kurbanımın evinin oralardaydım, tam evinin karşısından bir park vardı. park dediysem ortasında havuz, havuzun çevresinde banklar olan rezil bir yer. sanırım maaş günü para çeken emeklilerin oturması için bir durak daha yapma gereği duymuştu belediye. yaşlılara acıyor ve tiksiniyordum, daha çok gençtim ama yaşlanırsam intihar edeceğime yemin etmiştim. iki küçük çocuğu bakkaldan çıkarken gördüm, sarışın olanın elinde patlak bir top vardı, ikisi de üzgündü. ne oldu çocuklar hayırdır dedim yanlarına gidip, top alıcak paramız yok abi dediler. bu olay benim çocukluğumda yaşanmış olsaydı, tanımadığım bir adam bana ne oldu diye sorsaydı korkar ve kaçardım hemen ordan ne yalan söyleyeyim. çocuklara eğer şu kapının ziline basıp kaçarlarsa onlara top alacağımı söyledim kabul ettiler, basıp kaçtılar ve toplarını aldım. bir daha basarlarda çikolata alacağımı söyledim. bir kaç kere bunu tekrarladım ve son olarak kapı açıldıktan sonra kapının zboncukrini takarlarsa yeni çıkan oyuncaklardan alacağımı söyledim onlara. kapı açmaktan deliren kadın bunalmıştı aşağıya inip çocukları kovalamaya ve kapıyı konrol etmeye, aparmanda bağırmıştı sadece. hemen içeri girdim açık apartman kapısından. adamın işte olduğunu biliyordum bu yüzden bir süre alt kattaki kömürlükte beklemem gerekiyordu. adamın evine önmesine daha 5 saat vardı, eğer gerçekten soğuk kanlı bir katil olsaydım öylece beklerdim ama ne bileyim hiç gerçek bir soğuk kanlı katille tanışmamıştım ve ben telefonumla oynamayı tercih ettim. kim bilir soğukkanlılar da böyle yapıyordur diye omuz silktim. oyunda kötü adamlar öldürüp iyileri kurtarıyordum, oysaki gerçek hayatta kötü adam bendim. belki de iyi adam benimdir ve o öldüreceğim adam kötüdür diye çocukça bir düşünceye kapıldım. aslında gerçek kötünün veye iyinin olmadığına inanan bir insanım ama insanın çok uzun boş vakti olunca aklından inanılmaz şeyler geçiyor işte. apartman kapısının açıldığını duydum, adamın karısı kimo diye bağırmıştı. evlerinde özel zil sistemi vardı ama kadın zile konuşmaktansa aparman boşluğuna bağırmayı tercih ediyordu. adam benim dedi, ekmeği de aldım diye ekledi. merdivenlerden yavaş yavaş yukarı çıkıyordu. hemen harekete geçmem gerekti bu benim için büyük bir fırsattı, onu tek yumruk darbesi ile merdivenlerden aşağı atacaktım ve herkes bunu kaza sanacaktı. yerimden kalkarken ayağım takıldı ve daha kalkamadan kendimi yerde buldum. büyük ihtimalle adam tedirgin olmuştu ki aşağıya inmeye başladı. ne yapacağımı bilmiyordum. tamam ondan güçlüydüm ve kolaylıkla boğazını sıkıp işini oracıkta bitirebilirdim ama bunu yaparsam herşey açığa çıkar ve müşterim zan altında kalırdı. hemen birşeyler düşünmeliydim ve aparmanın arka tarafındaki çöplüğe açılan kapının tahtadan olduğunu gördüm onu kırıp hemen dışarı çıktım. adam bağırarak indi kömürlük katına polisi ara hanım sopamı getir diyordu, sanırım bütün bunlar beni korkutmak içindi. normalde olsa gülüp geçerdim ama ben bunların yalan olduğunu bile bile korkmuştum ya gerçekten polisi aradıysa hanımı... adam tekrat yukarı çıkmaya başladı. karısı ne oldu bey yine mi serseriler dadanmış dedi, kapının neden yarısının kırık olduğunu o zaman anlamışım. adam; bir kurtulamadık bunlarda dedi ve evine çıktı. adamın yanına gidip onu merdivenlerden aşağı atabilirdim ama bu sefer birinin yaptığı anlaşılabilirdi. gecenin olmasını ve uyumalarını bekliyecektim. eve bir hırsız gibi girecek, birkaç değerli şeyi cebime doldurduktan sonra adamın kalbine bıçağı saplayıp kaçacak. bütün planım tamamdı, bu iş bugün bitecek dedim sesssizce, birini öldürmeden önce onu aklımda öldürmek bana zevk veriyordu. heycanlanmıştım, sonunda kan görebilecektim.
...