu da HAKİKATTIR.

Komünist muhatabım o kadar tahassüs sahibi oldu ki,gözleri yaşla doldu.Fakat,ne inceleyen, ne soran, ne ayıklayan, ne bakan, ne eden var bu memlekette.Sadece mağrur bir cehalet.

? cavci 14.02.2013 13:53 1

Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
-Osmanlı emperyalist değil miydi?
Cevap dikkate şayandır:
-Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu fransızca değil türkçe sorardın.

? cavci 14.02.2013 13:54 0

Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevk edilmişti

Necip Fazıl’ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:

İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye cevap vermişti

? cavci 14.02.2013 13:54 0

Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:

"Üstad", diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."

N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.

? cavci 14.02.2013 13:54 0

Üstad tramvaya biner ve cam kenarında bir koltuğa oturur. Biraz sonra bikaç takım elbiseli adam gelir. bir tanesi: "oradan kalkar mısınız? ben oturacağım"
Üstad: Neden? Sizin ne ayrıcalığnız var?
- ben milletvekiliyim!
Üstad: Ben de MİLLETİM... der

? cavci 14.02.2013 13:55 0

Talebeninin biri "hocam, ALLAH deveyi iğne deliğinden geçirebilir mi" diye sorar. "Geçirir evladım" diye cevap verir üstad. "ne iğneyi büyütür, ne deveyi küçültür. koca dünyayı senin gözbebeklerine sığdırdığı gibi geçirir".

? cavci 14.02.2013 13:55 0

Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek:
"- Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın" der.

? cavci 14.02.2013 13:55 0

Bir yaz günü sofra kurulmuş her şey hazır..

Üstad Necip Fazıl Kısakürek, masanın üzerindeki içi su dolu "içki şişesi"ni görünce sorar: "Bu ne?"
Cevap verir, oğlu; "Soğuk su için buzdolabına ancak bu şişeleri koyabiliyoruz..."
İtiraz eder üstad: "Olmaz!"
İzaha çalışır oğlu "Baba inan çok iyi temizledik, bol sabun ve kaynar suyla yıkadık"
Üstad yine "olmaz" der ve şu ibretli sözler dökülür ağzından: "O halde oğlum; yarın bir lazımlık bulacak, bol sabun ve kaynar suyla yıkadıktan sonra çorbanı da bu lazımlıkla içeceksin! İçebilir misin? Hiçbir mahzuru da yok... Amma velakin; mantığın kabul etse de, ruhun kusar bu çorbayı!"

? cavci 14.02.2013 13:57 0

seri eksilesem yeridir şimdi

? agree your destiny 14.02.2013 14:11 0

Bir gün, Necip Fazıl ile Nazım Hikmet yemek için bir lokantaya gidip, normal bir masaya oturmuşlar. Garson siparişleri almak üzere masalarına gelip Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? diye sorar.
Nazım Hikmet:
- Bana bi pilav, üstüne et.
Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstad da şöyle der;
- Bana da pilav ama üstüne etme!

? zeratul 14.02.2013 14:27 2