başlık karışık çünkü türkçe abuk. yıllar önceydi... istanbula kiraları toplamak için aziz -kürd- dedem tarafından gönderilmiştim, iğrenç yaratıklarla uğraşmak ağır geldi, avukata verdim elemanları. henüz fular devri bitmemişti. çılgın bedişin çekildiği moda iskelesinde bir kürt monşer olarak france soir okuyup kahvemi içiyordum. çevredeki aciz mahluklar metro görmüş izmirli şaşkınlığında şahsımı süzüyordu. ve o'nu gördüm. yatağa kelepçeleyip amını götünü bir ettiğim, 3 aylık cudi idmanı sonrası dibinde bittiğim, aylarca evinden çıkmadığım, biricik ve şanlı kürt kızları üzerinde tatbik edemediğim tüm hayvanlıkları üzerinde tatbik ettiğim... sevgili ötesi birşeydi benim için. ama fakbadi yoktu o zamanlar devir eskiydi. dik dik bakıyordu, sakal bıraktığım dönemdi belli ki zor tanımıştı. yanında 20'li yaşlarda götüne henüz yarrak değmemiş titrek bıyıklı bir zavallı vardı. hayvan gibi bakmıştım ikiliye, bir yandan bakarken diğer yandan türk askeri vurmuş kürt sırıtışını icra ediyordum. karı kıskanmış olmalı ki direk türgün ağzına yapıştı. ben hayvani bakışımı sürdürdükce çocuk farketti, titredi. belki de henüz sikemediği biricik aşkına gidelim buradan sevgilim diyebildi. suratı bembeyaz kesildi, yüzündeki korkuydu. ulan dedim keşke yamuk yapsaydı da çenesini indirseydim o an. sonra pişman oldum düşüncemden 30 yaşında daha çocukluktan kurtulamamış salak türg karı kesin verirdi o zaman elemana. güldüm, türklerin hayatları ne kadar küçük komik ve anlamsız. yıllar geçiyor tokmakçını unutamıyorsun, üstüne kıskandırmaya çalışıyorsun. en büyük derdi-yaşam amacı-misyonu bu, salak yaratıkların. acıyorum çünkü dünya nimetlerinden faydalandıklarını- yaşadıklarını sanıyorlar. mutluluğa temas ettiklerini sanıyorlar. bir ressamın resmine bakışından farksız şekilde bakıyorum. asla mutlu olamayacaksınız, küçüklük damarlarınızda.