- ticaret ve işletmecilikten uzak dururlar.
kandırılmaya çok müsait oldukları için dolandırılmaktan ve zarar edip başkalarını mağdur etmekten korkarlar.
bildikleri ve severek yaptıkları en iyi iş, çobanlık, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ve tarımdır.
- kanaatkardırlar.
hayatını idame edebilecek kadar az şey onlar için yeterlidir.
fazlasında gözleri yoktur.
yani hırslı değildirler.
yağı, şekeri, tarhanası,unu, bulguru, salçası ve çayı varsa başka bir şeye ihtiyaç duymazlar.
sütü, yoğurdu ve peyniri kendileri yapar.
en büyük çocuk için alınan kıyafetler kız erkek fark etmeden sırasıyla diğer bütün kardeşlere yeter.
o yüzden çocuk sayısının fazla olması aileye fazladan yük ve maliyet teşkil etmez.
- şikayet etmezler.
sahip oldukları nimetler için sürekli şükürederler.
devletten ve şahıslardan beklentileri yoktur. aç yaşa dinç yaşa analayışı hakimdir.
güneydoğu ve doğu anadolu’da sürekli şikayet eden vatandaşlarımızdan ve hatta ülkemizdeki mültecilerden çok daha zor şartlarda yaşamalarına rağmen hiç şikayet etmezler.
zor şartlarda yaşadıkları ve çok yokluk gördükleri için sahip oldukları nimetlerin değerini çok iyi bilirler.
- devletine çok bağlıdırlar.
özellikle kolluk kuvvetlerine çok saygılıdırlar.
devlet imkanlarından en az faydalanan kesim olmasına ve çok zor şartlarda yaşamalarına rağmen hiç isyan etmemişlerdir.
osmanlıdan bu yana devletle hiç sorunları olmamıştır. çünkü devletten hiçbir beklentileri yoktur.
devlete yük de olmazlar.
devlet için bir bedel ödenecekse o bedeli ödemekten korkmazlar.
kendi yağıyla kavrulur, mümkün olduğunca kimseye muhtaç olmadan yaşar, bekçilik yapan bir kamu görevlisine bile saygı duyarlar.
zoru kendi kendilerinedir. o yüzden hep kendi kendileriyle didişirler.
- ev düzenine ve kılık kıyafete pek önem vermezler.
ev eşyasını ihtiyacı kadar alırlar.
iki kat yatak ve döşek onlar için yeterlidir.
biraz dağınık yaşarlar.
- süt ürünlerini çok tüketirler. peynir, yoğurt ve ayran olduktan sonra başka bir yiyecek aramazlar.
her yemekten sonra yufka ekmeğin içine deri peynirini sarıp yemeden kendilerini doymuş hissetmezler.
- mecbur kalmadıkça farklı illere göç etmezler.
çünkü kendi toprakları dışında yaşayamazlar.
bağlı olduğu il veya ilçeye gitseler bile yabancılık çekerler.
tanıdık birisini ararlar.
şehir dışına çıktıkları zamanlarda gözleri aynı memleketinden birilerini arar.
istanbul ve ankara gibi büyükşehirlerde yaşan kişi sayısı çok azdır.
şehir hayatını sevmezler.
lüks mekanlara girmekten korkarlar.
- misafirperverdirler.
misafir ağırlamaktan büyük haz alırlar.
ikramı çok severler.
misafire olan saygıdan dolayı çocukları misafirle aynı sofrada oturtmazlar.
saygılarından dolayı misafirin yanında kendi aile efradıyla konuşmaz ve başka işlerle meşgul olmazlar.
- iltifat etmesini ve lügat parçalamasını bilmezler.
düz konuşurlar.
iltifat için söyledikleri bazen karşı tarafı kırabilir.
- ideolojileri, dinini, vatanını ve bayrağını sevmekten ibarettir.
aykırı insan değillerdir. marjinal tarafları yoktur. genelin düşünce yapısına sahiptirler. uç görüşleri yoktur.
- töreler ve adetler günlük yaşamlarını yakından etkiler.
günlük yaşantılarında mahalle baskısı çok fazladır.
anne baba ve büyüklerle olan ilişkilerde saygı ve sevgiye çok önem verirler.
akraba bağları çok güçlüdür.
- hayvancılık ana meslekleridir. hayvan yetiştirmesini, hayvanların hastalıklarını ve tedavilerini çok iyi bilirler.
göçebe oldukları ve çobanlık yaptıkları için yön bulmayı, hava durumu tahminlerini çok iyi bilirler.
- çok karışık meselelerin basit şekilde anlatıldığı deyişleri ve betimlemeleri çok kullanırlar.
- saygılı, vefalı ve sadık kişilerdir.
yapılan iyiliği yıllar sonra bile unutmazlar. nankör değildirler.
sahip olduğu nimetlerin değerini iyi bilir.
çalıştığı işyerine sıkı sıkıya bağlıdırlar.