buranın hiç işgal edilmemesine rağmen kendi içlerindeki çekişmeler ve yerli rumların techir edilişinden sonra sahipsiz kalan malı mülkü paylaşma kavgaları ile sayısız insanın öldüğü gubidik bir anadolu şehri olduğunu biliyor muydunuz?
müftü hulusi efendi hazretlerinin halkı cihat tribine sokup yerli rumların malına mülküne konduğunu, bununla birlikte en küçük çatışma tehlikelerine karşın denizli'den ara ara kaçtığını, şehrin savunmasını demirci efe gibi serseri takımına bırakmış olmasını, aynı demirci efe'nin denizli halkını kılıçtan geçirirken hulusi efendi hazretlerinin pek uzaklarda şehrini terketmiş bi şekilde sus pus olduğunu biliyor muydunuz?
ahmet hulusi efendinin attaboy'e "beni niye milletvekili bakan falan yapmadın" diye trip attığını, sonradan hırsını "attaboy hilafeti kaldırmayaydı iyiydi" falan gibi sözlerle gericilere göz kırparak çıkarmaya çalıştığını, attaboy'ün denizli'yi ziyaretinde hulusi efendinin hasta yatağını ziyarete gelmediğini, adının bile geçmediğini, denizli'de benzer şehirlerin aksine tek bir sokağın bile ahmet hulusi efendinin ismini taşımadığını biliyor muydunuz. ha bi de ahmet hulusinin oğlunun milletvekili olduğu falan. aman neyse sıkıldım bana ne aq.
bugün istiklal mahallesi olarak bilinen yerin tamamının yerli rumlardan oluştuğunu, ancak bu gün istiklal mahallesi ya da başka bir yerde tek bir kilisenin / kilise harabesinin / kiliseden camiye dönmüş yapının vb. olmadığını biliyor muydunuz?
denizli'den göç ettirilen rum erkeklerinin eğirdir'in sarp yamaçlarında karılarından ve çocuklarından ayrı ölüme gönderildiğinden, yıllar sonra yapılacak olan nüfus mübadelesine kadar bu durumun süregeldiğini biliyor muydunuz?