O bıraksın diye çocuk yapmayın.
Çocuk büyütmeyi istemiyorsanız veya çocuğunuzun bir ebeveyninin bağımlı olmasını düşünmüyorsanız, bu durumda kararı ertelemek, belirli bir tarih koymak, değişim için bu tarihe kadar zaman vermek önemlidir. Ama sonsuza kadar da bekleyemezsiniz. Bu durumda ya ayrılırsınız, ya da doğurursunuz. En önemli nokta şu: Çocuğu o düzelecek diye yapmayın.
Başkalarından saklamayın.
Ailesiyle ve başkalarıyla durumu muhakkak paylaşın. Gizlemek yararlı değil, zarar vericidir.
Söylediklerinizin arkasında durun.
Genelde eşler, ayrılma veya boşanma kararı verip vermemede tereddüt ederler. Bu yakınların bir bağımlı karşısındaki en son kozudur. Bu koz çok iyi ve zamanında kullanılmalıdır. Eğer kişi kullandığı uyuşturucu maddeyi uygulanan her türlü stratejiye rağmen bırakmak istemiyorsa, bu durumda ayrılmak eşlerin de hakkıdır. Çünkü bu yaşama devam ettiği sürece bağımlı olmayan kişi de büyük zararlar görmektedir.
Ayrılırken bir süre ve hedefler verilmelidir. Örneğin “eğer bir ay içmezsen, eve döneceğim” gibi. Süre ve kriter verildiği takdirde, hedef netleşmiş olacaktır. Eğer bunlara uyum sağlanırsa, dönüş gerçekleşebilir. Ayrılma kozu uygulanırken tutarlı olmak gerekir. Bu nedenle kriterler gereklidir. Verilen kararlardan vazgeçilirse, durum bir kangrene dönebilir. Ayrılıp, geri dönmeler çiftlere daha çok zarar verebilir. Bu nedenle alına kararlar net olmalı ve uygulanması için elden gelen yapılmalıdır.
Onunla birlikte denemeye kalkmayın.
Bazen ona kötülüğünü göstermek, acıyıp vazgeçmesini sağlamak veya merak ettikleri için eşler de uyuşturucuları deneyebilir. Bunun hiçbir faydası olmaz. Aksine birçok vakamda eşler de bağımlı hale gelmiştir.
Kendinizi suçlamayın.
Eşler, önce kendini suçlamaktan vazgeçmelidir. Eşlerin kendini suçlaması, kendine ve eşine karşı öfkeye dönüşebilir.
Onun farklı olduğunu kabullenin.
Böyle bir kişi görmediklerinden yakınır eşler. Onun zaten farklı bir kişi olduğu için uyuşturucu madde kullanmaya başladığı unutulmamalıdır.
Duygularınızı kontrol edin.
Eşler duygularını kontrol etmek zorundadır. Her şey yeni başladığını düşünmeli, ümitsizliği bir kenara bırakmalıdır.
Beklentinizi azaltın.
Temel amacınız, onun ve kendinizin zarar görmesini azaltmak olmalıdır. Bambaşka bir kişi haline getirmek gibi bir hedef olamaz.
Hayatınızı sürdürün.
Yakınlar, hayatını uyuşturucu madde kullanıcısı üstüne odaklamamalıdır. Bir yandan onunla uğraşırken, hayatını da sürdürmeye özen göstermelidir. Yoksa kısa sürede yorulur ve yarı yolda kalır. Öte yandan, ailenin tüm üyelerinin ilgisinin tek kişiye odaklanması sonucu, uyuşturucu madde kullanan kişi bu ilgiyi kaybetmemek için uyuşturucu madde kullanmayı da sürdürebilir.
Onu anlayın.
O kendi doğrularını yapıyor ve yaşıyor. Onun doğruları bizim doğrularımızdan farklı olabilir. Eleştirilmesi gereken onun kendisi değil, davranışları olmalıdır.
Sorumluluğunu üstlenmesini sağlayın.
Uyuşturucu madde bağımlısı olanlarda, sorumluluk alma ve kendi sorumluluklarını yüklenme oranı çok düşüktür. Bu kişiler tüm sorumluluklarını başkalarına yüklemeye çalışırlar. Kendi bedenlerinin sorumluluğunu da almadıkları için, uyuşturucu madde kullanımı ne kadar zarar verirse versin uyuşturucu madde kullanmaya devam ederler.
Onu destekleyin.
Unutmayalım! Onun da yaptığı doğru şeyler var. Hep onun kötülerinin ya da yanlışlarının üstüne odaklanmak, başarıyı getirmez. Bu nedenle, olumlu davranışları da görülmeli ve bu davranışları yüzünden övülmelidir.
Geçmişi unutun, geleceğe odaklanın.
Daha önce yaşanan çatışmalar var ise, bunları unutmak, en azından şimdilik kaydı ile ertelemek yararlıdır. Eğer kişi uyuşturucu kullanmaya bıraktıysa onu sürekli bir suçlu gibi izlemek, potansiyel bir tehlike olarak değerlendirmek, geçen günleri sık gündeme getirip onu suçlamak büyük hatadır. Tekrar başlaması için zemin hazırlamaktır.
Geri dönüşlerde hayal kırıklığı yaşamayın.
Bağımlılığı bir hastalık olarak ele alacak olursak, o zaman bir hastalığın alevlenmesini de normal karşılamak gerekir. Tıpkı bir kalp hastalığında olduğu gibi. Uyuşturucu madde kullanan kişilerin bir süre uyuşturucu madde kullanmayı bırakması bile çok önemlidir. Bıraktığı süre içinde kişinin bedeni kendini yenilemiş, biraz toparlamıştır.
Tekrar uyuşturucu kullanma tehditlerine prim vermeyin
Tekrar uyuşturucu kullanmaya başlamak onun sorumluluğu altındadır. Ama sonuçlarına da katlanmayı öğrenmelidir.
Her alanda değişmesini beklemeyin.
Sıklıkla gördüğümüz bir yanlış, bağımlı kullandığı uyuşturucu maddeyi bırakır ama yakınları bu sefer bir başka soruna odaklanır. Uyuşturucu madde konusunda değişiklik olunca, diğer beklentiler de devreye girer.
@kötü: kes lan vitaminsiz ezik anani avradini sikerim senin hepatit c o hem mal
@polska: Hepatit B
Hepatit B virüsünün neden olduğu inflamasyonlu karaciğer hastalığıdır.
Bulaşma
Hastalık, enfekte kişinin kan veya diğer vücut sıvıları (kan, semen, vajina sıvısı) ile bulaşır. Hastalığın yaygın olduğu bölgelerde Hepatit B virüsü, çoğunlukla doğumda çocuğa geçer. Çocukluk ve yetişkin dönemde steril olmayan enjektörlerin kullanılması, hapishane, yetimhane, bakımevi gibi kalabalık yerlerde jilet, diş fırçası v.b kişisel araç ve gereçlerin ortak kullanımı, korunmasız cinsel ilişki ya da bağımlılarda enjeksiyonlara bağlı olarak yayılır.
Hepatit B virüsü, Hepatit A gibi kontamine su ve yiyeceklerle ya da işyerinde insanlarla aynı ortamda bulunmakla, sarılmak, kucaklaşmak, öksürmek, aksırmak, aynı çatal bıçağı kullanmak ile bulaşmaz. Virüsü taşıyıcı bir böcek veya hayvan yoktur.
Belirtiler
Erken dönemde kişinin herhangi bir şikayeti yokken birkaç hafta içinde;
Sarılık,
Koyu renk idrar yapma,
Aşırı yorgunluk-halsizlik hissi,
Bulantı-kusma,
Karın ağrısı gibi bulgulara yol açabilir.
Sağlıklı yetişkinlerin yaklaşık % 90’ı bu süreci tam iyileşme ile atlatırken, zamanla bu bulgular hastalığı geçirenlerin bir kısmında kronik karaciğer hastalığı olarak seyreder ve hatta siroza dönüşür. Hepatit B virüsü karaciğer kanserlerinin de sebeplerinden biridir. Özellikle 6 yaş altındaki çocuklarda hastalık daha çok ilerlemektedir. Bu yüzden rutin aşılama programlarında Hepatit B önemli bir yer tutmaktadır.
Tanı ve Tedavi
Hastalığın tanısı laboratuvar tetkikleriyle yapılır. Kan alınarak yapılan bu tetkiklerde kişinin Hepatit B hastası olup olmadığı ya da Hepatit B aşısına ihtiyacı olup olmadığı anlaşılabilir. Eğer sağlam kişiye Hepatit B virüsü bulaşırşa ortalama 75 gün (bu süre 180 güne kadar uzayabilir) herhangi bir belirti vermeyebilir ya da laboratuvarda tetkik edilemeyebilir. Bu yüzden şüpheli ilişki ya da kontamine iğne ucu batması gibi olaylarda tetkikler bu sürenin sonunda tekrarlanmalıdır. Akut hastalıkta tedavi semptomlara yönelik olarak yapılır. Kronik hastalıkta kullanılan ilaçlar mevcuttur.