genç kızlar ya da liseli kızlar...
evet onlar bekaretlerini hep gündüz vakti kaybederler. gece dışarı çıkamayacak kadar küçüktürler çünkü... başkasının evinde kalamayacak kadar babasının canıdırlar.
liseli kızlar bekaretlerini gündüz vakti kaybederler hep. sonra büyümezler zaten. hep küçük kalır , o küçücük yürekleri.
genç kızlar bekaretlerini gündüz vakti kaybederler ya öyle temiz bir evde, temiz çarşaflarda da olmaz çoğu zaman. belki olgun sevgilileri bunları atacak bir ev bulmuştur ya da annesiyle yaşayan olgun sevgililerinin annesi ahretliği görmeye gitmiştir de adam gibi bir evde yaşarlar ilk cinsel tecrübelerini ya da ilk acılarını...
onlar bekaretini gündüz vakti kaybederler, köşedeki çapkın büfecinin tuvaletinde, ya da bir korsan cd satıcısı cdleri yaktığı arka odada yakar kızın canını.
genç kızların ilk çıplaklığının üstüne güneş değer. sakalları çıkmış sevgililerinin birazcık yalakalık yaparak aldığı babasının gösterişli arabasının arka koltuğunda.
liseli kızlar bekaretlerini gündüz vakti kaybeder bir dükkanın deposunda. kıyafetlerini bile çıkarmadan üstelik. eteğini kaldırması yeter ya da pantolununu indirmesi...
çoğu 15'tir bu kızların, 16, 17...
olgun sevgilileri olur bu kızların genelde. aklı başında adamlar. işinde gücünde adamlar. merhametsiz adamlar, vicdansız adamlar.
sapık adamlar vardır genç kızlar gündüz vakti bekaretlerini kaybederken yanlarında. sapık adamlar, koca koca adamlar hoyrat elleriyle, acımasızca dokunurlar bu kızların körpe vücutlarına. canları yanar, yürekleri yanar, o an değil belki ama en geç akşamına, yorganlarının altında ağlarlar!
sonra telefonlarına kaydederler genç kızların o en acınası hallerini. kimisi şantaj yapar. kimisi arkadaşına yollar o şantaj yapar, bir kez de o yaksın diye canını. kimisi de liseli pornosunda paylaşır, genç kızın güvenle ona verdiği pozu... he gardas emeğine sağlık, +rep, beline kuvvet!
onların olgun sevgilileri onları ne acılara sürüklemiştir bilemezsiniz. toplumda ona çok önemli olduğu şeyi almaları mesele değil aslında. onları saygısızca, değersizlermiş gibi becermeleridir mesele. o olgun sevgililere yetinemezler bir türlü. önce ağızlarına almaları istenir, sonra bekaretleri, sonra ters ilişki... işini bitirince evine gönderir olgun sevgilileri bunları ya da okula, öğleden sonraki derslerine girsin de aileleri isgillenmesinler diye. işini hepten bitirince de basarlar kıçlarına tekmeyi....!
genç kızlar bekaretlerini gündüz vakti kaybettikten sonra ağlarlar kendi kendilerine. kimselere anlatamazlar önce, odalarına kapanırlar, babaları anlam veremez canının suskunluğuna, arkadaşları merak ederler. kimisi intihar eder, kimisi kötü yola düşer, kimisi depresyondan çıkamaz. ama istisnasız hepsi eğer hayatlarına gerçekten onu seven ve güvenebilecekleri bir erkek çıkmazsa, mutsuz olurlar. mutsuz ölürler.
bekaretini gündüz vakti kaybetmiş genç kızlar başkalarının da canı yansın isterler kendileri gibi. başkalarını kendilerine aşık edip arkalarına bakmadan giderler, olgun sevgililerinin yaptığına nazire olsun diye. sevgililerini aldatırlar, kocalarını aldatırlar. onlar bekaretini gündüz vakti kaybetti diye kaç can yanar.
kaç kisi mutsuz olur.
kaç kisi acı çeker!
çok basit geliyor şimdi değil mi? öyle değil, bir düşünün...
acıdan gözü dönmüş bir genç kız sizi kendine deli gibi aşık ettikten sonra arkasına bile bakmadan gidiyor.
acıdan ağlamış deli gibi sevdiğiniz sevgiliniz başkasının yatağından kalkıp size geliyor.
acıdan kendini kaybetmiş, acıdan bambaşka biri olmuş o artık.
ya da olgun sevgililerinin tecavüz edercesine birlikte olduğu bir kızla berabersiniz. eliniz eline değince ürperiyor, tüyleri diken diken oluyor.
gerçekten karamsar olacak belki. toplumun tüm suçu onunmuş gibi hissedecek. onu o hale getiren toplumda saygı görürken, o orospu muamelesi göreceğini düşünecek, ki muhtemelen de görünecek!
belki öyle biriyle evleneceksiniz. eşiniz olacak insan belki de daha önce böyle bir acıyı tatmış olacak. sizinle yatarken bile gözlerini kapatacak, belki dokunamayacak size. belki çok sınırlı bir cinsel hayatınız olacak.
o kızlar hep yanımızda. çoğu uyuduğunu sandığınız saatlerde yataklarında ağlıyor olurlar.
anlamayanlar olursa diyorum, mesele gerçekten o iki damla kan değil. onların tattıkları o acı, o küçücük yüreklerinde sakladıkları büyük yük.
eğer tanıyorsanız öyle birini ilk gördüğünüz yerde saçlarını koklayın, elinden tutup gözlerine bakın. bir şey demenize gerek yok, huzuru ve şevkati görsün gözlerinizde yeter..!