gıli, elmas madeninin kapısına dudaklarını yaslayıp tık tık vuran saniyelerin sesini unuttu.. sevgilisine geceyi ve gündüzü unutturana kadar epey kilo verdi. zaman denen pezevenk, çarşafların arasında kaybolup gitmişti
bu yazarıydı demi
ayşe arman'a röportajında iki salon tokadı bir kaç tekme ve tükürme dışında bir şey yapmadım demişti o gün bugündür akşam hava kararınca balkona çıkar ve salon tokadı ne amına koyim der uzaklara bakarım
o akşam kolera'nın iyi insanları,
ruhlar aleminin gece bekçilerine kıskandırırcasına,
sado'nun hala ışıldayan bedenini beklemeye koyuldular.
ruh kemikten ayrıldığı vakit,
darbukacı balık ayhan, üzerine örtü koyduğu darbukayı çaldıkça,
kolera'da yaşayan softaların tüyleri diken diken oldu.
kolera'nın kadınları, arap sado'nun ruhuna,
puma zehra'nın verdiği haplarla helva kavurup, mahalleliye dağıttılar.
ve hiç ölmeyecek sandıkları, yılların kabadayısını ağır ağır mezara indirdiler.
bir çift kanattınız hüznün rüzgarlarında
dağılıp gitti melekleriniz, beyazın öte dağlarında
ağlasın ardınızdan bir ağızdan bütün nefretiyle kolera
tıbı sen harbi hayalet sağlam gariban
ruhuna el fatiha...
Ey bülbül-ü şeydâ yine efgâna mı geldin,
Azm-i gül edip zârıyla giryâna mı geldin.
Pervâne gibi âteşe dâim cân atarsın,
Evvelde bu aşk oduna sen yâna mı geldin.
Yağmur gibi yağarsa belâ sen baş açarsın,
Can vermeğe dost yoluna kurbâna mı geldin.
Her şey çalışır bir sıfatı eyleye mâ’mur,
Sen cümle sıfat ilini virâna mı geldin
Vech-i ahadiyyet ki şu eşyada görünmüş,
Bu kesrette ancak anı seyrâna mı geldin.
Bir kimse senin olmadı hiç râzına mahrem,
Bilmem bu cihân için yekdâne mi geldin.
Bu hasta Niyâzî’ye şifâ remzin edersin,
Derde düşenin derdine dermâne mi geldin.
Ey bülbül-ü şeydâ yine efgâna mı geldin,
Azm-i gül edip zârıyla giryâna mı geldin.
Ey âşık bülbül yine feryada mı geldin,
Gül’e kavuşmak acısıyla giryâna mı geldin.
Pervâne gibi âteşe dâim cân atarsın,
Evvelde bu aşk oduna sen yâna mı geldin.
Pervâne gibi âteşe dâima cân atarsın,
Evvelde bu aşk ateşine sen yâne mi geldin.
Yağmur gibi yağarsa belâ sen baş açarsın,
Can vermeğe dost yoluna kurbâna mı geldin.
Yağmur gibi yağarsa belâ sen başını açarsın,
Can vermeğe dost yoluna kurbâna mı geldin.
Her şey çalışır bir sıfatı eyleye mâ’mur,
Sen cümle sıfat ilini virâna mı geldin
Her şey çalışır bir sıfatı mâ’mur etmeye,
Sen cümle sıfat ilini virâna mı geldin
Vech-i ahadiyyet ki şu eşyada görünmüş,
Bu kesrette ancak anı seyrâna mı geldin.
Birliğin yüzü ki şu eşyada görünmüş,
Bu çoklukta sadece onu seyrâna mı geldin.
Bir kimse senin olmadı hiç râzına mahrem,
Bilmem bu cihân için yekdâne mi geldin.
Hiç kimse olmadı senin sırrına mahrem,
Bilmem bu cihân için benzersiz olmaya mı geldin.
Bu hasta Niyâzî’ye şifâ remzin edersin,
Derde düşenin derdine dermâne mi geldin.
Bu hasta Niyâzî’ye şifâ işaret edersin,
Derde düşenin derdine dermâne mi geldin.
-kolyeni bende unutmuşsun, akşam gel al.
*yangında düşürdüm sanıyordum.
-yangın sayılır.