o esnada kapının çalındığı duydu.
allah allah kim olabilir ki bu saatte
diye söylendi kendi kendine. tedirgin adımlarla kapının önüne geldi. delikten baktığında gördüğü yalnızca karanlıktı. tam gözünü çekecekken arkadan parmağını deliğe bastıran ben sessize aldığım telefonumun göt cebimde titremesiyle dengemi yitirdim ve yere düştüm. bu esnada parmağımı da çekmiştim. zeratul benim yere düştüğümü görünce sinirle bağırdı.
sen kimsin ve ne istiyorsun
bu bağırışa cevap vermeden sürünerek kapının altına kıvrıldım. böylece beni görememesini planlıyordum. zeratul tekrar bağırdı.
kapının altındasın görüyorum seni.
dayanamadım ve ben de cevap verdim.
miyav miyav
yaptığım kedi taklidi işe yaramış olmalıydı çünkü içeriden ses gelmiyordu artık. şansımı tekrar denemek üzere tekrar gelecektim. ama bugün eve geri dönmeli ve kahve için su ısıtmalıydım. bunları düşünerek merdivenleri indim. demir kapının sesi sokakta yankılanırken ben paltomun yakalarını kaldırmış, esrarengiz bir hava vermeye çalışarak sessiz adımlarla evime doğru yol alıyordum.