Batı filozoflarından biridir. Zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.
Bir ya ilineksel anlamda bir olan veya kendi özü gereği bir olan anlamlarına gelir.
İlineksel anlamda bir olanı ele alalım:örneğin Koriskos ve Müzisyen le müziyen korikos deyimleri birbirlerine özdeştir.Müzisyen ve adil le müzisyen korikos ve adil korikos da bir olan şeylerdir.Bütün bunlar ilineksel anlamda bir diye adlandırılırlar:çünkü müzisyen ve adil tek bir tözün ilinekleridir.Öte yandan müzisyen ve korikos da karşılıklı olarak biri diğerinin ilineğidir.
kim buluyor acaba boyle isimleri. dusunsene ogluna aristo ismini koyuyorsun. serefsizim pezevengi ramazanda pide kuyruguna sokarim.
Doğa tarafından meydana getirilen şeylerin durumu da sanat tarafından meyana getirilen şeylerin durumunun aynıdır:Sperma,özetle sanatkarın rolünü oynar.Çünkü o bilkuvve forma sahiptir ve spermanın kendisinden çıktığı varlık bir anlamda meydna gelen varlıkla aynı adı taşır(bir anlamda diyorum çünkü kadının da erkekten çıkmasından ötürü burada insan ın insan dan meydana gelmesinden olduğu gibi tam bir isim aynılığı aramamız gerekir)Meydana gelen varlığın eksik kusurlu bir forma saip olduğu durumları bu karın dışında tuıtmak gerekir.Kısacası katırın katırdan doğmamasının nedeni budur.
sahip olma içinde bulundurma tutma çeşitli anlamlarda kullanılır.Onun bir ilk anlamı bir şeyi kendi doğasına veya kendi eğilimine uygun olarak yönetmek sevketmektir.ateşin insana sahip olduğu tiranların şehirlerine insanların giydikleri elbiselere sahip olduları söylenir.Aynı şekilde bütün de parçaları içinde bulundurur ayrıca bir varlığın kendi doğasına uygun bir tarzda hareket etmesine veya eylemde bulunmasına engel olan bir şeyin de bu varlığı tuttuğu söylenir.Böylece sütunlar üzerinde bulunan ağırlıkları tutarlar şairler de atlas a gögü tutturur.sahip olma kelimesi bir arada bulunan nesneleri bir arada tutan şey hakkında da kullanılır:çünkü aksi taktirde bu şeylerin kendi eğilimlerini izleyerek birbirlerinden ayrılmaları gerekirdi.
Metafizik,''akroamatik''veya onunla aynı anlama gelen,ancak Aristoteles in kendisinin olmayan bir deyim kullanmak gerekirse özel,gizli halka açık kitaplar sınıfına girer.Aristoteles,öğrencilerine ayırdığı ve genel halka açık araştırmalarının tersine,şeyin kendisine ait ilkelerden hareket eden ve kanıtlayıcı öğretimin konusunu teşkil eden derslerine akroaseis adını verir.Bu daha başka özellikleri de arkasından sürükleyen,iç yapı ile ilgili bir özelliktir.İçeriğin kendisi bakımından,akroamatik olarak nitelendirilen bir çalışmanın,Fiziğin veya ilk felsefenin sorunları gibi spekülasyonun veya pratiğin gerçekten bilimsel bir merakla ele aldığı konularla ilgili olduğu açıktır.
cevabınızı merakla bekliyoruz hocam, size gönderdiler zooloji diyince.
Akroamatik kipların gizli ve sadece topluluğun üyelerine mahsus bir öğreti içerdiğini düşünen iskenderiyeli klemens in plutarkhos un ve daha da hayret verici bir şey olarak simplikios un görüşleri üzerine daha fazla durmaksızın,esoterika ile eksoterika arasındaki ayrımın ele alınan konuların mahiyeti ve önemleri il ilgili temel bir faklılığa tekabül ettiğini kabul etmek gerekir.Açıklama usulü ve yöntemde kendisini gösteren bu ana zıtlığa şerhçişer,özellikle elias pseudo ammonios ve simplikios işaret etmişlerdir.Muhtemel olandan muhtemel sonuçlar çıkaran eksoterika nın diyaklektiğin imkanlarından yararlanmalarına ve diyalogun dış görünüşe sahip olmalarına karşılık analitiğin ve apodiktik kanıtlamanın alanını teşkil eden,sadece akroamatika dır.Nihayet ki bu tamamen dışsal olmakla birlikte sonuçları önemli olmuş olan bir farklılıktır çoğu zaman edebi bakımdan fazla değerli olmayan asıl anlamında felsefi eserler,ilke olarak,okulun çevresi dışına çıkmazlar ve sadece bu anlamda onlara özel gizli denebilir.Buna karşılık daha kolay anlaşılan ve daha popüler olan genel halka açık diyaloglar edebi bir eser olarak piyasaya sürülür,yayınlanırlar ve büyük kitlelere ulaşabilmek için platon dan beri türün gerektirdiği her türlü süslemelere sahiptirler.Bununla birlikte akroamatik kitapların hiçbir şekilde yayınlanmadıkları ve sadee hocanın dersini vermede yararlandığı kişisel notların bir araya getirilmesinden ibaret olduklarını sanmak da yanlış olacaktır;gerçekten de onlar genel olarak bizzat Aristoteles in kendisi tarafından tamamen yazıya geçirilmiş dersler olarak görünmektedirler ve kaleme alınışları da muhtemelen şifahi derslerden önce değildir,daa ziyade onlardan sonradır.
Bütün insanlar,doğal olarak bikmek isterler.Duyularımızdan aldığımız zevk,bunun bir kanıtıdır.Çünkü onlar,özellikle de diğerlerinden fazla olarak görme duyusu,faydaları dışında bizzat kendileri bakımından da bize zevk verirler.Çünkü sadece eylemle ilgili olarak değil,herhangi bir eylemde bulunmayı düşünmediğimizde de görmeyi,genel olarak,büyün diğer her şeye tercih ederiz.Bunun nedeni,görmenin,bütün duyularımız için de bize en fazla bilgi kazandırması ve şeyler arasındaki birçok farkı göstermesidir.Hayvanlar doğaları gereği duyum yetisine sahiptirler.Ancak o bazılarında hafızayı meydan getirdiği halde diüerlerinde meydana getirmez.Bundan dolayı bu birinciler,hatırlama yeteneğine sahip olmayan sonunculardan daha zeki ve öğrenmeye daha yeteneklidirler.
Arılar ve benzeri türden bütün diğer hayvanlar gibi sesleri işitme yetisine de sahip olan hayvanlar ise,öğrenme yeteneğine sahiptirler.
Ne olursa olsun,insanın dışındaki hayvanlar sadece imgeler ve hatıralara sahip olarak yaşarlar.Onların deneysel bilgiden çok az pay almalarına karşılık insan cinsi sanat ve akıl yürütmeye kadar yükselir.İnsanlarda deney,hafızadan çıkar.Çünkü aynı şeye ilişkin birkaç hatıra,sonunda tek bir deney meydana getirir.Ve deney,sanat ve bilimle hemen hemen aynı yapıda bir şey gibi görünmektedir.Ancak arada şu vark vardır ki insanlar,bilim ve sanata deney aracılığıyla ulaşırlar.Çünkü Polos'un haklı olarak dediği gibi deney sanatı;deneysizlik ise rastlantıyı yaratmıştır.
senin zırvaların sökmez gayrı kardeş . çağ uzay çağı uzay
@heideggerin daseini: Aramızda 2200 yıl fark olduğuna bakma bu halimle bile sikerim .
Ben olmasam sen olmazdın orospu çocuğu.