bir gün lezbiyen bir bar sahibi varmış. mekanında kopmalar, dilleşmeler, içkiler, kusmalar gırla gidermiş. kızın yaşadığı mahallenin imamı ise insancıl bir insan olduğu için kendisini hep doğru yola çekmek istermiş. bir gün imam daha fazla dayanamamış ve bar sahibine gidip;
" şu halinden hiç pişmanlık duymuyor musun? hem eşcinselsin hem de içki satıyorsun." demiş. bar sahibi kadın o nursuz yüzüyle imamı aşağılarcasına;
" sana ne be adam. sana zararım yoksa işletirim. ikimiz de aynı anda girsek mahalleye. ben daha çok dikkat çekerim." demiş ve o nursuz yüzüyle bir kahkaha patlatmış.
imam ise sakin ve efendi bir şekilde mekanı terk eylemiş. aklında kadına ibret olacak güzel bir ders varmış.
imam sabretmeden her gün barın önüne gidiyor ve yere kan aranıyor duyuruları taşıyan afişler atıyormuş. altına da hep kendi telefon numarasını yazıyormuş ama içkiden sarhoş olan insanlar o afişi görmüyor, yardım edecekleri bile varsa yardım etmiyorlarmış.
imamın telefonuna haftalar sonra bir çağrı gelmiş ve telefonu açan imamın duyduğu ses bar sahibi lezbiyeninmiş;
" yaa broşürü yeni gördüm de yardım etmek istiyorum hastamıza." demiş.
bunun üzerine imam da o nur dolu sesiyle;
" öncelikle hastamız haftalar önce vefat etti. ne yazık ki geç kaldınız. ayrıca kan vermek isteseydiniz de büyük ihtimal alkollü olduğunuz için kan veremeyecektiniz. yani yardımcı olamayacaktınız." der ve imam kadının sesindeki buğuluğu hisseder telefonun ucunda beklerken.
kadın imamla konuştuktan sonra düşüncelere dalmış.ve en sonunda doğru yolu bulmuş.bir beyle evlenmiş (zina yapan erkekler zina yapan kadınlarla, zina yapan kadınlar zina yapan erkeklerle evleneceği için.evlendiği adam eski bir playboy'muş.oda bir gün imana gelip, tövbe etmiş.) kadının adı ece, erkeğin adı da berke imiş.
berke ve ece dine yöneldikten sonra ümmügülsüm ve mücahit adlarını almışlar, barı pilavcıya çevirmişler ve içeride sohbetler düzenlemeye başlamış.makrubeler, sohbetler, ilahiler herkesin kustuğu o bara bir anda nur gelmiş.öyle bir nur ki içeriye bıraktığınız güller 1 hafta sonra gül suyu olarak çıkıyormuş.haftanın 3 günü bayanlar, 4 günü de erkekler sohbet düzenliyormuş.fakat bir hamam hikayesi gelmiş akıllarına.hamamdaki spermden hamile kalan kadın, bu nedenle o mekanı sadece bayanlar için ayırmışlar.imamla konuşup yeni bir yer tutup erkeklerin sohbet yeri yapmışlar.namahrem olmayan sohbet yerlerine kavuşmuşlar.ve artık cemaatte sohbetlere geliyor, katılım git gide artıyormuş.
tabi bunların hepsini sindiremeyen, gizliden gizliye bunları izleyen biri varmış.kızın lezbiyen sevgilisi.defalarca ümmügülsüm'e barışma teklif etmişse de "ben imana geldim artık, doğru yolu buldum.umarım sende doğru yolu bulursun" diyerek lezbiyeni ret ediyormuş ümmügülsüm.ve kız içten içe her gün deliriyormuş.bir gün bizim lezbiyenin aklına bir şey gelmiş.caminin önüne gidip kan aranıyor duyurusu atmış.imam da bunu görmüş ve buna güzel bir ders vermek için cemaati de toplayarak kan vermeye gitmiş.ama lezbiyen adres olarak kuytu bir depoyu vermiş.aynı anda içeriye yüzlerce kişi girmiş, onların üzerine deponun kapısını kapatmış ve depoyu ateşe vermiş.cemaatten yüzlerce kişi içeri de yanarak can vermiş.bunlar dışarıya çıkmaya çalıştıkça ateistler, gayler ve lezbiyenler kapıları tutuyor ve zevkle çığlıklarını dinliyorlarmış.bu şekilde bizim lezbiyen hem sevgilisini çaldığı için mücahitten, hemde imamdan intikamını almış oldu.
kocasının ve imamın öldüğünü duyan ümmügülsüm ise oracıkta bayılmış gül sularıyla ovmuşlar bileklerini ama ne çare oda göçüp gitmiş.ey sevgili müminler buradan çıkacak ders: siz siz olun ateistlerle, lezbiyenlerle dostluk kurmayın.onlar gibi olmayın.zulmedenin yanında olmayın.
ağır çalıntı ama çok güldüm lan. :ddd