mü'min köylü vatandaşlarımızdan biri tarlasına hasat için çift sürmeye gitmiş. Hava da üşütecek kadar soğuk imiş. Akşama kadar bir çift öküzleriyle çiftini sürüp akşam saadethanesine dönmüş. O zamanlar evin ısısı ve ışığı ocağı konup yakılan kütük ile olurmuş.
Evde hanımefendi ocağa kütüğü yerleştirmiş, ateş ile tutuşturmuş. Akşam çorbasını kaynatmış. Beyinin gelince alacağı abdestin sıcacık suyunu da hazırlamış.
Eşini dışarıda karşılayan hanımefendi öküzleri alıp dama bağlamış. Otunu, samanını ve yemlerini verip koşarak evine girmiş. Bu arada, hazırlanmış su ile abdestini alan beyefendi bir taraftan abdest suyunu duvardaki peşkirle silerken, bir taraftan da ocaktaki kütüğün ateşiyle ısınıyormuş. Hanımına, "Yemekten önce namazlarımızı kılalım, hele şu seccademi de seriver hanım" deyince, hanımı sormuş:
- Bey senin seccadeni mi, benim seccademi mi sereyim? diye sormuş.
Beyefendi önce duraklamış, sonra da;
- Hanım senin seccadeni ser, diye karşılık vermiş.
Hanımefendi koşarak gelinlik sandığını açmış. Gelin olurken hazırladığı seccadeyi aldığı gibi koşarak beyinin bulunduğu odaya varıp elindeki seccadeyi sermiş. Buyur bey, seccaden hazır diyerek eşini namaza davet etmiş.
Beyefendi seccadenin ayakucuna durmuş. Önce düşünür gibi yapıp, seccadeyi kaptığı gibi ocaktaki yanan kütüğün üzerine atmış. Seccade yanarken hanımına dönerek:
- Hanım senin seccaden yandı. Şimdi BİZİM seccadeyi getir ser, onda namazımı kılayım demiş. Hanımefendi şaşkınlıkla koşarak her zaman namaz kıldıkları seccadeyi getirip sermiş. Namazlar kılınmış. Sofraya oturunca seccade konusuyla ilgili sohbet başlamış. Hanımefendi:
- Bey, sen haklısın. Ben gelinlik seccade ile namaz kıldırmakla hem seni mutlu edeyim, hem de kendimi o günlere götürerek mutlu olalım istemiştim diyerek tatlı başlayan sohbeti tatlılıkla bitirmiş.
Şimdi bu vakayı anlatmakla ne demek istediğime geçeyim:
Günümüzde bazı kızlar evlenirken, resmi muameleyi yaparken, kızlık soyadlarını değiştirmiyor, evlendikleri erkeğin soyadını en sona iğreti bir kuyruk gibi ekleyiveriyorlar. Ben bunu çok tehlikeli buluyorum.
Evlilik et-kemik gibi iç içe olmaktır. Kızın kendi soyadından feragatle erkeğinin potasında erimesi eylemidir. Seccade meselesinde olduğu gibi benlikten sıyrılıp BİZ olmaktır. Bunu beceremeyenler bu birliktelikte çok zor "bir" olabilirler. Aynı zamanda bu ahlâki bir gerekliliktir.