bıçağının ucunu narin bir darbeyle reçelin içine batırdı çıkardığında reçel koyu kıvamıyla kan gibi kabın içine damlıyordu. bıçağı aşağı yukarı salladı. bunu defalarca yineledi. artık damlamayacağını düşündüğü esnada çilek reçeline batırdığı bıçağını hafifçe kaldırdı. kızartılmış ekmeğine yönelttiğinde beklemediği şey oldu. 1 damla masaya damladı. parmağımla reçele uzandım. izin vermedi. dudaklarıyla o damlayı aldı. yutmadı. dudaklarını dudaklarıma götürdü. nefesi çilek kokuyordu. dillerimiz buluştuğunda beklemediğim bir şey oldu. uyandım.
iyi günler.